03 Temmuz 2014
Yıldız Kenter “Yalan söylemeyeceksin, çalmayacaksın, vicdanını temiz tutacaksın, insanlara yardım edeceksin.”
Pierre Jean de Béranger - Tanrı Baba
Biz insanları düşündü nasılsa,
Gitti pencereye: "Kim bilir, dedi;
Belki o gezegen yok oldu gitti.
Ama baktı, uzakta, çok uzakta,
Bir köşecikte fır dönüyor dünya.
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı,
Alsın vallahi bir şey anlıyorsam
Bu dünyalıların tutumlarından.
Ey benim minnacık yaratıklarım,
Ak ve kara, donuk ve yanıklarım,
Dedi Tanrı, en babacan haliyle;
Sizi ben yönetiyormuşum sözde.
Oysa, görüyorsunuz, Allah'a şükür,
Benim de sürüyle bakanlarım var,
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı,
Alsın vallahi, çocuklar, bu bakanları
İkişer üçer atmazsam kapı dışarı.
Güzel güzel yaşayasınız diye.
Nasıl olur da siz benim inadıma
Orduların Tanrısı dersiniz bana?
Top atarsınız birbirinize?
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı;
Alsın vallahi, çocuklar, bir tek
Orduyu kumanda ettiysem bugüne dek.
Şu süslü püslü zibidilerin işi ne
Yaldızlı tahtlar üstünde?
Nedir o kasılmaları, böbürlenmeleri?
Beslediğimiz bu karınca beyleri
Sözden benden kutsal haklar almışlar
Benim inayetimle kral olmuşlar
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı;
Alsın vallahi, benden geldiyse eğer
Sizleri böyle kötü yönetenler.
Hiç bana kızmayın artık, çocuklar;
Temiz yürekli olun, bana yeter.
Sevişin, güle oynaya yaşayın,
Sizi yakar makarım diye korkmayın
Kralına da, yobazına da basın kalayı...
Ama keselim, Allahaısmarladık
Curnalcılar duyarsa yandık
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı
Alsın vallahi, o yüzsüz herifleri
Sokarsam kapımdan içeri.
Ferhan Şensoy - Gündeste
güneşe sırtımı verdim,
denize bakmıyorum,
bulutlara küsüm,
kimse bilmez mekanda
kırk gün kırk gece içimi çektim
korkmayın benden güvercinler,
elim cebimde,
Sosyalizm ve İnsan Ruhu - Oscar Wilde
Çağdaş dünyamızda yönümüzü bulma gereksinimindeyiz: Ne istiyoruz? Bu tasarı neleri içeriyor? Nasıl gerçekleşebilir hale gelir? Hangi yeni sorunları ortaya çıkarır? Tüm bu konularda,Marx'ın bize söyleyecek hiçbir şeyi yoktur. —yalnızca üretim araçlarındaki özel mülkiyeti yıkmak gerektiğinin dışında; bu da ancak,tam olarak ne anlama geldiğinin bilinmesi koşuluyla (bugün "devletleştirme"leri sosyalizm diye yutturmaya devam ediyorlar, öyle değil mi?)doğrudur. Başka sorunlar da vardır...cornelius castoriadis
Yasaları konusunda açıkça karar alan ve bu yasaları değiştiren bir toplum örneği ilk kez Antik Yunan'da görülmüştür. Kendi kendini sorgulayan -yani kendini felsefeye teslim eden-ilk toplum Antik Yunan olmuştur. Antik Yunan, demokrasinin ve felsefenin yaratılmış olduğu ve dolayısıyla da bizim kökenlerimizin içinde yer aldığı tarihsel - toplumsal locus'ttir. Antik Yunan, bizim için birçok başka kültürün olabileceği gibi bir "model" ya da bir "örnek" değil, bir tohumdur...cornelius castoriadis
Teknoloji
yüzyılının doruk noktasında, gerilla savaşının yaygınlaşması sembolik
bir vakadır:insan bedeninin enerjisi, tahammül ötesi baskıya isyan
ediyor ve kendini baskı aygıtının önüne fırlatıyor...herbert marcuse
