02 Haziran 2021

Bilgi Felsefesi


( Epistemoloji ) 

BİLGİ NEDİR ? 

Bilgi, bilen özneyle (suje – insan), bilinen (obje – nesne) arasında kurulan bağ sonucu ortaya çıkan üründür.

Suje objeye yönelirken duyu organları yanında ‘’algılama’’, ‘’düşünme’’, ‘’anlama’’ ve ‘’açıklama’’ gibi çeşitli bağlar (akt) kullanılır. Bu bağlara bilgi aktları denir.

Algı aktı: ile çevremizi tanır nesnelerin sırasını, rengini, kokusunu, sesini tanırız.

Düşünme aktı: Hem somut, hem soyut (sayılar, kavramlar) dünyayı içine alır. Düşüncenin birçok türü vardır. Genelleme, hatırlama, karşılaştırma, soyutlama gibi.

Anlama aktı: Bir şeyin yalnız dıştan değil, kendi içinden kavrama, bir şeyin özünü, anlamını tanımadır. Bir sanat eserini, bir dili, yüz ifadesini, bir felsefesi görüşü ve bir tarih çağını anlamamız bu aktla mümkündür.

Açıklama aktı: Öznenin nesne hakkında edindiği bilgileri, nedenleri, gerekçeleri veya kanıtlarıyla adım adım anlaşılmasını sağlar. Yağmurun nasıl yağdığını kavramak gibi.

BİLGİ TÜRLERİ

1-Gündelik Bilgi (Emprik bilgi – Deneye Dayalı Bilgi): Dış dünyayı, duyu oranları yoluyla algılayarak elde ettiğimiz bilgidir. Geçerliliği ve doğruluğu kişisel tecrübeye dayanır. Bu bilgi olayların nedenlerini açıklamaz ama hayatı kolaylaştırır. Örneğin; nane, limon soğuk algınlığına iyi gelir. Ayvaların bol olması kışın sert geçeceğine işarettir. Kara kedi görmek uğursuzluk getirir vb. Gündelik bilgi yöntemsiz ve sistemsizdir. Mantıksal tutarlılığı yoktur, özneldir, kesin sonuçlar içermez.

2-Dini Bilgi: Dini bir kutsala inanan, o kutsalla ilgili olan inanç, ibadet ve ayinlerden oluşan sistemdir. Dinsel bilgiye göre özne ile nesne arasındaki bağı sağlayan imandır, inançtır. Dini bilgi eleştiriye kapalıdır yani dogmatiktir, yöntemi sezgidir. İnsan eylemlerini düzenleyen kurallardan oluşur. Metafizik açıklamalara dayanır, kaynağı ilah (Tanrı)dır.

3-Teknik Bilgi: Doğadaki nesneleri, bir amaca yönelik olarak insanların yararı için araç haline getirmektir.Teknik bilgi insan yaşamını kolaylaştırmayı amaçlar. Teknik bilgi bilimlerden pratik alanda yararlanmayı sağlar. Doğaya egemen olmamızı sağlar. Araştırma yöntemi ve bakış açısı bilimle aynıdır. Evrenseldir. İnsan hayatını kolaylaştırır. (Telefon, uçak, bilgisayar, otomobil v.s.) Yarar amaçlıdır.

4-Sanat Bilgisi: Sanat, güzeli arama, bulma veya güzeli yaratma anlamında gelen bir etkinliktir. Sanat, yaratıcı hayal gücüne dayanır. Sanat öznel (subjektif) bir etkinliktir. Ortaya konan sanat eserleri tek ve orjinaldir. Somuttur. Amaç güzele ulaşmaktır ve evrenseldir.

5-Bilimsel Bilgi: Doğada olup bitenleri neden - sonuç ilişkisi içinde, belirli yöntemler kullanarak, sistemli, tutarlı, genel – geçer bir biçimde açıklayan bilgi türüdür. Bilimsel bilginin alanı oldukça geniştir. Bilim evreni, doğayı, insan ve toplumu her yönüyle ele alır ve araştırır.

