31 Ocak 2021

Devlet Hukukla Yaşar - Muammer Aksoy

 Devlet Hukukla Yaşar Muammer Aksoy

Prof. Dr. Muammer Aksoy:  

'Siyasetin dürüstlükle, yurtseverlikle yapılması gerektiğini gösteren bir öğretmendi.

'Türkiye'nin en özgürlükçü, en emekten yana anayasasını hazırlayan kadronun içinde yer alan bir hukukçuydu.

'Özgür ve özerk üniversitemizin, dogmalardan sıyrılmış laik eğitimin onurlu, sıradışı, seçkin bir üyesiydi.

'Yedi düvele karşı verilmiş bir ulusal kurtuluş savaşı sonrası kanla kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl yönetilmesi gerektiğini öğreten bir devlet adamıydı.

'Yurt topraklarının, ormanlarının koruyucusuydu.

'Milli petrol davamızı yürüten öncülerimizdendi.

O bildik leş kokulu küresel saldırgan daha fazla yesin, yutsun, semirsin, öldürsün, işgal etsin diye katledildi...

Unutmayınız, hatırlayınız! '         

 -Işık Kansu-

 

30 Ocak 2021

"Benim sizi yetiştirdiğim gibi siz de kendinize göre mükemmel insanları yetiştirin." Refet Angın


Hayata gözlerini yummadan önce öğrencilerine vasiyeti ise şu oldu: “Benim sizi yetiştirdiğim gibi siz de kendinize göre mükemmel insanları yetiştirin...”

 

BPW Boğaziçi Refet Angın Belgeseli - Hazırlayan ve Seslendiren: Sevinç Satıroğlu - YouTube

 

Mahatma Gandi "Kendin için bir şey yapmayacaksan kim yapacak? Başkası için bir şey yapmayacaksan var olmanın anlamı ne? Şimdi yapmayacaksan ne zaman? "

Mahatma Gandhi Death Anniversary: How did Gandhi die? Here's all you need  to know 
Suikast
30 Ocak 1948'de, Yeni Delhi'de bulunan Birla Bhavan'ın (Birla Evi) bahçesinde gece yürüyüşünü yaparken vuruldu ve öldü. Suikastçı Nathuram Godse, Hindu bir radikaldi ve Pakistan'a ödeme yaptırılmasında ısrar ederek Gandi'nin Hindistan'ı zayıflattığını savunan aşırı uç görüşteki Hindu Mahasabha ile bağlantısı vardı. Godse ve yardakçısı Narayan Apte daha sonra çıkarıldıkları mahkemede yargılandılar ve suçlu bulundular. 15 Kasım 1949'da idam edildiler.
 
  
Gandi'nin Yeni Delhi'de bulunan anıtı Rāj Ghāt 'ın üzerinde "Hē Ram" (Devanagari: हे ! राम ya da He Rām) yazar. Bu, Türkçeye "Aman Tanrım" olarak tercüme edilebilir. Her ne kadar doğruluğu tartışmalı olsa da bunların Gandi vurulduktan sonra son sözleri olduğu iddia edilmektedir. Jawaharlal Nehru radyodan ülkeye yaptığı konuşmasında şöyle demiştir: " Dostlar, yoldaşlar, ışık bizi terk etti ve her yerde yalnızca karanlık var, ve size ne söyleyeceğimi ya da nasıl söyleyeceğimi hâlâ bilmiyorum. Sevgili liderimiz, Bapu, Ulusun Babası artık yok. Belki de bunu söylememeliyim ama yine de bunca yıldır gördüğümüz gibi artık onu göremeyeceğiz, öğüt almak için ya da teselli etmesi için ona koşamayacağız, ve bu yalnızca benim için değil, bu ülkedeki milyonlar ve milyonlar için de çok kötü bir darbe."
 

29 Ocak 2021

Anton Çehov Seçme Sözler


  Hayat sizi güldürmüyorsa, espiriyi anlamadınız demektir.
 
  Hayata onu bağlayan bir bağı varsa, mutludur insan.
 
  Zamanında yapılan her şey iyidir.
 
  Yaşamın düzyazısı tüketildiyse, hiç değilse şiirine saygılı olmak gerekir.
 
  Okumaya önem verdiğim için, aklımla bin yaşayayım!
 
  Doğru zamanda gelen yanlış insana tanıdığın şansı, yanlış zamanda gelen doğru insana tanımadığın sürece, üzülen hep sen olursun.
 
  Rüzgar gibi özgür olun.
 
  İyisi mi siz ne istiyorsanız onu yazın. Gerçeklerin yetmediği yerleri de şiirle doldurun.
 
   Kışmış, yazmış, umurunda değilse; mutlusun demektir.

  Bir insan bir fikre saplandı mı, onun için yapılabilecek bir şey kalmamıştır.

"Yaşam öyküleri, sanıldığınca karışımsız değil, karışımlıdır. Her bir yaşam öyküsü, öbür yaşamların parçacıklarıyla tamamlanır." Özdemir Asaf




Neyzen Tevfik "Ben hayatım boyunca hürriyeti aradım, bulur gibi olduğum zaman da ya gasp ettiler veya çalıverdiler. Ben bağrı açık ve bağrı yanık insanların hizmetçisiyim."

Feleğin kahpe başında
            paralansın parası
            Ben güzel sevmeğe geldim,
            değil ekmek yemeğe.

Eğer etrafınızda olup bitenlerden, ülkenin içinde bulunduğu durumlardan gün gelir yüreğiniz daralır, boğazınızı birileri sıkıyor gibi olursa ve siz elinizin, ayağınızın bağlanmış gibi olduğunu düşündüğünüzde sığınacak bir yer ararsanız alın elinize Neyzen Tevfik'in şiir kitabını, göreceksiniz oldukça rahatlayacaksınız.

Bakın Avram Galanti Bodrumlu, ki o da Bodrum'un yetiştirdiği ünlü insanlardan biridir ve Neyzen Tevfik'in akranıdır, 1945 yılında yayımlanan "Bodrum Tarihi" isimli kitabının 93. sayfasında (bu kitap Rasim Özgürel tarafından sadeleştirilip 1996 yılında BOSAV yayınları arasında yayımlanmıştır.) Neyzen Tevfik'i şöyle anlatmaktadır; "Neyzen Tevfik 1296 yılında (1878) Bodrum'da dpğmuştur. Kendisi doğum tarihini şu beyitle anlatır;

Tamam bin iki yüz doksan altı salinde
Kademzen oldu şu hake o ruh-i nalende

Tevfik, ben Bodrum ortaokulunun son sınıfında iken, kendisi ilkokuldan çıkıp ortaokulun ilk sınıfına gelmişti. Babası ortaokul öğretmeni Hasan Fehmi Efendi idi. İlkokul ile ortaokul yan yana oldukları için, Tevfik ilkokulda iken bile teneffüs zamanlarında ortaokula, babasının yanına gelirdi. İnce, zeki, hassas, hareketli olan bu çocuk başak sapından ve kamıştan düdük yaparak çalar ve çocukları etrafına toplardı. Çaldığı zaman ciddi ve coşkun bir tavır takınırdı.

Ben ortaokulu bitirdikten sonra Bodrum'dan ayrıldım. Bir süre sonra Bodrum ortaokulu öğretmeni Hasan Fehmi Efendi Urla'ya atanmış ve İzmir'e yakınlığı dolayısıyla Tevfik öğrenimini ilerletmiş, hem de aşık olduğu müziğe devam etmiştir.

1949 yılının sonuna doğru Kahire'ye gittim. Bir gün kahvede iken, tavla oynanan bir yerden kulağıma yabancı olmayan bir sese geldi. Bu ses Tevfik'in sesidir dedim. Hemen oynanılan yere gittim ve onu gördüm. Yanında neyi vardı.

..............."

Tevfik daha 7-8 yaşlarında iken bir gün babası ile sahilde dolaşırken Tepecik kahvesine giderler, orada otururlarken yakından bir yerden bir ney sesi gelir, bu ses küçük Tevfik'in yüreğinde derin izler açar. Babası; "Bunlar dervişlerdir oğlum, ney üflemektedirler" der.

