25 Mayıs 2024

İngiliz General Stanley, Irak'ta bir çoban

 Yıl 1917

İngiliz General Stanley, Irak'ta bir çobana rastladı. Tercüman vasıtasıyla çobana dedi ki;
- Eğer sürüdeki köpeğini öldürürse, ona 100 sterlin vereceğim.
Tabi ki, çoban için köpek çok kıymetlidir; sürüyü sevk ve idare eder, kurtlara karşı korur.
Ama teklif edilen para da o gün için çok büyüktür.
Bunun üzerine çoban, köpeği yakalayıp, generalin önünde keser.
General bu sefer de çobana der ki:
- Eğer köpeğinin derisini yüzersen, 100 sterlin daha veririm.
Çoban köpeğinin derisini de yüzer.
General çobana der ki:
- Köpeği parçalara bölersen, 100 sterlin daha veririm.
Çoban onu da yaptı.
General parayı verip oradan ayrılırken çoban, General'in arkasından seslendi ve dedi ki:
- 100 sterlin daha verirsen, köpeği yerim..!
General; "Asla!" dedi.
Ve Ben sizin değer verdikleriniz hakkındaki karekterinizi öğrenmek istedim.
Sonra:
- Para için, yoldaşını, yardımcını ve senin için çok kıymet ifade eden köpeğini kestin, yüzdün ve parçaladın.
- Eğer bir 100 sterlin daha verseydim onu yiyecektin de..!
-Benim ihtiyaç duyduğum ve öğrenmek istediğim bu karekterindi dedi.
General yanındakilere dönerek dedi ki:
- "Bu karekterde fazla insan olduğu müddetçe korkmayın..!"

Brooklyn Çılgınlıkları - Paul Auster

Eski hayat sigortacısı Nathan Glass, yakalandığı hastalıktan ötürü ölüme gün saymaktadır. Karısından boşanmış, emekli olmuş, tek kızından kopmuştur. Bir başına kalmak için, kimsenin kendisini tanımadığı Brooklyn’e gelir. Bir süre sonra nicedir kayıp olan yeğeni Tom Wood’la karşılaşır. Tom’un çalıştığı kitabevinin sahibi Harry Brightman da, kaderin Brooklyn’e sürüklediklerindendir. Tom ve Harry aracılığıyla dünyası genişleyen Nathan yepyeni dostlar edinir. Giderek başkalarının acıları ve yaşam savaşları kendi umarsızlığına ağır basacaktır.

Brooklyn Çılgınlıkları, günümüz Amerikan edebiyatının en seçkin ya­zarlarından Paul Auster’ın, hiç kuşkusuz, en içten, en coşkulu kitabı. Üç kişinin Brooklyn’de kesişen yaşam çizgilerini ustalıkla ören roman, sıradan insan yaşamının görkem ve gizemlerine unutulmaz bir övgü.

Bir insan bir hikâyenin, hayali bir dünyanın içinde yaşayacak kadar şanslı olduğunda, bu dünyanın tüm acıları yok olur. Çünkü hikâye sürdüğü müddetçe, artık gerçeklik yoktur. 

Sen, ağaca bakmaktan ormanı göremeyen o küçük insanlardan birisin.

    Ölüler için sürekli üzülün. İyi erkekler ve kadınlar için üzülün. Gövdeleri tükenip giden yaşlılara üzülün. Vakitsiz ölen gençlere üzülün. Ölümün bizi dünyadan çekip almasına izin veren dünyaya üzülün. Üzülün!

    Herkes içinde birkaç kişi taşır ve çoğumuz kim olduğumuzu bilemeden bir benlikten ötekine sıçrar dururuz.

    Bir insan ölür ve yavaş yavaş o hayatla ilgili bütün izler silinir.

    İnsan, kendisine gizemli bir hava verince, çevresindekilerle ilişkisinde kozu elinde tutardı.

    Yalancı rüyalar gibi sönüverdi sevinçlerim, Geçti el üstünde tutulduğum günler, Aşk aldattı ve tükendi hayallerim: Geriye kalan yalnızca hüzünler.

    Oscar Wilde’ın dediği gibi, yirmi beşinden sonra herkes akrandır.

