26 Ocak 2013

Tanrılar Okulu - Stefano D'Anna

Tanrılar Okulu
 İtalyan asıllı yazar ve modern çağ filozofu Prof. Stefano D’Anna, Tanrılar Okulu kitabı ile insanın kendi yaşamına dair devrim niteliğinde bir bakış açısı ortaya koyuyor. Eserinde bireyin hayata bir edilgen değil, tüm iyi ve kötü etkenlerin faili olarak bakması gerektiğini vurgulayan yazar, hikayeleştirme tekniği ile bunu oldukça etkileyici bir şekilde aktarıyor.

Okurlarıyla ilk kez buluştuğu 2002 yılından günümüze dünya çapında büyük bir beğeni toplayan kitap, felsefi öğretisinin yanı sıra kişisel gelişim alanında da eşsiz bir rehber niteliği taşıyor. Bu kitabı okurken sadece yazarın yaşamında değil, kendi iç dünyanızda da el değmemiş derinliklere doğru bir yolculuk yapacaksınız.

Tek Çıkış Yolu, İnsanın Kendisidir

İnsanın hayatında olup biten her şeyin asıl sorumlusu kendisidir. Kişiyi bugüne koşullar değil, kişinin kendi kararları getirmiştir. Ve karşısına çıkan tüm aksilikler; korkularının, karamsarlığının ve kendisine olan özgüvensizliğinizin somut bir yansımasıdır.

Tanrılar Okulu kitabında Prof. Stefano D’Anna, bu gerçekleri kendi yaşamından ve düşünsel tecrübelerinden yola çıkarak güçlü bir şekilde ifade ediyor. Kitapta gerçekleşen olaylarda düş ve gerçek kavramını iç içe geçiren yazar, böylece okurlarına tam olarak şu mesajı veriyor: Gerçeklerin düşlere yön vermesi kadar, kurulan bütün düşler de gerçekleri inşa ediyor.

Geçmişin Gerçekliğinden Gelen Bir Hayal

Hayatı tüm hızıyla yokuş aşağı giden bir adam… Başarısız bir sosyal yaşam, gelgitli ilişkiler, unutulmayan pişmanlıklar… Ve bir gün bu adam zavallılığının son sınırına kadar dayanmışken, birden karşısında baştan sona gerçeğe bürünmüş bir hayal görüyor. Bu hayal, onun gerçekleri düş penceresinden görmesini sağlayarak kişisel devrimine ön ayak oluyor.

Kendisine Dreamer adını veren bu hayali varlık, aslında adamın kanserliyken yüzüstü bıraktığı ve tek başına ölmesine göz yumduğu eski eşinden başkası değil. Ancak onun aksine Dreamer, somut varlığından sıyrılmış olsa dahi adama yardım eli uzatıyor. Artık bir eski eşten çok adamın yaşamında ulvi bir öğretmen olarak yer alan Dreamer, hayattaki çeşitli olgulara dair kurduğu diyaloglarla, kahramanın yaşam yolculuğunda ilerleyeceği çizgiyi kendisinin belirlemesini sağlıyor.
 
Gerçekleştirecek düşü olanlar için
Bir Varoluş Okulu, bir üniversite kuracaksın…
Bu Okulda 'düş'ün var olan en gerçek şey olduğu…
insanın gerçek diye nitelediği şeyin,
kendi düşünün yansımasından başka bir şey olmadığı öğretilecek.

Bir sorumluluk Okulu kuracaksın
eylem filozofları için
mutluluğun ekonomi anlamına geldiğini
ve zenginliğin, refahın, güzelliğin
her insanın doğuştan hakkı olduğunu öğreten
bir Okul...

Sonsuzluğa uzanan bir Okul kuracaksın,
nefesim nefesi olacak, adımlarımdan yol bulacak,
bir Tanrılar Okulu…
Dört koldan engellendiğini göreceksin
hiçbir saldırı seni korkutmasın ve bil ki,
aslında her zorluk ve düşman gerçekte sana
senin en yakın müttefikin olduğunu,
bu okulun yeri doldurulamaz, tek ve bütün parçası olduğunu gösterecektir.
 

