Minkâr-ı âteşînini duy, dâima düşün:
Onlar niçin semâda, niçin ben çukurdayım?
Gülsün neden cihan bana, ben yalnız ağlayım?..
Yükselmek âsumâna ve gülmek, ne tatlı şey!..
Bir gün şu hastalıklı vatan canlanırsa… Ey
Müştâk-ı feyz ü nûr olan âti-i milletin
Meçhul elektrikçisi, aktâr-ı fikretin
Yüklen getir – ne varsa – biraz meskenet-fiken,
Bir parça rûhu, benliği, idrâki besleyen
Esmâr-ı bünye-hîzini; boş durmasın elin.
Gör dâimâ önünde esâtir-i evvelin
Gökten dehâ-yi narı çalan kahramânını…
Varsın bulunmasın bilecek nâm ü şânını!..
Promete
Kalbinde her dakika şu yücel özleyişin
Ateşten gagasını duy ve daima düşün;
Onlar niçin göklerde, niçin ben çukurdayım,
Gülsün neden dünya bana, ben yalnız ağlayım.
Yükselmek hep göklere ve gülmek ne tatlı şey.
Bir gün şu hastalıklı vatan canlanırsa… Ey
Milletin uygarlık özleyen yarınlarının
Meçhul elektrikçisi, ergin ülkelerin
Yüklen getir – ne varsa – biraz miskinlik alan,
Bir parça ruhu, benliği, idraki besleyen
Güç veren ürünlerini; boş durmasın elin.
Gör daima önünde o ilkel masalların
Gökten deha ateşi çalan kahramanını…
Varsın bulunmasın bilecek nam ve şanını.
Türkçeleştiren: Ahmet Muhip Dıranas
* * *
Promete Şiirinin Açıklaması
Tevfik Fikret, ülkenin içinde bulunduğu durumdan hoşnut değildir. Ülke, çağdaş ülkelerden geri kalmıştır. Tevfik Fikret, bu durumdan kurtulmanın tek çözüm yolu olarak gençliğin uygar ülkelere gitmelerini, orada uygarlıkla ilgili olarak ne bulursa getirmelerini istemektedir. Bu konuda da onlara ilk çağ kahramanlarından Promethe (Promete)'yi örnek göstermektedir.Efsaneye göre Promethe yarı insan, yarı tanrı bir varlıktı. O zamanlar insanlar ateş yakmayı bilmezlerdi. Ateş, göklerde seçkin bir yaşam süren tanrılar tarafından kullanılan bir ayrıcalıktı. Promethe, bu ateşi tanrılardan çalarak insanlığa armağan etti. Bunun üzerine baş tanrı Zeus, son derece öfkelendi. Promethe'yi Kafdağı'nda bir kayaya zincirle bağlattı. Her gün bir kartal gelerek Promethe'nin ciğerini yiyor, o ise bu işkenceye katlanıyordu. Bu işkence uzun zaman sürdü. Sonunda Herakles(Herkül) kartalı vurup Promethe'yi bu durumdan kurtardı.
Bu efsanede seçkinlere ait bir ayrıcalığı, bütün insanlığa sunan halkçı bir düşünce vardır. Tevfik Fikret, uygar dünyayı efsanedeki ayrıcalıklı varlıklar olarak görürken, ülkesinin gençlerini de birer Promethe olmaya çağırmaktadır. Tevfik Fikret'i düşüncelerinin babası olarak niteleyen ATATÜRK de ondan farklı düşünmemektedir. Uygar dünyanın yararlandığı ve insan yaşamını kolaylaştıran tekniği, insanca bir yaşam sunan düşünceyi ülkemizde de görmek isteyen Atatürk, çağdaşlaşmaya ayrı bir önem vermiştir. Bu yolda yürümeyi ve başarılı olmayı ulusun ayakta kalabilmesinin koşulu olarak görmüştür.
"Bu yolda duraksayanlar veyahut bu yol üzerinde ileriye değil geriye bakmak cahilliği ve tedbirsizliğinde bulunanlar, uygarlığın coşkun selinde boğulmaya mahkûmdurlar" uyarısıyla Türk ulusuna hedef olarak çağdaş uygarlığı ve bilimi göstermiştir. Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni çağdaş ve uygar bir ülke haline getirmiştir...Levent Karaşin