23 Haziran 2019

A.Hamdi Tanpınar - Yaşadığım Gibi

   "Bak dostum, Valéry’nin bir cümlesi vardır ki, bütün hayatta bir düstur olabilir. Bu büyük sâir, her sabah düsüncelerini yazdıgı defterlerden birinde, genç bir meslekdasına soruyor: “Her seyden evvel bana söyleyin, mukavemetiniz nedir? Nelere karşı koyuyorsunuz?” Bence ileriye hamle kadar, ki hayatın bütün yaratıcı sırrı oradadır, bu mukavemetin de bir yeri vardır. Çünkü hakikatin muzaffer olması geregini ancak onun sayesinde buluruz. Gittikçe artan teklifleri, o mukavemet sıralar ve seçer. Biz bu mukavemet fikrini kaybettik. Çünkü mukavemet demek yeniye karsı sırtını çevirip oturmak demek degildir. Sisli cami’inde yaptıgımız gibi. Mukavemet, her an uyanık olmak demektir. Ön siperdeki nöbetçi bölügü gibi. Bizim mukavemetimiz yok."

 "Yeninin başarısı, ona mukavemet edecek kıymetlere bağlıdır."

Mukavemet, “karşı durma, dayanma, karşı koyma, direnme, direniş”

Richard Bach - Martı


Gerçekte her birimiz, Yüce Martı düşüncesinin, sınırsız özgürlüğün ta kendisiyiz. Uçuş yetkinliği, özümüzü dile getirmeye doğru bir adımdır. Bizi sınırlayan her şeye karşı çıkmalıyız. Yüksek hız denemeleri, yavaş uçuşlar, hava akrobasisi, bunların tümünün amacı sınırları yıkmaktadır. Jonathan akşamları kumsalda böyle eğitiyordu öğrencilerini.

Sürü Yasası der ki, dışlanmış olan asla geri dönmez ve on bin yıldır bir kez olsun bozulmamıştı bu yasa. Yasa, gitmeyin, kalın diye buyuruyor, Jonathan gidin diyordu; ve şimdiden bir mil uzaklaşmıştı bile. Daha uzun süre bekleyecek olurlarsa, düşman bir sürüyle tek başına karşılaşacaktı. "Eh, sürünün bir parçası olmadığımıza göre, yasaya uymak zorunda değiliz, ne dersiniz?" Fletcher'in sesi kaygılıydı. "Ayrıca bir kavga verilecekse, orada, burada olduğumuzdan daha fazla işe yararız.

Sevgili Fletch! Gözlerinle gördüklerine inanma. Dış görünüştür onlar yalnızca, sınırlıdır. Kavrayışınla bak, öğrendiklerinin bilincine var, ve böylece uçmanın yolunu bulacaksın.

Sorumsuzluk mu? Ama kardeşlerim! diye haykırdı. Yaşamın anlamını, daha yüce bir amacını bulan ve ona ulaşmaya çabalayan bir martıdan daha sorumlu biri olabilir mi? Binlerce yıldır balık kafaları kovalayıp durduk, ama şimdi bir yaşama nedenimiz var – öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak!

Çok yalın şeylerden söz ediyordu Jonathan: "Uçmak bir martının doğal hakkıdır, özgürlük varlığının özündedir. İster boş inançlar ve gelenekler, isterse sınırlamanın herhangi bir biçimi, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa kaldırıp atılmalıdır." "Kaldırıp atılmalı mıdır?" diye bir ses yükseldi kalabalıktan. "Bu sürü yasası olsa bile mi?" "Tek gerçek yasa, özgürlüğe gidendir. Başka yasa yoktur.

Bir martının yaşamını o denli kısaltan nedenlerin, sıkıntı, korku ve öfke olduğunu keşfetti ve bunları zihninden silerek uzun, güzel bir yaşam sürdü.

Az önce seni linç etmeye kalkışan bu ayaktakımı kuşları sevmeyi nasıl becerebildiğini anlamıyorum." "Yok Fletch, o değil sevdiğim! Kin ve kötülüğü sevmezsin elbet. Ama gerçek martıyı, her birinin içindeki iyi yanı görebilmelerine yardımcı olmalısın. Sevgiden benim anladığım budur. Üstelik bir kez tadına vardın mı, vaz geçemezsin bu işten, düşünmüyor musun?" Öfke dolu genç bir martı hatırlıyorum örneğin. Adı Martı Fletcher Lynd. Henüz dışlanmıştı ve Sürüye karşı bir ölüm kalım savaşına girmeye hazırlanıyordu, Uzak Kayaları kendi cehennemi edecekti az daha. Ve işte bugün burada kendi cennetini inşa ediyor. Üstelik tüm sürüyü de buna yönlendiriyor.