Günlük Şiirler - Onat Kutlar

Sen gittikten sonra, iki çalgıcı
Turnalar semahını çaldı ve kimse dinlemedi onları
Benden başka. Sarımsak kokusunun
Yoksulluk ve rakıyla buluştuğu saygısız kalabalıkta,
Kimse duymadı beni terkeden
Kanatların bıraktığı esintiyi. Biri incecik, öbürü kalın
İki tel vururken çalgının yüreğine,
Nicedir aklımı kurcalayan Bertold Brecht´in
'Sevenler' şiirini düşündüm, bir yaşamdan ötekine
Yanyana uçan iki turnayı. Taa yirmisekizlerden.
'Güneşin ve ayın az değişken dilimleri altında
Uçup giderler yine, böyle tutkun birbirine.
Hey, nereye gidersiniz? - Hiç bir yere - Nerden gelirsiniz?
Her yerden. Sorarsınız, ne zamandır birliktesiniz? diye.
Az zamandır. Ne zaman ayrılacaksınız peki? - Yakında.'
Çıktığımda hava açıktı, ikindi güneşi gibi
Nicedir ısıtmayan parlak ayın az değişken dilimleri altında
Yürürken, sordum kendi kendime. Nereye gidiyorsun?
Hiç bir yere. Ne zamandır yalnızsın? Bilmem, denize
Ve ayışığından yapraklar kesen
Şiire sormalı bunu. Daha yazılırken
Bir anıya dönüşen şiirlere..
Sordum kendi kendime, ne yapılabilir çamurdan? Heykel
Acılardan? Aşk. Yoksulluklardan
Bir devrim bile yapılabilir. Ama hiç bir şey,
Hiç bir şey yapılamaz ayrılıklardan.

Sen, çalgıcılar ve ayışığı çekip gittiniz. Uykunun
Eşiğine vurulmuş bir turna gibi dönerek
Düşerken sordum otuzdokuzlardan Bertold Brecht´le birlikte
'Ne yapmalı peki?' Aklım dokunacak
Bir başka akıl arıyor. Nicedir yabancı denizlerde
Yıkanan tenim başka bir teni. 'Ne yapmalı?'
Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden,
Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın.
Ama hiç bir rüzgar dolduramaz boş kalan yerini,
Bir yaşamdan ötekine
Birlikte uçan turnaların yerini
Gökyüzünde...

Ermiş, Sörfçü ve Patron - Robin Sharma

   
 Ferrarisini Satan Bilge’nin Yazarından Yüreğinin Peşinden Gidenlere Muhteşem Bir Hikaye
“Robin Sharma’dan muhteşem, yaşam değiştiren bir eser…” Mark Victor Hansen, Yazar
“Harika bir hayat yaşamaya hazırsanız, bu sıradışı kitabı okuyun!” Richard Carlson, Yazar

Bu sıradışı kitabın sayfaları arasında, hayatınızı baştan yaratmanın ve kişiliğinizin en iyi haliyle tekrar bütünleşmenin pratik ve güçlü sürecini keşfedeceksiniz. Etkileyici hikâyesiyle Ermiş, Sörfçü ve Patron size derin bir bilgelik ve kaderinizi keşfetmenize yarayacak pratik öğretiler sunuyor. Varoluş sebebinizi bulun ve aradığınız sonsuz mutluluğa erişin.
Hayatınızı en iyi şekilde yaşamanıza rehber olacak bu devrim niteliğindeki kitapta:
• Gerçek niteliklerinizi açığa çıkarıp hünerlerinizi sergilemeye,
• Korkularınızı özgürlüğe, yaralarınızı bilgeliğe çevirmeye,
• Zihninize hükmedip kalbinizi açmaya ve ruhunuzu beslemeye,
• Gerçek sevgiyle dolu, güzel ilişkiler yaşamaya,
• Macerayı, gizemi ve eğlenceyi yaşamınıza tekrar katmaya,
• Kariyerinizde başarıya ulaşıp refaha kavuşmanıza yardımcı olacak bilgiler bulacaksınız.

Robin Sharma’nın çarpıcı kurgu stiliyle yazılmış olan bu kitap, hayatta tuttuğu yol Robin Sharma’nınkine oldukça benzeyen Jack Valentine isimli bir adamın hikâyesini anlatıyor. Hayatında bir şeylerin eksik olduğunu hisseden Jack daha mutlu, daha sağlıklı ve daha güzel bir hayat yaşayabilmek uğruna yola koyularak üç etkileyici öğretmenin öğrencisi oluyor. Son derece güçlü bir felsefenin varlığını keşfederek içinde yaşadığı gerçekliği değiştirmek ve kaderine ulaşabilmek için adımlar atıyor.

