14 Ekim 2015

Nazım Hikmet "Esas olan sadece yaşamak değil, insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır."

Alçaklığın, hainliğin, ikiyüzlülüğün, puştluğun, kısacası cümle kokuşmuşluğun at oynattığı bir dönemde yaşamdan zevk alabilmek ancak zayıfların bahtiyarlığıdır. Esas olan sadece yaşamak değil, insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır… 

Güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler göreceğiz. Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere süreceğiz️
 
Böyle bir eser nasıl mı yazılır? "Yaşamam mümkün değildir," der, "Ağaca, ormana, insana Aşık olmadan."
 
Arkadaşları endişeli, "Politika, propaganda yapma, kendini yakma, yoldan çıkanlara ayak uydurma," dedikçe, Nazım onlardan uzaklaşıp "İnancımın sıra neferiyim," diyor.
 
Benim oğlan benim yaşıma bastığı zaman, ben bu dünyada olmayacağım
 
Kelebek misalidir aşk ; anlamaya ömrü günlük , anlayana bir ömürlük
 
Kayış kapar kolumuzu  Kırılan kemik, kan.  Hani şimdi bizim soframıza  Haftada bir et gelir  Ve çocuklarımız işten eve  Sapsarı iskelet gelir.  Hani şimdi biz;  İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar  Güneşli günler göreceğiz.  Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar  Işıklı maviliklere süreceğiz...
 
" Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler.."
 
İstanbul'um, Seni düşünüyorum. Oturmuşsun deniz kıyısına, Bakıyorsun limana giren Amerikan Zırhlısına. Hastasın, açsın, öfkelisin. O da bakıyor sana, Hem de nasıl, Efendinmiş Patronunmuş Sahibinmiş gibi...
 
Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa....
 
Yaşamak: ümitli bir iştir, sevgilim, yaşamak: seni sevmek gibi ciddî bir iştir...
 
Sevgilim, senin mekânın olan ve nereye sürülsem, hangi hapiste yatsam sırtımda, torbamın içinde götürdüğüm ve evlât acısı gibi yüreğimde, senin hayalin gibi gözlerimde taşıdığım şehir…