24 Eylül 2017

Pablo Neruda - Deniz Kasidesi


İşte, adayı çeviren
deniz,
fakat ne deniz:
herzaman
taşıyor,
evet veya hayır diyor,
sonra tekrar hayır, ve hayır,
evet diyor mavide,
deniz fıskıyesinde, öfkeden kudurarak,
hayır ve tekrar hayır diyor yeni baştan.
Durgun olamaz:
kekeler “Benim adım Deniz,”
kayalara tokat atar
ve ikna olmadıkları zaman
vurur onlara ve iyice ıslatır
ve boğar onları öpücüklerle
yedi yeşil dille
yedi yeşil köpeğin
ya da yedi yeşil kaplanın
ya da yedi yeşil denizin,
vurarak göğsünü,
kekeleyerek ismini.
Ey deniz, bu senin ismin
Ey yoldaş okyanus:
boşa harcama vaktini ya da suyunu
böyle sinirlenerek:
onun yerine yardım et bize.
Biz zayıf
balıkçılarız,
sahilden gelen adamlar.
Açız ve üşüyoruz
ve sen bizim düşmanımızsın.
Bu kadar hızlı vurma,
bu kadar çok bağırma:
yeşil sandıklarını aç,
yerleştir
gümüş hediyelerini
ellerimize;
bize gündelik balığımızı ver bugün.

Bütün istediğimiz
budur.
Gümüşten,
cam ve ay ışığından
yapılmasına rağmen,
en fakir mutfaklar için
niyet edildi.
Biriktirme
açgözlülükle
dalgalarının altında
yaş şimşek gibi
hızlanarak soğuk.
Gel şimdi bize,
aç,
bırak onu
ulaşacağımız yerde.
Yardım et bize okyanus,
derin ve yeşil baba,
yardım et bize sona erdirmeyi
dünyanın yoksulluğunu.
Haydi
biçelim sınırsız
yaşamlarının ürünlerini,
buğday ve üzümlerini,
öküz ve minerallerini,
görkemli yaş
ve suya batmış meyvelerini

Biliyoruz ismini,
baba deniz: martılar
haykırıyorlar kumların üzerinde.
onun için kendine gel,
havaya fırlatma yeleni,
sıkıntı verme bize,
kırma güzel dişlerini
göğü devirmeye çalışarak.
Büyük masallarını
bir kenara koy şimdilik,
gündelik balığımızı ver bize,
büyük ya da küçük nasıl istersen,
bir tane her bir adam,
kadın
ve çocuk için.
Sinsi sinsi dolaş
Bu geniş dünyanın caddelerini
balıklarını paylaştırarak,
şimdi
bağırarak
bağırarak
bütün işitenler
bütün çalışan yoksullar için
madenin
ağzında toplanan
diyerek:
“İşte yaşlı adam deniz
balıklarını bizimle paylaşıyor.”
Sonra dönecekler
gülerekten
karanlığa: caddeler
ve ormanlar gülen insanlarla dolacak.
Yeryüzü
deniz-mavisi bir gülümseme giyinecek.

Fakat
eğer sen buna karşıysan,
eğer bu senin tadına uygun değilse,
bekle,
bekle bizim için.
Düşünelim,
insan neslinin meselelerini
düzene koyalım,
önce büyük şeyler
sonra gerisi.
Ve
suda yürüyelim
dalgalarını dilimleyerek
ateş bıçaklarıyla.
Dalga tepelerini
elektrikli küheylanlara
bindirelim.
Varlığının
merkezine
gülerek
dalalım.
Atomik iplikler
bileklerine sarılsın.
Derin bahçende
çelik ve çimento fabrikaları
kazalım.
Elini ve ayağını
bağlayalım.
İnsanlar rastgele tükürsünler,
cildinin üstünde kayarak.
Yanından çiçekleri çeksinler.
Bir sele yapsınlar,
binsinler ve yola getirsinler seni
ve ruhunu ele geçirsinler.
Fakat bu yalnızca,
biz
sorunumuzu
çözersek
olur,
bizim
en büyük sorunumuzu.
Azar azar
ele alacağız:
Biz sana, deniz
ve yeryüzü, biz sana mucizeler
yarattıracağız,
çünkü içimizde,
uğraşımızın içinde,
gündelik ekmeğimiz, balığımız
ve mucizemiz var.

çeviren: Vehbi Taşar
“Love, Ten Poems by Pablo Neruda”, From the Movie, the Postman, Miramax Books, 1969