Devlet Ana: “Devlet Ana”, Osmanlı Devleti kurulmadan
önceki Anadolu’nun görünümünü ve Anadolu insanının özlemlerini
anlatırken, onların güçlü, güvenli, adaletli bir devlete duyduğu
ihtiyacı da açığa çıkarmaktadır. Kemal Tahir’in en önemli romanı olarak
gösterilen “Devlet Ana”, onun düşünce yapısını da en iyi yansıtan
eserlerinden biri sayılmaktadır. 1967’de yayımlanan roman, 1968 Türk Dil
Kurumu Roman Ödülü’nü kazanmıştır.
Sağırdere: “Sağırdere”de, Kemal Tahir, hikayesini
köy-kent ikilemi üzerine kurarken, yoksul köylünün küçük dünyasını
olanca sadeliği ve samimiyetiyle anlatır. Çocuksu bir aşkla tutulduğu
kıza kavuşamayan Mustafa’nın köye katlanamayıp Ankara’ya çalışmaya
gitmesi, orada bütün zorluklara rağmen tutunmaya çalışması, kent
hayatını görüp, kendini sorgulamaya başlaması, sonrasında ise değişerek
köye geri dönmesini anlatan “Sağırdere”, bir yandan da naif bir aşk ve
ergenlik hikayesidir. Bu pastoral roman, küçük, yoksul ama yaşam dolu
dünyaların içine bizi yeniden taşırken, feodal dünyanın acımasızlığını
da göz önüne seriyor…
Rahmet Yolları Kesti: Kemal Tahir bu eserinde uzun
yıllar Türk edebiyatını meşgul eden eşkıyalık olgusuna başka bir açıdan
bakar. Ağalık sisteminin eşkıyalıkla yoğun ilişkisini ve bunun giderek
bir zorbalığa dönüştüğünü, halk arasında eşkıyalığa duyulan hayranlığın
aslında çaresizlikten kaynaklandığını söyler. Kendi düzenini kurmuş
eşkıya eskisi iki ağanın genç yaşta bir kızı kaçırmak için tezgahladığı
oyunlar ve uzun, yağmurlu bir kış gecesinde meydana gelen olaylar hem
eşkıya-ağanın hem halkın hem de zulme uğrayanların gözünden olanca
canlılığıyla anlatılmıştır.
Bozkırdaki Çekirdek: Türk eğitim tarihinin en orijinal
girişimlerinden biri olan Köy Enstitüleri, üzerinde konuşulması ve
yazılması tabu sayılan konulardan birisidir bir bakıma. Kemal Tahir,
“Bozkırdaki Çekirdek”te, diğer romanlarında da yaptığı gibi bu tabuyu
yıkmaya çalışarak Türk toplumunun Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanırken
bazı devrimleri yukarıdan aşağıya uygulamak zorunda kalışını gözden
geçirir. Nisan 1965’te Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen “Bozkırdaki
Çekirdek”, dünya eğitim tarihinde de reform olarak değerlendirilen Köy
Enstitüleri’ni anlamamıza da yardım edecek bir Kemal Tahir klasiği…
Namuscular: Kemal Tahir’in cezaevinde kaldığı yıllarda
yazdığı ve cezaevine “namus meselesi” yüzünden düşmüş sıradan insanların
dramını derinlikli ve çözümleyici bilgilerle aktardığı romanıdır.
Olumsuz koşullar, cezaevlerindeki sömürü, cahillik, yoksulluk, geri
kalmışlık ve boyun eğmişlik bu insanların belini bükse de onlar için
başkaldırı söz konusu değildir.
Esir Şehrin Mahpusu: Esir Şehir Üçlemesi’nin ikinci
cildi “Esir Şehrin Mahpusu”nda, Kamil Bey hapistedir; kendisiyle,
ailesiyle ve ait olduğu Osmanlı aristokrasisiyle derin bir hesaplaşmaya
girişir. Çürümüş, işbirlikçi aileler, Anadolu’da gitgide güçlenen Kuvayı
Milliye direnişi ve hapiste, korkunç bir dram içinde, yapayalnız,
kendisini Kurtuluş Mücadelesi’yle yeniden yaratmaya karar veren Kamil
Bey…
Yorgun Savaşçı: Esir Şehir Üçlemesi’nde Millicileri
İşgal Kuvvetleri’nin baskısı altındaki İstanbul’da anlatan Kemal Tahir,
“Yorgun Savaşçı”da onları Anadolu’ya gönderir. “Yol Ayrımı”nda yan
karakterlerden biri olarak karşımıza çıkan Cehennem Topçu Cemil, “Yorgun
Savaşçı’nın baş kahramanıdır. İstanbul’a geldiğinden beri, bir türlü
üzerinden atamadığı yorgunluğu sanki dinlendikçe çoğalan Cemil, bir
yandan aşık olup evlendiği teyze kızı Neriman ile her şeyi uzakta bir
köyde yaşamayı isteyecek kadar bıkkın; diğer yandan Anadolu’ya geçip
Milli Mücadele’de ön saflarda yer almayı isteyecek kadar da cesurdur.
