Marcel Proust tam bir mektup delisiydi. Çocukken edindiği bu
alışkanlıkla, Kayıp Zamanın İzinde'nin ciltlerini teker teker kaleme
aldığı dönemlerden 1922 yılındaki ölümüne kadar, hiç durmadan binlerce
mektup yazdı: Ailesine, arkadaş bildiklerine, hasım bellediklerine,üst
kat komşusuna, yayıncısına, kitaplarını destekleyenlere ya da kayıtsız
kalanlara...
Jerome Picon'un derlediği ve açıklayıcı notlarla zenginleştirdiği bu
seçki; zaman, üslup ve konu açısından dengeli bir dağılım sunuyor.
Senin yüzünden öylesine sinirlenmiştim ki zavallı Fénelon'un beraberinde
Lauris'le geldiğinde bana ettiği,söylemeliyim ki, oldukça tatsız bir
laf yüzünden yumruklarımla üstüne (Fénelon'un, Lauris'in değil) atladım,
ne yaptığımın farkında olmadığım için yeni aldığı şapkayı alıp üzerine
bastım, parçaladım, sonra içindeki astarı çıkardım. Abarttığımı
düşünebileceğin için mektuba kumaştan bir parça ekliyorum, böylece
anlattıklarımın doğru olduğunu anlarsın.
Annesine yazdığı mektuptan