10 Ocak 2013
Abraham Lincoln
Shel Silverstein
Bir ekmekte kaç dilim var ? Ne kadar ince kestiğine bakar.
Bir günün içinde ne kadar iyi var ? Ne kadar iyi yaşadığına bakar.
Bir dostun içinde ne kadar iyilik var ? Ne kadar verdiğine bakar.
Pastoral Senfoni - Andre Gide
Pastoral Senfoni, Nobel ödüllü yazar André
Gide’in en iyi bilinen eserlerinden birisidir. Huzuru yakalayabilmek
için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk, acıya dönüştürülmesi en kolay,
en hassas ihtiyaçlardan biridir. Kahramanların hepsi, ya Gide’in kendisi
ya da hayatında önemli rolleri olan yakınlarıdır.
Pastoral
Senfoni, bir kitap ismi olarak okuyucuya işin en başında, birden fazla
dünyanın kapılarını aralar. “Pastoral” kelimesi, hem kırsal yaşamla, hem
de Fransızca’da Protestan din görevlilerine verilen “pasteur” adıyla
bağlantılı olarak dinî ve manevi yönleri ağır basan bir hikâyenin
anlatılacağını okuyucuya haber verir. Günlük türünde yazılmış eserde
ortaya konan, bir hikâyeden ziyade, çok sesli bir senfonidir.
Günlük,
bizi hem papazın, hem de karısı, oğlu ve âşık olduğu kör kızın
dünyalarına götürürken, çok sesli bir senfoniye dönüşür. Gide romanın
adıyla, Beethoven’ın en önemli eserlerinden biri olan Pastoral
Senfoni’ye gönderme yapar. Bir papaz dünyanın ve aslında yaşamın bütün
renklerini kör bir kıza, bu senfoni aracılığıyla anlatmaya çalışır.
“Ah! Şu kafamızın yarattığı uydurma tehlikelerle korkunç şeylere kulak asmadan sadece gerçek üzüntülerle yetinseydik yaşam ne kadar güzel ve mutsuzluğumuz ne kadar dayanılır olurdu...”
Ağlamak isterdim. Yazık ki kalbimi bir çölden daha çorak hissediyordum.
Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler ‘bu işi yapamaz’ dediği için kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir.
Huzuru yakalayabilmek için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk, acıya dönüştürülmesi en kolay, en hassas ihtiyaçlardan biridir.
Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler “bu işi yapamaz” dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir...
"..Bir çok insan anlamamasına karşın anlıyormuş gibi davranır. Böyle insanların kafaları, sonunda, akıl yürütmelerini bozan, mantık zincirinde kopukluklar ve karmaşıklıklar yaratan belirsiz, yanlış bilgilerle dolar."
"Ne yazık! Bazı ruhlar mutluluğa karşı çıkar, onların mutlu olma yetenekleri yoktur, mutluluğu yaşamayı beceremezler..."
"Böyle durumlarda gerek bizim karşımızdakine, gerekse karşımızdakinin bize yönelttiği sözler, araya giren bu duvarın ne kadar dirençli olduğunu ve daha dikkatli olmazsak bu duvarın nasıl kalınlaşacağını haber veren sonda darbeleri gibi hüzünle yankılanır."
"..kuruntu sonucu abartılan keder, gerçekteki olguyu aşar. Ah! Eğer, kapılarımızı düşgücümüzün yarattığı canavarlarla kuruntulara açmasaydık, yalnızca yaşamımızdaki kötülükleri görmekle yetinseydik, mutsuzluklarımıza katlanmamız çok daha kolay olurdu."
"..Onlarla birlikte olduğum zaman duyduğum yalnızlık, son zamanlarda daha sık çekilmek alışkanlığını edindiğim çalışma odamdakinden daha çok acı veriyor bana."
Gerçeğin rengi gridir.
"İşlerin yoğunluğu sayesinde şu son birkaç günü fazla düşünmeden geçirebildim. Beni kendimden uzaklaştıracak bütün uğraşlar için şükürler olsun."
“Bir adamın yüz kuzusu olsa ve içlerinden biri kaybolsa, adam diğer doksan dokuz kuzuyu dağda bırakıp kaybolanı aramaya gitmez mi?”
"Kendini koruyamayan bir şeyi zorla ele geçirmek, çok büyük bir alçaklık olur."
"Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızdakiler "bu işi yapamaz" dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir..."