Tevfik Urla'ya yerleşmelerinden sonra bir gün çarşıda gezinirken bir berber dükkanından gelen ney sesi onu çok etkilemiş ve dükkandan içeri girerek ney çalan berber Kazım Efendiden kendisine de ney çalmasını öğretmesini istemiştir. Bu sıralar 15-16 yaşlarındadır. Ancak ailesi eğitimini aksatacağını düşünerek bir müddet sonra bu dersleri engellemiş ancak bu durum Tevfik'in sağlığının bozulmasına neden olmuştur. Hastalığı yüzünden öğrenimi aksar, tedavi için götürülen hacılar, hocalar fayda etmez, sonunda İstanbul'da bir Musevi doktor; "bu çocuk neye meraklı ise bırakınız üflesin onu" der. İstanbul'dan mutlu dönen Tevfik şu mısrayı yazar, "kavuştu aşık-ı şeyda o yar-ı canana yine". Yıllar içerisinde ney çalmayı ilerleten Tevfik'i babası bilahare İzmir'e götürür ve Mevlevi Şeyhi Nureddin Efendiye teslim eder. Böylece Tevfik Mevlevi Dergah'ına adımını atar ve Neyzen Cemal Beyden de ders almaya başlar. Tevfik bu günlerini şöyle anlatır;

"Nota ile meşke devam etti, şöyle birkaç mah
Sema, mıtrıba girdi, ney elde, başta külah"

Mevlevi dergahında yetişen Tevfik artık 20 yaşlarına geldiğinde usta bir neyzen ve usta bir şairdir. 1900'lü yılların başında İstanbul'a yerleşen Neyzen Tevfik, Fethiye Medresesine devam etmiş, burada ünlü yazarlar ve şairlerle tanışmıştır. Fakat dilinin belası Yıldız tarafından takip edilmeye başlanınca Mısır'a kaçmış ve orada 7 yıl kalmıştır. Bazıları bu kaçışın Sultan Hamid'in korkusundan değil Şair Eşref'in hasretinden olduğunu söylerler. İstanbul'a dönüşünden sonra sıhhati sık sık bozulur hale gelmiştir. Bunda içkiyi fazla kullanmasının etkisi de vardır.

Ney ile Mey hastası olarak hayatının son yıllarını kah hastanede, kah kahvehanede, kah tımarhanede, kah meyhanede geçiren Neyzen Tevfik 28 Ocak 1953'de 76 yaşında geride iki müzik eseri (Nihavend saz semaisi ve Şehnaz buselik saz semaisi) ve iki şiir kitabı (Hiç ve Azab-ı Mukaddes) ve yüzlerce basılmamış şiir bırakarak hayata gözlerini yumar. 

Neyzen kendini şöyle tanımlar; "Ben hayatım boyunca hürriyeti aradım, bulur gibi olduğum zaman da ya gasp ettiler veya çalıverdiler. Ben bağrı açık ve bağrı yanık insanların hizmetçisiyim." Bazen de "Neyzen Tevfik sazı ile sözü ile düzü ile seyyar bir ibret-i mücessemdir" der. (düz : rakı anlamındadır)

Bence Neyzen Tevfik Bodrum'dan çıkmış bir şair, bir bestekar, bir ney ustası ve bir ölçüde halk kahramanıdır. Diyeceksiniz ki hepsi tamam da halk kahramanlığı nerden çıktı. Gayet basit, bir kere var mı onun gibi hayatının her döneminde hiç korkmadan, hiç çekinmeden hatta ülkenin en baskıcı yönetimlerle yönetildiği devirlerde bile tüm yöneticilere olan tepkisini açıkça ve alaylı bir üslupla dile getirebilen, onları en acı şekilde hicveden. Öyle ki, onun yazdıklarını eğer dikkatlice okursanız, söylediklerinin ölümünün üzerinden 52 yıl geçmesine rağmen aktüalitesinden bir şey kaybetmediğini göreceksiniz. İşte aşağıdaki dörtlük son günlerdeki ahvalimize ne kadar da uyuyor;

Kimse ta'yip edemez biz kafa göz yarsak da
Döğüşe, kavgaya var elbet milletin hakkı
Yatalı beş senedir sade mısır ekmeğine
Kalmadı halkımızın Hint horozundan farkı
(1915)

Toplumumuzda en ufak bir şeyden büyük kavgaların, cinayetlerin çıkması, stadyumlardaki kavgalar bu Hint horozluğundan değil de nedendir?

Neyzen Tevfik'in en çok nefret ettiği şeylerden birisi de yobazlıktı. Çok içki içtiğinden ve kendilerine göre inançsız saydıklarından ona "zındık" derlerdi. Neyzen ise şöyle tanımlardı onları;

Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden,
Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü.
Kara bir kinle taassup pusudan çıktı yine,
Yurdu şahane cehalet yeni baştan bürüdü.

Bir gün zevzeklerden biri sormuş üstada
- "razakı" acaba "rakı" ile kafiye olur mu diye
Neyzen gülmüş:
- "Yalnız kafiye değil meze bile olur"

Hilmi Yücebaş'ın Neyzen Tevfik isimli eserinde (1973) şöyle bir anlatı var;
" Özgürlük ve insanlık aşığı, yergi ve ney üstadı Neyzen Tevfik'i adını açıklamayan bir düşünürümüz ne güzel anlatmıştır:
- Bence Mevlana ile Neyzen arasında yakın bir ilgi vardır. Bu iki kişinin de ulaşmak istediği hedef aynı, fakat izledikleri yollar ayrıdır. Mevlana, Ney'i Dergah'a sokmuş, Neyzen Tevfik Dergah'tan çıkararak halkın ayağına götürmüştür. Mevlana'nın Ney'i ile Neyzen'in Mey'i aynı tasavvuf potasında birlikte eriyen iki kardeştir. Mevlana'ya Veli, Neyzen'e deli diyenler,veli ile deli arasındaki büyük tasavvuf kavramını anlamayanlardır. Neyzen şu yalancı dünyaya kendini tanıtmak için gelmedi ama yine de gerçek dünyası tanınmadan göçüp gitmiştir. Saygı ile anıyoruz. Tevfik Hüda'dandır."

Son olarak onun sufi düşüncesini ve heyecanını anlatan şu dörtlük onun tüm yaşamını da kısaca özetlemektedir.

Serserinim, düştüm aşkınla neye,
Nasıl girdin elimdeki şu neye?
Hem seversin beni Neyzenim diye,
Hem de sarhoş diye destan edersin.

Evet biz de burada şehrimizin yetiştirdiği bu büyük hiciv ve ney ustasını bir kere daha sevgi ve saygıyla anıyoruz.

 A.Rasim Özgürel


27 Ocak 2021

Tanrının Sevgili Kulu: Wolfgang Amadeus Mozart

 

(1756 – 1791)

Çıraklık Yılları

Leopold Mozart
Leopold Mozart

27 Ocak 1756’da, Leopold Mozart ve Anna Maria Pertl’nin 7. çocukları doğar. Kötü hijyen ve sağlık koşulları nedeniyle, altı kardeşten sadece Maria Anna (Nannerl) hayattadır.

28 Ocak sabahı vaftiz edilen çocuğun adı Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart’tır.

Wolfgang üç yaşındayken ablasının klavsen derslerine ilgi gösterince, babası ona da ders vermeye başlar. Wolfgang, Maria Anna’nın müzik defterine küçük parçalar not etmeye başlamıştır (1)Leopold Mozart için yeteneksiz, soğuk bir besteci denilmektedir. Oysa ki olağanüstü bir eğitimci, yetenekleri hiç de küçümsenmeyecek bir bestecidir. 20. yüzyılda bile okutulan keman eğitimi kitabıyla tanınır.

Küçük Wolfgang dev adımlarla ilerlemektedir, ilk eserlerini heyecandan dizleri titreyen babasına gösterdiğinde altı yaşındadır. Küçük çocuk okuma yazmayı öğrenmeden beste yapmaktadır. Okula gitmez, babası tek öğretmenidir.

Yolculuklar

İlk Önemli Yolculuk: Viyana, 1762

Saray yaşamının entrikalarını iyi bilen Leopold, iki çocuğunun ve özellikle Wolfgang’ın kariyerini bilinçli bir şekilde hesaplamaktadır. Bütçesini titizlikle hazırladığı, basında reklamlar yayınladığı ve önemli kişilerle iletişimde olduğu turneler düzenlemeye başlar. Her iki çocuk da çok iyi klavsencidir. Genç Wolfgang, yanına kendi boyuna göre yapılmış minik bir keman da alır. 18 Eylül 1762’de Salzburg’dan Viyana’ya geçerek imparatoriçe Maria Theresia’nın huzuruna çıkarlar (2).

mozart imparator Maria-Theresa ile
Mozart imparatoriçe Maria Theresia’nın huzurunda

Wolfgang bu ziyarette, kendisinden sadece birkaç ay büyük olan, Maria Theresia’nın kızı, geleceğin bahtsız Fransa kraliçesi Marie Antoinette ile tanışır. Cilalı parkede kayıp düştüğü için Wolfgang’ın yerden kalkmasına yardım eden Marie Antoinette’e ‘’Çok naziksiniz, büyüdüğümde sizinle evleneceğim.’’ der.

Bu yolculuk, müzikal bir içerikten çok, şov amaçlı gibi görünse de, Leopold’un özellikle Wolfgang’ın yeteneğini tanıtmaya çalışması içten bir çabadır, sonraki yıllarda bunu kanıtlayacaktır. Çocuklar her akşam bir soylunun evine davet edilir. Ancak bu ritim, Schönbrunn Sarayındaki ikinci gösteride hastalanan çocuğu tüketir ve ateşi çıkar. Kızıl hastalığına yakalanmıştır. Salgından korkan asiller Mozart’ları artık istememektedir. Aile, 30 Aralık 1762’de Salzburg’a döner. Wolfgang’ın bu geziden kazancı iki adet saray elbisesidir.

