24 Aralık 2020

Tevfik Fikret'in Edebi Kişiliği



Tevfik Fikret'in Târih-i Kadîm'i yok mu? İşte o, dünyada yapılması gereken bütün devrimlerin kaynağıdır...Mustafa Kemal Atatürk

Tevfik Fikret manzum öykü biçiminde kaleme aldığı eserlerinde aruz ölçüsünü başarıyla kullanıp konuşma diline yaklaştırdı. Türk edebiyatındaki ilk çocuk şiir kitabı Şermin'i yazdı. Ömrünün sonuna kadar öğretmenlik mesleğini sürdüren Tevfik Fikret, Ocak 1909'dan itibaren bir buçuk yıl süreyle Mekteb-i Sultânî'nin müdürü olarak görev yaptı ve okulun efsanevi müdürü olarak ünlendi.[kaynak belirtilmeli] Tevfik Fikret'in edebi hayatı 1880-1896 ve 1896 sonrası olarak ikiye ayrılır. İlk döneminde parnasizmin etkileriyle yazdığı şiirlerinde Sanat için sanat anlayışını, ikinci döneminde toplum için sanat anlayışını benimsedi; şiirlerinde uygarlık ve özgürlük gibi konuları işledi. Ağırlıklı olarak sone ve terza rima nazım şekillerini kullandı. İlk döneminde kullandığı yabancı sözcük ve kalıplar nedeniyle dili oldukça ağırdır. Çocuk şiirlerinden oluşan Şermin dışında tüm şiirlerini aruz ile yazdı. Nazım şekillerinde ve şiirin yapısında yaptığı değişikliklerle şiir dilini düzyazıya yaklaştırmıştır.  


Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay


Mustafa Fehmi Kubilay
Mustafa Fehmi Kubilay, ayakta duran arka sıradan en sağdaki.

Mustafa Fehmi Kubilay, en öndeki üçlü grubun ortasındaki.

tr.wikipedia.org

Şimdi adını veriyorum varlığına - Louis Aragon


"o an’da olma özlemi"


Şimdi adını veriyorum varlığına
Bilinç ve düş arasında
Dengelenir gece gündüz orada
Uyumak ve görmek sınırında

Yokluğunun bilincindeyim sadece
Ya da geçmişin, umutsuzca
Bakıyorum tüm olup bitene
Senden hareketle Ayna

Ve sana benzer bir gelecek
Düşlüyorum Seni bilmek için orada
Sadece umut ederek
Aşka inanıyorum yarında.

Çev. Ayla Gökmen
 

Cascando - Samuel Beckett


Paris (1989)
 
1.
neden sadece halinden
ümit kesilsin
sözcük barınaklarının

düşük yapmak kısır olmaktan daha iyi değil mi

sen gittikten sonra saatler öyle ağır ki
hemen hep sürüklemeye başlayacak
arzunun yatağını kör gibi tırmalayan pençeler
eski aşklar büyütünce kemikleri
seninkiler gibi gözlerle dolmaya görsün yuvalar
hemen olması hiç olmamasından daha iyi değil mi
yüzlerine sıçrayan karanlık arzu tekrar
söylüyor dokuz gün asla yüzdüremedi batan aşkı
ne de dokuz ay
ne de dokuz ömür
 
2.
tekrar söylüyorum
öğretmezsen öğrenemem
tekrar söylüyorum bir son var
son defanın bile sonu
yalvarmanın son seferi
sevmenin son seferi
rol yapmayı bilmemeyi bilmenin
söylemenin son seferinin bile bir sonu var
beni sevmezsen sevilemem
seni sevmezsem sevemem
bayat sözlerin yayığı gene kalpte
eski lavabo pompasından aşk aşk aşk diye fışkıran ses
dövüle dövüle kesilmiş sütün suyu
değiştirilmesi imkânsız sözcükler
korkutuyor gene
sevmemek
sevmek ve seni değil
seviliyor olmak ve senin tarafından değil
rol yapmayı
rol yapmayı bilmemeyi bilmek
ben ve seni sevecek olan diğerleri
severlerse seni
 
3.
sevmezlerse seni
 

 Samuel Beckett – Echo’s Bones and other Precipitates (Yankının Kemikleri) – 1936 
Çeviri: Suat Kemal Angı