10 Aralık 2012

"Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! " Nilgün Marmara




Dostoyevski








Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.


Çürümenin Kitabı - Emil Michel Cioran

 https://metiskitap.blob.core.windows.net/catalog/578

Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet – geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi peki? Kökeninde aldatıcı ve yıkıma mahkûm olmayan hiçbir 'yeni' hayat görmedim şimdiye kadar. Her insanın zaman içinde ilerleyip bunaltılı bir geviş getirmeyle kendini tecrit ettiğini, yenilenme niyetine de ümitlerinin beklenmedik yüz buruşturmasıyla karşılaşıp kendi içine düştüğünü gördüm. 
 
 
Çürümenin Kitabı, Emil Michel Cioran'ın 20. yüzyıl Avrupa medeniyetinin doğasına ilişkin kaleme aldığı nihilistik, nüktedan ve aforizmalarla bezenmiş denemelerinden oluşan bir kitaptır. Romanya'dan Fransa'ya göç ettikten sonra Fransızca yazmak için kendisini zorlayan Cioran, bu kitabını defalarca baştan sona yeniden yazmış ve tamamen hazır olduğunu hissettiğinde yayımlanmasını istemiştir. İnsanın tapınma isteğine, tanrının güçsüzlüğüne, Antik Yunanlılar'ın çöküşüne ve varoluşun en karamsar ve aşağılık yanlarına değinen Cioran, kendi hayatını da her zaman kasvetli bir baskı ile sürdürmüştür. Ancak buna karşın görüşlerini hassas, canlı ve akıldan çıkmaz bir hoşlukta bizlere sunmaktan da geri kalmamıştır. İnsanın günümüzdeki yerini, özellikle tarihsel bağlamda toplumsal hareketlerin yansımalarıyla ele alan Cioran, insanlığın gelişim ve değişimini, gerek bireysel gerek toplumsal fanatiklik çerçevesinde ele alarak, değerlerin ve fikirlerin özüne hoyratça inmektedir. Cioran bu denemelerinde sadece gerçekçi olmaya çalışmaktadır ve bu gerçekçilik onu nihilizmin dehlizlerine götürmektedir.


Dalga - Orhan Veli Kanık

Mesut sanmak için kendimi
Ne kağıt isterim, ne kalem;
Parmaklarımda cıgaram,
Dalar giderim mavisinden içeri
Karşımda duran resmin.

Giderim, deniz çeker;
Deniz çeker, dünya tutar.
İçkiye benzer bir şey mi var,
Bir şey mi var ki havada
Deli eder insanı, sarhoş eder?

 

Bilirim, yalan, hepsi yalan;
Taka olduğum, tekne olduğum yalan;
Suların kaburgalarımdaki serinliği,
İskotada uğuldayan rüzgâr,
 
 
Haftalarca dinmeyen motor sesi,
Yalan.

Ama gene de,
Gene de güzel günler geçirebilirim;
Geçirebilirim bu mâvilikte,
Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız,
Ağacın gökyüzüne vuran aksinden,
Her sabah erikleri saran buğudan,
Buğudan, sisten, ışıktan, kokudan..

Ne kâğıt yeter ne kalem
Mesut sanmam için kendimi.
Bunların hepsi.. Hepsi fasafiso.
Ne takayım , ne tekneyim.
Öyle bir yerde olmalıyım,
Öyle bir yerde olmalıyım ki,
Ne karpuz kabuğu gibi,
Ne ışık, ne sis, ne buğu gibi,
İnsan gibi... 

Charles Bukowski "Size zamanını ayırmayan birine, Asla kendinizi harcatmayın.

Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.
 
 Hayat ile Sanat arasındaki fark, sanatın daha katlanabilir olmasıdır. 

Sevmek belki bir şeydir; ama sevildiğini bilmek çok şeydir.

İnsan; Geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.

Yeterince dürüstsen, fazlasıyla aşık ve gerçekten seviyorsan; Hazırsın demektir: artık mutsuz olabilirsin.

Boş insanlarla içi dolu hayaller kuramazsınız

Benim de kalbim boş artık, Tıpkı sizin beyniniz gibi...

Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim", içerisinde "Seni hiçbir zaman unutmayacağım"ı da barındırır.

Unutmayın dostlarım, Daha çok seven taraf, kaybetmeye daha yakın taraf olur hep.


Anladım ki; Hayatında birinin olmaması değil, birinin hayatında olamamakmış yalnızlık.


Gülmenin moda olduğu bir devirde ağlıyorum... Genç olmanın moda olduğu bir devirde yaşlıyım... Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum...

