30 Kasım 2018

Fernando Pessoa - Hiçbir Şey İstememenin Mutluluğu

 

Anlaşılmayı her zaman reddettim.
Anlaşılmak kendini satmaktır.

Âşık olmak yalnızlıktan usanmaktır;
bu yüzden bir korkaklıktır, kendimize ihanettir.

Geçmişim, olamadığım her şeydir.

Hep uyanmanın sınırındaymışım gibi hissediyorum.

Japon çay fincanlarımdan birisi kırıldığında, gerçek nedenin bir hizmetçinin özensiz ellerinin değil o porselenin kıvrımlarına yerleşen desenlerin kaygıları olduğunu düşünürüm.

 

CUMHURİYET DÖNEMİNDE MODERNLEŞMENİN KADIN SİMGESİ: AFET İNAN (1925-1938)

Eski ile yeni, geleneksel ile modern, mutlakiyet ile anayasal sistem arasında kalınan bir dönemin tam da ortasında, kendisine yaşamın her alanında bir yer ve yön bulma çabasını tecrübe etmiştir. Tarihin bu önemli dönemecinin tanığı olan Afet İnan, yaşadığı dönem içerisinde değerlendirilmeye çalışılacaktır. Çöküşten bir kuruluş öyküsü yazılan dönemin etkin kadrosu içerisinde yer alacak olan Afet İnan’ın, bu kuruluş ve kurtuluş hikâyesinin neresinde yer aldığı, sahip olduğu değer ve geliştirdiği düşüncelerini nasıl bir ortamda oluşturduğu, çalışmanın cevabını aramaya gayret gösterdiği soruların başında yer almaktadır. Kendi ifadesiyle, şahsını Atatürk’ün talebesi ve ilim arkadaşı olarak tanımlayan İnan’ın, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme sürecini pek çok alanda temsil eden bir değeri olduğu anlaşılmaktadır.
Gelenekten gelen mutlakiyetçi monarşinin mutlak hüviyetinin zayıflamaya başladığı, hürriyet ve anayasal sistem söylemleriyle iki ayrı dönemde tecrübe edilecek olan parlamenter monarşinin hükmünün süreceği, eskiye oranla daha köktenci bir yenileşmenin inkılapçı izlerinin belirmeye başladığı ikircikli bir dönemin tanığı ve adananıdır Afet İnan. Dolayısıyla Afet İnan, bu ara dönemin geçiş sancılarını tecrübe etmiş, döneminin her türden siyasal, sosyal, kültürel ve entelektüel atmosferinden beslenmiş, kadın hakları, arkeoloji ve antropoloji gibi çalışmaların öncüsü olmuştur.

Sonuç
Ulus-devlet yapısının belirginleşmeye başladığı dönemin aydın grubunda bir kadın varlığı ve mücadelenin öncü ismi olan Afet İnan, bu yönde geliştirdiği düşünceleriyle Cumhuriyet inkılaplarının büyük bir destekçisi olarak önemli rol üstlenmiştir. Cumhuriyet’in ilanıyla ortaya çıkan modernleşme çabaları, dönem koşullarının bir sonucu olarak şekillenmiştir. Afet İnan, bu özel dönemin sosyo-kültürel ve siyasi atmosferinde şekillenen düşünceleriyle dil, tarih, kültür, medeniyet, kadın hakları, arkeoloji, antropoloji gibi birçok temel alanda modernleşmenin öncüsü olmuştur. Özellikle tarih ve medeniyet çalışmalarında aktif rol alan Afet İnan, Atatürk’ün girişimiyle başlatılan inkılapların pek çok alanda yürütücü ve uygulayıcısı olarak, sürece ilksel katkılar sağlamıştır. Sadece Türk tarihi, kültürü, dili alanlarında değil, siyasal yaşamda da çeşitli çalışmalarda bulunmuştur.

