13 Haziran 2021

Irvin D. Yalom - Günübirlik Hayatlar

 Pegasus Yayınları Günübirlik Hayatlar - Irvin D. Yalom Fiyatı, Yorumları -  Trendyol
Gerçek Psikoterapi Öyküleri Roma İmparatoru ve filozof Marcus Aurelius, “Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok,” diye yazmış. İşte ünlü psikiyatr Irvin Yalom da bu sonsuz varoluşun küçük bir parçasını işgal eden günübirlik hayatları, yani bizi yazıyor… Yalom yıllarca üzerinde çalıştığı bu kısa hikâyelerde hastalarının mücadelelerini konu ettiği kadar kendi sarsıntılarını da anlatıyor ve iki önemli sorunun üzerine gidiyor: Kısa da olsa nasıl anlamlı bir yaşam sürüp her günün tadına varabiliriz? Ve kaçınılmaz son olan ölüm gerçekten ne ifade ediyor? Öfke sorunu yaşayan bir kadın, her istediğine sahip ancak bir türlü mutlu olmayı bilmeyen bir iş adamı, insanın bu dünyadaki konumu üzerine düşünen ve bir yandan da kendi acısıyla başa çıkmaya çalışan yeni mezun bir psikolog… Irvin Yalom’un gerçek psikoterapi seanslarından derlediği bu hikâyeler, zorlukları ve tatlı anlarıyla yaşamı bir bütün olarak kabullenmeyi öğretirken aynı sayfaya her baktığınızda farklı şeyler görebileceğiniz bir başucu kitabı olduğunu kanıtlıyor. 
 
 
“Hepimiz bu hayatta bizi anlayacak birilerine ihtiyaç duyuyoruz, ancak öncesinde farkına varmamız gereken birçok şey var. Günübirlik Hayatlar kendimizi, insanları ve dünyayı anlamamız için bize lekesiz bir ayna tutuyor.” George Vaillant, Harvard Üniversitesi Psikiyatri Profesörü 
 
“Bu kitabı okumak, kendi zihninizi önünüze koyup sayfalarını çevirmek gibi… En derinlerde sakladığımız soruları öyle delici bir güçle bulup çıkarıyor ki!” Steven Pinker, Psikolog ve Yazar 
 
“İnsan olmanın ne anlama geldiği sorusuna ışık tutan, maddi ve manevi güçlüklerle dolu bu yolda bize ihtiyaç duyduğumuz yardım elini uzatan hikâyeler…” Daniel Menaker, Yazar 
 
“Bilge bir terapistin kaleminden çıkan dokunaklı ve hepimizi ilgilendiren gerçek deneyimler… Irvin Yalom’dan öğrenecek çok şey var.” Abraham Verghese, Tıp Doktoru 
 
“Irvin Yalom’a hayran olmamak elde değil. İnsanlığın kederini ve neşesini usta bir romancı gibi işlerken hayatlarımızdaki küçük detayların önemini fark etmemizi sağlıyor.” Jay Parini, Yazar ve Akademisyen
 
 

Fernando Pessoa "Kendilerini vaktiyle deha sanmış, oysa düş gücünden yoksun birer dilenci olmaktan öteye gidememiş döküntülerin arasına karışacak, hayatta ne başarıya ulaşabilmiş, ne de her şeyi elinin tersiyle itmeyi becerip öbür türlü başarı kazanabilmiş o isimsiz kalabalıkta eriyeceğim."

