Çağdaş dünyamızda yönümüzü bulma gereksinimindeyiz: Ne istiyoruz? Bu tasarı neleri içeriyor? Nasıl gerçekleşebilir hale gelir? Hangi yeni sorunları ortaya çıkarır? Tüm bu konularda,Marx'ın bize söyleyecek hiçbir şeyi yoktur. —yalnızca üretim araçlarındaki özel mülkiyeti yıkmak gerektiğinin dışında; bu da ancak,tam olarak ne anlama geldiğinin bilinmesi koşuluyla (bugün "devletleştirme"leri sosyalizm diye yutturmaya devam ediyorlar, öyle değil mi?)doğrudur. Başka sorunlar da vardır...cornelius castoriadis
Yasaları konusunda açıkça karar alan ve bu yasaları değiştiren bir toplum örneği ilk kez Antik Yunan'da görülmüştür. Kendi kendini sorgulayan -yani kendini felsefeye teslim eden-ilk toplum Antik Yunan olmuştur. Antik Yunan, demokrasinin ve felsefenin yaratılmış olduğu ve dolayısıyla da bizim kökenlerimizin içinde yer aldığı tarihsel - toplumsal locus'ttir. Antik Yunan, bizim için birçok başka kültürün olabileceği gibi bir "model" ya da bir "örnek" değil, bir tohumdur...cornelius castoriadis
Teknoloji
yüzyılının doruk noktasında, gerilla savaşının yaygınlaşması sembolik
bir vakadır:insan bedeninin enerjisi, tahammül ötesi baskıya isyan
ediyor ve kendini baskı aygıtının önüne fırlatıyor...herbert marcuse
Bir küre yapmak üzere taş yontan iki heykeltraş düşünelim. Biri, mükemmel bir küre formu ortaya Çıkarmak istiyor ve faaliyetinin mânasını, bir taş kütlesinin mükemmel bir küreye dönüşmesi olarak örüyor. Diğeri de bir taş yontuyor, fakat yalnızca patlama noktasına gelmiş bir iç gerilimin bir küre formunda ifade edilişini iletmek istiyor. Birincisi, zanaatkarın işidir, ikincisi ise sanatçının...ernst neizvestny
Bir insan yalnız olmayı pek beceremiyorsa,başkalarıyla bir arada olmayı da beceremez...richard sennett
Heykel,
özünde kitleler için yapılan bir sanattır ve bunu göz önünde
bulundurarak kavranmalı ve icra edilmelidir.Tarihin en görkemli
heykelleri, herkesin kendisinden bir şeyler bulduğu eserlerdir. Ancak,
sanatçının halkı dikkate aldığı, göz önünde bulundurduğu gibi, halk da
sanatçıyı dikkate almalıdır: Büyük sanat, her zaman bu karşılıklı
özdeşleşmenin sonucudur...jacques lipchitz
Gelişmiş
birey, gelişmiş bir toplumun ürünüdür. Bireyin kurtuluşu, toplumdan
kurtuluş değil, toplumun atomlaşmasından kurtuluştur -doruk noktasına
kolektifleşme ve kitle kültürü dönemlerinde çıkabilen bir atomlaşma...max horkheimer
İnsanın
eşya üzerinde iktidar kurma isteği ne kadar yoğun olursa, eşyanın onun
üzerindeki tahakkümü de o kadar ağır olur ve insan da gerçek bireysellik
özelliklerinden o kadar uzaklaşır, zihni giderek bir biçimsel akıl
otomatına dönüşür.Herkes kendi başının çaresine bakmaya girişince,
bireysellik zedelenmektedir. Sıradan insan siyasete karışmaktan
vazgeçtiği zaman, toplum orman kanunlarına dönmekte, bu da bireyselliğin
son kalıntılarını bile silip süpürmektedir...max horkheimer
Toplumun
ego aracılığıyla gerçekleştirdiği arzuların bastırılması, sadece toplum
açısından değil, birey içinde daha akıldışı bir durum haline gelir.