Paris, 1763 – 1764

Wolfgang, babası ve ablası ile
Wolfgang, babası ve ablası ile

Leopold, dehasını tam olarak bildiği oğlunu Avrupa’ya da tanıtmak istemektedir. 30 Temmuz 1768 tarihli mektubunda şöyle yazar: “Bu mucizeyi dünyaya göstermek zorundayım […] Çünkü bugün […] mucizelerle bile çelişiyoruz.”

Ancak bu mucize, sağduyulu olmasını ve Wolfgang’ın gezilerini çok iyi organize etmesini engellemez. İlk büyük gezi, Paris’e yapılır. Mozart’lar, 9 Haziran 1763’te Salzburg’dan ayrılırlar. Yolda pek çok durak bulunmaktadır: Münih, Augsburg, Mannheim. Avrupa’nın en iyi orkestralarından biri Mannheim’dadır (3).

Mozart’lar, Salzburg’dan ayrıldıktan altı ay sonra, 18 Kasım 1763’te Paris’e varırlar. Kraliyet ailesi tarafından Versay’da kabul edilirler. Leopold mektuplarında, Fransız müziğinin “bir kuruşa değmediğinden’’ bahseder. Ancak, Fransız olmayan birçok müzisyen ve besteciyle de tanışırlar. Johann Schobert  (1735-1767), Wolfgang’ın yazım stili üzerinde büyük bir etki yaratır. Mozart, XV. Louis’in kızı Madame Victoire’ye ithaf ettiği keman eşliğinde de çalınabilen klavsen sonatlarını (KV.6-9) besteler. Bu, küçük çocuk tarafından yayınlanan ilk eserdir.

Londra, 1764 – 1765

Aile, 10 Nisan 1764’te Londra’ya geçer. Wolfgang ile Nannerl İngiliz kraliyet çiftine tanıtılır. Buckingham Sarayındaki bir konser sırasında Georg Friedrich Handel  (1685-1759) ve Johann Sebastian Bach‘ın oğlu Johann Christian Bachın (1735-1782) müziğini deşifre (ilk okuma) eder. Ayrıca keman çalar, şarkı söyleyen kraliçeye eşlik eder. Her şeyden önce çocuk için belirleyici olan, Johann Christian Bach ile tanışmasıdır. Büyük yaş farkına rağmen (21), iki besteci her zaman arkadaş olarak kalacaktır.

Johann_Christian_Bach
Johann Christian Bach

J.C. Bach, Wolfgang’a İtalyan müziğinde melodinin önemini öğretir. Mozart böylece ilk konser parçası KV.21, Va, dal furor portata’yı yazar. Sekiz yaşındadır ve artık bir opera yazmanın düşlerini kurmaktadır. Aynı zamanda, 1765 Şubat’ında Londra’da seslendirilen ilk senfonilerini yazmaktadır. Bu eserlerde Johann Christian Bach’ın önemli etkisi görülür. J.C. Bach’ın önerileri şöyledir: Forte-piyano (kuvvetli-zayıf ses) kontrastları, güzel bir melodiye sahip yavaş bir bölüm ve dans karakterinde üç zamanlı final…

Paris’te olduğu gibi, kraliçeye ithaf ettiği keman eşliğinde klavye için Opus 3 Sonatlarını da yayınlar. Leopold, 27 Kasım 1764’te şöyle yazar: ”Ve şimdi de, büyük bir masrafla karşı karşıyayım: Wolfgang’ın kraliçeye adadığı 6 Sonatını bastırmak zorundayım.” Bir müzik eserinin gravürü o zamanlar gerçekten çok pahalıya malolmaktadır. Daha sonra yapılacak olan, mürekkeple yazım işinden önce, bakır plakalar üzerinde, bir kuyumcu gibi iş yapan gravürcüye ödeme yapmak gerekir. Ama işin ucunda kraliyet ailesini memnun etmek vardır!

Mozart’lar nihayet Temmuz 1765’te Londra’dan ayrılırlar. Bir konser verecekleri Amsterdam’a Calais, Dunkerque, Lille, Gent ve Lahey üzerinden geçerler. Çocuklar her yerde “virtüöz” olarak kabul edilirler. Leopold, reklam amacıyla, oğlunu bir yaş daha küçük gösterir.

Wolfgang, yine krala ithaf ettiği sonatları ve konser parçasını yayınlar. Daha sonra Anvers, Brüksel, Valenciennes üzerinden Paris’e dönerler. Lyon, Cenevre, Lozan, Bern ve Zürih üzerinden Salzburg’a dönmeden önce, burada iki ay daha kalırlar. Yolculuk üç yıl sürmüştür.

Viyana’ya 2. Yolculuk

Wolfgang Amadeus Mozart
Wolfgang Amadeus Mozart

İngiltere seyahati Wolfgang’ın İtalyan müziğini öğrenmesini sağlamıştır. Sıra Alman müziğindedir: Carl Philip Emanuel Bach, Fux (ünlü Gradus ad Parnassum’un bestecisi), EberlinHasse, Handel. On bir yaşındaki çocuk armoni ve kontrpuan egzersizleri çalışırken eğlenmektedir: “Signor Alto”, “Marchese Tenor”, “Duca Basso”.

13 Mayıs 1767’de seslendirilecek bir opera siparişi alır: Apollo und Hyacinth (KV.38). On bir yaşındaki besteci, metin ve müzik birlikteliğine özen göstermiş, orkestrayı ustaca kullanmış, her karakter için bir arya bestelemiş, araya düetler, en sona da bir üçlü eklemiştir. Bugün haksız yere unutulmuş olan döneminin en ünlü bestecilerinden J.A. Hasse şu kehanette bulunur: “Bu çocuk hepimizin adını unutturacak.”

Salzburg’da dokuz ay kaldıktan sonra, büyük umutlarla Viyana’ya geçerler. İmparatoriçe Maria Theresia’nın kızı Maria Josepha, Napoli Kralı Ferdinand’la evlenecektir. Leopold, düğünün getireceği fırsatları düşünmektedir. Maalesef çiçek hastalığı salgını gelini ve kraliyet ailesinden pek çok soyluyu kırıp geçirir. Leopold, ailesini Viyana’dan kaçırmaya çalışırken önce Wolfgang sonra da Nannerl, Olmütz kasabasında hastalığa yakalanırlar. 10 Ocak 1768’de iyileşmiş olarak, bir yıl kalacakları Viyana’ya dönerler. Ancak çocuklar artık büyüdüğü için -Wolfgang on iki, ablası on yedi yaşındadır- eskisi gibi sıcak karşılanmazlar.

Bir yıldır tiyatro direktörlüğü yapan, ancak tam bir sahtekar olan “Kont” Affligio, Wolfgang’dan bir opera yazmasını ister (4)Affligio’nun sipariş ettiği La Finta Semplice bin bir türlü entrika sonucunda Viyana’da sahnelenemez (5). Leopold çılgına dönmüştür. 30 Temmuz 1768 tarihli mektubunda şöyle yazar: Her tarafımızda rezil entrikalar, kötü niyetli bir zulüm var. Tüm besteciler, başta da Gluck, operanın temsilini baltaladılar.”

Neyse ki, Franz Anton Mesmer isimli zengin müzikseverin, kendi özel operası için sipariş ettiği Bastien und Bastienne operası üzüntülerini bir nebze azaltır (6)Viyana’da geçirdikleri son haftalar genç Wolfgang’ın neşelenmesini sağlar. Saray tarafından, yeni bir yetimler okulunun açılışı için bir missa solemnis (7) yazması istenir.

Viyana seyahatinin maddi getirisi çok az olsa da, müzikal açıdan büyük önemi vardır. Wolfgang, İtalyan operasının önemli bestecileri Hasse, Piccinni, Gluck (Alceste en sevdiği eserlerden biridir), bunların yanında Alman senfoni tarzında devrim yapan HaydnHoffmannWanhalDittersdorff’un eserlerini dinleyerek hayatı boyunca kendi estetiğini etkileyecek iki akımı tanımıştır.

Bu esnada Salzburg Prensi Sigismund von Schrattenbach öfkelidir. 3 yıl süren Paris turnesinin ardından yapılan Viyana gezisini fazlasıyla uzun bulmaktadır. Leopold’ün maaşını keser. Neyse ki hoşgörülüdür. Salzburg’a döndüklerinde Wolfgang’ı saraya konzertmeister (8) olarak atar, üstüne babasıyla İtalya’ya gitmesi için izin bile verir.

Bu kez anne ve abla evde kalmıştır. Nannerl on sekiz yaşındadır, çok iyi bir pedagogdur, evin geçimi için gerekli desteği sağlayacaktır.

İtalya

Wolfgang Verona'da, 1770
Wolfgang Verona’da, 1770

11 Aralık 1769’da İtalya’ya yola çıkarlar. Wolfgang on üç yaşındadır, mutludur. Mektuplarda, yaşadığı mutluluğu, coşkuyu şımarık bir dille anlatmaktadır. Babasının annesine kendisi hakkında bilgi verdiği 10 Şubat 1770 tarihli mektubun altına şu notu ekler: “İti an çomağı hazırla. Ben iyiyim, Tanrıya şükür. Sizden bir haber almak için sabırsızlanıyorum. Annemin elinden öpüyorum ve ablacığıma da çiçek hastalığı izi… Öpücük… Ben var ya ben… Kim?… Aynı zirzop. Almanya’da Wolfgang, İtalya’da Amadeo. Morzantini.”

