22 Ekim 2015

2015 PEN Şiir Ödülü’nü kazanan Afşar Timuçin’in Dünya Şiir Günü Bildirisi

Şiirin ölüm kalım savaşı verdiği bir dünyada yaşıyoruz. Gerici güçler gerçek bilimi gerçek felsefeyi gerçek sanatı boğma yolunda bütün çabalarını ortaya koyarken ince bilge kırılgan şiir gökdelenlerin siyasetlerin çıkarların markaların adaletsizliklerin tankların altında eziliyor.

Bir kazanma hırsıyla dünyaya ele geçiren sermaye herkese ileri teknoloji ürünleri pazarlarken şiiri de bütün gerçek değerlerle birlikte yok etmek istiyor. İletişim araçlarının yetkinliğine karşın yanlış bilinç üretmeyi görev bilenler yüzyılların getirdiği değerleri geçersiz kılmaya, parayı tanrı sayan bir uydurma değerler dizgesini yaşama geçirmeye çalışıyor.

Evrensel cahillik her gün biraz daha yaygınlaşıyor kurumlaşıyor kökleşiyor saldırganlaşıyor. Hiçbir değer tanımama konusunda kararlı görünen dünya sermaye güçleri bu amaçlarını gerçekleştirme yolunda adım adım ilerlerken demokrat görünen demokrasi düşmanlarından, ahlak değerlerini her şeyin üstünde tutar görünen ahlak düşkünlerinden, devrimciliği kimseye bırakmayan kurulu düzen yardakçılarından alabildiğine destek görüyor.  Bu yüzden şiire bugün daha çok gereksinimimiz var.

Kurtuluşun yalan yanlış tasarılarda, köksüz temelsiz düşlerde, ikiyüzlü ya da çokyüzlü ilişkilerde, basit ve bayağı siyasetlerde olmadığını, güçlünün eline bakmanın onursuzluk olduğunu bilenler dünyanın ancak şiirle, şiiri yaratanlarla ve şiiri özümleyenlerle kurtulabileceğini de biliyor. Şiir bize daha da insan olma yolunda neler yapmamız gerektiğinin öngörüsünü sağlıyor. Şiir bize kim olduğumuzu, insan için ne yapmamız gerektiğini, insana adanmanın nasıl bir şey olduğunu öğretiyor.

Şiir kimseyi öldürmüyor, kendi için bir şeyler elde etmek istemiyor, insanlığı üçe dörde beşe bölmeyi düşünmüyor, insana güzelin yüceliğini duyururken aç yatan çocuklar için işsiz babalar için acılı anneler için daha doğru bir dünya kurmaya çalışıyor.

Şiir insan olmanın ve insana adanmanın bilincidir. Şiir ışıktır umuttur savaştır inanıştır arayıştır. Şiir ün değildir unvan değildir zenginlik değildir, bir köşeyi tutmak bir yeri ele geçirmek ve orada cahilliğin ve çıkarcılığın saltanatını kurmak değildir. Kendilerini şiire adayanlar, yüce duyguların gerçek savaşçıları, gelin hep birlikte dünyayı şiirle kurtaralım, çünkü bugünkü koşullarda şiirden başka hiçbir şey bize aydınlıkların yolunu açacak gibi görünmüyor. 


Nilüfer Kışlalı (Eşi Ahmet Taner Kışlalı'ya)

Ahmet Taner Kışlalı'nın Anısına Saygıyla ...

Canimmm tam 14 yil sensiz gecti... Sen burdan cok uzaklara gittiginde 50cm, 3.5 kilo olan minocuk, 1.65 boyunda 45 kilo. Benim sacimda beyazlar, yuzumde cizgiler cogaldi... Sensizligi ogrenemedim ama sensiz yasamayi ogrendim... Hani sirf evin onunde bir agac olsun diye diktigin, arabayi bu yuzden yola park etmek zorunda kaldigin"Katalpa" agac o kadar buyudu ki kac kere uzulerek budatmak zorunda kaldim. Hani cok onem verdigin "Tek Dil" vardiya artik yok... ATATURK'un AND'i yasaklandi... TURBAN serbest... Anliyacagin canimmm, senin gidisin bosuna, bizlerin cektigi aci bosuna, Nilhan'nin seni tanimadan buyumesi bosuna... Ulkesini seven butun aydinlar, gazeteciler, pasa'lar hapiste.. Unutmadan Abdullah Ocalan onumuzdeki gunlerde hapisten cikip vekil bile olabilir... Yani canimmm sen gittiginden beri cok sey degisti, degismeye de devam ediyor... Degismeyen seyler de var. Melih Gokcek hala Belediye Baskani... Bosuna gittin canim, bosuna
Nilüfer KIŞLALI