21 Ağustos 2016

Don Miguel Ruiz - Dört Anlaşma

Sunuş ... Toltek Bilgeliği, yalnızca efsanelerde ve hikâyelerde varolan ölü birgelenek değil, bugün hâlâ bir kısım Meksika Kızılderilileri tarafındanuygulanan canlı bir öğretidir.Toltek bir din değildir. Bir felsefe değildir. Bir ideoloji değildir. Tolteklerbir yaşam sanatının uygulayıcısıdır.Özellikle Carlos Castaneda’nın “Don Juan’ın Öğretileri” ile başlayan kitapdizisi Toltek öğretisinin dünyada tanınmasını sağlamıştır.Bir Toltek kendisini Doğa’nın ve Evren’in bir parçası olarak görür ve doğalyasalara uyumlu bir yaşam sürmeyi amaçlar.“Bilgi İnsanı” anlamına gelen Toltekler, 16. Yüzyıldan önce kendilerineWirrarika diyordu.Toltek İspanyolcasında “o” zamiri için tek sözcük vardır. Toltekler “o”derken kadın-erkek gibi cinsiyet ayrımı yapmadığı gibi cansız-canlı ayrımı dayapmaz. (İngilizcede he, she, it gibi ayrımlar vardır.) Çünkü Tolteklere göreher şey cinsiyetsiz ve canlıdır.Yine de Güneş ve gücünün,Rüzgâr ve beklenmedik davranışlarının erkek,Dünya ve sevgiyi öğretme derslerinin Su ve hayat verme yeteneğinin dişiolduğu bilinir.Resmi tarih Tolteklerin dokuzuncu ve on ikinci yüzyıllar arasındayaşadığını söylese de, Tolteklerin kökeni tarihin karanlıklarına kadar uzanır.Toltekler, Tula şehrinin dağılmasından sonra on ikinci yüzyılda birçokkollara ayrılmıştır. Bunlardan en bilinenleri Wirrarika, Aztek ve Mayadır.Toltek dünyasının en bilinen figürü Tüylü Yılanla sembolize edilen“Quetzalcoatl”dır. Bu sembol Tula piramitlerinde yer aldığı gibi Atlantissembolü olarak da bilinir.  
 