Rasyonellik büyük tantanalarla öne sürüldüğü ve savunulduğu ölçüde,
insanın zihninde de uygarlığa ve onun bireyin içindeki temsilcisi olan
egoya karşı bilinçli ya da bilinçsiz bir öfke büyümeye başlar...max horkheimer
İktidara sahip olmak, aklın özgürce yargıda bulunmasını kaçınılmaz olarak sekteye uğratır...immanuel kant
Özgürlük efendisizdir...epikür
Haz, mutlu yaşamanın başlangıcı ve ereğidir; çünkü doğuştan bizimle olmakla onu ilk iyi olarak tanımışızdır ve ona başvuraraktır ki, tüm seçme ya da kaçınma edimlerimize başlarız. Ayartılrmş insanın bazlarından bahsetmiyoruz; demek istediğimiz şey, bedenin acıdan ve ruhun karışıklıktan özgürlüğüdür. Erdem, ruhun dinginliğinin koşuludur. Yalınlık, ılımlılık, ölçülülük, neşe gibi erdemler, haz ve mutluluğa dizginsiz lükslerden, ateşli tutkulardan ve benzerlerinden çok daha fazla katkıda bulunurlar. Hiçbir haz temin etmeyen ahlâklılıkla, bu ahlâklılığa yapılan takdirlere tükürmelidir. Zevk hazzını, aşk hazzını, sesin ve görülen şeylerin hazzını kaldırdığım zaman, hayrı J algılayamam. Bilgeliğin bütün yaşamın mutluluğu için sağladığı şeyler içinde, hepsinden önemlisi, dostluğun kazanılmasıdır...epikür
Bireylerin,
işbölümüne ve kafa emeğiyle kol emeği arasındaki çelişkiye kölece boyun
eğişleri sona erdiği zaman, emek yalnızca bir geçim aracı olmadığı
zaman, bireylerin çeşitli biçimde gelişmeleriyle üretici güçler de
arttığı ve bütün kolektif zenginlik kaynakları gürül gürül fışkırdığı
zaman, ancak o zaman, burjuva hukukunun dar ufukları kesin olarak
aşılmış olacak ve toplum, bayraklarının üstüne şunu yazabilecektir:
"Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre!...karl marx
Emek,
zenginler için harikalar yaratır,ama işçi için yoksunluk üretir.
Saraylar yapar, ama işçi için inler üretir. Güzellik yaratır, ama işçi
için solup sararma üretir. Makine durumuna indirgeyerek barbarlık içine
düşürdüğü işçiyi fizik ve törel bakımdan alçaltır; zihin alanını
genişletirken alıklığı ve budalalığı işçinin yazgısı durumuna getirir...k.marx
Özel
mülkiyet çerçevesinde şeyler ters bir anlam kazanırlar. Herkes bir
başkasında yeni bir gereksinme yaratıp onu yeni bir bağımlılığa sokmaya,
yeni fedakârlıklara sürüklemeye, yeni bir doyum yoluna alıştırmaya,
lıerkes başkasının üzerinde dışsal bir egemenlik kurup kendi bencil
gereksinmelerini doyurmaya bakar. Her yeni ürün,karşılıklı
dolandırıcılık ve karşılıklı soygunculukta yeni bir potansiyeli temsil
eder. İnsan, insan olarak yoksullaşır...k.marx
Emek, en yüce değer değildir...k.marx
Modern özgürleşme hareketleri, özellikle işçi, ama aynı zamanda da kadın hareketi bu soruyu sordular:İktisadî iktidar ve siyasal iktidar karşısında olağanüstü bir eşitsizliğin mevcut olduğu ve bu eşitsizliğin sürekli yeniden üretildiği bir toplumda, -ya da birkaç onyıl önce kadınlara "siyasal haklar" tanınmış olmasına karşın, fiiliyatta onlara"edilgen vatandaş" muamelesi yapan bir toplumda- demokrasi, yani her isteyenin iktidara fiilen katılabilme olanağı olabilir mi? Mülkiyet (ister özel olsun, ister "Devlet" mülkiyeti) yasaları gökten mi indi acaba, indiyse hangi Sina Çölü'ne indi,söyler misiniz?...cornelius castoriadi
