05 Mayıs 2021

Hızır - İlyas

 Gülçinin Defteri: hıdırellez'in hikayesi..
Rivayete göre, Hızır (as), İlyas (as) ve İskender-i Zülkarneyn, birlikte (Ab-u Hayat) aramaya çıkmışlar. Ve bir müddet sonra “Karanlıklar ülkesine dalmışlar”. Hızır ve İlyas Ab-u hayat suyunun kaynağını bulup içmişler. Fakat İskender’e söylememişler. Hızır ve İlyas’ın sağ olduğuna ve yaşadığına inanılmaktadır. Hızır karada, İlyas da denizde, yardıma muhtaç olanlara yetişirler. Nuh peygamberin gemisinin fırtınaya tutulduğu, yeryüzünü suların kapladığı, tufanda, gemide ki insanların feryat edip “Ya Hızır bizi kurtar” diye dua ettikleri söylenir. Güvercin, (Aslında karga) ağzında zeytin dalı ile gemiye döndüğünde karanın yaklaştığı, suların da çekilmesiyle insanların karaya çıktıklarına inanılır. Yine rivayete göre Hızır ile İlyas yılda bir defa (6 Mayıs gününün gecesi), bir gül ağacının dibinde buluşurlar. O nedenle de her yıl 6 Mayıs Hıdır Ellez (hızır-İlyas) günü olarak kutlanır.

 
 🌹🌹🌹

Hızır'la İlyas her yıl dünyanın bir yerinde buluşurlar. Onlar o yıl hangi yerde buluşmuşlarsa orada bahar bir baska türlü patlar, o yıl çiçekler daha bol, daha büyük, her yılkinin birkaç misli iri açarlar. Arılar daha renkli, daha kocaman olurlar. İneklerin, koyunların sütleri daha bol, daha besleyici olur. Gök daha arı, daha başka mavilenir. Yıldızlar daha irileşir, daha parlaklaşırlar. Saplar başakları, ağaçlar çiçekleri, meyveleri götüremezler. İnsanlar o yıl daha sağlıklı olurlar, hiç hastalanmazlar. O yıl ölüm de olmaz. Ne bir kuş, ne bir karınca, ne arı, ne kelebek ölür.

Hızır'la İlyas'ın buluştuğu an, biri mağrıptan, biri maşrıktan iki yıldız doğar, yıldızlar Hızır'la İlyas'ın buluştuğu yerin üstüne kayarak gelirler, tam Hızır'la İlyas birbirlerinin elini tutarlarken onlar da birleşirler, tek bir yıldız olurlar. Hızırla İlyasın üstüne ışık olup sağılırlar. Hızır'la İlyas'ın el ele tutuştuğu, yıldızların gökte birleştiği an dünyada her şey durur, akarsular kirp diye oldukları yerde donmuşçasına durur kalırlar, yeller esmez, denizler dalgalanmaz, yapraklar kıpırdamaz, damarlardaki kan akmaz, kuşlar uçmaz, arıların kanatları titremez. Her şey durur, hiç, hiçbir şey kıpırdamaz. Yıldızlar akmaz, ışıklar yürümez. Dünya bir an için ölür. Sonra her şey birden uyanır, dehşet bir yasam patlar. İşte bu gece sabaha kadar insanlar birleşen yıldızları görmek için evlerden dışarılara uğrarlar, yüksek yerlere, dam başlarına, minarelere, tepelere, dağ başlarına çıkarlar. Bir de su başlarını beklerler. Çeşmelerin, pınarların, çayların başlarını beklerler. Gözlerini sudan ayırmazlar. Kim ki gökyüzünde yıldızların birleştiğini görür, o anda ne isterse olur. Ama ne isterse..


