25 Mart 2015

Tekke ve Zaviyeler

“Var olan tarikatların amacı kendilerine bağlı olan kimseleri dünyada ve manevi olan hayatta mutluluk sahibi yapmaktan başka ne olabilir? Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile medeniyetin ışığı karşısında filan veya falan şeyhin uyarmasıyla maddî ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum.

Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur.

Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. Tarikat reisleri bu dediğim gerçeği bütün açıklığıyla anlayacak ve kendiliklerinden hemen tekkelerini kapatacak, müritlerinin artık erginliğe ulaştıklarını elbette kabul edeceklerdir.”

 

  Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile medeniyetin ışığı karşısında filan veya falan şeyhin uyarmasıyla maddî ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum.
Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. Tarikat reisleri bu dediğim gerçeği bütün açıklığıyla anlayacak ve kendiliklerinden hemen tekkelerini kapatacak, müritlerinin artık erginliğe ulaştıklarını elbette kabul edeceklerdir.
 
 
 
 
EFENDİLER BİZ TEKKE VE ZAVİYELERİ DİN DÜŞMANI OLDUĞUMUZ İÇİN DEĞİL BİLAKİS BU TİP YAPILAR DİN VE DEVLET DÜŞMANI OLDUKLARI SELÇUKLU VE OSMANLIYI BU YÜZDEN BATIRDIĞI İÇİN YASAKLADIK. 

ÇOK DEĞİL YÜZYILA KALMADAN EĞER BU SÖZLERİME DİKKAT ETMEZSENİZ GÖRECEKSİNİZ Kİ: BAZI KİŞİLER BAZI CEMAATLARLA BİR ARAYA GELEREK BİZLERİN DİN DÜŞMANI OLDUĞUNU ÖNE SÜRECEK,SİZLERİN OYUNU ALARAK BAŞA GEÇECEK,AMA SIRA DEVLETİ BÖLÜŞMEYE GELDİĞİNDE BİR BİRLERİNE DÜŞECEKLERDİR. AYRICA UNUTMAYIN Kİ; O GÜN GELDİĞİNDE,HER BİR TARAF DİĞERİNİ DİNSİZLİKLE SUÇLAMAKTAN GERİ KALMAYACAKTIR. 

William Shakespeare - 116. Sone

Mutlu birleşmesine hiçbir engel yok bence
Gerçekten sevenlerin. Sevgi demem sevgiye
Bir döneklik yaparsa bir değişme görünce
Başka yola saparsa sevgili saptı diye:
Hayır sevgi besbelli sağlam bir nirengidir
Boraları gözler de sallanmaz göğüs gerer
Gemilere yön veren yıldızların dengidir.
Değeri bilinmeden başı ta göğe erer.
Zamanın soytarısı değildir sevgi asla
Gül yüzlüler göçse de orağına düşerek
O değişmez kısacık günlerle haftalarla
Direnir ve katlanır mahşerin ucuna dek.
Yanılıyorsam bunda ve çıkarsa yanlışım
Ne hiç kimse sevmiştir ne ben şiir yazmışım.


Osho 'Yaratıcılık'

Bir zamanlar muhteşem bir heykeltıraş, ressam, yani müthiş bir sanatçı varmış. Sanatı o kadar mükemmelmiş ki, bir insanın heykelini yaptığı zaman onu gerçek insandan ayırmak çok zor oluyormuş: O kadar canlı, o kadar hayat dolu heykeller yapıyormuş. 

Bir astrolog ona ölümünün yaklaştığını, kısa bir süre sonra öleceğini söylemiş. Tabii, bu durum onu çok korkutmuş ve o da her insan gibi ölümden kurtulmak istemiş. Bu konuda uzun süre düşünmüş ve bir çözüm bulmuş. Kendi heykelinden tam on bir adet yapmış ve ölüm kapısını çalıp Azrail içeri girdiği zaman, on bir heykeli arasında durmuş ve nefesini tutmuş. 

Azrail çok şaşırmış, gözlerine inanamamış. Böyle bir şey ilk kez başına geliyormuş. Tanrı hiçbir zaman iki insanı aynı yaratmazdı, her zaman bir eşsizlik bulunurdu, Tanrı hiçbir zaman üretim hattı gibi çalışmazdı. O sadece özgün çalışır, araya kopya kağıdı koymazdı. Ne olmuştu? On iki kişi birbirinin tamamen aynısı olabilir miydi? Şimdi kimi götürecekti? Sadece bir tanesini alabilirdi. 

Azrail bir karar veremedi. Şaşkın, endişeli ve gergin bir şekilde döndü ve Tanrı'ya sordu: "Tanrım, ne yaptın? Tam on iki tane birbirinin tıpkısı insan var ve benim sadece birini getirmem gerekiyor. Nasıl seçim yapacağım?" 

Tanrı güldü. Azrail'i yanına çağırdı ve kulağına gizli formülü, gerçeği, gerçek olmayanla ayırt etmenin yolunu fısıldadı. Tanrı, ona gizli şifreyi verdi ve "Sanatçının kendini heykelleri arasında sakladığı odaya git ve orada bunu söyle!" dedi. 

Azrail sordu: "Peki nasıl işe yarayacak?" 

"Endişe etme. Git ve bunu dene!" diye yanıtladı Tanrı. 

Azrail, işe yarayacağından emin olamadan gitti. Sonuçta Tanrı yap diyorsa yapacaktı. Odaya girdi, etrafa baktı ve ortaya seslendi: "Bayım, tek bir şey dışında hepsi mükemmel. Çok başarılı bir iş çıkarmışsınız ama bir noktayı kaçırmışsınız. Bir tane hata var." 

Adam saklandığını tamamen unutmuş, ortaya çıkmış ve "Ne hatası?" demiş.

Azrail gülmüş. "Yakalandın! Tek hatan buydu: Sen kendini unutamazsın. Haydi, beni izle!"