  20. yüzyıl Portekiz edebiyatının büyük ismi Fernando Pessoa, sağlığında yayınlanan yapıtları olduysa da, esas olarak ölümünden sonra, yazılarını topladığı sandığın bulunmasıyla ün kazandı. Yaklaşık 27 bin sayfaya yayılan, farklı türlerde eserler veren yazar, bunların büyük bir kısmını kendi adıyla değil, birer yaşam öyküsüyle, kişilikle, hatta edebi duruş ve tarzla donattığı 70 ayrı kurmaca yazarın, dışkimliğin adıyla imzalamıştı; kötü bir Portekizce’yle ilkel doğa şiirleri yazan Alberto Caeiro, pagan dinlere inanan hekim Ricardo Reis, "içinde bir Yunan şairi barındıran Whitman" diye tarif edilen Alvaro de Campos gibi... Bu kurmaca yazarlardan biri olan Bernardo Soares, Pessoa’nın "yarı-dışkimlik" olarak nitelediği, ona çok yakın bir karakterdi ve Huzursuzluğun Kitabı’nın yazarı olarak yaratılmıştı. Soares, gündüzleri bir kumaş mağazasında çalışan, geceleri yağmurun sesinde, ayak seslerinde yalnızlığını duyumsayan bir Lizbonluydu.

 

“İkinci Geliş” ve “Kara Kentaur” - W. Butler Yeats

 Buy The Collected Works of W.B. Yeats Volume I: The Poems: Revised Second  Edition Book Online at Low Prices in India | The Collected Works of W.B.  Yeats Volume I: The Poems: 

 

William Butler Yeats “İkinci Geliş”i 1919 yılında, Avrupa’nın savaşla yerle bir olduğu, imparatorlukların yıkıldığı, her yanda kargaşanın hüküm sürdüğü bir dönemde yazmıştı. Ama Yeats’e göre daha yeni başlıyordu her şey; nitekim şair 1936’da, faşizmin ve m ilitarizmin çılgınca yükseldiği bir dönemde yazdığı bir mektupta, her şeyi on yedi sene önce öngördüğünü ama henüz insanlığı çok daha kötüsünün beklediğini söyleyecekti. Bugün, “İkinci Geliş” yazıldığından bu yana neredeyse yüz yıl geçmiş, ancak dünyanın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor gene; ve bizi neyin beklediğini, neyin arefesinde olduğumuzu bilmiyoruz. Çağın sancılarını, kitlesel çılgınlığı, tarihin yeni bunalımını hissetmemek elde değil. Yeats’in müthiş derecede vizyoner şiirinin hâlâ ne denli güncel olduğunu hayretle görüyor, öte yandan bunda eşsiz bir de teselli buluyoruz: İnsanlık darboğazlardan geçiyor, geçebiliyor, yıkımlar pahasına da olsa yapıyor bunu. İkinci Geliş, belki de, tüm belirsizliklere rağmen bir tür pırıltı taşıyordur bizler için – buna inanmak istiyoruz tüm kalbimizle; ışığa, aydınlığa olan inancımızı sonsuza dek korumak istiyoruz.

 

 

W. B. Yeats, “Kara Kentaur” (On a Picture of a Black Centaur by Edmund Dulac)

William Butler Yeats, imgeleminin köreldiğinden ve yaratıcılığını ateşleyen düşsel yaratıkların, cadıların, vahşi leoparların kendisini terk ettiğinden yakındığı bunalımlı bir döneminde, yakın dostu ressam Edmund Dulac’ın “ozana lir çalmayı öğreten kara kentaur” resmini görmüş, bu ona kutsal kentaur’unun kendisine geri dönüşünü esinlemişti. Ancak bunun şiirini yazması öyle hemen mümkün olmadı. 1920 Temmuzunda İrlanda taşrasında büyük aşkı Maud Gonne’un evinde misafirken, gene bir ressam olan arkadaşı Cecil Salkeld’a, kafasında uçuşan sonsuzluk, kentaur, çöl, firavun mezarlarından çıkan buğday taneleri ve yedi uyurlara dair imgelerden söz etti. Salkeld o gece bunun bir sulu boya resmini yaptı ve ertesi gün Yeats’e gösterdi. O günün akşamına Yeats’in “Kara Kentaur”u yazılmıştı artık. Şiir Yeats tarafından önce Salkeld’a, sonra da imgenin ilk kaynağının sahibi Dulac’a ithaf edildi.