06 Mayıs 2021

Sardunyaya Ağıt - Can Yücel

İkindiyin saat beşte,

Başgardiyan Rıza başta

Karalar bastı koğuşa

İkindiyin saat beşte. 


Seyre durduk tantanayı

Tutuklayıp sardunyayı

Attılar dikkapalıya

İkindiyin saat beşte.

Yataklık etmiş zaar

Suçu tevatür ve esrar,

Elbet bir kızıllığı var

İkindiyin saat beşte.


Dirlik düzenlik kurtulur,
Müdür koltuğa kurulur,
Çiçek demire vurulur
İkindiyin saat beşte.

Canların gözleri, yaşta,
Aklı idamlık yoldaşta,
Yeşil ölümle dalaşta
Sabahleyin saat beşte.

Fazıl Say-Serenat Bağcan 'Sardunya'ya Ağıt' [Can Yücel] - YouTube 


 


“ Zihinlere Blokaj ” Erdal Atabek

  Erdal Atabek 

“Zihinsel blokaj.”
Bunu yapmanın en sonuç alıcı yolu da “kişiyi inandırmaktır”.
İşte, inanç ile bilincin farkı buradadır.
İnanç, “zihinsel blokaj”a dayanır.
Bilinç, “zihinsel işlerlik”e dayanır.
Zihniniz işliyor, muhakemeniz açıksa, olayları neden-sonuç ilişkisi ile anlar, gereğini düşünür, doğru sonuca varırsınız.
Zihniniz durdurulmuş, muhakemeniz dondurulmuş ise inandığınız kişi nasıl isterse öyle düşünür, öyle anlar, öyle davranırsınız.
“Zihinsel blokaj”a uğramış kişi, artık robotlaştırılmıştır.
Bir toplumun robotlaştırılması ise en büyük tehlikedir. Çünkü artık o toplumda “kitlenin denetimi” söz konusu değildir.
Eğer bir toplum, seçtiği kişileri denetleyemiyorsa, o toplumda demokrasinin kurulması, yaşatılması söz konusu olamaz. O toplumun içinde olacağı sistem ancak “otokrasi”dir.
Hitler Almanya’sı böyle yaratılmıştır.
Mussolini İtalya’sı böyle yaratılmıştır. Ama hiçbirisi de sürüp gidememiştir. Çünkü kendi başlarını da yönettikleri ülkeleri de belalara sürüklemiş, yıllarca çekilen acılara neden olmuşlardır.
Bizim sürüklendiğimiz en büyük tehlike de budur.
Tehlikenin özü budur, robotlaşma.
Çözümü de aynı yoldan gelecektir.
“Zihinsel blokaj”a karşı “zihinsel canlılık”.
Aklı çalıştırma, nedenleri ortaya koyma, sonuçları açıklama, bıkmadan usanmadan toplumu akla çağırma, aklı uyarma, aklı destekleme.
Bilinçli toplum yaratma.
Asla boşuna çaba değildir. Asla, sonuç vermeyecek uğraş değildir. Bunu böyle görmek, böyle göstermek “zihinsel blokaj”ın sinsi bir biçimidir. Dikkat.
Her şey toplumla. Her şey halkımızla. Her şey insanla.
Sonuç alınacak yol budur…  


"Sivil İtaatsizliğin Kısa Tarihi" Henry David Thoreau

American writer, naturalist and recluse Henry David Thoreau .

Thoreau, kölelik muhalifi harekete dikkat çekmek için "kelle vergisini" ödemeyi reddedip hapse girmişti. Kölelik karşıtı hareketin önde gelen isimlerinden Ralph Waldo Emerson, ona neden içeriye girdiğini sorduğunda cevabı "Sen ne diye girmedin?" oldu.

1817 yılında Amerika'nın Concorde kasabasında doğan Henry Thoreau, 1846 yılında "kelle vergisi"ni ödemeyi kabul etmediği için bir geceliğine cezaevine girdi.

Thoreau, kelle vergisini ödemesini isteyen yerel polis Sam Staples'in bu isteğini yerine getirmedi. Üstelik, Staples'in, "paraya sıkışıksan vergini ben ödeyebilirim"önerisini de geri çevirdi . Thoreau, vergisini ödememesini "bir ilke sorunu" olarak açıklayarak, vergi ödeyerek köleci bir devletin işini kolaylaştırmak istemediğini belirtti. Devlet memuru olduğunu ve yasaları uygulamak zorunda olduğunu anlatan Staples'e önerisi de netti üstelik:

"Olup bitenden hoşlanmıyorsan istifa et."

Gelişmeler karşısında cezaevine konulan Thoreu'nun amacı, tutuklanarak içeri girmek ve böylece dikkatleri kölelik karşıtı harekete çekebilmekti. Ancak, bir gece cezaevinde kalan Thoreu'nun borcu bir yakını tarafından ödendi ve Thoreu serbest bırakıldı. Thoreu'nun gelişmeler karşısındaki tavrı da netti:

Vergi borcunu kendisi ödemediği için cezaevinde kalmasının hakkı olduğunu söyledi. Ancak, çıkmazsa zorla çıkartılacağı yanıtını alınca, mecburen dışarıya çıktı.

Olaydan sonraki ilk görüşmelerinde, kölelik karşıtı hareketin önde gelen isimlerinden Ralp Wald Emerson , kendisine neden içeriye girdiğini sorduğunda yanıtı da oldukça anlamlıydı: "Sen ne diye girmedin?"

Thoreu, cezaevinden çıktıktan sonra eylemlerini ve cezaevine giriş öyküsünü merak eden kasaba halkına konferanslar verdi. Thoreu'nun bu konferanslarda anlattıkları daha sonra 'Resistance To Civil Government' başlıklı bir manifestoya dönüştü. Bu manifesto Türkçeye de, "Sivil itaatsizlik" başlığıyla çevrildi.

