Erkek, kadının yaşamının hikayesini büyük bir merakla dinliyor, aynı derecede istekli görünüyordu ama karşılıklı sarf ettikleri sözcüklerin anlamını apaçık anlasalar da, aralarında akıp giden ırmağın anlambilimsel fısıltısını duymayı başaramıyorlardı.
Aşırı uçlar, ardında yaşamın sona erdiği sınırlar demektir ve sanatta da politikada da, aşırılığa duyulan tutku, ölüme duyulan örtük bir özlemdir aslında.
Eğer itilmişlik ve ayrıcalık aynı kapıya çıkıyorsa, eğer yüce ile değersiz arasında bir fark yoksa, eğer Tanrı’nın oğlu bok yüzünden yargılanıyorsa, insan varoluş boyutlarını kaybeder ve dayanılmaz ölçüde hafifler.
Gökte solgun bir ay vardı, ölü odasında açık tutulmuş bir lamba.