15 Ağustos 2018

Münir Özkul






Müşfik Kenter

Genç yaşlarda benim ilk hocalarımdan biri oldu. Müşfik'ten en çok öğrendim doğallığı. Sahici olabilmeyi, gerçek olabilmeyi ve bunu büyük bir sadelik içinde gösterişsiz yapabilmeyi Müşfik'te gördüm. Hiç belli etmeden onun ortaya koyduğu ustalığını izleyerek büyüdüm. Ona minnettarım. Müşfik olmasaydı Kenterler olmazdı. Kenterler diye bir şey oldu, Müşfik'in sayesinde oldu. Ona hep ihtiyaç duydum. Onu hep gıptayla izledim. İlk öğrencim ve en büyük, en değerli hocam oldu ...Yıldız Kenter


Bertolt Brecht " Aramızda dolaşıp kurbanını seçiyor zorbanın teki, Sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsunuz. "

Dayanışma
Haydi unutmayalım
Nereden biz gücü alırız
Hem açken hem de tokken
Haydi unutmayalım
Bu dayanışmayı
İşçileri tüm dünyanın
Bir amaçta birleşsin
Dünyadaki nimetleri
Hep beraber paylaşsın
Haydi unutmayalım
Soruyu somut soralım
Hem açken, hem de tokken
Bu dünya kimin dünyası?
Gelecek kimindir?

*

Cahil toplumların evrilerek, algılama ve sorgulama yeteneği gelişmiş, düşünen, düşündüklerini ifade edebilen bilinçli toplumlar haline dönüştürülebilmesi için tiyatronun aktif olarak kullanılmasının gereğine inanır. Yazdığı tiyatro eserlerinin hemen tümünde buna yönelik tavrını açıkça hissedebilmek mümkündür. 
 
İstediğince yalın görünsün göze
Kuşkuyla bakın en küçük olaya bile!
Sınayın gerekli olup olmadığını,
Hele alışılagelmiş türden ise!
Açıkça istiyoruz şunu sizden
Sakın doğal bulmayın hep alışılageleni!
Çünkü artık hiçbir şeye doğal denmemeli;
Şu kanlı kargaşanın, şu düzenli geçinen düzensizliğin,
Serserice başına buyrukluğun ve insanla ilintisini yitirmiş
insanlığın egemen olduğu dönemlerde kimse demesin:
Doğaldır bu olup bitenler; böyle denmesin ki.
Her şeyin değişebileceğine inanılsın.
 *
 
Nazım Hikmet ve Pablo Neruda ile birlikte, ‘Marksist Öğreti’yi benimsemiş, dünyanın üç büyük şairinden biridir. Her iki dünya savaşını da görmüş ve yaşamış bir insan olarak (1898-1956), şiirlerinde savaş karşıtlığı vurgusunu ön plana çıkarır. Buna karşın, haksızlıklara karşı sonuna kadar savaşmayı öğütler.

Haksızlığı haklı çıkarmaz,
onlara karşı savaşanların yenik düşmesi.
Çünkü yenilgimiz bizlerin, alçaklıkla savaşanların,
sayıca azlığımızı kanıtlar yalnızca…
ve sessiz kalanlardan tek beklediğimiz,
utanç duymalarıdır.

"Köy Enstitüleri, bu memlekette kurulmuş, kurulacak halkçı, gerçekçi, ilerici kelimenin tam anlamıyla milli eğitim kurumlarının başında gelir." Sabahattin Eyüboğlu


"Köy Enstitüleri, bu memlekette kurulmuş, kurulacak halkçı, gerçekçi, ilerici kelimenin tam anlamıyla milli eğitim kurumlarının başında gelir. İlkin bu kurumlarda taklitçilikten kurtulup çağdaş dünya görüşüyle kendi koşullarımıza uygun, varlığımızın köklerine giden bir yol bulmuşuz. Tüketici okuldan üretici okula geçmişiz, ezberciliğin yerine yaşayan, yaşatan bilgiyi koymuşuz; insanoğlunun seve seve, sevine sevine de çalışacağını, işe koşacağını kanıtlamışız; işçilikle öğrenciliği birleştirerek her ikisini de angarya olmaktan kurtarmışız; yeşermez bozkırları yeşertmeye başlamışız. Sonra?."

(17 Nisan Bir Gurbet Bayramı, Sabahattin Eyuboğlu, Mavi ve Kara)

