Günlük yaşam içinde "acil" işlerin ve
durumların peşinde koşuştururken kendimizi güçsüz, kurban gibi
hissettiğimiz anların esaretine kapılmak çok kolay. Bu duyguyu
bilmeyenimiz yoktur. Bu anlar yaşam enerjimizi çalıyor, yaşamaya değer
bir hayat sürdürmenin çok güç olduğuna bizi inandırıyor, ruh sağlığımızı
korumakta zorlandığımızı hissediyoruz.
Antik çağda Meksika'daki
Toltekler algıladığımız haliyle hayatın bir Düş olduğuna inanıyordu.
Her birimiz kendi bireysel Düşümüzde yaşarız ve hepsi bir araya
geldiğinde Gezegenin Düşünü oluşturur. Ya da biz bunu içinde yaşadığımız
Dünya olarak algılarız.
Düşler üzerinde bir kontrolümüz
olmadığına inanırsak sorunlar doğmaya başlar. Oysa kendi gerçeğimizin
mimarı olduğumuzu bilirsek Düşümüzü değiştirebileceğimizi de biliriz.
Don
Miguel Ruiz Jr. tepeden bakan bir guru olarak değil, aynı yolda yürüyen
bir yol arkadaşımız olarak bu paradigma değişimi için bize rehberlik
hizmeti sunuyor.
• Nasıl uyanabiliriz?
• İllüzyona dayalı sahte inançlardan nasıl özgürleşebiliriz?
• Nasıl hayatımızın sanatçısı olabiliriz?
•
Sadece tek başınayken ya da meditasyon yaparken değil, tıkanan
trafikte, kalabalık markette, zorlandığımız her durumda ve yerde gerçek
benliğimizle nasıl yaşayabiliriz?
Kitabı okumayı bitirdikten
sonra evinizden çıkın, dolaşın ve Dünyayı yepyeni gözlerle nasıl
algıladığınıza tanık olun. Tutkuyla yaşamanın ne demek olduğunu
hissedebilmenin gücü bambaşka.
* * *
Şefkatin niteliği zorlanmaz
Cennetten yumuşak yağmur gibi düşer
Aşağıya doğru, çifte kutsanmıştır
O, vereni ve alanı kutsar
Shakespeare
Bazı sözlüklerde "kut" sözcüğü; iyilik getiren şeyin hali, uğur, saadet olarak tanımlanır.
“…Geriye dönüp onlara göre yaşamaya çalıştığınız inanç fikir ve
şartları gözden geçirdiğinizde çoğunlukla bunların kökeninin geçmişte
yaşadığınız ehlileşmeye dayandığını görürsünüz. Yetişirken yaşadığınız
ehlîleştirme düzeyine bağlı olarak kimilerimiz için bu son derece
tedirgin edici bir farkına varış olabilir. Güç sahibi olanlar
iradelerini zorla yada manipülasyonla dayatmışlar ve özellikle de boyun
eğdirmeleri sert ve aşırı olmuş ise onları koşulsuz sevgi gözüyle görmek
güç bazı durumlarda imkansız olabilir. Fazlasıyla travmatik bir
ehlileştirmeden geçmemiş olanlarımızda bile gelişim yıllarında geçmiş
olaylardan ötürü bir miktar öfke ve hüsran yaşamamış olan pek azdır.
İçerleme başkalarını koşulsuz sevgi gözüyle görmede en büyük
engellerden biridir. Tanımı gereği içerlemeye tutunup kalmak geçmişin
kölesi olmaktır. Olup bitmiş bir şey siz onu tekrar tekrar duyumsarken
aktif bir şekilde acı çekmenize yol açmaktadır. Budur içerleme : Başkası
için dilediğimiz duygusal zehirle kendimize acı çektirmek.
Öfke
içerleme ve hınç parazitin güçlenip zihninizin kontrolünü ele geçirme
araçlarıdır ve yöntemleri burada da gayet sinsicedir. Zira parazit bir
yandan başka birinin elinden nasıl da kötü muameleye maruz kaldığınıza
isabetli bir şekilde işaret ederken sunduğu çözüm öfke keder hüsran vb
olumsuz duyguları tahrik eder ve sizi en iyi durumda sizi incitenlerden
sevginizi esirgemeye en kötü durumda da misliyle karşılığını vererek öç
almaya teşvike der. Parazit her zaman koşullu sevgi araçlarına başvurur
bunlardan da nihai olarak hiç hayır gelmez. Onun yerinde biz kez daha
siste yitersiniz ve Düşünüz mağdurlar ve kötüler hikayesine bağlanır.
