Thoreau, kölelik muhalifi harekete dikkat çekmek için "kelle vergisini"
ödemeyi reddedip hapse girmişti. Kölelik karşıtı hareketin önde gelen
isimlerinden Ralph Waldo Emerson, ona neden içeriye girdiğini sorduğunda
cevabı "Sen ne diye girmedin?" oldu.
1817 yılında Amerika'nın Concorde kasabasında doğan Henry Thoreau, 1846
yılında "kelle vergisi"ni ödemeyi kabul etmediği için bir geceliğine
cezaevine girdi.
Thoreau, kelle vergisini ödemesini isteyen yerel polis Sam Staples'in bu
isteğini yerine getirmedi. Üstelik, Staples'in, "paraya sıkışıksan
vergini ben ödeyebilirim"önerisini de geri çevirdi . Thoreau, vergisini
ödememesini "bir ilke sorunu" olarak açıklayarak, vergi ödeyerek köleci
bir devletin işini kolaylaştırmak istemediğini belirtti. Devlet memuru
olduğunu ve yasaları uygulamak zorunda olduğunu anlatan Staples'e
önerisi de netti üstelik:
"Olup bitenden hoşlanmıyorsan istifa et."
Gelişmeler karşısında cezaevine konulan Thoreu'nun amacı, tutuklanarak
içeri girmek ve böylece dikkatleri kölelik karşıtı harekete
çekebilmekti. Ancak, bir gece cezaevinde kalan Thoreu'nun borcu bir
yakını tarafından ödendi ve Thoreu serbest bırakıldı. Thoreu'nun
gelişmeler karşısındaki tavrı da netti:
Vergi borcunu kendisi ödemediği için cezaevinde kalmasının hakkı
olduğunu söyledi. Ancak, çıkmazsa zorla çıkartılacağı yanıtını alınca,
mecburen dışarıya çıktı.
Olaydan sonraki ilk görüşmelerinde, kölelik karşıtı hareketin önde gelen
isimlerinden Ralp Wald Emerson , kendisine neden içeriye girdiğini
sorduğunda yanıtı da oldukça anlamlıydı: "Sen ne diye girmedin?"
Thoreu, cezaevinden çıktıktan sonra eylemlerini ve cezaevine giriş
öyküsünü merak eden kasaba halkına konferanslar verdi. Thoreu'nun bu
konferanslarda anlattıkları daha sonra 'Resistance To Civil Government'
başlıklı bir manifestoya dönüştü. Bu manifesto Türkçeye de, "Sivil
itaatsizlik" başlığıyla çevrildi.
Sağlığında "Concorde ve Merrimack Irmakları Üzerinde Bir Hafta" ve
"Walden" adlı kitaplarını yayınlayabilen Thoreu yazılarını genellikle
"The Dral" dergisinde yayınladı. Thoreu, 1862 yılında tüm hayatını
geçirdiği Concorde kasabasında öldü.
Makalenin içeriği
Thoreu'nun 'Resistance To Civil Government' adlı manifestosunda cezaevine girişine neden olan eylemini şu sözlerle açıkladı:
"Şu kılavuz söze bütün yüreğimle katılıyorum: En iyi yönetim en az
yönetendir. Ancak kendilerini 'yönetimin tümüyle ortadan kalkması için
uğraşanlar' olarak isimlendirenlerden farklı olarak, yönetimin ortaya
çıkmasını istiyorum."
"Tek bir namuslu kişi Massachusetts eyaletinde köle kullanmayı bırakarak
bu ortaklıktan çekilse bu nedenle de cezaevine kapatılsa Amerika'da
köleliğin kaldırılmasıyla sonuçlanır bu; çünkü ilk girişimin belirsiz
olup olmamasının önemi yoktur. Bir kez iyi yapılan iş sonsuza kadar öyle
kalacak demektir. Oysa daha çok bu soru üzerin de laflamayı severiz
biz... Her hangi birini haksız yere cezaevine tıkan bir yönetimde, doğru
kişinin bulunması gereken yer de bir cezaevidir... Bütün doğru
insanları cezaevinde tutmak ya da köleliği kaldırmak seçenekleri söz
konusu olursa devlet hangisini seçeceği konusunda duraksamayacaktır."
