(...) Atatürk, yaşantısının her döneminde hoşgörülü olmuştur. Baskıcı zihniyetin, insanın insan olma değerini yok ettiğine ve gelişme duygusunu körelttiğine inanmıştır. Demokratik ülkeler ile demokratik olmayan ülkeler arasındaki gelişmişlik farkı bu gerçeğin göstergesidir. Atatürk'ün amaçladığı demokratik toplum; baskının olmadığı, fikirlerin serbestçe söylendiği,vatandaş olma bilincinin geliştiği ve hoşgörünün her alanda egemen olduğu bir modeli öngörmektedir. (...) Özgürlük ve hoşgörü temeline dayanan demokratik toplumda, tek bir konuda hoşgörülü olma hakkı yoktur.(...) Aşağıdaki anekdot Atatürk’ün bağışlama ve hoşgörü konusundaki düşüncelerini yansıtması açısından önemlidir:
Sesi yavaşladı, yine yükseldi: “İlkemiz iyi, güzel ve doğrudur... İyi ve güzelsiz, doğru olmaz... Daima, her zaman, her yerde iyi, güzel ve doğrunun birlikte olmasıdır. Her zaman ve her yerde bağışlama... Bağışlama ve hoşgörü... Ancak ve ancak ulusal davalarda, ulusal kalkınmada, sonuçları topluma etkili olan işlerimizde hoşgörünün yeri yoktur. Kişisel kinleri, kişisel düşmanlıkları körükleyen ve güdenler ancak ve ancak ilkel toplumlardır...”
Kaynak: Atatürk'ten Anekdotlar / Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi (ATAREM)