Bilimsel bilgi konu ve yöntemine göre üçe ayrılır.

a-İnsan Bilimleri(Sosyal Bilimler): Psikoloji, sosyoloji, antropoloji, tarih.

b-Doğa (Pozitif) Bilimler: Fizik, kimya, biyoloji…

c-Formel (ideal) Bilimler: Matematik, mantık.

Bilimsel Bilginin Özellikleri

1-Olgusaldır: Bilimin konusunu doğrudan ya da dolaylı olarak gözlenebilenler oluşturur. Bilim kendisine, somut, fizik, yasaları ile açıklanabilen olguları konu edinir.Örnek: yağmur nasıl yağar ?

2-Akıl ve Mantık ilkelerine dayanır: Olayları akla dayalı olarak açıklar. Açıklamalar mantıksal düşünme ve çıkarım kurallarına uygun olup, çelişki içermez.

3-Nesnel (Objektiftir): Kişisel ya da toplumsal duygu ve düşüncelerden bağımsızdır.

4-Eleştiricidir: Araştırma bulguları, sonuçları her türlü sorgulamaya, irdelemeye açıktır.

5-Genelleyicidir: Bilim özel bir olayı değil, aynı türden olaylar grubunu açıklayabilmek için yasalara ulaşmaya çalışır.

6-Seçicidir: Her bilim dalı kendi konu kapsamında belirlemiştir ve sadece kendi alanına giren konuları inceler.

7-Evrenseldir: Bilim gerek yapılırken gerekse elde ettiği bilgilerde bakımından insanlığın ortak malı ve mirasıdır. Kullanım ve üretim süreci açısından hiçbir ulusun tekelinde değildir.

8-Neden – sonuç ilişkisine dayanır (Deterministir): Bilimin amacı, doğadaki düzeni neden – sonuç ilişkisi içinde açıklamaktır.

9-Sistemli ve düzenlidir: Bilimsel bilgi rastgele elde edilen bir bilgi türü değildir. Bilim, bilimsel yöntem denilen belli aşamalardan geçirilerek elde edilen bilgi türüdür.

10-Öngörü (Öndeyi) sağlar: Bilim elde ettiği sonuçlarla, gelecekte olabilecek olayların tahmin edilmesini sağlar.

11-Tekrarlanabilir: Bilimsel bilgi aynı koşullarda aynı sonucu vermelidir. Yapılan deney ve gözlemler tekrarlanabilir olmalıdır.

12-Yüksek olasılıklı değere sahiptir: Doğrulanabilme ve yanlışlanabilme özelliğine sahiptir. Bilimde yüzde yüz doğru yoktur. Bilimde bir doğru, aleyhine bulgular oluşana dek doğru kabul edilir. (Bu madde için bazı kaynaklar ’’bilimsel bilgi kesindir ’’ ifadesinin kullanıldığı unutulmamalıdır.)

13-Birikerek ilerler: İlk bilimsel bilgilerden günümüze kadar gelen bilimsel bilgiler birikerek gelmiştir. Her defasında biraz daha ileriye götürülerek ilerlemiştir.

FELSEFENİN DİĞER ALANLARLA İLİŞKİSİ

1-Felsefe ile Bilim arasındaki farklar.

Felsefi Bilgi Bilimsel Bilgi

-Öznel.(Subjektif)dir. -Nesnel(objektif)dir

-Genel-geçer değildir. -Genel-geçerdir.

-Deneye dayanmaz. -Deneye dayanır.

-Yığılgandır.(kümülatif) ama ilerlemez. -Yığılır ve ilerler.

-Olması gerekeni inceler. -Olanı inceler.(olgusaldır.)

-Var olanı bir bütün olarak inceler. -Var olanı parçalara böler.

-Sorular cevaplardan daha önemlidir. -Cevaplar sorulardan daha önemlidir.

Felsefe ve Bilimin ortak yönleri.

-Akla ve mantığa dayanır. -Sistemli ve tutarlıdır. -Evrenseldir.

-İnsanın merak ve hayretten doğarlar.

-Amaçları doğruya ulaşmaktır. -Eleştiri ve sorgulamaya dayanır.