Kültürlü
zevksizler bir sanat yapıtının onlara bir şey "vermesi" gerektiğini
düşünürler hep. Radikal yapıtlara artık kızmıyor ve şu utanmazca
alçakgönüllü mazerete sığınıyorlardır: Anlamıyorum. Bu tavır, hakikatle
son negatif ilişkileri olan muhalifliği bile ortadan kaldırır ve
tacizkâr nesne de tatlı bir gülümsemeyle kendi benzerleriyle birlikte
kataloglaııır: Reddetme veya yeğlenme sorumluluğu bile üstlenilmeden
reddedilebilecek veya yeğlenebilecek tüketim mallarıdırlar artık...theodor w. adorno
Senin gibi olmadığı için, ona "dahi" ya da "kaçık diyorsun.O ise kendi adına bir dahi değil, basit bir canlı olduğunu kabul etmeye hazır. Sen ona "deli" diyorsun. Kendini ölçü tanımaz bir yozlaşmaya bırakmışsın; kendini tipik olağan bir insan, "lıomo normalis" saydığın için, sade ve içten bir insana "anormal" diyorsun. Ona kendi acınası "ölçüler"ini uyguluyorsun, sonra da kalkıp onun yolundan saptığı sonucuna varıyorsun...wilhelm reich
İlkin
Yunanlılarda özgürlüğün bilinci doğmuştur, ama onlar da Romalılar gibi,
yalnızca bazı kişilerin özgür olduğunu kabul ediyorlardı. İnsanın insan
olarak özgür olduğunu Platon da, Aristoteles de bilmediler; bu nedenle
özgürlükleri sınırlanmış olmakla kalmadı, aynı zamanda kısmen solmaya
yargılı yetersiz bir çiçeğe, kısmen de insanın insana zorlu bir
köleliğine dönüştü...f. hegel
yapıdadır, ama birincisinin çeşit çeşit şakımak
için kullandığı bu organları, ikincisi yalnız
gagalamak için kullanmaktadır...Charles Darwin
paylaşmaktadır. Bay Blytlı, lıint kargalarının kör
arkadaşlarını beslediğini görmüştür. Bir köpeğin,
yakın arkadaşı olan ve sepetinde hasta yatan bir
kediyi birkaç defa yalamadan sepetin yanından
geçmediğini gözlerimle gördüm. Bu, bir
köpekteki acıma duygusunun en güvenilir
belirtisidir. Toplumsal hayvanların sevinçle
ilgili duygudaşlıkları ise şüphelidir. Bununla
birlikte, Bay Buxton, başıboş yaşayan
papağanların yuvası olan bir çifte "aşırı ilgi"
gösterdiğini anlatmaktadır. Dişi papağan ne zaman
yuvasından ayrılsa, bir küme papağan onun çevresini
sarıyor ve "çığlıklar atarak gösteri yapıyordu" ...Charles Darwin
Yoksulların devlet yardımı alanlar olarak "doğallıktan çıkarılması", tüketiciliğin "doğallaştırılması'nın vazgeçilmez bir koşuludur. Tüketicilerin kendilerine özgü kimliği koruması, tüketici olmayanların o kimliğin itici ve nefret edilmesi gereken karşıtı -ve sakınılması gereken bir tehdit— olarak kurulmasını gerektirmektedir. Yoksullar olmasa, onları icat etmek gerekirdi...Zygmunt Bauman
Özel mülkiyet hakkı, sömürme ve eziyet etme
hakkı demektir. Özel mülkiyeti savunanlar,
ekonomik adaletsizliği umursamayanlardır...George Orwell
eşi görülmemiş bir kabalık taşırlar. Neden böyle olsun?