Arkadaş Zekai Özger

 
hüzün mevsimi gece bir tabut gibi çöker omuzlarıma bir ölünün iç çekmesi olur rüzgar hüzünle düşünürüm uzaktaki bir evi yıldızlar sayılmaz:hasret uzakta hasreti bir ben bilirim bir de gecenin gözlerindeki baykuş baykuş kötü kuş baykuş çirkin kuş onu hüznümle güzelleştiririm.hüznümle süsler bir damın üstüne oturturum damımın üstüne oturturum -sizi hiç bu kadar yakından görmedimdi yıldızlar sayılmaz :hasret uzakta abimin acıyla yontulu yüzü yaşlı bir güvercin gibi düşer avuşlarıma dağılır ses olur acısı ezberlediğim bir öğüdü yineler bana -çocuğum üşütme yüreğini şimdi hüzün mevsimidir bütün şiirleri gezen ben doğma büyüme evciyim göç benim harcım değil hasret bana çabuk dokunur yalnızken karanlıktan korkarım mesela mevsim kışsa yağmur yağıyorsa mesela annemde yoksa yanımda mesela, şimşekte çakıyorsa ben çok korkarım , ağlarım -ana bana kurşun dök.oku üfle ana ben daha çok küçüğüm. bana ninni söyle ana yalnızım.bunu hep söylüyorum yalnızım.bunu hep söylüyorum geceyi çarmıha geriyorum kimseler tapmıyor hüznümü ölçeğe vuruyorum yüreğine sığmıyor her şey ne kadar olabilir meraklanıyorum yüzüme dokundukça tırnaklarım kanıyor yalnızlığımı hüznümle yoğuran gece öyle basitsin ki sen bütün şiirlerin içinde biliyorum.biliyorum bunu da biliyorum gökteki yıldızlar kadar dizeler yazılsa da kendime kendimden başka kendim yok ne utancımı kuşanan bir sevgi ne çirkinliğimi öpen bir kız yalnızlığımdan yalnızlığım yalnız -ana bana bir hal oldu.hep böyle titriyorum ana çok üşüyorum.ıhlamur ısıt bana yıldızlar sayılmaz:hasret uzakta ben sevgiye hasretim.sevgi uzakta ey insanlar ey gecede unutulmuşluğumun yargıçları iğrenerek öpüyorum parmaklarınızı iğrenerek.hepinizi kucaklıyorum ilkin ağzınızı dudaklarınızı dişlerinizi öpüyorum bilmiyorsunuz.ben kendimi öpüyorum cinsel bir çiftleşmedir çarşaflar ıslak bir gece en fazla kendini çoğaltır bir solucan vücuduna yeni bir halka ekler döllenir acı.sevişme daha da erselikleşir -hü’yü tanıdım size anlatmalıyım bir gün size bir gün mutlaka hü’yü anlatmalıyım geceyse tükenmişse güneşin güçlülüğü gök gözlerinin buğusunu yansıtır senin acın acıların ölümüne gebedir korkma yavrum ne gece ne geceler senin suçsuz mızıkçılığını küçültemez bir çirkini öpmek için uzattığın yüreğini güzelleşip bir sevginin göğsüne yatmak biraz biraz yorgun biraz korkak bir insan sevmek biraz dayayıp sırtını gecenin duvarına bir ölünün ağzını dudağını öpmek biraz yıldızlar sayılmaz:hasret uzakta ben sevgiye hasretim.sevgi uzakta ey kanımda tefler çalan mevsimle gelen sesimi çakallarla boğan gece hüznüme vur acımı soy beni de kuşat boris karlof kadar masum yüzümü karanlığınla frenkeştaynla çünkü artık büyütmeliyim içimde nefreti kalbim ki yıllardır iyiliğe abone nerde bir insan görse bırakır sevgi kuşlarını çünkü o bağışlar yargıçlarını kendi yasalarını kuramayan yargıçlarını ey gecede unutulmuşluğumun suçluları ey yanlışlığın yanlış yargılayıcıları suçum:nefreti öksüz bırakmak savunmam:sevgimi yüceltmek içindir sakalım yok biliyorum ama kötü değilim büyükleri sayarım küçükleri severim çocukları incitmeden severim.kadını öpmesini bilirim sizi de sizi de öpmesini bilirim -ana ben çok yalnızım.benim başka sevgim yok içimde utanç çiçeği gibi büyüyor hü kural tanımayan sevgim benim aykırım fizikötem doğa üstüm yanlışlığım aşkım.sevgili yanılgım benim başyargıcım nefretim nefretim nerdesin kalbim birgün elbette sana hükmedeceğim elbet geçer bu hüzün mevsimi bir baykuş bir serçeyle arkadaş olduğu gün o gün size sevinci de anlatacağım bir solucan bir leylekle çiftleştiği gün o gün bahar mevsimidir size aşkı anlatacağım ve bir gün elbette yıldızları sayacağım -gelin kucaklayın beni.yıldızları sayamıyorum…( nisan 1969 )

 ☆☆☆

merhaba canım ben az konuşan çok yorulan biriyim şarabı helvayla içmeyi severim hiç namaz kılmadım şimdiye kadar annemi ve allahı da çok severim annem de allahı çok sever biz bütün aile zaten biraz allahı ve kedileri çok severiz hayat trajik bir homoseksüeldir bence bütün homoseksüeller adonistir biraz çünkü bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır siz inanmayın bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü çünkü ben okumuştum muydu neydi bir yerlerde tanrılara kadın satıldığını ah canım aristophones barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum ölümü de bir giz gibi içimde ölümü tanrıya saklıyorum ve bir gün hiç anlamayacaksınız güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum düşüverecek ellerinizden ve bir gün elbette zeki müren'i seveceksiniz (zeki müren'i seviniz)