    Bir insan bir hikâyenin, hayali bir dünyanın içinde yaşayacak kadar şanslı olduğunda, bu dünyanın tüm acıları yok olur. Çünkü hikâye sürdüğü müddetçe, artık gerçeklik yoktur.

    Çevremizdeki dünya ne kadar da çabuk değişiyor, zaferimizle övünmeye bir anlık zaman bırakmadan bir sorunun yerini ne kadar da çabuk yeni bir sorun alıveriyor.

    yalancı rüyalar gibi sönüverdi sevinçlerim, geçti el üstünde tutulduğum günler, aşk aldattı, ve tükendi hayallerim, geriye kalan yalnızca hüzünler.

    Sen, ağaca bakmaktan ormanı göremeyen o küçük insanlardan birisin.

    İnsan bir hikayenin içinde, bir hayal dünyasında yaşayabilecek kadar şanslıysa, gerçek dünyanın acıları sona erer.

    insan bir hikayenin içinde, bir hayal dünyasında yaşayabilecek kadar şanslıysa, gerçek dünyanın acıları sona erer. Çünkü hikaye devam ettiği sürece gerçek yoktur.

    Yeni bir çağa girdik Nathan. Aile-sonrası, öğrencilik-sonrası, geçmiş-sonrası Cam ve Tahta çağı”. “Geçmiş-sonrası da ne demek?” “Bugün’ demek. Ayrıca ‘gelecek’ de demek. Ama artık o eski zamanla ilgim yok demek. Köprünün altından çok sular akıyor, Tom.

Andy Rooney‘nin 30 yaş üstü kadınlarla ilgili fikirleri o kadar çok ilgi görmüş ki, zamanla 40 yaş üstü kadınlara uyarlanmış.

Andy Rooney; “Yaşım ilerledikçe, en çok 40 yaşını aşmış kadınlara değer vermeye başladım. İşte bunun sebeplerinden bir kaçı…”
 
 
  40 yaşını geçmiş bir kadın asla sizi gecenin bir yarısı uyandırıp “Ne düşünüyorsun?” diye sormaz. Umurunda değildir çünkü ne düşündüğünüz.

40 yaşını aşmış bir kadın TV’deki maçı seyretmek istemiyorsa, söylene söylene TV’nin karşısında yanınızda oturmaz. Yapmak istediği bir şeyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan bir şeydir.

40 yaşını aşmış bir kadın kendini yeterince iyi tanır ve kendinden emindir. Kim olduğunu, ne olduğunu, ne istediğini, ve kimden istediğini bilir.

 40 yaşını aşmış çok az kadın onun hakkında ya da yaptıkları hakkında ne düşündüğünüzü önemser.

40 yaş üstü kadın çoğunlukla büyük aşklara, ömür boyu sürecek bağlılıklara doymuştur. Hayatında en son ihtiyacı olduğu şey bir başka mızmız, devamlı söylenen, ne yapacağına karışan, yapışkan bir aşıktır.

40 yaşını aşmış kadın, ağırbaşlıdır. Bir operanın ortasında ya da pahalı bir restoranda sizinle çığlık çığlığa kavga etmesi çok nadirdir. Ha tabii, hak ettiyseniz, sizi vururken de hiç tereddüt etmez, sonuçlarına katlanmayı da planlayarak. 40 yaşını aşmış kadın övgüler yağdırmakta çok bonkördür, çoğu hak edilmemiş bile olsa çünkü takdir edilmemenin ne olduğunu iyi bilir.

 40 yaşını aşmış kadın sizi bayan arkadaşlarıyla rahatlıkla tanıştıracak kadar kendine güvenir. Daha genç bir kadın, en iyi arkadaşını bile görmezlikten gelebilir, yanındaki adama güvenmediği için. 40 yaşını aşmış bir kadın kıpkırmızı bir ruj sürdüğünde bu ona çok yakışır. Ama daha genç kadınlarda böyle değildir; çiğ durur.

 40 üstü kadınlar açık sözlü, doğrucu ve dürüsttürler. Onun için ne anlam taşıdığınızı merak etmenize gerek yoktur. Ne kadar gerizekalı olduğunuzu bir çırpıda açık açık söyleyiverir (eğer bir geri zekalı gibi davrandıysanız). 

Kadınlar yaşları ilerledikçe medyumlaşırlar. Ona günah çıkarmanıza hiç gerek yoktur. Onlar her haltınızı bilirler..