Bir küre yapmak üzere taş yontan iki heykeltraş düşünelim. Biri, mükemmel bir küre formu ortaya Çıkarmak istiyor ve faaliyetinin mânasını, bir taş kütlesinin mükemmel bir küreye dönüşmesi olarak örüyor. Diğeri de bir taş yontuyor, fakat yalnızca patlama noktasına gelmiş bir iç gerilimin bir küre formunda ifade edilişini iletmek istiyor. Birincisi, zanaatkarın işidir, ikincisi ise sanatçının...ernst neizvestny
Bir insan yalnız olmayı pek beceremiyorsa,başkalarıyla bir arada olmayı da beceremez...richard sennett
Heykel,
özünde kitleler için yapılan bir sanattır ve bunu göz önünde
bulundurarak kavranmalı ve icra edilmelidir.Tarihin en görkemli
heykelleri, herkesin kendisinden bir şeyler bulduğu eserlerdir. Ancak,
sanatçının halkı dikkate aldığı, göz önünde bulundurduğu gibi, halk da
sanatçıyı dikkate almalıdır: Büyük sanat, her zaman bu karşılıklı
özdeşleşmenin sonucudur...jacques lipchitz
Gelişmiş
birey, gelişmiş bir toplumun ürünüdür. Bireyin kurtuluşu, toplumdan
kurtuluş değil, toplumun atomlaşmasından kurtuluştur -doruk noktasına
kolektifleşme ve kitle kültürü dönemlerinde çıkabilen bir atomlaşma...max horkheimer
İnsanın
eşya üzerinde iktidar kurma isteği ne kadar yoğun olursa, eşyanın onun
üzerindeki tahakkümü de o kadar ağır olur ve insan da gerçek bireysellik
özelliklerinden o kadar uzaklaşır, zihni giderek bir biçimsel akıl
otomatına dönüşür.Herkes kendi başının çaresine bakmaya girişince,
bireysellik zedelenmektedir. Sıradan insan siyasete karışmaktan
vazgeçtiği zaman, toplum orman kanunlarına dönmekte, bu da bireyselliğin
son kalıntılarını bile silip süpürmektedir...max horkheimer
Toplumun
ego aracılığıyla gerçekleştirdiği arzuların bastırılması, sadece toplum
açısından değil, birey içinde daha akıldışı bir durum haline gelir.
Rasyonellik büyük tantanalarla öne sürüldüğü ve savunulduğu ölçüde,
insanın zihninde de uygarlığa ve onun bireyin içindeki temsilcisi olan
egoya karşı bilinçli ya da bilinçsiz bir öfke büyümeye başlar...max horkheimer
İktidara sahip olmak, aklın özgürce yargıda bulunmasını kaçınılmaz olarak sekteye uğratır...immanuel kant
Özgürlük efendisizdir...epikür
Haz, mutlu yaşamanın başlangıcı ve ereğidir; çünkü doğuştan bizimle olmakla onu ilk iyi olarak tanımışızdır ve ona başvuraraktır ki, tüm seçme ya da kaçınma edimlerimize başlarız. Ayartılrmş insanın bazlarından bahsetmiyoruz; demek istediğimiz şey, bedenin acıdan ve ruhun karışıklıktan özgürlüğüdür. Erdem, ruhun dinginliğinin koşuludur. Yalınlık, ılımlılık, ölçülülük, neşe gibi erdemler, haz ve mutluluğa dizginsiz lükslerden, ateşli tutkulardan ve benzerlerinden çok daha fazla katkıda bulunurlar. Hiçbir haz temin etmeyen ahlâklılıkla, bu ahlâklılığa yapılan takdirlere tükürmelidir. Zevk hazzını, aşk hazzını, sesin ve görülen şeylerin hazzını kaldırdığım zaman, hayrı J algılayamam. Bilgeliğin bütün yaşamın mutluluğu için sağladığı şeyler içinde, hepsinden önemlisi, dostluğun kazanılmasıdır...epikür
Bireylerin,
işbölümüne ve kafa emeğiyle kol emeği arasındaki çelişkiye kölece boyun
eğişleri sona erdiği zaman, emek yalnızca bir geçim aracı olmadığı
zaman, bireylerin çeşitli biçimde gelişmeleriyle üretici güçler de
arttığı ve bütün kolektif zenginlik kaynakları gürül gürül fışkırdığı
zaman, ancak o zaman, burjuva hukukunun dar ufukları kesin olarak
aşılmış olacak ve toplum, bayraklarının üstüne şunu yazabilecektir:
"Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre!...karl marx
Emek,
zenginler için harikalar yaratır,ama işçi için yoksunluk üretir.