Yaşamının her aşamasında Atatürk’ün rehberliği ve desteğini alan Afet İnan, akademik ve eğitim hayatında önemli çalışmalarda bulunmuş ve eserler kaleme almıştır. Kendi adıyla 1931 yılında iki cilt olarak basılan “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” adlı eseri, bu yöndeki rolünü anlamak açısından son derece önemlidir. Öyle ki söz konusu eser, çağdaş ve uygar bir toplum için idealize edilen yapıya dair özellikleri ihtiva ederek; Türk dili, tarihi ve medeniyetinin kökleri ile zenginlikleri konusunda bilgiler vermektedir.

Ulus-devletlerin imparatorluk gelenekleri üzerine kurmaya çalıştığı, milli kimliğe dayalı siyasal yönetimler, dünyanın pek çok yerinde önemli inkılapları başlatmıştı. Ancak hiçbiri Atatürk’ün öncülüğünde başlatılanlar kadar geniş çaplı, çok yönlü, köktenci, çağdaş ve uygar olamamıştı. Bu, döneminin liderleri arasında, otoriter yönetimlere karşı anayasa ve demokrasiyi tercih eden Atatürk’ün farkı olarak günümüzde dahi değerini koruyan bir özelliğidir. Bu süreci anılarında detaylarıyla kaleme alan İnan, Atatürk’ü tanımanın, onun çeşitli yönlerinden ve tecrübelerinden faydalanmanın kendi yaşamına kattığı değere vurgu yapmıştır.

Başta Türk Tarih Kurumu’nun kuruluş ve çalışmalarında aktif görev alan İnan, Cumhuriyet’in ilanı sonrası, öncelikli olarak gündeme alınan modernleşme meselesine, inkılapların önemli savunucuları arasında yer alarak büyük katkı sağlamıştır. Öyle ki, kimi zaman Atatürk için modernleşmede bir simge, bir rol model olarak görülen  Afet İnan, bu yönüyle çağdaş değerleri kendi yaşamında da sağlayabilmiş ve önemli bir bilim insanı olarak tarihimizdeki yerini almıştır.

Server Tanilli - Yaratıcı Aklın Sentezi: Felsefeye Giriş


Şu sorularla karşılaştığımız, dahası kendimize de sorduğumuz olmuştur: "Nereden geliyoruz? Yaşamın anlamı ne? Nereye gidiyoruz?" Şu sorular da yabancımız değildir: "Bilimden ve teknikten ne bekliyoruz? Sanatsız niçin yaşayamayız? Ahlak, neden zorunludur? Kime ve ne için sorumluyuz? Özgür olmak ne demektir?" Daha da yakıcı bir soru: "Dünyamız adaletsizliklerle dolu; peki, insanların insanca yaşayacakları gerçekten adil ve barışçı bir dünya yaratamaz mıyız?"

Çoğu, dinin de sorup kendine göre yanıtladığı sorulardır bunlar. Ama onu da aşacak biçimde, doğa, toplum ve insan üstüne, akla ve bilimsel verilere dayanan bütünlüğüne bir görüş, ancak felsefeyle mümkün. İnsan zekasının bulduğu bu en anlamlı uğraşı niteleyen ve en başta da dinden ayıran, "özgür aklın sorgulaması"na dayanması. Bu sorgulama, eski Yunan'dan beri sürüyor ve insansoyu akla saygısını yitirmedikçe de sürecek.
Bu kitap, sorgulamadan örnekler veriyor.

Onları bilmek, dahası bu sorgulamayı düşüncemizin bir parçası, bir yöntemi haline getirmek, iyi yurttaş olmamızın, asıl önemlisi insan olmamızın zorunlu uğraklarından biri. Çağdaş bir eğitim ve çok sesli bir toplum yaratmanın olduğu kadar, dogmatizme, bağnazlığa, karanlıkçılığa karşı donanmanın da en etkili yolu bu olsa gerek. 


Eğer aç ve kimsesiz bir köpeği alıp bakar ve rahata kavuşturursanız sizi ısırmaz. insan ve köpek arasındaki temel fark budur...Mark Twain





Reading Zindanı Baladı'ndan - Oscar Wilde

Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.

