12 Haziran 2021

Sennur Sezer - Karşılıksız Sevda

Yaşamayı seviyorum
açıyorum penceremi dünyaya
ne zaman dayansa
nemli keskin kılıçları ağrının
boğazıma.
Penceremi açıyorum
ve savrulup geliyor bütün kokularıyla.

Yaşamayı seviyorum
bir düğüne hazırlanırcasına
biriktirilmiş ertelenmiş ne varsa
açıyorum bohçasını
her sabah.

Şımartılmış bir oburluk
yayılıyor parmak uçlarımdan uykularıma
savrulup geliyor dünya
yastığıma.

Seviyorum yaşamayı…


Leo Buscaglia


 "Eğitimin özü, beyinlere bilgi yığmak değil, bireyin kendi benzersizliğini anlamasına yardımcı olup bunu nasıl geliştireceğini öğretmek ve sonra başkalarıyla nasıl paylaşacağını göstermektir." 




Vincent van Gogh


 
(1888)
 Kafe Terasta Gece  

Gecenin karanlığına rağmen aydınlık ve huzur dolu olan bu tablo ressamın en özel eserlerinden biri olarak kabul edilir.

Vincent, heyecanlı olduğu bu tablo konusunda kızkardeşi Wil'e şöyle yazmıştı: Gecenin karanlığına rağmen aydınlık ve huzur dolu olan bu tablo ressamın en özel eserlerinden biri olarak kabul edilir.

Vincent, heyecanlı olduğu bu tablo konusunda kızkardeşi Wil'e şöyle yazmıştı: Bu aralar bir gece kahvesinin dışını yansıtan yeni bir resimle uğraşıyorum. Terasta içki içen küçük insan figürleri var. Devasa bir sarı fener terası, evi ve kaldırımı aydınlatıyor ve kaldırım pembemsi bir menekşe tonu alıyor. Yıldızlarla süslenmiş mavi bir gökyüzünün altında uzanan bir yol boyunca koyu mavi veya menekşe cepheli evler ve bir de yeşil bir ağaç sıralanmış. İşte sana içinde hiç siyah olmayan ve yalnızca mavi, menekşe ve yeşil tonlarının hakim olduğu bir gece resmi; ayrıca aydınlık küçük meydan soluk sülfür ve yeşilimsi bir citron sarısına bürünmüş. Gece resmini geceleyin, o anda yapmaktan inanılmaz bir zevk alıyorum. Genelde gece yapılmış olan kaba karakalemlere dayanarak, gece resimleri gündüzleri çizilir ve boyanır. Ama ben aynı anda resmetmekten daha çok keyif alıyorum.


Gogol - Palto

 https://img-kirmizikedi.mncdn.com/urun/96bacfc453f142309d60358196a9adea/Front/Big 

 

Toplumsal hayatın kıyısında yer alan "silik" bir karakterin, Akakiy Akakiyeviç adlı sıradan bir "devlet memuru"nun trajikomik hikâyesi anlatılıyor Gogol'ün Palto'sunda. Trajik olanla komik olanın ustaca bir araya getirildiği bu hikâye, gerek Rus edebiyatını gerekse dünya edebiyatını yarattığı karakter itibariyle derinden etkilemiştir. Modern hayatın bürokratik mekanizmaları içine çekilmiş, para sıkıntısı çeken, işini kaybetmekten ürken, çevresindeki insanlar tarafından sürekli aşağılanan, ezilip hor görülen bir memurdur Akakiyeviç. Kendini gerçekleştirdiği tek eylemse, "şevkle" yaptığı işidir:

Bu işte, yani mektupları temize çekme işinde sadece kendine ait, değişik, hoş bir dünya bulurdu. İşini yaparken duyduğu mutluluk yüzünden okunurdu; bazı harfler gözdesiydi ve sıra bu harfleri yazmaya geldiğinde kendinden geçer, gözlerini kırpıştırır, gülümser ve sanki dudaklarıyla kalemine yardım ederdi. Yüzüne bakınca kaleminin ucundan hangi harfin dökülmekte olduğu kolayca anlaşılırdı.

Kara kışın soğuğundan korunmak için bir paltoya ihtiyaç duyan Akakiyeviç'in, bu paltoyu güç bela edinmesiyle birlikte bütün hayatı altüst olur, komik olan yerini trajik olana bırakır…