Platon (Eflatun, İÖ yaklaşık 428 / 7-İÖ yaklaşık
348
/ 7); Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu (İÖ
387) ve hocası Sokrates’i konuşturduğu "diyaloglar"la felsefeyi yazıya
en iyi aktarmış olan ustalardan biridir.
En tanınmış diyaloglarından
Şölen ve Dostluk’ta ise Platon, denebilirse, İnsanlığın anlamaya
çalıştığı en temel duygu "sevgi"nin izini sürmektedir.
Sabahattin
Eyüboğlu (1908-1973); Hasan Âli Yücel'in kurduğu Tercüme Bürosu'nun
başkan yardımcısı ve Cumhuriyet döneminin en önemli kültür insanlarından biridir.
Azra
Erhat (1915-1982); Tercüme Bürosu'nun en önemli çevirmenlerindendir.
Ortaklaşa yaptığı Homeros ve Hesiodos çevirilerinin yanısıra, dilimize
bir de telif Mitoloji Sözlüğü kazandırmıştır.
. . . . . . . . . . . .
Platon’a göre ancak felsefi bir dürtüye sahip
olan kimse ideaların bilgisine giden yolu geçebilir. Bu felsefi dürtünün
adı "eros"tur. Yunan Aşk Tanrısı’nın adı da "Eros"tur. Platon,
Yunanca’da Aşk, (üreme dürtüsü) anlamına gelen bu kavrama yüceleştirici
bir içerik kazandırır. Eros, ölümlü insanın duyumsal dünyanın
sınırlarını aşıp zihinsel dünyaya, ölümsüzlüğe çıkma ve bu dürtüyü
başkalarının içinde de uyanık tutma itkisidir. Güzel bir bedene duyulan
haz, "eros"un en alt düzeydeki tezahürüdür. Güzel ile kurulan bütün
ilişkiler bizi "eros"a yaklaştırır; en başta da felsefeye giriş olarak
gördüğü müzik ve duyusal olandan (geçici nesnelerden) yüzümüzü çevirip
salt biçimlere bakmamızı öğreten matematik "eros"a giden yolun kilometre
taşlarıdırlar.
Şölen: Bilgi sevgisi.
* * *
Şölen‟de, Diotima, Sokrates‟in
bildik
görevini üstlenmiştir
: bir
bakıma
Sokrates
‟
tir
–
Sokrates‟in düşüncelerini
doğurtan
Diotima‟dır
.
Hatta Katleen Wider‟a
göre (1986: 44),Sokrates,
Sokratik yöntemi de Diotima‟dan aldığını ima eder.
Diotima
‟nın şu
sözleri (Platon, 2000: 44) bilgiyi yücelten en güzel tirat
lardan biri değil midir?
Yalnız beden değil, ruh da değişir. Tabiat, huy, inanışlar, arzular, zevkler, dertler, kaygılar; bunların hiçbiri aynı kalmaz; biri ölürken, bir yenisi doğar. İşin en tuhafı, bilgilerimiz bile bir yandan doğar, bir yandan ölür, hiçbir zaman aynı kalmaz, bildiklerimiz hep değişir. Bilgi yitirildiği için, öğrenme diye bir şey vardır
…
Öğrenmek, gidenin yerine bir yenisini koymakla bilgiyi yaşatır, böylece bilgi hiç değişmemiş gibi görünür. Bütün ölümlü varlıklar, bedeniyle, her şeyiyle ölümsüzlüğe bu yoldan erişir.
...Sokrates:
Benim bir ebenin, Phaenarete adında güçlü, soylu bir kadının oğlu olduğumu duymamış mıydın?
Theaetetus:
Evet, duydum.
Sokrates:
Ve benim de aynı zanaatı, ebelik yaptığımıda duydun o zaman.
Theaetetus:
Yoo, hiç duymadım.
Sokrates:
Seni temin ederim ki doğru. … Ebelerin zanaatı ne denli önemli olsa da benimkinden daha az işleri olur … benim zanaatım şu üçü dışında her açıdan kadın ebelerin zanaatına benzer: birincisi ben kadınlara değil erkeklere ebelik ederim; ikincisi bedenlerle değil akılla ilgilenirim. Üçüncüsü en önemli noktadır; genç erkeklerin düşüncelerinin yalan ve sahtekârlığa mı yoksahakikat ve asalete migebe olduğunu test ederim.
Platon‟un
Theaetetus adlı yapıtında Sokrates kendini „akıl ebesi‟ olarak resmeder.