Bu kitap, Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle, 1928 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları arasında Aklı Selim adıyla yayımlandı ve basımı İstanbul’da, Devlet Matbaası’nda eski harflerle gerçekleştirildi. Genç Cumhuriyet’in Aydınlanma savaşçılarından Dr. Abdullah Cevdet’in bu çevirisi, 1929’da Latin harfleriyle yeniden yayımlandı. Aydınlanma Çağı’nın filozoflarına esin kaynağı olan Jean Meslier bir rahipti. Yani, Fransa’nın Turan Dursun’u…Tüm dinleri kıyasıyla eleştirdi. İnsan düşüncesiyle temas ettiği her noktada dini idelojiyi yerle bir etti. Elyazmaları, Paris’te gizlice elden ele dolaştırıldı. O günün parasıyla 10 altın Lui’ye kapışıldı. Meslier’nin düşüncelerini yayma mücadelesi verenlerin başında gelen Voltaire, “Hiçbir şey, Meslier’nin kitabından daha etkili olamaz” diyor.Ünlü filozoflardan D’Alambert’in ifadesi ise şöyle: “Dışardan az görünen kuvvetiyle bu derece etki yapan yalnızca top barutunu tanıyorum. Jean Meslier’nin kitabı top barutuna benziyor.”
Sözler
-Din, esas olarak insanların sevinç ve refahının düşmanıdır.
-Din, safdillik üzerine kurulmuştur.
-Ey insan! Milyonlarca yıl önce ne idiysen, o olacaksın.
-Ruh nedir? Kimsenin bundan haberi yoktur. Bir ruhun varlığı saçma bir varsayımdır. Ölmez bir ruhun varlığı daha saçma bir varsayımdır.
-Paganizm, çoktanrıcılık, sanemperestlik binlerce yıl boyunca dünyanın dinleri oldu.
-Din ve dinin metafizik ahlakı kavimler için kötüdür ve insanın doğasına zıttır.
-Dinin en çok önem verdiği yoksulluk, akıl yoksulluğudur.
-Her din tahakküm isteğinden doğmuştur.
-Dini ilkelerin tek hedefi, hükümdarların zorbalıklarını güçlendirmek ve milletleri bunlara kurban etmektir.
-Dini geleneklerin tümünde ahmaklık ya da barbarlık ziyafeti vardır.
-Din, cahilleri mucizeyle kandırır.
-Din, ahlakı felce uğratır.
-Din aracılığıyla, şarlatanlar, insanların deliliklerinden yararlanırlar.
-Her din, çelişkileri sır aracıyla birleştirmek için hayal edilmiş bir sistemden başka bir şey değildir.
-Dinin gereksizliğini kanıtlayan şey, anlaşılmasının olanaksız olmasıdır.
-Bir dini görüş ne kadar eski ve genel olursa, o kadar kuşkulu ve güvenilmezdir.
-Din pandora kutusudur ve bu uğursuz kutu açılmıştır.
-Bu hayatın zorluklarına karşı dini tesellilerin boşluğu bir cennet bir ahret umudu hayaldir.
-Eski ve yeni dinler, soyut kuruntularını ve gülünç ayinlerini hep birbirlerinden almıştır.
-İnsanın doğası bozuk değildir; bunun tersini iddia eden bir ahlak insan için değildir.
-İyilikler ve kötülükler doğanın zorunlu nedenleri ve eserleridir.
-Hıristiyanlık, her din gibi, en çok dayanağı olduğu zorbalığı vaat ederek yayılmıştır.
-Materyalizmin insan türü için onur bozucu olduğu doğru değildir.
-Felsefe aracılığıyla edinilen ahlak erdem için yeterlidir.
-Dinin yerine felsefe geçseydi, evrende ne kadar mutlu ve büyük devrimler gerçekleşirdi.
-Bir din, ne kadar çok karanlık olursa, o oranda tanrısal olur.
-Baskı yönetimi için, dinin himayesi, halkın elem ve galeyanına karşı zayıf bir kuşatmadır.
-Ahmak ve barbar büyükler olmasaydı din olmazdı.
-Hiçbir şey mucizelerin doğruluğunu kanıtlamaz.
-Batıl fikirlerin ömrü sınırlıdır ve gerçek, akıl ve hakkaniyet üzerine kurulmayan hiçbir saltanat kalıcı değildir.
-İnsan ne sofu doğar ne dinci.
-Kültler ağır ve milletlerin çoğunluğu için yıkımdır.
-Dini düşüncelerin başlangıcı, genellikle vahşi milletlerin henüz çocukluk halinde bulunduğu dönemdir.
-Tüm dinlerin kökeni cehalet ve korku…
-Çıkar duygusuyla hareket edenler inanmayanlar değil, inançlı geçinen rahipler ve her dinden meslektaşlarıdır.
-Ey rahipler, hocalar, hahamlar! Bizi cennetin hazları umuduyla avutuyor ve o sırada, yalnız o sırada cehennemin cezalarına gözlerinizi kapatıyorsunuz!
-Sefaletin önünü almak ve yoksulların artmasına engel olmak, daha insancıl, daha merhametli, daha iyiliksever olmaz mıydı?
-İman yalnızca zayıf, bilgisiz ya da tembel kişilerde kök salar. Hiç kuşku yok ki, imanın yeryüzünde bu kadar taraftar bulmasının nedeni budur.
-Bütün dinler hoşgörüsüzdür, vicdan özgürlüğünü kabul etmez ve dolayısıyla iyiliğin ve güzelliğin yıkıcısıdır.