Sevinci o derece büyüktür ki, Theophilus ismini Amadeus’a -Tanrının sevgili kulu- çevirir, bundan sonra adı Wolfgang Amadeus olacaktır.

Mantova Kraliyet Müzik Akademisinde verdiği konser hayranlıkla karşılanır. Kendisine verilen eserleri deşifre eder, klavsen ve keman çalar, şarkı söyler, doğaçlama yapar ve fırsattan yararlanıp kendi bestelerini çalar.

23 Ocak 1770’de Milano’ya varırlar. Piccini’nin Cesare in Egitto operasının genel provasını, Boccerini’nin eserlerini dinlerler, Sammartini ile tanışırlar. Büyük başarılar gösterdiği konserler verir. Kahramanların duygularını yansıttıkları şarkılarla, olayın gelişmesini anlatan reçitatiflerin (9) birbirini izlemek zorunda olduğu bir opera seria (10) siparişi alır.

Padre Martini (11) ile kompozisyon, kontrpuan ve füg üzerine çalışması için Bologna’da kalırlar. Bir ay geçirecekleri Roma’ya gitmeden Floransa’ya uğrarlar.

Roma’da başlarından ilginç bir olay geçer. Vatikan, Gregorio Allegri’nin İncil’deki 50. Psalm üzerine bestelediği Miserere mei, Deus adlı eserinin yılda sadece iki defa, Paskalya öncesine denk gelen “Tenebre” ayini sırasında -o haftanın çarşamba ve cuma günleri- seslendirilmesine izin vermektedir. 11 Nisan Çarşamba günü Vatikan’daki ayine giden Wolfgang,  kopyalanması kiliseden aforoz edilme ile cezalandırılan eserin, koronun eşliksiz olarak söylediği dokuz farklı sesini, şapkasından çıkarttığı bir kağıda kopyalar. Cuma günü tekrar dönüp eseri kontrol eder.

Neyse ki, Papa XIV. Clement, onu kiliseden atmaz, bilakis Ordine dello Speron d’oro (Altın Mahmuz) şövalyesi unvanı verir.

Artık Roma’da turizm dışında yapacak pek birşey kalmadığından Padre Martini ile çalışmaya devam etmek için Bologna’ya dönerler. 9 Ekim’de Padre Martini’nin isteği üzerine, 20 yaşından büyüklerin girebildiği Accademia Filarmonica di Bologna’ya üye seçilir.

Mozart, Bologna’da çok çalışkan bir öğrenci olmakla birlikte Milano’da tanınmış bir bestecidir. Seyahatlerinin başından beri arkadaşları olan kastratolar (12) için birkaç arya ve 1. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü KV.80 dışında pek beste yapmamıştır. Ancak şimdi Milano’da sipariş edilen operayı düşünmelidir. Eylül ayında çalışmalara başlar, önce reçitatifleri yazar, aryaları ise şarkıcıların kapasitesine göre sonra yazacaktır. Mitridate  26 Eylül’de büyük bir başarıyla sahnelenir.

Artık mutlu bir şekilde Milano’dan ayrılabilirler. Üstelik bir opera, bir oratoryo –La Betulia Liberata– ve imparatoriçe Maria Theresia’dan oğlu Ferdinand’ın düğünü için bir serenat siparişi almıştır.

Wolfgang ve Leopold, 28 Mart 1771’de Salzburg’a dönerler. Konzertmeister görevinin verdiği sorumluluk, sarayın günlük işleri, dört senfoni birkaç dini müzik derken 13 Ağustos’ta yeniden Milano’ya hareket ederler. Ferdinand’ın düğün kutlamaları 15 Ekim’de başlar. 16’sında Hasse’nin Ruggiero operası sürpriz bir şekilde başarısız olur. Ertesi gün Mozart Ascanio in Alba ile zafer kazanır, o kadar beğenilir ki, iki gün sonra bir kez daha sahnelenir.

Milano’da, Ferdinand’ın sarayında oğluna sağlam bir pozisyon ayarlamaya çalışan Leopold hüsrana uğrar. Leopold’ün La Finta Semplice olayında sağa-sola gönderdiği suçlayıcı mektuplar ve gözde besteci Hasse’nin operasının başarısızlığı Maria Theresia’nın canını sıkmıştır. İmparatoriçe, oğlu Ferdinand’a yazdığı 12 Aralık 1771 tarihli mektupta şöyle der: “Bir besteciye veya gereksiz insanlara ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum. [Leopold]… büyük bir ailesi olmasının yanında, ortalıkta böyle dilenci gibi adamların dolaşması sarayın itibarına gölge düşürür.”

Ascanio in Alba’nın başarısına rağmen tek bir sipariş bile alamadan Milano’yu terk ederler.

Salzburg’a Dönüş

Milano’dan Salzburg’a dönüşte önemli bir olay olur: 16 Aralık 1771’de Salzburg başpiskoposu hoşgörülü Schrattenbach ölür. Yerine 14 Mart 1772’de Colloredo seçilir. Colloredo, Wolfgang’ın son yazdığı dini eserleri, kilise sonatlarını beğenir. Hatta 29 Nisan’da, metnini Metastase’nin yazdığı Il Sogno di Scipione eserini taç takma şenliklerinde sahneletir.

Salzburg 1712

 Ekim ayında Lucio Silla operasının seslendirilmesi için Milano’ya gitme isteğine olumlu yanıt verir. Yine de Mozart’lar, mektuplarında kendisinden bahsederken şifreli cümleler kullanırlar. Colloredo’ya Mufti demektedirler. Mayıs ve Ağustos ayları arasında altı senfoni besteleyen Wolfgang zorlanmaktadır. 26 Aralık’ta seslendirilen Lucia Silla eski eserlerine göre daha az ilgi görür. Leopold’ün, Toscana düküne oğlu için yaptığı başvuru da kabul görmez. Mozart’ın İtalya’dan artık hiçbir beklentisi kalmamıştır. 13 Mart 1773’te Salzburg’a geri dönerler.Wolfgang -Münih ve Viyana’ya yapılan birkaç gezinin dışında- artık Salzburg’da sıkışmıştır (13). Colloredo, kendisine 150 florin maaş bağlayarak konzertmeister olarak kadroya alır. Artık Salzburg için işlevsel ve faydalı müzikler bestelemelidir: Dini törenler için müzikler, senfoniler, konçertolar, sonatlar… Ayrıca konserlerde yer almak zorundadır.

Leopold ise oğluna sağlam bir iş bulmakta hala ümitlidir. 1773 Temmuz’unda, Viyana sarayı kapellmeister’inin (14) ağır hasta olduğunu öğrenince, Colloredo’nun kaplıcalara gitmesinden yararlanarak,  izinli olarak Viyana’ya giderler. Bir şekilde Maria Theresia’yla görüşme fırsatı yakalarlar. Ancak mektubunda kendilerinden “gereksiz insanlar, dilenciler” diye bahseden imparatoriçeden elbette hiçbir şey alamazlar.

Joseph Haydn
Joseph Haydn

Mozart, Haydn’ın yaylı dörtlülerinin verdiği ilhamla altı yaylı dörtlü (KV.168-173) yazmaya başlar. Ağustos ayında yazdığı “Antretter” Serenadında sezilen İtalyan stilinin o neşeli havasından çıktığı izlenimi bu eserlerle belirginleşmeye başlar. 1773’ün son aylarında da patlama yapar.

Viyana’dan gelen bir sipariş üzerine yazdığı Thamos, Mısır Kralı sahne eserinde, iyilik-kötülük, aydınlık-karanlık çatışması işlenir. Daha sonra, art arda 25, 28, 29. senfoniler gelir. 25. Senfoninin, endişe verici bir tonalite olan sol minör olması; 28 ve 29. Senfonilerin dinmek bilmez çatışması, birbirine karşıt temaların mücadelesi… Daha birkaç ay önce İtalya’nın güneşi gibi parlak, neşeli, kaygısız müzikler yazan on sekiz yaşındaki genç adam, hayret verici bir değişim geçirmektedir.

5. Piyano Konçertosu (KV.175) ile konçertoda yeni bir yola girer. Mütemadiyen yenilediği melodilerle, orkestrayı sadece eşlikçi olarak değil bir partner gibi kullanmasıyla, solistle orkestra arasındaki diyaloglarla, konçertoyu yeniden tanımlamaktadır. Wolfgang, artık bestelediği tür ne olursa olsun, hepsinde inanılmaz hayal gücünü, müzik dilini, tekniğini kullanacak, dokunduğu her müziği, türüne bakmadan Mozart’laştıracaktır.