Saraylar yapar, ama işçi için inler üretir. Güzellik yaratır, ama işçi
için solup sararma üretir. Makine durumuna indirgeyerek barbarlık içine
düşürdüğü işçiyi fizik ve törel bakımdan alçaltır; zihin alanını
genişletirken alıklığı ve budalalığı işçinin yazgısı durumuna getirir...k.marx
Özel
mülkiyet çerçevesinde şeyler ters bir anlam kazanırlar. Herkes bir
başkasında yeni bir gereksinme yaratıp onu yeni bir bağımlılığa sokmaya,
yeni fedakârlıklara sürüklemeye, yeni bir doyum yoluna alıştırmaya,
lıerkes başkasının üzerinde dışsal bir egemenlik kurup kendi bencil
gereksinmelerini doyurmaya bakar. Her yeni ürün,karşılıklı
dolandırıcılık ve karşılıklı soygunculukta yeni bir potansiyeli temsil
eder. İnsan, insan olarak yoksullaşır...k.marx
Emek, en yüce değer değildir...k.marx
Modern özgürleşme hareketleri, özellikle işçi, ama aynı zamanda da kadın hareketi bu soruyu sordular:İktisadî iktidar ve siyasal iktidar karşısında olağanüstü bir eşitsizliğin mevcut olduğu ve bu eşitsizliğin sürekli yeniden üretildiği bir toplumda, -ya da birkaç onyıl önce kadınlara "siyasal haklar" tanınmış olmasına karşın, fiiliyatta onlara"edilgen vatandaş" muamelesi yapan bir toplumda- demokrasi, yani her isteyenin iktidara fiilen katılabilme olanağı olabilir mi? Mülkiyet (ister özel olsun, ister "Devlet" mülkiyeti) yasaları gökten mi indi acaba, indiyse hangi Sina Çölü'ne indi,söyler misiniz?...cornelius castoriadi
Kültürlü
zevksizler bir sanat yapıtının onlara bir şey "vermesi" gerektiğini
düşünürler hep. Radikal yapıtlara artık kızmıyor ve şu utanmazca
alçakgönüllü mazerete sığınıyorlardır: Anlamıyorum. Bu tavır, hakikatle
son negatif ilişkileri olan muhalifliği bile ortadan kaldırır ve
tacizkâr nesne de tatlı bir gülümsemeyle kendi benzerleriyle birlikte
kataloglaııır: Reddetme veya yeğlenme sorumluluğu bile üstlenilmeden
reddedilebilecek veya yeğlenebilecek tüketim mallarıdırlar artık...theodor w. adorno
Senin gibi olmadığı için, ona "dahi" ya da "kaçık diyorsun.O ise kendi adına bir dahi değil, basit bir canlı olduğunu kabul etmeye hazır. Sen ona "deli" diyorsun. Kendini ölçü tanımaz bir yozlaşmaya bırakmışsın; kendini tipik olağan bir insan, "lıomo normalis" saydığın için, sade ve içten bir insana "anormal" diyorsun. Ona kendi acınası "ölçüler"ini uyguluyorsun, sonra da kalkıp onun yolundan saptığı sonucuna varıyorsun...wilhelm reich
İlkin
Yunanlılarda özgürlüğün bilinci doğmuştur, ama onlar da Romalılar gibi,
yalnızca bazı kişilerin özgür olduğunu kabul ediyorlardı. İnsanın insan
olarak özgür olduğunu Platon da, Aristoteles de bilmediler; bu nedenle
özgürlükleri sınırlanmış olmakla kalmadı, aynı zamanda kısmen solmaya
yargılı yetersiz bir çiçeğe, kısmen de insanın insana zorlu bir
köleliğine dönüştü...f. hegel
yapıdadır, ama birincisinin çeşit çeşit şakımak
için kullandığı bu organları, ikincisi yalnız
gagalamak için kullanmaktadır...Charles Darwin
paylaşmaktadır. Bay Blytlı, lıint kargalarının kör
arkadaşlarını beslediğini görmüştür. Bir köpeğin,
yakın arkadaşı olan ve sepetinde hasta yatan bir
kediyi birkaç defa yalamadan sepetin yanından
geçmediğini gözlerimle gördüm. Bu, bir
köpekteki acıma duygusunun en güvenilir
belirtisidir. Toplumsal hayvanların sevinçle
ilgili duygudaşlıkları ise şüphelidir. Bununla
birlikte, Bay Buxton, başıboş yaşayan
papağanların yuvası olan bir çifte "aşırı ilgi"
gösterdiğini anlatmaktadır. Dişi papağan ne zaman
yuvasından ayrılsa, bir küme papağan onun çevresini
sarıyor ve "çığlıklar atarak gösteri yapıyordu" ...Charles Darwin
Yoksulların devlet yardımı alanlar olarak "doğallıktan çıkarılması", tüketiciliğin "doğallaştırılması'nın vazgeçilmez bir koşuludur. Tüketicilerin kendilerine özgü kimliği koruması, tüketici olmayanların o kimliğin itici ve nefret edilmesi gereken karşıtı -ve sakınılması gereken bir tehdit— olarak kurulmasını gerektirmektedir. Yoksullar olmasa, onları icat etmek gerekirdi...Zygmunt Bauman
Özel mülkiyet hakkı, sömürme ve eziyet etme
hakkı demektir. Özel mülkiyeti savunanlar,
ekonomik adaletsizliği umursamayanlardır...George Orwell
eşi görülmemiş bir kabalık taşırlar. Neden böyle olsun?