Çıkış yolu koşulsuz sevgi ve sizi ehlileştirenleri bağışlamaktır,
yapacağınız en zorlu işlerden biri olabilir. Onun için bu yola
koyulurken özellikle de başkalarından çok çekmiş iseniz kendinize
yumuşak davranın.
Size zarar verenlerin yanı sıra kendinizi de bağışlamanız gerek.
Çünkü geçmiş ehlileştirme deneyimlerine bakan çoğu insanın bu durumda
kaldıkları yada kurtulmak için daha fazla çaba sarf etmedikleri için
kendilerine kızgın oldukları görülür.
Bu sizi için de geçerliyse kendinizi bağışlamayı unutmayın. Zamanında
elinizden gelenin en iyisini yaptınız kendinizi hırpalamanıza gerek
yok.
Kendinize saygı göstermeniz kendinize karşı dürüst olmanız da demek.
Bağışlamaya hazır değilseniz gerçeğiniz budur. Kendinizi ‘yapmam gerek’
düşüncesine maruz bırakmayın. Hazır değilseniz hazır değilsiniz.
Kendinizi bu gerçek ile kabul etmek koşulsuz sevgi pratiğidir.
Tercihiniz bu ise şifa bulmaya hazır olmak için kendinize zaman tanıyın.
Bağışlama bir yaranın iyileşmesinde son adımdır.
Bir bağışlama ritüeli yapmak sizi geçmişin ızdırabında tutsak halde
tutan eski duyguları temizleyip ortadan kaldırmanıza yardım eder.
Derinlemesine
düşünecek olursanız bağışlayıcılık çok daha kolay gelecektir, çünkü
başkalarının yaptıklarının kendileriyle, acıları, bağlanmaları,
ehlileştirmeleriyle ilgili olduğunun bilincine varır onların siste
yitik, partide sarhoş olduklarını ve bunun sonucunda başka türlü
davranma yetisinden yoksun kalmış olduklarını görürsünüz. Onlara saygı
duyun ve bırakın hareketlerinin sonuçlarını yaşasınlar.Her hareketin
etkinin ona eşit bir tepkisi vardır. Hayat bize bu yolda öğretir.
Kişisel düşünüzü içerleme ile bulandırmışsanız bunu değiştirmenin ilk
adımı bilincine varmaktır.. Gerçekte olanı gördüğünüzde bunu aşmanın
sonraki adımı bağışlayıcılıktır. Bağışlamak başkalarına koşulsuz sevgi
beslemenin gücünden yararlanmanızı sağlar.
Bağışlayıcılık Ritüeli
Bir kağıda size kötü davrandığı duygusunda olup henüz
bağışlamadığınız herkesin adını sıralayın; aile bireyleri, arkadaşlar
vb. İsimleri ve söz konusu olayları kısaca gözden geçirin. Ardından
yüksek sesle okuyun:
” Ben bana geçmişte acı vermiş herkesi bağışlamaya hazırım. Geçmişin
şimdiki zamanımı etkilemeye devam etmemesi için onları bağışlamayı
seçiyorum. Dileğim onları koşulsuz sevginin gözlerinden görmek. Bu
olaylarla ilgili her şeye ilişkin kendimi de bağışlıyorum. Zamanında
elimden gelenin en iyisini yaptım. Bundan böyle onların ve benim sadece
huzur ve sevgi duyması için dua ediyorum”
Kağıdı buruşturup atarken o insanlara ve olaylara duyduğunuz bütün olumsuz hislerin de çöpe gittiğini gözünüzde canlandırın.
Bu
basit ritüel, acı çekmenize neden olanlar karşısında içerlemenin yerine
koşulsuz sevgiyi koymanın başlangıcıdır. Parazitin sizi negatiflik ve
koşullu sevgi yoluna çekmeye kalkıştığı , geçmişinizdeki olayların
zihninizde yeniden canlandığı her seferinde yukarıdaki ifadeyi
tekrarlamanız gerekebilir.
Affetmek, kendiniz için yaptığınız bir şeydir. Bağışlayıcılık
geçmişte olanları unutmak veya göz yummak anlamına gelmez. Daha ziyade
sadece kendi parmaklarınızın ucuna kadar olandan sorumlu olduğunuzu
anımsatarak sizi geçmiş olayların kontrolünde olmaktan kurtarır.