Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa ışığa, her şeye, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar...Ağrıdağı Efsanesi
Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden
geleni yapmışlar. Allah beterin beterinden saklasın derler, bir de
düşünenleri, gelin şuna düşünenleri demeyelim, düşünmeye çabalayanları
hep öldürmüşler. Düşünmek, kişiliği olmak demektir. Düşünmek, en küçük anlamda, var olmak demektir. Ve insanlar düşünmeyi öğrendikleri zaman, dünyayı tarttıkları,
ölçtükleri biçtikleri zaman, birtakım çıkarcıların, insanları
yüzyıllardan bu yana köle olarak kullananların, ya bu çeşit, ya da şu
çeşit, çanlarına ok tıkandı, demektir. Bizim çıkarcılarımız, çok kurnaz davranmışlar. Bilmişler ki, düşünen
adam arayan adamdır. Arayan adam birtakım yenilikler bulan adamdır.
Donmuş bir durumu parçalayan adamdır. Durumu olduğu gibi tutmak için
insanları düşündürmemişler. İşte bizim tarihimiz aşağı yukarı bu. Bakar mısınız Osmanlı, İslam tarihine, kaç kişinin derisini yüzmüşler?
Bu derisi yüzülenlerin birçoğunu tanıyoruz. O kadar da masumca, o kadar
da az aykırı düşünmüşler ki, gene de düşünceye önderlik ettiklerinden
dolayı yakalarını, derilerini zalimlerin ellerinden kurtaramamışlar...Zulmün Artsın
Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan dolan bilmediğin için
yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden
değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var,
senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak
çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına
varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru
yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki… Yüz bin yıl su altında,
yıkanmış, düzelmiş çakıltaşı gibi ...Teneke
Kim bilir, bir insanın iyilik mi kötülük mü, dostluk mu düşmanlık mı düşündüğünü şöyle yüzüne bakınca, Kim bilir? Tanışmadan, konuşup görüşmeden bir insan korkuludur, başka
bir şeydir. Yani herhangi bir şeydir. Konuşup görüşüncedir ki işte o
zaman insan insan olur. Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada
gibidir. Tehlikelerle doludur...Tek Kanatlı Kuş
"Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır."
"Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının
kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır."
"İnsan, evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar."
Belki kuşlar çok derin, eski bir içgüdüyle buraya, o zaman kesilmiş olacak olan şu ulu çınarın üstüne, göğüne uğrayacaklar, bir an duraklayıp bir şeyler arayacak, bir şeyleri anımsamaya
çalışacak, beton yığını evlerin üstünde küme küme dolaşacak, konacak bir
yer bulamayıp bir uzak keder gibi başlarını alıp çekip gidecekler...Kuşlar da Gitti
O mavi kuştan, yanar döner kuştan... hani, su kıyılarındaki yarları
yılan deliği gibi deler, çok derinlere kadar deler, ta dibine, toprağın
altına gider, oraya yuvasını yapar. yuvalarının ağzında da her zaman bir
çiçek biter. ya bir yoğurt çiçeği, ya bir pampal, ya ağınağacı çiçeği,
ya bir su püreni. o kuş çiçeksiz edemez, işte o kuştan bir tane
tutmalı...Yer Demir Gök Bakır
Şu dünyada her bir yaratığın tutunacak bir dalı var, insanın yok. Şu dünyada yalnız kalan, kimsesiz çaresiz olan yalnız be yalnız
insandır. Herkesin, her şeyin yaşaması, ölümsüzlüğü var, insanın yok.
Ağaç, kuş, otlar, böcekler, yılanlar çiyanlar, hiç birisi, hiç birisi
yok olmuyor. Ama insan yok oluyor. Çünkü insan kendinde başlayıp,
kendinde bitiyor...Çukurova'da Kaybolmak
İnsanı yürek değil, düşünce yürekli yapar. Koşullar yürekli yapar...Bindiler de çektiler gittiler, o iyi insanlar , o dünya güzeli atlara
...Çukurova'da Kaybolmak
O yiğitler , o her birisi kaplan örneği şahinler, o ceren gibi
atlara bindiler de başlarını aldılar gittiler. Bir daha, bir daha hiç
gelmeyecekler. Hiç hiç hiç! Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.Şu
dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. Bin iyiyi bir kötüye kul eden...Demirciler Çarşısı Cinayeti
“Ben diyorum ki size
Bir dil bulacağız her şeye varan
Bir şeyleri anlatabilen
Böyle dilsiz, böyle düşmanca,
Böyle bölük pörçük
Dolaşmayacağız bu dünyada”...Bugünlerde Bahar İndi
Yaşar Kemal’i 28 Mart 2011 tarihinde Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ödülünde, konuştuğu o cümleleri“Yazarları, gazetecileri, gazeteleri
satın almak, batan Osmanlıdan kalma bir gelenektir. Daha da yoğunlaşarak
sürüyor. Özgürlük düşüncesi sınırsızdır. Basın, dünyamızdaki pek çok
kötülüğün bilinmesini, duyulmasını sağlayarak önemli savaşımlar vermiş,
kahramanlar yetiştirmiştir. Düşünceyle uğraşmak, düşünceye önem vermek
baskıcı düzenlerde her insanın başını belaya sokuyor. Bugüne kadar basın
şöyle bir doyasıya özgürlük yüzü göremedi. Hep baskı, hep baskı, hep
satın alma…Yargı mekanizması adalet yerine öfke ve korku kaynağı olursa
işte bir ülke böyle olur. Hapishane kötüdür, ölüm gibi. Bilincine
varınca düzleşir, olağanlaşır. İnsan soyunu zulüm kadar hiçbir şey
küçültmez. Ne derler, zulmün artsın ki tez zeval bulasın… Zulüm
aşağılık, insanlık dışı bir şeydir, ölümden de beterdir. Bilincine
varınca olağanlaşır. Hepsinden beteri de insan soyunun yakasına yapışmış
korkudur. İnsan, insan soyu korkuda çürümez. Zulüm aslında korkudur!
Diyorum ki, korkulmasın, bugünkü, bu gelip geçici duruma bakıp
umutsuzluğa düşmenin bir gereği yok… Bugün hapishanelerde veya mahkeme
kapılarına gitmeyi beklerken mesleğinin ve insanlık onurunun hakkını
verenler var. Onlar ve onların hakları için omuz omuza yürüyen, sesini
yükseltenler insanlığımızın daha bitmediğini, vurdumduymazlığımızın bizi
öldürücü hale getirmediğini kanıtlıyorlar. İnsanoğlu umutsuzluktan umut
yaratandır. Demokrasiyi yaratmak insanlığın büyük gücü olmuştur. Çok
söyledim, tekrar söylüyorum. Ya demokrasi ya hiç…Ve Türkiye hiçe layık
değildir. Selam olsun düşünce özgürlüğü ve insan hakları için direnen
meslektaşlarıma. Selam olsun insanlık toptan tükenmedikçe umudun da
tükenmeyeceğini gösterenlere!” Yaşar Kemal
"Evrende iki sonsuz doğurgan yaratıcı güç vardır. Biri insan, öbürü
doğa. İnsan, yaratıcılığını yitirdiği gün, doğa yaratıcılığını bitirdiği
gün her şey bitecektir."