Bu kabalığın kesin niteliği nedir? Sonra bir de, halk
sanatlarının göreli inceliğinin niteliği nedir acaba? ...Aldous Huxley
Devletçi sosyalistlere göre, kapitalizmin
kötülüklerinin tek çaresi, bankaları, toprağı
ve sanayii devletleştirmek, yani ekonomik ve siyasî
iktidarı merkezîleştirmektir. Otokratik veya
oligarşik sosyalizm, sosyalizm değildir. Olsa olsa
müşfik bir despotizmdir ve herhangi bir
despotizmin şefkatini uzun süre sürdürdüğü
tarihte görülmüş şey değildir...Aldous Huxley
rolünü oyunun kurallarına göre
oynamayan kişidir. Sonunda
diğer oyuncu da kendi rolünü
oynamakta güçlük çekecek,
giderek hiç oynayamayacaktır.
Tüm şiddet kullananlar, şiddet
k ul lan madan d irenenleri n
gücünü içgüdüyle kavrayıp
karşılarındakilerin bu yolu
kullanmalarını önlemek için
ellerinden geleni yaparlar.
Kararlı, ancak barışçı grevcilerle
karşılaştıklarında camlarının
kırılmasını isterler, polise taş
atılmasını isterler. Neden?
Çünkü bilirler ki, grevciler
şiddete bir kez başvurursa,
yazgıları belirlenir. Kendilerine
karşı zor kullanılabilir, kamuoyu
da zor kullananlardan yana olur...Aldous Huxley
olan el sanatlarına gereğinden çok estetik değer
yüklenir. Çok sayıda kişinin ustalığa yönelmesi,
eş ölçüde ve çok sayıda iyi sanat yapıtları
üreteceklerine dair küçük bir umuttan ötürü
değil, ustalık çoğu insan için psikolojik
yönden doyurucu olacağı için iyidir. Sözgelimi,
ben boş zamanlarımın büyük çoğunluğunu resim
yapmakla geçiririm. Bıı küçük el oyalama işi
bende olağanüstü hoşnutluk uyandırır, ancak
bu benim üstün nitelikte yapıtlar yarattığımı
düşlemem için bir neden değildir. Sıradan
yeteneksiz veya az yetenekli kişiler için
ustalığın kendisi başlı başına bir ödüldür.
Bundan ötürü de toplum açısından yararlıdır.
Ustalık psikolojik doyum getirir, ustaların
toplumu da, durumundan hoşnut bireylerin
oluşturduğu toplumdur...Aldous Huxley
Devrim hakkı diye bir hakkın olduğunu
herkes kabul eder. Bu, bir yönetimin
despotluğunun veya yeteneksizliğinin
tahammül edilmez olması halinde,
ona destek olmayı reddetmek ve
ona karşı direnmek hakkıdır...Henry David Thoreau
Doğanın denetim altına alınması ve daha çok,
daha değişik şeyler üretilebilmiş olması, sanki
hayattaki en önemli amaçmış gibi ele alındı.
insan bu süreç içinde kendini bir eşya
durumuna dönüştürdü. Değer sıralamasında,
yaşamak mülkiyetten daha alt sıraya geçti,
sahip olma varolmanın üstüne çıktı...Erich Fromm
İnsanın eşya üzerinde iktidar kurma isteği
ne kadar yoğun olursa, eşyanın onun
üzerindeki tahakkümü de o kadar ağır olur
ve insan da gerçek bireysellik özelliklerinden
o kadar uzaklaşır, zihni giderek bir
biçimsel akıl otomatına dönüşür.
Herkes kendi başının çaresine bakmaya
girişince, bireysellik zedelenmektedir.
Sıradan insan siyasete karışmaktan
vazgeçtiği zaman, toplum orman
kanunlarına dönmekte, bu da bireyselliğin
son kalıntılarını bile silip süpürmektedir...Max Horkheimer
Nerede iktidar varsa,
orada iktidara karşı direnç vardır...Michel Foucault
Gladyatörler türü yok olmadı: Her sanatçı
bir gladyatördür. Kamuoyunu, seyircileri
can çekilmesiyle eğlendirir...Gustave Flaubert
Abraham Lincoln - Öğret
Fakat eğer öğretebilirsen ona,
Kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan
Daha değerli olduğunu öğret.
Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona
Ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.
Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu.
Eğer yapabilirsen,
Sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.
Bırak erken öğrensin,
Zorbaların görünüşte galip olduklarını...
Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret.
Fakat onu sessiz zamanlarda tanı.
Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların,
Ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin
Ebedi gizemini düşünebileceği.
Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan
Çok daha önemli olduğunu öğret ona.
Ona kendi fikirlerini inanmasını öğret,
Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.
Tüm insanları dinlemesini öğret ona,
Fakat tüm söylediklerini
Gerçeğin eleğinden geçirmesini,
Ve sadece iyi olanları almasını da öğret.
Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile
Nasıl gülümseyeceğini öğret ona.
Göz yaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.
Ona kuvvetini ve beynini
En yüksek fiyatı verene satmasını,
Fakat hiçbir zaman kalbine ve ruhuna
Fiyat etiketi koymamasını öğret.
Uğultulu bir insan kalabalığına
Kulaklarını tıkamasını öğret ona.
Ve eğer kendisinin haklı olduğunu inanıyorsa,
Dimdik dikilip savaşmasını öğret.
Abraham Lincoln'ün oğlunun öğretmenine yazdığı mektuptur.
Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.
Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona, bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını...
Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona sessiz zamanlar da tanı, gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların, ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği...
Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona.
Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi...
Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona.
Herkes birbirine takılmış bir yere giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluna. Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini, ve sadece iyi olanları almasını da öğret...
Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.
Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona, ve aşırı ilgiye dikkat etmesini...
Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.
Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona, ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret.
Ona nazik davran, fakat onu kucaklama, çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır.
Bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun, bırak cesur olacak kadar sabrı olsun.
Ona her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret, böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır...
Bu büyük bir taleptir, ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım...
Sayın öğretmen, (*)
Öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını.. Fakat şunu da öğretin ona; her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır. Her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğretin ona.
Zaman alacak biliyorum; fakat eğer öğretebilirseniz, ona kazanılan bir doların bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğretin.
Kaybetmeyi öğrenmeyi öğretin ona ve kazanmaktan keyif almasını da..
Eğer yapabilirseniz, kıskançlıktan uzak durmaya yönlendirin onu.
Tebessümün gizemini öğretin ona. Bırakın erkenden öğrensin zorbaların görünüşte galip olduklarını.
Eğer yapabilirseniz, ona kitapların mucizelerini öğretin. Fakat ona gökyüzündeki kuşların, güneşte uçan arıların ve yemyeşil tepelerdeki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği sakin zamanlar da verin.
Okulda kırık not almanın kopya çekmekten çok daha onurlu birşey olduğunu öğretin ona.
Ona, herkes onun fikirlerinin yanlış olduğunu söylese bile, kendi fikirlerine inanmasını öğretin.
Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert davranmasını öğretin ona.
Herkes birbirinin peşine takılmış bir yöne giderken, kalabalığın peşine takılmayacak kadar güçlü olmayı öğretin oğluma.
Tüm insanları dinlemesini öğretin ona; fakat ona tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmeyi ve sadece iyi olanları almayı da öğretin.
Eğer yapabilirseniz, üzülünce bile nasıl gülümsenebileceğini öğretin ona. Gözyaşlarının utanılacak birşey olmadığını öğretin. Herkese şüpheyle yaklaşanları ciddiye almamayı, gereğinden fazla ilgi gösterenlere dikkat etmeyi öğretin.
Ona, fizik ve beyin gücünü en yüksek fiyatı verene satmasını; fakat kalbine ve ruhuna asla fiyat biçmemesini öğretin.
Uluyan bir insan sürüsüne kulaklarını tıkamasını öğretin ona; ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik savaşmasını..
Ona nazik davranın, fakat ona sarılmayın çünkü iyi kaliteli çelik ancak ateşten geçtikten sonra oluşur.
Bırakın sabırsız olacak kadar
cesarete sahip olsun. Bırakın, cesur olacak kadar sabırlı olsun. Ona,
her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğretin çünkü ancak
böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır.
Sizden çok şey istiyorum; ne yapabilirsiniz, bir bakın bakalım. O, öylesine iyi küçücük bir insan ki,
oğlum...
Bu mektup ABD Başkanı Abraham Lincoln tarafından oğlunun öğretmenine yazılmıştır.