Sağlığında "Concorde ve Merrimack Irmakları Üzerinde Bir Hafta" ve "Walden" adlı kitaplarını yayınlayabilen Thoreu yazılarını genellikle "The Dral" dergisinde yayınladı. Thoreu, 1862 yılında tüm hayatını geçirdiği Concorde kasabasında öldü.

Makalenin içeriği

Thoreu'nun 'Resistance To Civil Government' adlı manifestosunda cezaevine girişine neden olan eylemini şu sözlerle açıkladı:

"Şu kılavuz söze bütün yüreğimle katılıyorum: En iyi yönetim en az yönetendir. Ancak kendilerini 'yönetimin tümüyle ortadan kalkması için uğraşanlar' olarak isimlendirenlerden farklı olarak, yönetimin ortaya çıkmasını istiyorum."

"Tek bir namuslu kişi Massachusetts eyaletinde köle kullanmayı bırakarak bu ortaklıktan çekilse bu nedenle de cezaevine kapatılsa Amerika'da köleliğin kaldırılmasıyla sonuçlanır bu; çünkü ilk girişimin belirsiz olup olmamasının önemi yoktur. Bir kez iyi yapılan iş sonsuza kadar öyle kalacak demektir. Oysa daha çok bu soru üzerin de laflamayı severiz biz... Her hangi birini haksız yere cezaevine tıkan bir yönetimde, doğru kişinin bulunması gereken yer de bir cezaevidir... Bütün doğru insanları cezaevinde tutmak ya da köleliği kaldırmak seçenekleri söz konusu olursa devlet hangisini seçeceği konusunda duraksamayacaktır."

"Kendimi şöyle bir devlet düşleyerek avutuyorum: Sonunda bütün insanlara karşı doğru olmayı gözeten, bireye sanki komşusuymuş gibi davranan bir devlet! Komşularıyla yurttaşlarının tüm ödevlerini yerine getiren bir avuç kişi, onun işlerine karışmaksızın ne de onunla kuşatılmaksızın kendisinden uzakta yaşayacak olursa, bunu kendi amacına aykırı saymayan bir devlet! Bu tür meyveler veren, bu meyvelerin olabildiğince çabuk olgunlaşıp dökülmeleri uğruna sıkıntı çeken bir devleti Böylesi bir oluşum daha yetkin daha parlak bir devletin yolunu açacaktır. Benim düşlediğim de bu işte. Gel gelelim henüz böylesi yok orta yerde."

Tarihteki sivil itaatsizler:

Dünyada sivil itaatsizliğin duyulmasında ve yaygınlaşmasında önemli rol oynayanlardan birisi de, Hindistan'ı İngiliz egemenliğinden kurtarmak için başlayan hareketin yönlendiricisi konumuna gelen Gandhi oldu. Thoreu'nun Sivil İtaatsizlik makalesiyle Oxford Üniversitesi'ndeyken tanışan Gandhi, otuz yıl boyunca ülkesinin her yanında sivil itaatsizlik prensiplerine dayalı savaşımını sürdürdü.

Kazançlı bir tekel oluşturmak isteyen İngiliz yönetimi tuz yapımını yasaklayınca Gandhi arkadaşlarıyla deniz suyunu buharlaştırma sonucunda tuz elde etti ve yasayı simgesel anlamda çiğnedi. Tam da umduğu gibi hapse atıldı. Gandhi'yi yüzlerce, binlerce kişi izledi sonra. Hapishaneler tıka basa doldu. İngiliz yönetimi cezaevinde açlık grevi başlatan Gandhi'nin kendi ellerinde ölmesini göze alamayarak onu serbest bıraktılar. Ancak Gandhi yasayı tekrar çiğnedi ve tekrar hapse girdi. Neticede iş bir kedi fare oyununa döndü ve yönetim yasayı kaldırmak zorunda kaldı. Sonunda Hindistan Gandhi'nin önderliğinde sivil itaatsizlik yöntemlerini kullanarak bağımsızlığına kavuştu.

Danimarka halkının başarısı

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerce işgal edilen Danimarka'da, Nazi yönetimi Yahudileri kolaylıkla ayırt edebilmek için, onları, arkasında altı uçlu sarı yıldız bulunan giysiler giymeye mecbur etti. Danimarka halkı, Yahudilere karşı çıkarılan bu yasayı kabullenmedi. Aralarında kralın da bulunduğu hemen herkes, sırtı sarı yıldızlı giysilerle çıktı sokağa. Danimarka halkının bu tavrı, Yahudilerin tanınmasını da imkansızlaştırdı. Naziler, hareketin lideri olarak gördükleri Danimarka kralını gözetimleri altında tutabilmek için onu çok hasta olduğunu açıklayarak, kralı saraya hapsettiler. Ancak Danimarka halkı, ülkenin hemen her yerindeki çiçekçilere gidip krala gönderilmek üzere buketler hazırlattılar. Kısa sürede günlük hayat işlemez duruma geldi. Sonuçta, çiçek taşıdıkları için insanları tutuklayamayan Nazi yönetimi, kralın aniden iyileştiğini bildirmek zorunda kaldı.

Amerika örneği

Amerika'da, ırkçılık karşıtı hareketin en önemli aracı da, sivil itaatsizlik eylemleriydi. Irkçılık karşıtları, ırk ayrımı gözeten dükkanlardan alışveriş yapmıyor, bu tip otobüslere binmiyordu. Ayrıca, Vietnam'a gitmek istemeyen gençlerin askerliğe çağrı belgelerini herkesin gözü önünde yakması, savaş karşıtlarının devlete vergi vermek yerine sivil itaatsizlik makalesi hediye etmesi önemli örneklerdi.