Onlara karşı sert olma Martı Fletcher. Seni dışlamakla onlar yalnızca kendilerini yıprattılar ve bunu bir gün anlayacaklar. Bir gün gelecek, onlar da senin gözünle görecekler. Bağışla onları ve anlamalarına yardımcı ol.
Sana verebileceğim tek yanıt, senin ancak milyonda bir rastlanan bir martı olduğun. Çoğumuz öylesine yavaş geliştik ki. Dünyayı değiştirdiğimizde, vardığımız yer hemen hemen aynısıydı terk ettiğimizin, nereden geldiğimizi hemen unutarak ve geleceğe aldırmayarak günübirlik yaşadık. Karın doyurmanın, didişmenin sürü içinde iktidar hırsının ötesinde değerler olduğunun bilincine varmak için kaç yaşamdan geçtik dersin? Binlerce Jon, on binlerce! Sonra da yetkinlik denen şeyin varlığını öğrenmek için yüz yaşam ve ona ulaşmak için bir yüz yaşam daha. Şimdi aynı kural bizim için yine geçerli elbette: Gelecekteki dünyamızı burada öğrendiklerimizle kuran. Bir şey öğrenmedik mi, geleceğimiz şimdikinin eşi olur. Hep aynı sınırlamalar, üstesinden gelmemiz gereken kurşun gibi ağır bir tekdüzelik... hep aynısı.

Cennet ne bir zamandır, ne de bir mekan. Cennet yetkinliğin ta kendisidir." Sustu bir an. "Sen çok hızlı bir uçucusun, değil mi?" "Ben ... ben hızı severim", dedi Jonathan. Vasisinin fark etmiş olmasına hem şaşırmış, hem de onur duymuştu bundan. "Yetkin hıza ulaştığında, cennete ulaşmış sayılırsın Jonathan. Ve bu, ne saatte bin mildir, ne milyon mil, ne de ışık hızı. Çünkü herhangi bir sayı sınırdır daima, oysa yetkinlik sınır tanımaz. Yetkin hız cennettir yavrum."

"İstediğin herhangi bir yere ya da zamana gidebilirsin. Ben, düşünebildiğim her yere ve her zamana gittim." Denizin ötelerine baktı. "Ne garip! Yolculuk uğruna yetkinliği yadsıyan martılar, o yavaşlıkla hiçbir yere ulaşamıyorlar. Yetkinlik uğruna yolculuktan cayanlarsa, anında her yere gidebiliyorlar. Unutma Jonathan, cennet bir mekan ya da zaman değildir, anlamsızdır mekan ve zaman."

Sır, gerçek özünün, henüz söylenmemiş bir sayı mükemmeliyetiyle, zaman ve mekânın her yerinde aynı anda yaşadığını bilmekti.

Eğer dostluğumuz zaman ve mekân gibi şeylere bağlıysa, sonunda zamanı ve mekânı yendiğimizde, kendi dostluğumuzu da yıkmış oluruz! Ama mekânı yendiğimizde, geriye yalnızca Burası kalır. Zamanı yendiğimizde, bize kalan yalnızca Şimdi'dir. Burayı ve Şimdiyi paylaşacağımıza göre, nasıl düşünemezsin sık sık birlikte olacağımızı?


Jöleli Şarkılar - Boris Vian

Çok yararı vardır genç bir kadınla evlenmenin
Bir kadınla evlenmenin yararı say say bitmez
Bir evliliğin yararı saymakla bitmez
Kelek taraflarını saymazsak...
Boris Vian diyor ki...
Çok yararı vardır yaşlı bir kadınla evlenmenin
Bir kadınla evlenmenin yararı say say bitmez
Bir evliliğin faziletleri saymakla bitmez
Kelek taraflarını saymazsak...
Boris Vian diyor ki...
Özünde evlilik kelek bir şeydir
Bir kadınla birlikteliği saymazsak...

çeviri   ferhan şensoy
 
*

Bazı yazarlar netamelidir... Varoluşları hep başka insanlarda, başka yazarlarda eksik olanı, sanatsal dehayı açığa vurur. Boris Vian bunlardandır! Kısacık bir ömre devasa yapıtlar; romanlar, tiyatrolar, şiirler, şarkılar, senaryolar, resimler sığdırmış bu netameli yazarın şiirleriyle karşı karşıyasınız..

Vian her zaman aykırı ve muhalif bir tavır sergiledi. ‘Saygın’ edebiyat çevrelerine şirin gözükmeye çalışmadı. Sonuçta, yaşamı sırasında eleştirmenlerle çok uğraşmasının bedelini, söylem dışı bırakılarak ödediğini görüyoruz, adı hiç bir zaman öne çıkarılmadı. Tepeden tırnağa toplum ve düzen karşıtı kişiliğiyle, eleştiri ve şiddet yüklü romanların yazarının, 68’in devrimci öğrencileri için bir mit haline gelişini anlamak zor değil. Bu edebiyat dışı buluşma, Boris Vian’a ölümünden sonra edebiyat dünyasındaki ününü de getirdi..
A. Ömer Türkeş

Samimi olacağım - bir kez, pek âdet olmasa da -
Başlıyorum:
Memnun olacağım bir dense ki
Telefon size - eğer hâlâ var ise
Bir dense ki eğer Vian’ın V’si...
İsmim Q’yla başlamazsa şanslıyım
Çünkü Vian gibi, Q beni incitiyor