Bu esnada saraya karşı görevlerini de ihmal etmez. Fagot Konçertosu, KV.191; Serenat No.4, KV.203; piyano sonatları KV.279-284 yazar. 8 Eylül 1773 tarihli mektubunda ablasına şöyle der: “Küçük Wolfgang’ın yazacak zamanı yok, çünkü söyleyeceği birşey yok. Odanın içerisinde, bitlerini arayan köpek gibi dönüp duruyor.”

Güzel haber Münih’ten gelir. Bavyera Prensi III. Maximilien, düzenleyeceği karnaval için bir opera buffa (15) istemektedir. Aralık 1774’te babasıyla Münih’e varırlar. Korkunç diş ağrılarına rağmen keyfi yerindedir. La Finta Giardiniera, 13 Ocak 1775’te o kadar beğenilir ki karnavalın asıl bestecisi Antonio Tozzi’nin yazdığı Orfeo arada kaynar gider.

Münih’te bir hizmetçi gibi değil de değerli bir müzisyen gibi ilgi gören Wolfgang, La Finta Giardiniera’yi tekrar sahneler, iki missası seslendirilir, birkaç günde bitirdiği Offertoire, Misericordias Domini eseri sipariş edilir.

Tüm bunlara rağmen Münih’ten de herhangi bir kadro bulamadan, piyano için birkaç sonat, fagot için birkaç eser dışında sipariş alamadan ayrılırlar.  7 Mart 1775’te Salzburg’a varırlar, sonraki otuz ay hiçbir yere gitmesine izin verilmeyecektir.

Colloredo
Colloredo

Colloredo reformist bir prenstir; zeki, modern, çoğu zaman da otoriter, hatta aşağılayıcıdır. Tiyatroyu kapatır, müzik için ayrılmış sahneyi yeniden düzenler, kültürel masrafları azaltır. Wolfgang’ın matmazel Jeunehomme ile tanışması, bu zor günlerde bir şahesere, 9. Piyano Konçertosu, KV.271 “Jeunehomme”a ilham verir. Ancak genç adam bu taşra kentinde boğulmakta ve geçmiş yolculuklarını özlemle anmaktadır.

Paris’e 2. Yolculuk

Mozart, başpiskopostan üç kez gitmesine izin vermesini ister. Her üçünde de çeşitli bahanelerle reddedilir. Bıkkındır, 1777’de istifa eder. Yaşından ötürü, başpiskoposun hizmetinden çıkmayı göze alamayan babası olmadan annesiyle ayrılır. Münih ve Augsburg üzerinden 30 Ekim 1777’de altı ay kalacakları Mannheim’a varırlar.

Mozart, üstün seviyede müzisyenlerin olduğu bu şehirde, değerinin nihayet anlaşılacağını düşünür. Bir opera siparişini ümitle beklemektedir. Bu arada genç bir şarkıcı olan Aloysia Weber’e aşık olur. Kızı ve ailesini Wolfgang’a uygun görmeyen babası ve annesiyle çatışmaya girer (16). Sipariş beklentisi de reddedilen Wolfgang, babasının sözünü dinleyerek Aloysia’ya veda eder, annesiyle Fransa’ya gider.

 Paris’e artık bir çocuk olarak değil, opera alanında Gluck ve Piccini’ye rakip olarak dönmüştür. Opera siparişi almasa da asillere ve elit ailelere enstrümantal parçalar yazar, özel dersler verir.

paris 1764 

Mozart Paris’te (diğer insanlar eğlenirken) klavsen çalmaya hazırlanıyor, 1766 yaz ayları

Annesi ise mutsuzdur, Salzburg’u özlemektedir. Oğlunun, kendisinin yanında olmasını istemeden kabullendiğini bilmektedir; en büyük korkusuysa dilini bilmediği bu ülkede yalnız kalmaktır. Haziran ortalarında sağlığı bozulur, ateşinin yükselmesinin ardından komaya girer, 3 Temmuz günü hayatını kaybeder. 

Wolfgang bu yolculukta, umduğu pozisyonu bulamamış, hiçbir opera siparişi alamamış, babasının arkadaşı Baron Grimm’le arası açılmış, annesini kaybetmiştir; tam bir fiyasko. Kendisine karşı son derece kayıtsız kalan Paris’ten nefret etmektedir. Üstelik Salzburg’da bir kadro açılması söz konusudur. Ancak Mozart’ın kafasında hala Aloysia vardır. 26 Eylül günü, Baron Grimm tarafından neredeyse zorla üç konser vereceği Strasbourg’a gönderilir. Konserlerden sonra 3 Kasım’da tekrar yola çıkar, babasının kendisini sabırsızlıkla beklediği Salzburg yerine Mannheim’e gider. Aloysia artık yükselen bir yıldızdır, Münih’tedir. İkili, Noel günü karşılaşır, ancak Aloysia’nın kafasında kariyerinden başka birşey yoktur.  Popoli di Tessaglia’yı elveda niteliğinde kendisine hediye eder. Perişan halde, on beş ayın ardından, 16 Ocak 1779’da Salzburg’a geri döner.

Bağımsız bir Müzisyen

Salzburg’da Son Aylar

Wolfgang Amadeus Mozart, Joseph Lange tablosu, 1782
Wolfgang Amadeus Mozart, Joseph Lange tablosu, 1782

Leopold, Wolfgang’ın Salzburg’a yerleşmesini istemektedir. Mozart’ın ve özellikle Baron Grimm’in Paris’ten gönderdiği mektuplar, kendisini baba vesayetinden kurtarmaya çalışan ve tehlikeli bir şekilde borca girme meylinde olan bir kişiliği açığa çıkarmıştır.

Günlük hayatın sıradanlığına geri döner: Yazması istenilen eserler, provalar, dinletiler…

Bu dönemde yazılan birkaç eser öne çıkar: “Taç Giyme Töreni” Missası (Coronation Mass); 33. ve 34. Senfoniler; anlatım diliyle, iki yaylı sazın orkestrayla birleşiminden elde ettiği renklerle bir şaheser olan Keman ve Viyola için Senfoni Konçertant, KV.364.

Münih Prensliğine seçilen Karl Theodor düzenleyeceği karnaval için bir opera seria siparişi verir. Prens Theodor, operanın librettosunu Salzburg Sarayı papazı Varesco’nun, müziğini de Wolgang’ın yazmasını ister. İki hizmetkarına gösterilen ilgiden memnun olan Colloredo, Münih’te yapılacak provalar ve temsil hazırlıkları için altı haftalık izin verir, Wolfgang bunu dört aylık fırsata çevirir.

İmparatoriçenin ölümü üzerine Viyana’ya giden Colloredo’nun yokluğundan yararlanan Leopold ve Nannerl, 29 ocak 1781’de Idomeneo Operasının zaferine tanık olurlar. Wolfgang Idomeneoda, opera seria’nın tam tersine karakterlerin kişisel ve hassas duygularını aktarmalarına izin vermiş, orkestrayı basit bir figüran rolünden çıkarmıştır, mutludur.

Bu zafer ve mutluluk Colloredo’nun umurunda değildir, Viyana’ya yanına gelmesini emreder. Hala başarısının etkisinde olan Wolfgang kendisine hizmetçi gibi davranılmasını kabullenmez, Mufti’yle araları iyice bozulur.

Colloredo ise baskının dozunu artırmış, kendisini aşağılamak için her türlü fırsattan yararlanmaya başlamıştır. Wolfgang, geleceğinin Viyana’da olduğunu bildiğinden artık gitmek istemektedir. Sonunda, kendisinden de, müziğinden de nefret eden başpiskopos tarafından kovulur.

Aloysia Weber
Aloysia Weber

Aloysia Weber’in, Viyana’daki National Singspiel’e kabul edilmesinin ardından, Mayıs 1781’de tüm Weber ailesi Viyana’ya yerleşmiş, küçük bir pansiyon işletmektedirler, Mozart bir oda kiralar. Önce tek bir özel öğrenci kabul eder: Kontes Rumbeck. Keman Sonatlarını (KV.376, 377, 379, 380) bastırır. 30 Temmuz 1781’de aldığı bir sipariş üzerine Saraydan Kız Kaçırma Operasına başlar. Sonunda Almanca bir opera yazabilecektir. Para kazanabilmek için birkaç kontesi daha öğrencisi olarak kabul eder.

Ayrıca varlıklı müzikseverlerden de siparişler gelmektedir. Baron Gottfried Bernhard van Swieten (1733-1803) pazar günleri saat 12.00’de evinde düzenli dinletiler yapmakta, Johann Sebastian Bach ve Georg Friedrich Handel gibi Barok dönemin bestecileriyle ilgilenmektedir,. Wolfgang, baron için bu iki bestecinin eserlerinin uyarlamalarını yapar. Baron, Carl Philipp Emanuel Bach ve Joseph Haydn’ın eserlerini de tanıtmaya çalışmaktadır.

Johann Sebastian Bach’ın müziğini keşfetmesi parasızlığını ve babasıyla arasındaki gerilimi unutturur. Bach’ın müziğinin zenginliği, melodilerin gücü ve karmaşıklığı karşısında şaşkınlık duyar.