-Yaratıcılığa dayanır. –Temellendirmeye dayanır.

2-Felsefe ile Din arasındaki farklar.

Felsefi Bilgi Dinsel Bilgi

-Eleştiricidir. -Eleştiriye kapalıdır.Dogmatiktir.

-Akla ve mantığa dayanır. -İmana ve inanca dayanır.

-Kaynağı insan-toplum ve evrendir. -Kaynağı ilahidir.(Tanrıdır).

Felsefe ile Din arasındaki ortak noktalar.

-İnsanı, toplumu ve evreni anlamaya ve açıklamaya çalışırlar.

3-Felsefeyle Sanat arasındaki farklar.

Felsefi Bilgi Sanat Bilgisi

-Akıl ve mantık ilkelerine dayanır. -Hayal gücüne dayanır.

-İnsanın eleştirme ve düşünme -İnsandaki güzellik ve beğeni

gücünü arttırır. duygusunu geliştirir.

- Ürünleri düşünseldir. -Ürünleri somuttur.

-Amaç doğruya ulaşmaktır. –Amacı”güzel”i ortaya koymaktır

DOĞRULUK VE GERÇEKLİK

GERÇEKLİK (Realite): Somut olarak var olan her şeydir yada insan bilincinden bağımsız olarak var olandır. Gerçeklik bir iddianın konusu olan şeydir.

DOĞRULUK (Hakikat): Bilginin nesnesi ile örtüşmesidir. Yani bir ifadenin nesnesine uygunluğudur.

Sadece bilimin önermeleri için kullanılan doğruluk ve gerçeklik kavramlarını birbirleriyle karıştırmamak gerekir. Doğruluk bir önermeyle ilgilidir. Gerçek olma veya olmama ise önermenin konusu olan şeyle ilgilidir. Mesela ‘’Dünya’’ gerçektir. ‘’Dünya, Güneşin etrafını 365 günde dolaşır.’’ifadesi ise doğrudur. Bir olgu doğru ya da yanlış olamaz. Sadece bir önerme doğru veya yanlış olabilir. Gerçeklik bize insan zihninden bağımsız olan şeyleri gösterir. ‘’Güneş tutulması’’, ‘’Dolu yağması’’, ‘’Mars gezegeni’’ için doğru diyemeyiz bunlara gerçek denir. ‘’Bu gün dolu yağdı’’, ‘’Ayın beşinde Güneş tutulacak’’ yargıları için doğru denilebilir.Ancak bir yargı gerçeği olduğu gibi yansıtıyorsa doğrudur.

Felsefede doğru bilgi, yanlış bilgi yoktur. Felsefede doğru bilginin ölçütü tutarlılıktır. Tutarlılık: Zihindeki tasarımın, kendinden önce gelen bir tasarıma uygun olması bilginin tutarlı olmasının göstergesidir.

Bilimde bilgilerin doğruluğunu, felsefede ise bilgilerin tutarlılığını kanıtlamak için temellendirmeye başvurulur. Temellendirme: Bilim yada felsefeye ait bilgilerimizin nelere dayandıklarını belirtmektir.

Bilim önermelerini doğru-yanlış, felsefe ise tutarlı-tutarsız olarak değerlendirilir.

BİLGİNİN DOĞRULUK ÖLÇÜTLERİ

Bir bilginin doğru olduğunu nasıl anlayacağız? doğruluğunu ne ile test edeceğiz? Bu soruya felsefede verilen cevapları birkaç grupta toplarız.

1-Uygunluk: Düşüncenin nesnel gerçekle uyuşmasıdır. Eğer nesne hakkında ileri sürdüğümüz önerme, yargı, yada fikir nesneyle uyuşuyorsa doğru, uyuşmuyorsa yanlıştır.

2-Tutarlılık: Bir önermenin tutarlılığı, aynı konuda daha önce öne sürülenlerle çelişmemesi durumudur. Bu ölçüte göre önermenin tek başına doğruluğu önemli değildir; bir bütün içinde diğerleriyle çelişmemesini ifade eder.