Hep kalıplara uymayı reddettim. Geldiğim nokta şu; Diğerlerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzel.

Bir çiçeğin büyümesi bizi ne kadar kederlendiriyorsa, ölüm de o kadar kederlendirmeli. korkunç olan ölüm değil, yaşanan ya da yaşanamayan hayatlardır.

Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır.

Ne zaman ki en sevdikleriniz yanıltır sizi,ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini ,ne zaman ki yanlızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz ,işte o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya.

Mutlu bir yalnızlık, mutsuz bir beraberlikten iyidir dostlarım.

Mutlu olmadığın biriyle mutlu görünmeye çalışma. Olan mutluluğa olur.

Senin unutamadığın, daima senden uzakta olandır...

Her insanın, hayatında kaçmakla direnmek arasında bir seçim yapmaya zorlandığı anlar vardır. Ben direniyorum.

Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi 'insan' sanmamızdır...

En büyük acı, Başkalarıyla paylaşmaya cesaret edemediğin acıdır.

Ya düşlerinin peşine düşmeyi seçersin Ya da olanları kabullenmeyi. İyiliklerinle güçlenir, keşkelerinle tükenirsin. karar senin.

Bir insanı sevmek mümkün mü sence ? iyi tanımadığınız biri ise belki. ben insanları pencereden seyretmeyi severim...

Gerçekten verecek sevgim var; ama bunu hakedecek kimsem yok..

Yılların, bana öğrettiği şeylerden biri de bu oldu; Mutluluğu yakalamışsan, sorgulama.

Acıya kahkaha atabilmek bir sanatsa eğer; Ben çok pahalı bir tabloyum.

Yaşam felsefemi sordular cevapladım .. "Sonsuza dek yaşayacakmış gibi düşün, yarın ölecekmiş gibi yaşa.

İnsanların size karşı olması diye bir şey yoktur dostlarım, onlar sadece kendilerinden yanadırlar o kadar.

Suçum var mı ? Tabi ki var. Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam.

Yalnızlıkla beslenen biriydim; yalnızlığımı alırsanız yemeğimi ve suyumu almış kadar olursunuz.Yalnız kalamadığım her gün gücümden bir şeyler alıp götürür. Bununla övünmüyorum ama önemliydi benim için. Odanın karanlığı güneşti bana.

Noel ve Yılbaşı üzerimize doğru geliyor yine. O mide bulandırıcı ikili. Televizyon mağaralarından çıkan bütün o kalabalık. Aile toplantıları. Hiçlik, sahte sarhoşlar, sahte gülümsemeler, sahte insanlar. Bir şekilde atlatırız umarım, bir kez daha.

Bence içmek, her gün tekrarlanabilen ve ertesi gün tekrar hayata dönülebilen bir intihar şeklidir.

Eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. Çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı.

Mutlu insanlar; Herşeyin en iyisine sahip olanlar değil, Sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir .

Afrika'ya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde tok karnına yazıyordu.

Birinin kalbini kırmadan önce iki kere düşünün dostlarım! Hele ki o kişi sıradan biri olmamışsa hayatınızda.

Yüzde yüz insan yoktur aslında. Hepimizin, başkalarının farkında olup bizim farkında olmadığımız deli ve çirkin bir yanı vardır. Yoksa bu çiftliğe nasıl katlanabilirdik?

Acı hissetmemek duyguların kesintisi demektir; her çoşku şeytanla pazarlıktır.

Dünyadaki en saf insan olduğunu iddaa eden kişiler, aslında şeytana danışmanlık yapabilecek kapasitede kişilerdir.

Biri bana çirkin olduğumu söyledikten sonra; gölgeyi güneşe, karanlığı ışığa yeğler olmuştum.

Düşündüm de, insan kendi yaşamının yağmurlarında ıslanma fırsatını kaçırmamalı.

Mutluluğu yakalamışsan, sorgulama.

Cesur insanın hayal gücü kısıtlıdır. Korkaklık kötü beslenmenin bir sonucudur.

Hayat prova değildir, anı yaşamalısın.

Hiçbir şey gerçek kadar sıkıcı olamaz.

Gerçek; susuz yenen bir portakaldır.

Bir metropol gazetesi, kötü haber yazmadan önce kendi nabzını ölçer.

Bu kadar iyi niyetli olmayın, Çünkü en yakın bildiğiniz vefasız çıkabilir ve sizi düşmanlarınız değil de dostlarınız yıkabilir.

Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda ol. Ortada bir yerde isen;
Benden uzak ol...
 
Hayat öyle lanet birşey ki; Sustuğunda konuşmadın diye pişman eder, Konuştuğunda ise susmadığın için kahreder.