16 Temmuz 1782’de II. Joseph’in “çok fazla nota var” diye takıldığı Saraydan Kız Kaçırma halk tarafından büyük beğeniyle karşılanır. Mozart, eserinde, singspiel (18)opera seria ve opera buffa türlerini karıştırarak kullanmıştır. Olaylar, Topkapı sarayında değil, Akdeniz’de hayali bir mekanda geçmektedir.

Constanze

Wolfgang, Aloysia’nın kardeşi Constanze’ye aşık olur. Wolfgang ve Constanze 4 Ağustos 1782’de evlenirler. Wolfgang, hayatının son on yılında, parasal sıkıntılara rağmen mutlu bir evlilik yaşayacaktır, ancak bu evlilik Leopold’u ciddi şekilde rahatsız etmiştir. Wolfgang’ın Viyana’ya gidişini de onaylamadığından araları iyice açılır.

Viyana’da Müzik

Wolfgang, Viyana’nın zengin müzik hayatından etkilenerek yoğun bir besteleme dönemine girer. İmparator II. Joseph sayesinde, Viyana’da sanat ve kültürde büyük bir özgürlük vardır. Müzik sadece kilisede veya asillerin konutlarında çalınmaz, zengin ailelerin salonlarında da yoğun bir şekilde icra edilmektedir. “Müzik odası veya müzikal salon” denilen, sadece ev halkının değil, davetlilerin de müziğe eşlik edebildiği yeni bir ortam yaratılmıştır. Müzik asillerin eğitiminin bir parçasıdır, Viyana’nın tüm salonlarında bir piyano bulunmaktadır (19).

Antonio Salieri
Antonio Salieri

Mozart, Viyana’daki tek değerli müzisyen değildir, imparatorun sempatisine sahip olmasına rağmen, sık sık yeteneklerini göstermek zorundadır. Rakiplerinin en ünlüsü, Viyana sarayında besteci ve şef olan Antonio Salieridir (1750-1825). Salieri’nin Mozart’ı zehirlemekle suçlandığı olmuştur. Tabi ki bu iddia iftiradan başka bir şey değildir (20).

Bu rekabet ortamı, imparatoru ziyaret eden besteci Muzio Clementi (1752-1832) ile Mozart arasında gerçek bir müzikal düelloya yol açmıştır. Her iki müzisyen de virtüözdür. Karşılıklı atışmaların sonunda imparator beraberlik ilan eder. Mozart daha sonra babasına şöyle yazar: ”Clementi bir şarlatan, tüm İtalyanlar gibi. Presto (çok hızlı) yazmasına rağmen sadece allegro (hızlı) çalıyor, gördüm.”

Artık sarayın buyruğundan çıkıp kendi olanaklarıyla yaşamak isteyen müzisyenler konserlerini de kendileri düzenlerler. Mozart da, Viyana ve Prag’da konserler organize eder. Viyana, 1770’lerde Avrupa müzik yayıncılığının da başkenti olur. Böylece birçok bestecinin eserleri Avrupa çapında yayılır. Haydn’la yakınlaşır ve iki deha hayat boyu çok iyi arkadaş olurlar.

Saraydan Kız Kaçırma Operasının ardından35. Senfoni “Haffner” (1782), Haydn’a adadığı altı yaylı dörtlü ve 11, 12 ve 13. Piyano Konçertolarını besteler. 1783 Mart ayında, Rousseau’nun fikirlerini savunduğu için kiliseden atılmış, çapkınlık suçundan da İtalya’dan kaçmak zorunda kalmış eski rahip, yeni saray şairi Da Ponte ile tanışır. Wolfgang ve Constanze, aynı yılın yaz aylarında yeni doğan çocukları Raimund’u Viyana’da bırakarak, babasıyla aralarını düzeltmek amacıyla üç aylığına Salzburg’a giderler. Babasıyla araları düzelmez, Salzburg’da hiçbir şey değişmez, en kötüsü de iki aylık Raimund bakımsızlıktan ölür. Sonunda geri dönmeye karar verirler. Mola verdikleri Linz şehrinde 36. Senfoni “Linz” seslendirir.

1784 çabuk geçer. 14, 15, 16 ve 17. Piyano Konçertoları birbirini izler, karısı hamiledir, bir daha göremeyeceği ablası Nannerl evlenmiştir. Karl Thomas Mozart 21 Eylül’de doğar. 14 Aralık 1784’te, Aydınlanma çağının getirdiği akılcı düşünceyi savunan Zur wahren Eintracht locasına katılarak mason olur. 1785 Şubatı’nda kendisini görmeye gelen babası ve Haydn da kendisine katılır.

Mozart, Beaumarchais’nin yazdığı Paris’te büyük skandala neden olan Figaro’nun Düğünü oyununun ününü duymuştur. Eserin librettosunu Da Ponte’ye teklif eder. Yalnız küçük bir sorun vardır, eser aristokratlarla alay ettiği için zararlı yayın olarak görülmüş ve Almanya’da basıldıktan sonra yasaklanmıştır. Saray şairi Da Ponte, eserin rahatsız edici bölümlerini keserek, yeniden kurgulayacağı garantisini vererek, imparatoru ikna eder, hazırlıklara başlarlar.

O arada, her biri pırlanta değerinde olan 20, 21, 22, 23 ve 24. Piyano Konçertolarını besteler.

Figaro’nun Düğünü operası, 1 Mayıs 1786’da Viyana’da sahnelenir. Seyirciler, beş aryayı tekrar (bis) ettirir, ikinci temsilde yedi arya tekrar edilir. İmparator II. Joseph, üçüncü temsilden itibaren tekrarlamaların birden fazla olmasını yasaklar. Bu başarıya rağmen daha gösterişli eserlerden hoşlanan Viyana halkı müziği anlamamış, karakterlerin derinliğine inememiştir.

Mozart’ın iç dünyasının yansıması olan, Haydn’a adadığı 6 Yaylı Çalgılar Dörtlüsü kimsenin dikkatini çekmez. 1783-1785 yılları arasında bestelenen bu dörtlüler Haydn’ı o kadar etkileyecektir ki, kendi eserlerini sorgulayacak, derin araştırmalara girecektir. Genelde çok hızlı beste yapan Mozart, taslaklarında da görüldüğü üzere, bu eserlerde defalarca yazdıklarını karalayıp yeniden başlamıştır. Haydn’dan sonra, Beethoven’den önce yaylı dörtlülerinin gerektirdiği konsantrasyonu, ilhamı, hayal gücünü, ancak çok derinlere gidip bularak, üzerinde çalışıp çıkartabileceğini hissetmiştir. Büyük bir hayal kırıklığı hisseder.

16 Ekim’de doğan üçüncü çocuğu Johann Thomas 15 Kasım’da ölür. Viyana’yı terkedip Londra’ya yerleşme planları yaparken güzel bir haber gelir

Dehanın Fışkırması

Figaro’nun Düğünü asıl büyük patlamayı Prag’da gerçekleştirmiştir. O kadar ki, sokaktaki insanlar bile eserin bölümlerinden ezgiler mırıldanmaktadır. Mozart’lar 11 Ocak 1787’de Prag’a varırlar. Şehir adeta Mozart’ı beklemektedir. 14 Ocak’ta düzenlenen bir konserde 38. Senfoni ‘’Prag’’ ve 25. Piyano Konçertosunu çalar, 17’sinde ise Figaro’yu yönetir. Muzaffer bir şekilde Viyana’ya dönerken cebinde yeni bir opera siparişi vardır.

19 Nisan 1787’de KV.515, Do majör, 16 Mayısta ise KV.516, Sol minör, iki keman, iki viyola ve viyolonsel için Yaylı Çalgılar Beşlilerini tamamlar.

Wolfgang_Amadeus_Mozart___lithographie_[...]Magnier_(18_btv1b84228675Bir süredir hasta olan babası 28 Mayıs 1787’de ölür. Son yıllarda araları ne kadar bozuk olsa da babasının kaybından çok etkilenecektir.

10 Ağustos’ta, müzik tarihinin en ünlü yapıtlarından, iki keman, viyola, viyolonsel ve kontrabas için 13 Numaralı Sol majör Serenat ya daKüçük Bir Gece Müziği’’ni (KV.525) tamamlar.

Wagner’in “Operaların Operası” diye tanımladığı, librettosunu yine Da Ponte’nin yazdığı Don Giovanninin provaları 4 Ekim 1787’de başlar. Prömiyeri 29 Ekim 1787’de Prag Ulusal Tiyatrosunda gerçekleşir. Mozart’ın Prag’da sahnelenen her eserinde olduğu gibi, büyük bir ilgi ve hayranlıkla karşılanır. Prag’daki başarıları Viyana’da da duyulunca imparator, yeni vefat eden Gluck’un yerine -elbette çok daha düşük bir maaşla- kendisini saray oda müziği besteciliğine atar.

27 Aralık 1787’de Theresia adında bir kızları olur. Artık iki çocuğu vardır, para kazanabilmek için devamlı konser ve yeni sipariş arayışındadır.

Birdenbire ilham ve deha gizli bir kaynaktan fışkırırcasına patlar. Eli kalemi tutamayacak kadar yoruluncaya, masanın üzerinde yorgunluktan bayılıncaya kadar yazmaya başlar.