V
Yasaların yargısı doğru mudur
Ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
Bildiğim tek şey bu hapishanede
Demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
Bir yıl kadar uzundur her geçen gün
Yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.

Kabil'in Habil'i öldürdüğü
Günden beri hiç dinmedi acılar
Çünkü insanların insanlar için
Koymuş olduğu bütün yasalar
Tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
Taneyi eleyip samanı tutar.

Bildiğim başka bir şey daha var
-Ki bilmeli benim gibi herkes de-
İnsanın kardeşlerine ettiğini
İsa Efendimiz görmesin diye
Utanç tuğlalarıyla, parmaklıklarla
Örüldü yapılan her hapishane.

Parmaklıklar güneşi engelledi,
Kararttılar tatlı ay ışığını,
Cehennemi böyle ört bas ettiler
Yaptıkları bütün iğrenç şeyleri
İnsanoğlundan, tanrının oğlundan
Gizlemeyi ustaca başardılar.

Zehirli otlar gibi kötülükler
Büyür hapishanenin havasında,
Yok olur burada harcanıp gider
İyi olan ne varsa insanda:
Kapıyı tutar soluk bir keder
Umutsuzluk bekçiliğini yapar.

Çeviri: Tozan ALKAN

III
Sert taşla döşelidir İdamlık Avluları,
Yüksek duvarlarından süzülür sızıntılar,
O, havaya böyle bir yerde çıkarılırdı,
Yoğun bir gök altına,
Dört yanını çevirmiş dolaşan Gardiyanlar
Kendi ölmesin diye adamı kollarlardı.

Bazan da otururdu kuşkul gözcüleriyle
Gece gündüz demeden acısını izleyen;
Ağlamak için bile kalkarsa gözetleyen,
Secdeye varmak için yere çömelse bile;
Kendisini çalmasın asılacağı ipten,
Diye gözleyenlerle.

Vali kesinlik yanlı,
Kurallara bağlıydı:
Doktora göre Ölüm
Bilimsel bir olaydı:
Ve Din-Adamı her gün iki kere uğrayıp,
Dinsel konularda bir özet bırakmaktaydı.

O her gün iki kere piposunu içiyor,
Bir bardak birasını:
Görüşünü kararlı,
Korkusuzdur, içinde bir yer yoktu korkuya;
Kıvançlı olduğunu sık sık belirtiyordu,
Asılacağı günü yakınlaşıyor diye.

Avluda süklüm püklüm dökülerek dolaşan
Bir Deli Sürüsüydük!
Umursamıyorduk hiç, biliyorduk ki bizler
Şeytan'ın Sürüsüydük:
Kabak kafamız, ağır adımlarımızla biz
Maskara Sürüsüydük.

Lime lime parçalar katranlı halatları
Kanlı kör tırnaklarla;
Kapıları ovalar ve yerleri silerdik,
Boyuna temizlerdik demir parmaklıkları:
Peş peşe sabunlardık tüm tahta kısımları,
Gürültüyle çarpardık yerlerde kovaları.

VI
O Reading zindanında Reading iline yakın
Şimdi bir çukur vardır çok alçakça bir çukur,
Bir mutsuz adam şimdi yatmaktadır orada
Alevin dişleriyle delik deşik olmuştur,
Yatmaktadır yakıcı bir kefene sarılmış
Mezarında ad yoktur.

İsa çağrısına dek, ölülerin orada,
O, sessiz yatacaktır:
Hiçbir gerek yok artık aptalca gözyaşında,
Ve onun için artık sızlanmak boşunadır:
Sevdiği bir kadını öldürmüştü bu adam,
Bu yüzden asılmıştır.

Ama herkes de gene sevdiğini öldürür,
Bu böylece biline,
Kimi bunu yüklü bakışlarıyla yapar,
Kimi de okşayıcı bir söz ile öldürür,
Korkak, bir öpücükle,
Yüreklisi kılıçla, bir kılıçla öldürür.

Çeviri: Tozan Alkan - Özdemir Asaf