Bu kabalığın kesin niteliği nedir? Sonra bir de, halk
sanatlarının göreli inceliğinin niteliği nedir acaba? ...Aldous Huxley
Devletçi sosyalistlere göre, kapitalizmin
kötülüklerinin tek çaresi, bankaları, toprağı
ve sanayii devletleştirmek, yani ekonomik ve siyasî
iktidarı merkezîleştirmektir. Otokratik veya
oligarşik sosyalizm, sosyalizm değildir. Olsa olsa
müşfik bir despotizmdir ve herhangi bir
despotizmin şefkatini uzun süre sürdürdüğü
tarihte görülmüş şey değildir...Aldous Huxley
rolünü oyunun kurallarına göre
oynamayan kişidir. Sonunda
diğer oyuncu da kendi rolünü
oynamakta güçlük çekecek,
giderek hiç oynayamayacaktır.
Tüm şiddet kullananlar, şiddet
k ul lan madan d irenenleri n
gücünü içgüdüyle kavrayıp
karşılarındakilerin bu yolu
kullanmalarını önlemek için
ellerinden geleni yaparlar.
Kararlı, ancak barışçı grevcilerle
karşılaştıklarında camlarının
kırılmasını isterler, polise taş
atılmasını isterler. Neden?
Çünkü bilirler ki, grevciler
şiddete bir kez başvurursa,
yazgıları belirlenir. Kendilerine
karşı zor kullanılabilir, kamuoyu
da zor kullananlardan yana olur...Aldous Huxley
olan el sanatlarına gereğinden çok estetik değer
yüklenir. Çok sayıda kişinin ustalığa yönelmesi,
eş ölçüde ve çok sayıda iyi sanat yapıtları
üreteceklerine dair küçük bir umuttan ötürü
değil, ustalık çoğu insan için psikolojik
yönden doyurucu olacağı için iyidir. Sözgelimi,
ben boş zamanlarımın büyük çoğunluğunu resim
yapmakla geçiririm. Bıı küçük el oyalama işi
bende olağanüstü hoşnutluk uyandırır, ancak
bu benim üstün nitelikte yapıtlar yarattığımı
düşlemem için bir neden değildir. Sıradan
yeteneksiz veya az yetenekli kişiler için
ustalığın kendisi başlı başına bir ödüldür.
Bundan ötürü de toplum açısından yararlıdır.
Ustalık psikolojik doyum getirir, ustaların
toplumu da, durumundan hoşnut bireylerin
oluşturduğu toplumdur...Aldous Huxley
Devrim hakkı diye bir hakkın olduğunu
herkes kabul eder. Bu, bir yönetimin
despotluğunun veya yeteneksizliğinin
tahammül edilmez olması halinde,
ona destek olmayı reddetmek ve
ona karşı direnmek hakkıdır...Henry David Thoreau
Doğanın denetim altına alınması ve daha çok,
daha değişik şeyler üretilebilmiş olması, sanki
hayattaki en önemli amaçmış gibi ele alındı.
insan bu süreç içinde kendini bir eşya
durumuna dönüştürdü. Değer sıralamasında,
yaşamak mülkiyetten daha alt sıraya geçti,
sahip olma varolmanın üstüne çıktı...Erich Fromm
İnsanın eşya üzerinde iktidar kurma isteği
ne kadar yoğun olursa, eşyanın onun
üzerindeki tahakkümü de o kadar ağır olur
ve insan da gerçek bireysellik özelliklerinden
o kadar uzaklaşır, zihni giderek bir
biçimsel akıl otomatına dönüşür.
Herkes kendi başının çaresine bakmaya
girişince, bireysellik zedelenmektedir.
Sıradan insan siyasete karışmaktan
vazgeçtiği zaman, toplum orman
kanunlarına dönmekte, bu da bireyselliğin
son kalıntılarını bile silip süpürmektedir...Max Horkheimer
Nerede iktidar varsa,
orada iktidara karşı direnç vardır...Michel Foucault
Gladyatörler türü yok olmadı: Her sanatçı
bir gladyatördür. Kamuoyunu, seyircileri
can çekilmesiyle eğlendirir...Gustave Flaubert