24 Şubat 1788’de 26. Piyano Konçertosunu tamamlar. 19 Mart’ ta KV.540 Solo Piyano için Adagio gelir.

7 Mayıs 1788’de Don Giovanni’yi Viyana’da sahneye koyar. Mozart, muhafazakar Viyana seyircisini ikna edememiştir. Yılmadan devam eder.

Para

Constanze Mozart, Joseph Lange tablosu, 1783
Constanze Mozart, Joseph Lange tablosu, 1783

1789’da Constanze yine hamiledir. Borç batağının içinde yüzmektedirler. Nisan ayında eski öğrencisi ve arkadaşı Prens Lichonowsky, Berlin’e gideceğini, Dresden ve Leipzig’e de uğrayacağını söyler. Mozart, Leipzig’de J.S. Bach’ın orguna dokunabilme hayaliyle, borç para bularak Prense eşlik eder. 20 Nisan’da üç gün geçirecekleri Leipzig’e gelirler. Mozart, Thomas Kilisesinde J.S. Bach’ın 27 yıl boyunca çaldığı orgla doğaçlamalar yapar. Thomas Okulu korosu Bach’ın Singet dem Herrn ein neues Lied, BWV.225 missasını seslendirir. Mozart fırsattan yararlanıp bütün koro partilerini kopyalar.

23 Nisan’da Berlin’e gitmek için yola koyulurlar. Mozart, Krallık Sarayı müzik direktörü Jean-Pierre Duport’la arası iyi olmadığından doğrudan kralı görmek ister. Prusya kralı Friedrich Wilhelm, protokollere aykırı olan bu isteği kabul etmez, Duport’a yönlendirir.

8 Mayıs’ta tekrar Leipzig’e gelirler. 12 Mayıs’ta Gewandhaus’ta bir konser verir. Prens Lichonowsky Mayıs ortalarında hiç kimseye haber vermeden Leipzig’i terkeder. Mozart, 19 Mayıs’ta Berlin’e geçer, Dresden ve Prag’da molalar vererek, 4 Haziran’da Viyana’ya varır. 2 ay yollarda geçmiş, maddi olarak hiçbir şey kazanamamıştır. Üstelik Constanze’nin ayağında sorunlar vardır, kaplıcalara gitmesi gerekmektedir. Acilen paraya ihtiyaçları vardır.

Mozart’ın, Salzburg’dan ayrıldığı 1781 yılından sonra düzenli bir maaşı bulunmamaktadır. Viyana’da, para kazanması için dört yol bulunmaktadır: Aristokratların palaslarında verdiği konserler, piyano ve kompozisyon dersleri, bestelerinin satışı ve saray oda müziği bestecisi maaşı. Prensin verdiği 800 florin kendisinden önce aynı görevi yapan Gluck’un aldığı 2000 florine göre oldukça düşük olsa da görevinin verdiği sorumluluklar çok fazla değildir.

Viyana’da geçirdiği son on yılda Mozart’ın yıllık geliri 2000 ila 6000 florin arasında değişmektedir. Bir öğretmen maaşının yıllık 300 florin olduğu düşünülürse fark anlaşılacaktır. Pek çok araştırmacı savurganlık ve/veya son derece dikkatsiz bir mali yönetim diye düşünmüştür. Bunun yanında Wolfgang ve karısı, hayatın pahalı olduğu bir şehirde sadece çok zengin insanlarla görüşmektedirler, diğer taraftan Mozart’ın eve getirdiği para, doğrudan sağlığı ve yaratıcı gücüne bağlıdır. Hastalanırsa çalışamaz, beste yapmazsa, ders ve konser vermezse para kazanamaz. Kendi sağlığının bozulması, 1780’lerden sonra da Constanze’nin hastalıkları, kaplıca ziyaretleri çok ciddi harcamalara yol açarak, Mozart’ı gittikçe artan bir borçlanmaya itmiş olabilir. Tüm bunlara rağmen öldüğünde aşırı bir şekilde borçlu da değildi. Ölümünden sonra karısı, Mozart adına devletten düzenli bir maaş alabilmiş -oysa Mozart devlette yeterince çalışmadığından hakkı yoktur-, Mozart’ın notalarını toparlayıp satarak ailesini geçindirmeyi başarmıştır. 18. yüzyılda bunu başarmak pek kolay olmasa gerek.

Zor Günler 

Cosi Fan Tutte, 2 perdelik komik operadır. Eserin librettosunu yine Da Ponte yazmıştır. Operanın konusunu imparatorun önerdiği görüşü hakimdir: Ferrando ve Guglielmo nişanlılarının kendilerine her koşulda sadık kalacağını düşünmektedirler. Her biri diğerinin nişanlısını baştan çıkarmaya çalışacak, ilk başaran iddiayı kazanacaktır. Genç erkeklerin amcası Don Alfonso ise tüm kadınların aynı olduğu ve sadakatsizlik göstereceğini iddia etmektedir…

Mozart eser üzerinde çalışırken, 16 Ekim’de doğan Anna Maria sadece bir saat yaşar.

Tüm bunların arasında, klarnetçi Anton Stadler’in isteği üzerine KV.581 Klarnetli Beşliyi besteler.

Cosi Fan Tutte, 26 Ocak 1790’da seslendirilir. İlk seslendirildiğinde bayağı alkış alsa da Ocak ayındaki son dört temsil daha soğuk geçer. Eser Nisan ayında beş kez sahnelendikten sonra tamamen rafa kaldırılır.

20 şubat 1790’da imparator Joseph ölür. Yerine geçen II. Leopold, Mozart’la ilgilenmez, masonları hiç sevmez. 2. kapelmeister olabilmek için yaptığı başvuru kabul edilmez, aynı pozisyonda işine devam etmesine izin verilir. Diğer meslektaşlarının aksine Frankfurt’ta imparator ve eşi adına verilen şenliklere davet edilmese de evdeki eşyaları rehin bırakıp kendi başına gider. Tabii ki boşuna masrafa girmiştir.

Viyana’ya döndüğünde Londra’dan iki opera siparişi aldığını öğrenir. Ama altı ay orada yaşaması gerekmektedir, oysa ki yolculuk için bile beş kuruşu yoktur.

Ölmeden Önce – Mucize Zamanı

Zauberflöte Theaterzettel 1791
Sihirli Flüt prömiyer afişi, Theaterzettel, 1791

KV.593 Yaylı Beşli, KV.595 Piyano Konçertosu No.27 gibi iki şaheser yazar. Mart 1791’de talih yüzüne gülmeye başlamıştır. Auf der Wieden Tiyatrosunun direktörü Schikaneder, Sihirli Flüt’ün librettosuyla çıkagelir, üstelik tiyatronun yakınında arkadaşlarıyla olabileceği bir konut da sağlar. 26 Temmuz’da Franz Xaver Wolfgang Amadeus Mozart dünyaya gelir.

Ağustos ayında, Prag Ulusal Tiyatrosu II. Leopold’ün Bohemya Kralı olarak taç giyme töreni için 6 Eylül’de çalınmak üzere La Clemence di Titus (Titus’un Merhameti) adında başka bir eser sipariş eder. Aynı günlerde imzasız bir mektup ile bir requiem (21) siparişi alır. Mektubu getiren Kont Franz Walsegg-Stuppach’ın yardımcısıdır.

Mozart önce La Clemenza di Titoya odaklanır. Mozart’ın ilk biyografları eseri 18 günde bestelediğini yazar. Ancak son araştırmalar (Tyson 1987, Landon 1988) biraz daha uzun zamanda, yine de iki aydan kısa sürede yazıldığını göstermektedir.

Kralın taç giyme töreni olduğu için şartlar çok serttir, değiştirilemez. Eser, opera seria türünün tüm kurallarına uyularak yazılacaktır. Törene çok az zaman kaldığı için 1734’te yazılan eski saray şairi Metastasio’nun librettosunun kullanılmasına karar verilmiştir, Libretto, Caterino Mazzolà tarafından gözden geçirilmiştir, bestelenmeye hazırdır, eserde yer alacak kastrato seçilmiştir -Domenico Bedini- değiştirilemez.

Mozart, reçitatifler için büyük olasılıkla öğrencisi Sussmayer’den yardım almıştır. 5 Eylül günü son notayı yazar. Prömiyer, ertesi gün II. Leopold’ün taç giyme töreninin bitiminden birkaç saat sonra yapılır. İmparatorun bu opera hakkında neler düşündüğü bilinmemekle beraber, imparatoriçe Maria Luisa’nın eseri, porcheria tedesca (22) olarak nitelediği bilinmektedir. Zaten İtalyan müziğinden başka birşey dinlemediğinden Mozart’a pek iyi gözle bakmamaktadır.

30 Eylül’de, Sihirli Flüt temsili olduğundan çabucak Viyana’ya geri döner. Sihirli Flüt, librettosunu Emanuel Schikaneder’in Alman dilinde yazdığı, singspiel tarzında bir operadır.