"Kendimi şöyle bir devlet düşleyerek avutuyorum: Sonunda bütün insanlara
karşı doğru olmayı gözeten, bireye sanki komşusuymuş gibi davranan bir
devlet! Komşularıyla yurttaşlarının tüm ödevlerini yerine getiren bir
avuç kişi, onun işlerine karışmaksızın ne de onunla kuşatılmaksızın
kendisinden uzakta yaşayacak olursa, bunu kendi amacına aykırı saymayan
bir devlet! Bu tür meyveler veren, bu meyvelerin olabildiğince çabuk
olgunlaşıp dökülmeleri uğruna sıkıntı çeken bir devleti Böylesi bir
oluşum daha yetkin daha parlak bir devletin yolunu açacaktır. Benim
düşlediğim de bu işte. Gel gelelim henüz böylesi yok orta yerde."
Tarihteki sivil itaatsizler:
Dünyada sivil itaatsizliğin duyulmasında ve yaygınlaşmasında önemli rol
oynayanlardan birisi de, Hindistan'ı İngiliz egemenliğinden kurtarmak
için başlayan hareketin yönlendiricisi konumuna gelen Gandhi oldu.
Thoreu'nun Sivil İtaatsizlik makalesiyle Oxford Üniversitesi'ndeyken
tanışan Gandhi, otuz yıl boyunca ülkesinin her yanında sivil itaatsizlik
prensiplerine dayalı savaşımını sürdürdü.
Kazançlı bir tekel oluşturmak isteyen İngiliz yönetimi tuz yapımını
yasaklayınca Gandhi arkadaşlarıyla deniz suyunu buharlaştırma sonucunda
tuz elde etti ve yasayı simgesel anlamda çiğnedi. Tam da umduğu gibi
hapse atıldı. Gandhi'yi yüzlerce, binlerce kişi izledi sonra.
Hapishaneler tıka basa doldu. İngiliz yönetimi cezaevinde açlık grevi
başlatan Gandhi'nin kendi ellerinde ölmesini göze alamayarak onu serbest
bıraktılar. Ancak Gandhi yasayı tekrar çiğnedi ve tekrar hapse girdi.
Neticede iş bir kedi fare oyununa döndü ve yönetim yasayı kaldırmak
zorunda kaldı. Sonunda Hindistan Gandhi'nin önderliğinde sivil
itaatsizlik yöntemlerini kullanarak bağımsızlığına kavuştu.
Danimarka halkının başarısı
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerce işgal edilen Danimarka'da, Nazi
yönetimi Yahudileri kolaylıkla ayırt edebilmek için, onları, arkasında
altı uçlu sarı yıldız bulunan giysiler giymeye mecbur etti. Danimarka
halkı, Yahudilere karşı çıkarılan bu yasayı kabullenmedi. Aralarında
kralın da bulunduğu hemen herkes, sırtı sarı yıldızlı giysilerle çıktı
sokağa. Danimarka halkının bu tavrı, Yahudilerin tanınmasını da
imkansızlaştırdı. Naziler, hareketin lideri olarak gördükleri Danimarka
kralını gözetimleri altında tutabilmek için onu çok hasta olduğunu
açıklayarak, kralı saraya hapsettiler. Ancak Danimarka halkı, ülkenin
hemen her yerindeki çiçekçilere gidip krala gönderilmek üzere buketler
hazırlattılar. Kısa sürede günlük hayat işlemez duruma geldi. Sonuçta,
çiçek taşıdıkları için insanları tutuklayamayan Nazi yönetimi, kralın
aniden iyileştiğini bildirmek zorunda kaldı.
Amerika örneği
Amerika'da, ırkçılık karşıtı hareketin en önemli aracı da, sivil
itaatsizlik eylemleriydi. Irkçılık karşıtları, ırk ayrımı gözeten
dükkanlardan alışveriş yapmıyor, bu tip otobüslere binmiyordu. Ayrıca,
Vietnam'a gitmek istemeyen gençlerin askerliğe çağrı belgelerini
herkesin gözü önünde yakması, savaş karşıtlarının devlete vergi vermek
yerine sivil itaatsizlik makalesi hediye etmesi önemli örneklerdi.