1. Tavşan besleyen, havuç da yetiştirmelidir.
2. Tavşan besleyen, evinde attığı her adıma da dikkat etmelidir tavşan, kendisine havuç verenin ayaklarını tanır; zıplaya zıplaya, geliverir...
3. Tavşan besleyen, evdeki bitkilerini de emniyete almalıdır hatta, kağıtlarını ve kitaplarını ve espadrillerini ve halılarının püsküllerini ve yırtık blue-jean'lerinin açıkta kalmış ipliklerini bile tavşan, kemirebileceği herşeyi kemirir.
4. Tavşan besleyen, pazardan, maydanozu beşli demetlerle; pancarları ve turpları, sapları; kıvırcık ve marulları da, dış yaprakları kesilip atılmadan almalıdır.
5. Tavşan besleyen, meyve ve sebzeleri örneğin armutları ve patatesleri soyar ve ayıklarken, olağan durumlarda olduğundan daha müsrif davranmayı da öğrenmelidir tavşan besleyen için kendi yiyemeyeceği ya da yemediği bitki kabukları, sapları, kökleri, 'çöp' değildir, artık...
6. Tavşan besleyen, evinin içindeki bütün geliş-gidişlerini, gerçi hiçbir yargıda bulunmadan, izleyen; ama, sürekli üzerinde tuttuğu gözüyle çok temel bir talepte bulunan, bir canlı ile birlikte yaşamayı onun varlık talebini hesaba katmayı da, öğrenmelidir.
7. Tavşan besleyen, arada bir, iç çamaşırlarına dek pekâlâ : kokusuzca; ama, sıcak sıcak ve yapış yapış...ıslatılmayı da göze almalıdır ya da, gecenin bir vakti, yatağında, koynunda, kıpır kıpır bir canlı bulmayı...
8. Tavşan besleyen, ortalık fazlaca uzun bir süre hareketsiz kaldığında, hemen şüphelenmelidir :ya halıların püskülleri, ya balkondaki bitkiler, ya da kurumaları için kitap yığınlarının üstüne, gazete kağıtlarına serdiği kereviz yaprakları, tehlikededir.
9. Tavşan besleyen, birlikte yaşadığı varlığın canlının, kendisini, kendi hiç de ihtimal veremeyeceği yakıştıramayacağı ölçüde iyi izleyebildiğini, hatta anlayabildiğini, giderek tanıdığını ve bildiğini de hesaba katmalıdır bu böyleyse, bu bilginin nasıl birşey olduğunu hiçbirzaman bilemeyeceğini bilse;bu, yalnızca kendi kurduğu birşeyse de; bunu da, pekâlâ, bilse, bile...
10. Tavşan besleyen, bütün yakınlaşma çabalarının yanlış anlaşılmasına; ama, her yakınlaşma çabasına karşılık hemen bir yakınlaşma bulmaya da alışmalıdır bunun, giderek, ne denli anlamsız olduğunu anlasa da kendini hiç korkmadan ayaklarına atan bir canlının bu korkusuzluğunun güveninin nereden kaynaklanabileceğini de hesaba katarak...
11. Tavşan besleyen, daha önce ne yapmış olursa olsun, en ufak bir yakınlaşma girişiminde bulunduğunda, bütün geçmiş yapılanları unutup bağışlayıp (!) yakınlaşacak bir canlının sorumluluğunu üstlenmeye de hazır olmalıdır bunun ne denli anlamsız olduğunu bile bile...
12. Tavşan besleyen, kendisini sürekli anlamağa çalışan; ama, hiçbirzaman anlayamayacak sürekli yakınlaşmağa çalışan; ama, hiçbirzaman yakınlaşamayacak bir varlığı anlamağa; ona yakınlaşmağa, çalışmayı da öğrenmelidir bile bile...
13. Tavşan besleyen, uzaktan ve sessizce kargışlanmaya da hazırlıklı olmalıdır arada, gözlerinin içine garip bir biçimde anlayarak, bilerek bakıldığını kurmaya da...
- - - - - -