Tom Robbins - Ağaçkakan

Bir Cemal paketine bakarak neler söyleyebilirsiniz? Aşık değilseniz, o da her nesne kadar anlamsızdır. Ama, "azılı" bir bombacı aklınızı başınızdan almışsa ve aylarca Camel paketi dışında hiçbir şey "okumamışsanız", siz de Prenses Leigh-Cheri gibi kainatın sırlarını çözebilirsiniz belki.
Ağaçkakan, sıradışı kahramanların yaşadığı tutulu bir aşk hikayesi... Tahttan sürülmüş bir kraliyet ailesinin Pranses kızı ile ğögsüne bantlanmış dinamit lokumlarıyla dolaşan meşhur bombacı Bernard, nam-ı değer Ağaçkakan, Hawaii de karşılaşırlar. Ağaçkakan bir kanun kaçağıdır ama sıradan bir suçlu değildir, şerefli bir davası ve saygı değer bir felsefesi vardır. Prenses ise seksin "arsız" çağrısına doğru dört nala koşturan soylu vücudunu ıslah etmeye karar vermiştir. Yüksek toplumsal ve çevresel duyarlılığı Ağaçkakan ın romantik bireyciliğine toslayınca, Prenses bambaşka bir davanın peşinden koşmaya başlayacaktır: Aşk...
Aşk bazen gelir, ama sonra geldiği gibi gider. Robbins in hınzır, dalgavı, hiperaktif dünyasında renkli ve hareketli bir aşk turu atarken, ezeli bir soruya cevap bulma arayışında Prenses ile Ağaçkakan a eşlik ediyoruz: Aşkı akalıcı kılmanın yolu nedir? Bu arayış sırasında, piramitler, kızıl saçlılar, uzaylılar, Ay ın ve Güneş in misyonu ve tabii Camel paketi arasındaki esrarlı ilişkileri keşfetmek de onlara kısmet olacaktır.
Robbins aşkı mı "ti"ye alıyor, yoksa aşk karşısındaki çaresizliğimizi mi? Kendiniz karar verin.

"Pozitif kişinin dünyasında, çırpılıp yağda pişirilmiş yumurtanın etkileyici yanı, ne tarafa çevrilirse çevrilsin sarı rengin baki kalmasıdır. Varoluşçunun dünyasında çırpılıp tavada pişirilmiş yumurtanın ümitsiz yanı, ne tarafa çevrilirse çevrilsin çırpılmış olmasıdır."


Robin Sharma - Ferrari’sini Satan Bilge

Başkalarını yalnızca kendini sevme sanatında ustalaştığında gerçekten sevebilirsin. Başkalarının kalplerine yalnızca kendi kalbini açtığında ulaşabilirsin. Kendini dengeli ve canlı hissettiğinde daha iyi bir insan olmak için çok daha iyi bir konumda olursun. İçinde ne yaşarsan ve insanlara nasıl yaklaşırsın insanlarda sana o şekilde yaklaşır. Gerçekten kendini sevip hayata daha olumlu ve pozitif baktığın zaman hayat da sana aynı şekilde geri dönüş sağlar.

Yaşamında başına ne gelirse gelsin buna vereceğin yanıtı seçme kapasitesine yalnızca sen sahipsin. Her koşulda pozitifi arama alışkanlığı geliştirirsen yaşam kaliten daha yüksek seviyelere ulaşacaktır. Bu tüm doğa yasalarının en muhteşem olanlarından biridir. Her şey zihnini daha verimli kullanmak işe başlıyor. Yaşamdaki tüm başarılar , maddi ya da manevi anlamda olsun , omuzlarının arasındaki yaklaşık bir buçuk kiloluk ağırlıkla başlıyor. Daha spesifik olarak her gün, her dakika ve her saniye zihninde oluşan düşüncelerle . Dış dünyan iç dünyandaki yaşamı yansıtır. Düşüncelerini ve yaşamdaki olaylara verdiğin tepkileri kontrol etmekle , kaderini kontrol etmeye başlarsın.

Yaşamda hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Olumsuz deneyim diye bir şey de yoktur, yalnızca kendi bilgeliğini kazanma yolunda olgunlaşmak, öğrenmek ve ilerlemek için fırsatlar vardır. Güçlükten güçlük doğar. Acı bile mükemmel bir öğretmendir. Acının üstesinden gelmek için onu yaşamak gerekir .Başka bir deyişle bir dağın zirvesinde olmanın keyfini dağın eteklerinde yürümeden nasıl yaşayabilirsin.

Olayları iyi veya kötü değerlendirmeyi bırakmalısın. Bunun yerine basitçe onları yaşa ve onlardan ders al. Her olay sana dersler verir. Bu küçük dersler iç ve dış gelişimini ateşleyecektir. Bunlar olmadan hiç ilerleme kaydedemez durumda, bir düzlükte takılıp kalırsın. Şimdi kendi yaşamını düşün. Çoğu kimse en büyük gelişimi karşılaştıkları güçlüklerle kazanmışlardır. Beklenmedik bir sonuçla karşılaşır ve biraz düş kırıklığı yaşarsan anımsa ki ,doğa yasaları bir kapıyı kapatırken her zaman başka bir kapıyı açar. Geçmişinin tutsağı olmayı bırak ve geleceğinin mimarı ol.

Mutluluğun sırrı basittir. Gerçekten yapmayı sevdiğiniz şeyleri bulun ve sonra tüm enerjinizi onu gerçekleştirmeye yöneltin. Bunu yaptığınızda yaşamınız zenginleşir ve tüm arzularınız kolayca ve fazlasıyla gerçekleşir.

Dışardaki başarı içerdeki başarıyla başlar. Dış dünyanı iyileştirmeyi gerçekten istiyorsan , sağlık, ilişkiler veya finans açısından olsun; önce iç dünyanı iyileştirmelisin. Bunu yapmanın en etkili yolu sürekli kendini geliştirme pratiğinden geçer. Kendilerini geliştirmek için zaman ayıranlar en güçlü kişilerdir ve ancak kendini geliştiren bir kişi başkalarının yaşamlarını da iyileştirebilir.