1919 ve 1920 yıllarında İstanbul’daki örgütlenmeleri ve Anadolu
direnişini anlatan “Yorgun Savaşçı”, Cumhuriyet’in kuruluşuna giden
sürecin romanı olarak da okunabilir.
Büyük Mal: Kemal Tahir külliyatının en renkli
romanlarından biridir, cumhuriyetin kuruluş yıllarına ve İzmir suikasti
çevresinde gerçekleşen kırsal dönüşümlere odaklanan ve kurucu mitoslara
yönelik ince eleştiriler içeren roman, muhteşem bir dil, güçlü
karakterler ve keskin bir dikkatle örülmüş.
Körduman: İkinci Dünya savaşı başlamak üzeredir.
Anadolu köylerinde traktör sesinin duyulmasına az bir zaman kalmıştır.
Tüm dünyayla beraber Anadolu’da değişimlere gebedir. Sağırdere ve
Körduman Kemal Tahir’in Anadolu insanının gerçeğini, yaşam anlayışını,
kültür yapısını, tarih içindeki yeriyle saptamaya çalıştığı tam
anlamıyla “gerçekçi” romanlarıdır.
Yediçınar Yaylası: Kemal Tahir’in, bir üçleme oluşturan
ve Çorum çevresinde geçen “Yediçınar Yaylası”, “Köyün Kamburu” ve
“Büyük Mal” adlı romanları; Tanzimat’ın ilanından Atatürk’ün ölümüne
kadar geçen dönemde, üç ayrı nesil çevresinde, toplumdaki sosyal
gelişmelere uygun olarak değişen mülkiyet ilişkilerinin, toprak ağalığı
düzeni ve eşkıyalık hareketlerinin gerçek yüzünü anlatır. Kemal Tahir’e
özgü yaratıcılık ve dehayla dolu bu romanlarda, dahiyane bir biçimde
üsluplaştırılmış Çorum ağzıyla, geleneksel halk hikayeleri ve meddah
anlatımından yararlanılarak, Tanpınar’ın deyimiyle, büyük bir dil
makinesi üretildiği görülür.
Kelleci Memet: Kelleci Memet’te, Kemal Tahir,
1940’larda Çankırı Cezaevi’nde tutuklu bulunan, ağasını “yanlışlıkla”
vurmuş, on beşindeki Kelleci Memet’in hikayesini anlatır. Kemal
Tahir’in, bu büyük dil ustasının Memet’in hikayesi üzerinden anlattığı
hep aynı insandır: Cinci Nezir’iyle, Şeker Emin’iyle, Terzi Bekir’iyle
tüm bir ezilmiş, yok sayılmış, eğitilmemiş; hem kurnaz ve masum, üstelik
alabildiğine şenlikli insanımız…
Damağası: Kemal Tahir’in cezaevi yıllarında tutmaya
başladığı ve ölümüne yakın zamanlara kadar üzerinde çalıştığı notlardan
oluşur. Bu notlarında cezaevi yaşamını ve kırsal kesim insanının küçük
ama entrikalarla ve kırılmalarla dolu yaşamını ele alırken, Orta Anadolu
insanını, koşulları içinde bütün derinliğiyle işler. Köy insanının
dramını ele alırken ona sadece bakmakla yetinmez, onu çözmeye ve
anlamaya çalışır. Oluşturduğu, alabildiğine canlı karakterlerin
üzerinden bir Anadolu insanı panoraması çizer. “Damağası” bir bütün
olarak birbirini tamamlayan, yeniden ele alan üç çalışmadan oluşuyor.
Kemal Tahir’in daha yayınlanmadan tartışmalar yaratmış
notları/müsveddeleri yıllar sonra yeniden okuruyla buluşuyor.
Köyün Kamburu: “Memleketin gerçeklerini yazmak isteyen
bir realist romancı bugünkü tarih devresinde köyü, köylüyü yanlışsız
tanımak, fantezilerini kullanmadan tanıtmak zorundadır… Gerek işçi,
gerek esnaf, gerekse memur, tüccar, devlet adamı olarak hepimiz hala
biraz köylüyüz. Köyün, köylülüğün özellikleri gözden kaçırılırsa
şehirlilerin Türk milletini damgalayan özellikleri ya hiç aydınlatılmaz,
ya da işe yaramayacak şekilde yarım yırtık aydınlatılmış olur” diyen
Kemal Tahir, “Köyün Kamburu”nda Narlıca Köyü’nde yaşananları Çalık
Hafız’ın gözünden ve dilinden son derece çarpıcı bir biçimde anlatır.
“Köyün Kamburu”; geleneksel düşünme biçimlerine ve inançlara ve
köylülüğe tutulmuş güçlü, sarsıcı ve traji-komik bir ayna… 1958’de Yeni
Gazete’de tefrika edilen “Köyün Kamburu”, Les Tors du Vilage adıyla
Fransızcaya çevrilmiştir.
Hür Şehrin İnsanları: Hür Şehrin İnsanları ölümünden sonra Kemal Tahir’in “sarı defterleri” arasında bulunmuş bir romandır.