Dile, sezgilere, zekaya ve sempatiye rağmen, birisi asla gerçekten başkasıyla bir şey hakkında iletişim kuramaz.
26 Temmuz 2018
Aldous Huxley " İnsanların aynası kitaplardır."
Dile, sezgilere, zekaya ve sempatiye rağmen, birisi asla gerçekten başkasıyla bir şey hakkında iletişim kuramaz.
André Maurois - Sonbahar Gülleri
Aşkın dehayı ya da gençliği geri getirmeyeceğini kim iddia edebilir!
1949 yılında, tek başına bir Güney Amerika seyahatine çıkan André Maurois, bu seyahatte tanıştığı ve eserlerini İspanyolca’ya çeviren genç ve güzel Maria de los Dolores Checa Garçía y Rivera’ya aşık olur. Yirmi gün süren bu ilişkinin ardından Fransa’ya genç bir adam olarak dönen Maurois, “Marita” adını verdiği bu kadına elli dört mektup ve on bir şiir yazar. Bu mektup ve şiirler daha sonra karısının isteğine uyularak yayımlanır.
Maurois her ne kadar Sonbahar Gülleri’nin girişinde “Bu roman bir romandır; bu şahıslar da şahıslardır. Bunda ölü veya diri, gerçek yaratıklar bulup çıkarmaya çalışan kişi, bir romanın ne olduğunu, şahısların da neler olduklarını bilmediğini ispat etmiş olur,” dese de insan, romanın baş kişisi yazar Guillaume Fontane’ın hikayesinde André Maurois’yı aramadan edemiyor.
İklimler, Yaşama Sanatı ve Patronlar gibi hem Türkiye’de hem de dünyada severek okunmuş eserlerin yazarı Andre Maurois’nın son romanı Sonbahar Gülleri, ömrünün sonbaharını yaşayan ünlü bir yazarın, kendisini tepeden tırnağa dönüştüren “yasak aşkını” anlatıyor.