Özetle, Gece Kraliçesi’nin kızı Pamina’yı, kötü büyücü Sarastro’nun elinden kurtarmaya giden prens Tamino, yolculuğu sırasında aslında kimin iyi, kimin kötü taraf olduğunu daha iyi anlayacaktır. Erdemli Sarastro, Pamina’ya layık bir damat olması için Tamino ve yol arkadaşı Papageno’yu belli sınavlara tabi tutacaktır. Gece Kraliçesi ise Sarastro’dan intikamını almak için her yolu denemektedir.

Mozart, o zamana kadar sadece aristokratlar için eserler bestelemişken, Sihirli Flüt, çok daha geniş bir kitleye, halka hitap etmelidir. Mason sembolleri, Terrasson’un Sethos romanından etkilenerek metne koyulmuştur.

Operanın galası, 30 Eylül 1791 tarihinde Viyana’nın şık salonlarında değil, Wieden kasabasındaki Freihaus-Wieden Tiyatrosunda yapılır. O kadar beğenilir ki Kasım 1792’ye kadar sadece Viyana’da 100 kez sahnelenir.

Artık kalan gücünü son iki şaheserine harcayacaktır: Klarnet Konçertosu ve Requiem.

Klarnet Konçertosunu, Klarnetli Beşli KV.581, Trio KV.498 ve Serenat KV.361 gibi, Viyana Saray Orkestrasında klarnetçi Anton Stadler’ı düşünerek yazar.

Constanze’nin yazdığına göre, Stadler, Mozart’tan sadece eser değil para da istemekte, hesabını Mozart’a ödettiği yemeklere, sabahlara kadar süren alemlere götürmektedir. Constanze, 1800’de, bazı notalar hakkında bilgi isteyen bir editöre şöyle yazar: “Klarnetçi Stadler’e sorun. Wolfgang’ın, hiç basılmamış Basset-Klarnet Trio notaları da kendisinde. Notaların olduğu valizin çalındığını söylüyor, ama eminim ki 73 Düka karşılığı rehin olarak bıraktı.”

Ebedi Huzur

Requiem'in elyazması
Requiem’in elyazması

Mozart’ın en ünlü dini eseri Requiem, 1791’in sonlarında bestelenmeye başlanmış, bestecinin 5 Aralık’ta ölümüyle bitirilememiştir. Eser üzerinde doğru yanlış pek çok spekülasyon yapılmıştır. 1791 yaz aylarında, Kont Walsegg-Stuppach’ın, 14 Şubat’ta 20 yaşında ölen eşi anısına bir requiem yazmasını istediği kesin bir bilgidir. Walsegg, bugün zararsız bir kaçık olarak kabul edilse de 19. yüzyıl Mozart biyografları tarafından pis bir üçkağıtçı gibi tanıtılmıştır. Walsegg, amatör bir müzik tutkunu olarak şatosunda düzenlediği özel konserlerde, pek çok bestecinin eserlerinin dinletisini yapmakta, kendi kopyaladığı eserleri seslendirerek dinleyicilerden bestecinin kim olduğunu bulmalarını istemektedir (23). Mozart’ın Requiem’ini de böyle bir dinletide kullanacak olması en yüksek olasılıktır.

Mozart, 5 Aralık 1791’de sabah saat 12.55’de Viyana’da ölür. Tören, Baron van Swieten tarafından düzenlenir. Aralarında Salieri’nin de olduğu 5 arkadaşı, ılık ancak sisli bir havada cenazeye eşlik ederler.

Bir başka deha, Mozart hakkında şunları söyler: ”Mozart’ın müziği o kadar saf ve güzel ki, onu evrenin iç güzelliğinin bir yansıması olarak görüyorum.’’   Albert Einstein

 

Notlar:

(1) Mozart’ın arkadaşı, Salzburg Sarayı trompetçisi Andreas Schachtner bu konuda şunları söyler: “Müzik çalmaya başlar başlamaz, başka bir şey duymaz, görmezdi. Küçük oyunlara bile ilgisini çekmek için müzik eşlik etmeliydi. Eğlenmek için oyuncakları bir odadan diğerine taşıdığımızda, her birimiz bir marş söylemek zorunda kalırdık.”

(2) İmparatorun ve sarayın ileri gelenlerinin huzurunda verdiği dinleti üç saatten fazla sürer. İmparator Franz Stefan, Wolfgang’ı tebrik eder ancak on parmakla çalmanın zor olmadığını, asıl zor olanın, tuşların örtüyle kapatılan bir klavsen üzerinde çalmak olduğunu söyler. Elbette şaka yapıyordur. Bunun üzerine çocuk tek parmakla çalmaya başlar, sonra da tüm tuşları bir örtüyle kapattırıp sanki bu işi her gün yapıyormuş gibi örtünün üzerinden çalmaya devam eder. (Nannerl’in notlarından)

(3) Kemancı Johann Stamitz (1717-1757) Mannheim Orkestrasını zamanının en iyilerinden biri yapmıştır. Çalgıcılar mükemmel seviyededir ve insanlar bu orkestranın meşhur crescendo’sunu (-sesin giderek çoğalması) dinlemek için yurt dışından gelmektedirler.

(4) Affligio 1778’de tutuklanır, önce kürek cezasına, sonra da Elbe adasında ömür boyu hapse mahkum olur, orada ölür.

(5) La Finta Semplice, sadece Salzburg’da sahnelenmiştir. Eserin Viyana’da seslendirilmesinin önüne pek çok engel çıkmıştır.

(6) Franz Anton Mesmer, Alman hekim, Mesmerizm’in mucidi. Buluşunu “magnetism animal” olarak adlandırmıştır. Mesmer, gözle görülmeyip, ölçülemeyen hayat enerjisinin (bir çeşit manyetik enerji) çeşitli kanallar ile başka alanlara akışını sağlayarak, hastalarını tedavi etmeye çalışmıştır. Mesmer’in bu fikirleri ve uygulamaları, James Braid’in 1842’de hipnozu keşfetmesine yol açmıştır.

(7) Katolik kilisesi tören müziği.

(8) Ezgilerin belli bir usule bağlı kalmadan konuşur gibi söylenmesi.

(9) Baş kemancı.

(10) Ciddi opera. Reçitatif ve A-B-A yapısındaki bel canto stiline özgü aryalardan oluşur, ciddi öğelerin ağırlıkta olduğu ve içinde Yunan Tanrılarına yer verilen opera türü olup, ahlak dersi vermek gibi bir amaç da taşır.

(11) Asıl adı Giambattista Martini (1706-1784), Johann Christian Bach’ın öğretmeni.

(12) Soprano, alto sesleri, ergenlik çağlarından önce testislerinin alınması yani hadım edilmeleriyle muhafaza edilmiş erkek sopranolar.

(13) Bu gezileri La Finta Giardiniera operası için yapar.

(14) Müzik direktörü.

(15) Bir tür komik opera olan bu tür, klasik operaların perde aralarında oynanan komik skeçlerden gelişerek ortaya çıkmıştır. Karakterler ciddi operaların abartılı kahramanlarından çok, sıradan insanlardır.

(16) Leopold Mozart 12 Şubat 1778 tarihli mektubunda şöyle der: “Herşeyden önce ve tüm ruhunla, ebeveynlerini düşün, aksi takdirde ruhun şeytana gidecektir. Ayrıldığınız günün sabahında, arabanın yanında, nasıl sefil göründüğümü hatırla. Ve yine de, hastayken bile, gecenin saat ikisine kadar senin valizlerini ben yaptım ve sabah saat altıda her şeyi düzenlemek için yanınızdaydım. Ve şimdi bu kadar acımasız olduğun için kahroluyorum.”

(17) Kont de Guines ve kızı için Flüt ve Arp Konçertosu, “Paris” Senfonisi ve popüler melodiler üzerine üç dizi varyasyon yazar.

(18) Reçitatif yerine konuşulan diyalogları yeğleyen, birbiri ardına sıralanan neşeli şarkı ve danslar.

(19) Wolfgang 1781’de babasına şöyle yazar: “Burası kesinlikle piyanonun ülkesi.”

(20) Bu dedikodunun kaynağı Puşkin’in Mozart ve Salieri kitabıdır. Salieri’nin Mozart’ın yeteneğini kıskandığı doğrudur. Salieri, Mozart’ın amiri olsa da aralarında bir rekabet olduğu da doğrudur. Ancak sonraları, arkadaşı Haydn gibi, dehasını takdir ettiği Mozart’ın müziğini konserlerde yönetecek, tanıtmaya çalışacaktır. Ayrıca Beethoven, Schubert, Liszt gibi Mozart’ın oğlu da öğrencisi olacaktır.

(21) Ölünün ardından seslendirilen missa.

(22) Alman domuzluğu.

(23) Anton Herzog raporu, Landon çevirisi 1988.

Kaynaklar:

Ahmet Say, Müzik Tarihi, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, 1995
Michel Parouty, Mozart Aimé des dieux, Gallimard, 1988
İlhan Mimaroğlu, Musiki Tarihi, Varlık Yayınevi, 1970
H.C. Robbins Landon, Dictionnaire Mozart, JCLattès, 1990
Paris Filarmoni