3-Temel Uzlaşım: Bu ölçüte göre herkesin veya çoğunluğun kabul ettiği bilgiler doğrudur.

4-Apaçıklık: Bir bilginin hem açık ve seçik, hem de kuşku duyulmayan bir açıklıkta olması durumudur. Böyle bilgiler sezgisel kavrama ve akıl yürütme ile elde edilir.

Açık Bilgi: Bir bilgi yada düşüncenin, bir bütünlük içinde tutarsızlık içermeden kavranmasıdır. Örneğin diş ağrısının bilinmesi ve açıkça hissedilmesidir.(İnsanın adele,karın ve baş gibi organları da ağrıyabilir.Ancak diş ağrısı açıkça belirtilmiştir.)

Seçik Bilgi: Bir bilginin başka bir bilgi yada düşünce ile karıştırılmaması durumudur. Örneğin hangi dişin ağrıdığının bilinmesi gibi.

5-Yararlılık: Bir bilgi uygulanabilirse yararlı, tatmin edici sonuçlar veriyor veya bir problemi çözebiliyorsa doğrudur. Buna pragmatizm denir. Pragmatistlere göre bir bilgi yararlı olduğu sürece değerlidir ve doğrudur.

Bilgi Felsefesinin Temel Problemleri

Bilgi nedir? Sorusunu temel alan felsefe dalına Epistemoloji veya bilgi felsefesi adı verilir. Yunanca Episteme (bilgi), Logos (söz, yasa, kelime, bilim) kelimelerinin birleşmesinden oluşur, bilgi bilimi yada bilgi kuramı anlamına gelir.

Epistemoloji insan bilgisinin yapısı, imkanı, kaynağı, ölçütleri, sınırları ve değerini inceler.

Bilgi felsefesinin temel problemlerini dört alanda toplayabiliriz.

1-Bilginin imkanı 2-Bilginin ölçütleri 3-Bilginin değeri

4-Bilginin kaynağı

Bilginin imkanı ile ilgili sorular: Genel geçerliliği olan doğru bilgi mümkün müdür? İnsan doğru bilgi elde edebilir mi?

Bilginin kaynağı ile ilgili sorular: Bilgi nasıl meydana geliyor? Bilgiyi meydana getiren etkenler nelerdir? Bilginin kaynağı nedir?

Bilginin ölçütleri ile ilgili sorular: Doğru bilginin ölçütleri nelerdir? Genel-geçer doğru bilgi var mıdır?

Bilginin değeri ile ilgili sorular: İnsan neyi ne kadar bilebilir? İnsanın bilgisi sınırlı mı, sınırsız mıdır?

DOĞRU BİLGİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Doğru bilgi mümkün müdür? Sorusuna birbirine karşıt iki cevap verilmektedir.

1-Doğru bilginin mümkün olmadığını öne süren sofistler ve septikler(şüpheciler).

2-Doğru bilginin mümkün olduğunu savunan dogmatistler.

Dogmatizm, bilgi kuramı dışında başka anlamda da kullanılır. Bu anlayışa göre bazı ilke ve öğretileri eleştirmeden kabul eden kimselerin tutumunu dile getirir.

DOĞRU BİLGİ MÜMKÜN MÜDÜR?


Doğru bilgi mümkün değildir. Doğru bilgi mümkündür.(Dogmatikler)
-Sofistler Doğru bilgi mümkünse bilginin kaynağı nedir?

Georgias(Nihilizm) -Rasyonalizm (Akılcılık) Sokrates,Platon,Aristo,Farabi,Descartes,Hegel

Protagoras(Rölativizm) -Empirizim(Deneycilik) J. Locke,David Hume
-Septikler -Kritisizm (Eleştirici felsefe) I.Kant
Pyrrhon,Timon -Pozitivizm (Olguculuk) A. Comte
-Çozümleyici(Analitik) Felsefe L.Wittgenstein

-Pragmatizm (Faydacılık) William James,John Dewey

-Entüisyonizm (Sezgicilik) H.Bergson,Gazali

-Fenomenoloji (Görüngü bilim) E. Husserl

Doğru Bilginin Mümkün Olmadığını Savunanlar

Bunlar kendi içinde sofistler ve septikler (şüpheciler-kuşkucular) olarak ikiye ayrılır. SOFİSTLER: M.Ö. 5 yy’da eski yunanda para karşılığı ders veren, öğrencilere siyaset ve hitabet sanatı öğreten gezici öğretmenlerdir. Sofistler genel-geçer doğru bilgiden ilk şüphe edenlerdir.

