04 Temmuz 2018

İrlanda Şiiri 'Cadoc'

Parayı seven yargıçtan nefret ediyorum;
Savaşı seven yazardan;
Çalışanını sevmeyen şeften;
Enerjisini yitirmiş ulustan…
İçinde insan olmayan evden nefret ediyorum;
Hasatı olmayan tarladan da…
Dostlar arasında bitmeyen kavgalardan;
Öğrenmeyi bırakmış, karmaşa içindeki ülkeden..
Güvenliksiz seyahatten;
Sebepsiz davalardan;
Tuzaklardan;
İhanetten;
Yetersiz savunmadan;
Onursuz yargıdan;
Yalancı tanıklardan;
Üretmeyen insandan;
Özgürlük yoksunu işçiden;
Öğretmensiz toplumdan;
Hak edilmemiş mevkilerden…!!

  İrlandalı Şair


Gilles Deleuze - Spinoza


Zalim bir yönetimin üstünlüğü ve sırrı köleleri aldatmak, onları sindiren korkuyu özel din kılığı altında maskelemekte yatar. Böylece insanlar kölelikleri için sanki güvenceleriymiş gibi cesurca savaşacak, kan ve canlarını despotun boş gururu için utanma değil yüce bir onur duyarak riske atacaklardır.



Leonardo da Vinci'nin yaşadığı şehrin yöneticisi, bir gün "Şehirde ne kadar meslek erbabı vardır?

 

Leonardo ile ilgili bir arkadaşım, bir hikaye anlatmıştı. Gerçek midir bilinmez ama Leonardo’yu tam anlamıyla ifade ettiği kesin. Hikaye şöyle; Leonardo da Vinci'nin yaşadığı şehrin yöneticisi, bir gün "Şehirde ne kadar meslek erbabı vardır? Kimler ne işle meşgul olur?" gibi sorulara yanıt bulmak için bir asker görevlendirir. Askerin şehirde kapı kapı dolaşmasını ve herkesin mesleğini bir kağıda not etmesini ister. Asker şehirdeki evleri belli bir düzene göre gezer ve Leonardo'nun evinin önüne gelir. Kapıyı çalar. Bir süre sonra Leonardo kapıyı açar. Asker Leonardo'ya;

- Şehrin hâkiminin buyruğudur. Ne iş yapıyorsunuz? Not edeceğim, der.

Leonardo birden hiç beklemediği bu soru karşısında biraz duraklar ve sözüne başlar.

- Ben ressamım.

Asker Leonardo'nun ismini alır ve yanına ressam yazar. Asker tam gidecekken Leonardo gözleri havada düşünceli bir şekilde;

- Aslına bakarsan heykeltıraşım da.

Asker boynunu büker ve kalemini tekrar çıkarıp ressamın yanına heykeltıraş yazar. Leonardo'nun sözünün bittiğini sanarak gitmeye hazırlanacakken Leonardo;

- Benim mimari projelerim ve uygulamarım da var. Mimarım da.

Asker bu yaşlı adama şaşırı ve tekrar not eder. Bir süre sonra asker Leonardo'nun arkası gelmeyen cümlelerini durmadan not defterine kaydeder.

- Bitkilere de çok meraklıyım, botanikle uğraşırım yani. Mühendisim de. Anatomi de çok hoşuma gider. İnsan vücudunun araştırırım. Kent planları çizerim, haritacıyım. Bilimsel buluşlarım vardır. Uçabilen bir insan maketi üzerinde çalışıyorum. Mekanik aletler de yapıyorum. Bunun yanı sıra havai fişekler de üretirim. Fizyoloji, optik ve zoolojiyle de ilgilenirim. Kutlama ve davetlerde gösteriler düzenlerim. Matematikle ilgili bazı formülleri araştırıyorum. Gök bilimine de aşırı ilgim var.

Yıldızları seyretmek geceleri yaptığım en zevkli iştir...

Leonardo bu şekilde cümlelerini sıralarken, asker Leonardo'nun bu bitmek bilmeyen cümlelerini keserek;

- Beyefendi bu söylediklerinizin hepsini buraya yazmam mümkün değil. Siz kısaca nesiniz onu söyleyin?

Leonardo bir süre düşünür ve ardından;

- Özgür Ruh'um, der.


Immortality (Ölümsüzlük)



Savaş ve Kültür Avrupa'nın iki kutbudur, cennet ve cehennemi, zaferi ve utancıdır, ama onları birbirinden ayıramazsın. Birine bir şey olduğunda ötekine de olacaktır, birlikte yok olacaklardır. Elli yıldır Avrupa'da savaş olmaması, elli yıldır hiçbir Picasso'nun çıkmaması olgusuyla gizemli biçimde ilintilidir.