
 “Kipling her zaman yalnız bir adamdı. 
Başşairlik payesine erişmek istemedi, çünkü böyle bir onur kazanmanın 
hükümeti eleştirme özgürlüğüne engel olacağından korktu. Şöhret 
Kipling’i pek az ilgilendiriyor, belki de hiç ilgilendirmiyordu. Ölüme 
yaklaştığında, hüzün içinde, bugün bağımlı yazar diye adlandırdığımız 
sınıfa dahil olmanın boşluğunu kavradı. İnsanoğluyla bir hesaplaşmaya 
girmeyi amaçlayan ama tartışılmasıyla bugün bir çocuk kitabı yazarı 
haline dönüşen Swift’i anımsadı. Tanrıların, insanların öyküler 
kurgulamasına izin verdiğini ama bundan bir ders çıkarmasına izin 
vermediğini yazdı. İmgelem gücü, ince ustalığı, seslerin inceliklerini 
sezebilme yeteneği, sözcükleri ekonomik bir biçimde kullanışı ve 
dürüstlüğü aynı derecede takdire değer özellikleridir.”
 
Jorge Luis Borges
Jorge Luis Borges
* 
 Kitap'ta bir kadın diğerine büyülü ve acı dolu 
bir öykü anlatır. Her iki kadın da şaşkınlık duyamayacak karad 
sıradandırlar. İnanılmaz olanı, günlük olayları kabul ettikleri 
teslimiyetle kabul ederler. Sahibler Savaşı'nı okuyan bir Sih bana her 
cümlenin önce Hindu dilinde düşünülüp sonra İngilizce'ye çevrildiği 
duyumsadığını söyledi. Humma ve afyon doğaüstü şeyleri daha inanılır 
kılar.



