Bir Filiz Vardı, İstanbul'un kenar
mahallelerinden birinde yaşayan genç bir kızın hikâyesini anlatıyor.
Ailesinin üç kızından en büyüğü olan Filiz de, çevresindeki bütün
yaşıtları gibi, baba baskısından kurtulmayı, güzel giyinmeyi, sevdiği ve
kendisini seven biriyle hayatını birleştirerek mutlu olmayı
istemektedir. Ancak ailenin parasal sıkıntıları; toplumdaki, ekonomik
dayatmaların getirdiği yozlaşma sonucu ortaya çıkan küçük hesaplar ve
kuşaklar arası iletişimsizlik, genç kızı tutsak etmiştir. Herkesin
kendisini kullanmak istediğini görmek ve kaderinden kurtulamayacağına
inanmak, onu ölümü arayacak kadar umutsuzluğa düşürse de; üniversite
öğrencisi, genç bir dokumacının aşkı ona mutluluk umudu getirecektir.
Orhan Kemal bu kitabından söz ederken, "...Memleketimin insanları içindeki en kötülerin bile suçsuzluğuna inanmaktan kendimi alamıyorum. Bu, yalnız kendi memleketimin insanları için değil, bütün bozuk düzenli memleketlerin insanları için böyle... Orhan Kemal'in insan sevgisi bir bütündür. Sevmek için sevmekten değil, en kötü, en suçluda bile, asıl sebebin, asıl suçluluğun 'toplum düzensizliği'nden geldiğini gördüğü için 'insan'ı suçlayamamasındandır..." diyor.
👍 Gerçekçilik, içinde yaşadığın topluma yer yer ayna tutmaktan ibaret değil ki. Asıl gerçekçilik, asıl yurtseverlik, içinde yaşadığın toplumun bozuk düzenini görmek, bozukluğun nereden geldiğine akıl erdirmek, sonra da bu bozuklukları ortadan kaldırmaya çalışmak. Yurtseverlik, yurdunun insanlarını sevmek, yani, insan gibi yaşamalarını sağlamaya çalışmak. Buna engel olanlarla savaşmak…