Çevirmen:     Filiz Gülerkaya

Buddha Ahlak Felsefesi

 

M.Ö. 563 – 483. Hindistan’da yaşayan, ruhani öğretici. Budizm’in kurucusu. Uyanmış kişi anlamına gelen bilge.
Uyanmak, idrak etmek, bilinçlenmek. Uyanmış, aydınlanmış kişi, karanlık gece
lere doğan güneş gibi, yanlışlarla, hatalarla dolu karanlığı bilgi ışığıyla aydınlatır.

 
1.
Budizm Erdemleri :
Öldürmeyin
Yalan söylemeyin
Sarhoş olmayın
Başkalarının malını almayın
Acılara katlanın
İyilik yapın
Merhametli olun
Kin gütmeyin
Fedakâr olun
2.
Sorunları çözebiliyorsan endişelenmene gerek yoktur. Çözemiyorsan da endişelenmenin yararı yoktur.
3.
Gökyüzünde doğu ya da batı ayrımı yoktur, ayrımları zihnimizde yaratırız ve sonra gerçek olduğuna inanırız.
4.
Binlerce savaş kazanmaktansa kendini feth etmen en büyük zaferdir, artık o senden ne melekler ne şeytanlar tarafından alınabilir.
5.
Varmaktansa yolculuk etmek yeğdir.
6.
İnsan hayatının labirentlerinde güvenle yol alabilmek için insanın bilgeliğin ışığına ve erdemin kılavuzluğuna ihtiyacı vardır.
7.
Ayak, ayak olduğunu ancak yere bastığında hisseder.
8.
Gerçeğin yolunda yapılabilecek iki hata vardır. Birincisi devam etmemek, ikincisi de hiç başlamamak

 9. Mutluluklar paylaşmakla azalmaz.
10.
Üç şey fazla saklanamaz. Güneş, ay, gerçek.
11.
Ne düşünürsek oyuz.
12.
Gerçek mucize, doğruyu açıklamak ve insanların doğruyu kavramalarını sağlamaktır.
13.
Huzur içten gelir, onu onsuz arama.
14.
Öfkelendiğimiz anda gerçeği aramak için mücadeleyi bırakıp, kendimizle uğraşmaya başlarız.
15.
Öfkeye tutunmak, zehiri kendin içip ötekinin ölmesini beklemek gibidir.
16.
Varoluşun sırrı korkusuz olmaktır.
17.
Ne alev ne yel, ne doğum ne ölüm, hiçbir şey iyiliklerinizi silemez.
18.
Önce kendi gideceğin yolu öğren, sonra öğretmeye kalk.
19.
Geçmişle yaşamayın, geleceğin hayalini kurmayın, aklınızı şu ana yoğunlaştırın.
20.
Aylak olmak ölüme doğru kısa bir yoldur ve çalışkan olmak bir yaşam biçimidir. Ahmaklar aylaktır, zeki kişiler ise çalışkan.
21.
Nedensellik, etkileşim, koşullar ve ayırt edici algılama. Dört büyük element bunlardandır.
22.
Nefret sevgiyle yok edilir, bu ölümsüz kanundur.
23.
Açgözlülüğü cömertlikle, yalanı gerçekle yen.
24.
Sizi kendinizden başka hiç kimse kurtaramaz. Kendi kendinize ışık olun.
25.
Derin düşünen bilge kişinin tek bir günlük yaşamı, bilgisiz ve kontrolsüz kişinin bütün bir yaşamından daha değerlidir.

Beethoven - Ayışığı Sonatı

  Bir gün beethoven, bir arkadaşı ile birlikte viyana sokaklarında dolaşmaktadır. Tam bu sırada bir apartmandan piyano sesi geldiğini duyar ve kafasını kaldırıp bakar. Apartmanın ikinci katındaki cam açıktır ve ses oradan gelmektedir. Arkadaşına, çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler. İkisi birlikte ikinci kata çıkıp kapıyı çalarlar. kapıyı açan kadın, Beethoven'ı hemen tanır ve şok olur. Beethoven, piyano sesine geldiğini ve muhakkak çalan kişiyi görmek istediğini söyler. kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek onları içeri alır. Beethoven, piyano çalan kızın olduğu odaya girer. annesi kıza, Beethoven'ın geldiğini söyler ve kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız kördür. Bunu gören Beethoven, "lütfen benden birşey isteyin" der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. Kızın cevabı şu olur; "ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?" bunun üzerine Beethoven piyanonun başına geçerek, ayışığı sonatını, doğaçlama olarak besteler.