Toplumsal hayatımızda iki üç yıldan beri gelişmekte olan bazı olaylarla bu olayları körükleyen bazı kimselerin, istemeye istemeye, memlekete kötülükler ettiklerini görüyoruz. Bu kötülükler günden güne artıyor. Cahil halkı avlamak isteyen fikir madrabazları, onun gerici tarafını alabildiklerine sömürmekten geri kalmıyorlar.
İnkilapçı Türk gençlerine, bu gerilik simsarları ile savaşmak, onları alt etmeyi çalışmak düşüyür. İçlerine, zaman zaman, birtakım yarı okumuş saf dilleri de alan bu simsarların son günlerde yeniden ileriye sürdükleri mesele din öğretimi meselesi oldu. Bu meseleyi yeniden ileriye sürenlerin hepsi, memlekete bu yoldan faydalı olmak istediklerini söylüyorlar. Ama Atatürk'ün ileri millet olma yolunda başarmaya çalıştığı işleri-daha kendisi mezarına bilr girmeden- çürütmeye çalışanlar, ne söylerse söylesinler, biz onların yurda gerçekten faydalı olmak istediklerine inanamayız.Çünkü fertlerin vicdanlarına burunlarını sokmak suretiyle İslam dünyasını medeni dünyadan ayıran Osmanlı devletinin millete bunca yüzyıldan beri, faydalı değil, sadece zararlı olduğunu artık her haklı başında insan biliyor.Yurttaşlarımız arasındaki din ayrılıkları ile mezhep ayrılıklarının doğuracağı güçlükler bir yana-kanun yolu, bilim yolu, ahlak yolu dururken- insanların sadece dinle düzeltilebileceğini söylemek artık safdillik de değildir.
Bunun,cahil halkı avlamak gayretiyle oynanan bir oyun olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekir. O zatlara, memleketlerini gerçekten seviyorlarsa şunu sormak isteriz: Halkı kazanmanın başka yolları yokmudur?
Cami yerine okul yaptırarak, mızraklı ilm-i hal yerine hayat bilgisi öğreterek kalkındırılacak bir köylü sınıfı, belki bugün için, bu işlerden hoşnut kalmayabilir. Ama yarın öbür gün, okumuş, müreffeh, şuurlu bir millet meydana geldiğizaman, halkın gönlü birtakım dolaplar, oyunlarla değil, iş görmüş, memlekete faydalı olmuş insanların alın aklığı ile kazanılacaktır.
Böylelikle demokrasi davasının gerçekleşmesi yolunda da esaslı bir adım atılmış olur.
(Yaprak Dergisi, 15 Ocak 1949)
Bu kitapta Orhan Veli'nin bütün düzyazıları, öyküleri, denemeleri, tartışmaları, değinmeleri, notları, konuşmaları bir araya getirilmiştir. Başa öyküler, sona konuşmalar konmuş, aradaki yazılar özellikle şairin düşüncelerinin, ilgilerinin, ilişkilerinin, sanat anlayışının gelişmelerini gösterecek bir anlayışla sıralanmıştır.