Önde gelen sofistlerden Protagoras’a(M.Ö. 480- 410) göre tüm bilgiler duyu algısına dayanır. Algılar, içinde bulunulan ortama göre değiştiğinden genel- geçer bir bilgi olamaz . Protagoras, doğruluğun insana göre değiştiğini ve değişmez bir doğrunun bulunmadığını söyler. Bu görüşe rölativizm(görelilik) denir. Protagoras görüşlerini ‘’insan her şeyin ölçüsüdür’’ sözü ile özetler.

Başka bir sofist düşünür ise Gorgias’tır(M.Ö. 483-375). Gorgias’ın görüşlerini daha ileri götürerek hiçbir şeyin olmadığını söyler. Gorgias düşüncelerini şu üç yargıda özetler.

1-Hiçbir şey yoktur.

2-Olsa bile bilinemezdi.

3-Bilinse bile başkasına bildiremezdi.

Böylece varlığı, varlık hakkındaki bilgiyi tamamen reddeden Gorgias’ın düşüncesi bilgi kuramı açısından Nihilizmi (Hiççilik) yansıtır.

Asıl sistemli kuşkuculuk(şüphecilik) Pyrrhon(M.Ö. 365-275) ile başlar. Pyrrhon’a göre duyular bizi yanıltır. Su dolu bardağın içindeki kaşığı kırık görmek gibi. Ona göre nesnelerin gerçekte ne olduğunu bile- meyiz. Bu nedenle nesneler hakkındaki bilgilerimiz, bize gerçeği olduğu gibi göstermediği için yargıdan kaçınmalıyız. Çünkü her yargı bir bilgi içerir.

Pyrrhon’un öğrencisi olan Timon(M.Ö. 325-235) da duyulara ve akla güvenemez. Timon’a göre nesneler kesin olarak birbirinden ayırt edilemez (kavranamaz). Nesneler değişme içindedir ve onlar hakkında yargı verilemez.

Timon görüşlerini üç soru ile özetler.

1-Nesnelerin gerçek yapısı nedir? (Nesnelerin gerçek yapısı bilinemez)

2-Nesneler karşısında tutumumuz ne olmalı? (Yargıdan kaçınmalıyız)

3-Nesneler karşısında doğru bir tutum takınırsak ne olur? (Ruhun sarsılmazlığı, tutkulardan kurtuluşu, en yüksek mutluluğa ulaşırız)

İlk çağda kuşkuculuk; filozofların varlıklara ilişkin olarak doğru bilginin elde edilemeyeceğini gösteren ruhsal bir tavır iken, rönesanstan sonra doğa bilimlerinin doğması ve gelişmesi ile farklı bir değer kazanmıştır.

Nitekim kuşkuculuk Descartes’te yöntemli kuşkuculuk olarak kendini gösterir. Descartes’a göre kuşku duymak doğru ve kesin bilgiye ulaşmada amaç değil araçtır. Yani Descartes şüpheyi yöntem olarak kullanılır, kesin ve doğru bilgiye ulaşır. Oysa Septiklere göre doğru bilgiye ulaşılamaz. Şüphe Septiklerde ‘’amaç’’, Descartes’te ‘’araçtır’’.

Doğru Bilginin Mümkün Olduğunu Savunanlar (Dogmatikler)

Dogmatizm, genel-geçer, doğru bilginin elde edilebileceğini savunan görüştü. Ancak bu görüş kabul edildiğinde, böyle bir bilginin hangi kaynaktan elde edilebileceği (doğru bilginin kaynağı nedir?) sorusu gündeme gelir. Bu soruya felesefe tarihinde farklı cevaplar verilmiştir.