Bugün Maya -Toltek bilgilerindeki derin astronomi bilgilerinin isabetliliği günümüz bilim insanlarını hala şaşkınlığa düşürmektedir . Toltek bilgileri çok boyutlu insan-evren ilişkilerini de içeriyor . - Bilimin ve spiritüel yaşamın birbirinden ayrılmadığı Toltek bilgileri . Maya uygarlığının en üst boyutlara ulaşmasını sağlamıştır . Toltek spiritüelliğinin en önemli özelliklerinden biri pragmatist olmasıdır . Bir Wirrarika ile onu Hıristiyan yapmaya çalışan bir misyoner arasında geçen şu konuşma ilginçtir : Wirrarika: Biz Kızılderililerin birçok tanrıya inandığımız için aptal olduğumuzu düşünüyorsun , öylemi ? Oysa biz , siz beyazlar gibi inançlara sahip değiliz . Bizim yolumu zinanca değil , görmeye dayanır . Siz ise bir kişinin peşinden sürü gibi gidiyorsunuz . İsa'nın ne yaptığını , ne yapmadığını nereden biliyorsun ? On u tanıdınmı ? Misyoner: Hayır , kişisel olarak değil . Wirrarika: Peki , onu tanıyan birini tanıyormusun ? Misyoner: Tabiiki hayır . O , iki bin yıl önce yaşadı . Wirrarika: İki bin yıl öncemi ? Şakamı yapıyorsun ? Onun gerçekten yaşayıp yaşamadığını nereden biliyorsun ? Belkide İsa sadece bir efsanedir . Misyoner: Tabii ki yaşadı . Onun sözleri İncil'de var . Wirrarika: Oh , ama ben okumayı bile bilmiyorum . Bizim al olduğumuzu söylüyorsun öylemi ? Dünyaya ve güneşe inandığımız için aptalız öylemi ? Sen sana söylenenlere inanıyorsun . Bana dünya hakkında kimsenin bir şey söylemesine gerek yok . Onu her gün görüyorum ! O her gün meyvelerini , mısırını , fasulyesini , suyunu bana armağan olarak sunuyor . Ona dokunabiliyor , üzerinde yürüyor ve yaşıyorum . Her gün Güneşin ısısını hissediyor , ışığını , bilgisini , vizyonunu , öğretilerini alıyorum . Güneşe inanmam gerekmiyor . Başımı kaldırıp ona bakmam yetiyor . Senin İsa'n ne üretti ? Bildiğim kadarıyla hiçbir şey . Oysa dünya her an üretiyor ! Bizi besliyor ! Onun sayesinde yaşıyoruz . Aptal olan kim ? Söyle bana . Bu ilginç konuşmada da görüldüğü gibi Toltekler görmeye , öğrenmeye , uygulamaya önem veriyor , tapınma onlar için bir anlam ifade etmiyor . Onlara göre dinlemeyi bilirsek , bize suyun , havanın , toprağın ve rüzgarın , geyiğin , ağacın , taşın öğreteceği çok şey var . Bugün modern insan , "doğaya tapınma " kültürlerine ilkel bir din formu olarak bakıyor . Oysa bu . Batı kültürünün kendini beğenmiş tavırlarından biridir . Batı kültürü , insanı her şeyin merkezine koyuyor . Doğayı kendisinden aşağı , kaynaklarını sömüreceği , açgözlülüğünü doyuracağı bir nesne olarak görüyor . Daha.. . daha.. . daha fazla kazanmak için doymak bilmeyen hırsıyla çevresine zarar verdiğini , bu zararın kendisi için bir intihar olduğunu bilmiyor . Oysa bu "ilkeller " kendilerini doğanın bir parçası olarak görüyor . Dünyaya , güneşe , hayvana , ağaca her şeye canlı bir varlık olarak saygı duyuyor . Doğayı yok etmenin kendisini yok etmek anlamına geldiğini biliyor . "İlkellerin " doğaya gösterdiği saygıyı . Batı kültürü "tapınma " diyerek aşağılıyor ; kendi "paraya tapınma " kültürlerinin ve yaşamı tek boyutlu algılamanın gerçek "ilkellik " olduğunun farkında bile olmadan . Bir Toltek'in dediği gibi ; "Biz ağaca baktığımızda onu dinler ve ondan çok şey öğreniriz . Siz beyazlar , ağaçtan ne kadar kereste ve kar elde edebileceğinizi hesaplarsınız. " Dört Anlaşma kitabının yazan don Miguel Ruiz , Meksika'da doğdu ve büyüdü . İyileştirici (curandcra ) bir anne ve şaman (nagual ) bir büyük baba tarafından ailenin geleneğine uygun olarak , iyileştirici ve öğretici olması için eğitildi . Aile yüzyıllardır ezoterik Toltek Bilgisini nesilden nesle aktararak yaşamasını sağlayan bir soydan geliyordu . Ama Ruiz' e modern yaşam daha çekici geldi . Gelenekleri bir yana bırakıp , tıp fakültesine gitmeyi seçti ve cerrah oldu . Miguel Ruiz'i n yaşamını bir "ölümle karşılaşma " deneyimi değiştirdi . 1970 yılının başında bir gece yarısı , arkadaşlarıyl a arabada giderken direksiyonun başında uyuya kaldı . Gözlerini açtığında arabanın beton bir duvara gömülmüş olduğunu gördü . İki arkadaşını arabadan çekip çıkarırken Ruiz yukarıdan kendisini seyrediyordu . Bu deneyim , onun için bir dönüm noktası oldu . Yoğun bir kendini-arayış dönemine girdi . Kendisini Toltek Yolunu araştırmaya adadı . Annesinden ve Meksika çölünde yaşayan büyük bir şamandan eğitim aldı . Büyük babası ölmüştü ama ona rüyalarında eğitim vermeye devam ediyordu . Toltek geleneğinde nagual kişinin kendi bireysel özgürlüğüne ulaşmasında rehberlik eden bir öğreticidir . Don Miguel Ruiz , Eagle Knight soyundan gelen bir nagualdır. Yaşamını Toltek bilgisini öğretmeye ve paylaşmaya adamıştır. 
 
Ateş Çemberi'ne; 
Daha önce yaşamış olanlara . 
Şu anda yaşayanlara , 
Gelecekte yaşayacak olanlara..
 
Sonsuzluğun ötesi içinizdedir 
 
Gözler kapalı yaşamak kolaydır . Görebildiğiniz tek şey yanlış yorumlardır.-John Lennon 
 
  
Dünyada Cennet
 
Sizden yaşamınız boyunca öğrendiğiniz her şeyi unutmanızı istiyorum. Bu, yeni bir anlayışın, yeni bir rüyanın başlangıcıdır. Yaşadığınız rüya kendi yaratıcılığınızın eseridir. Kendi ger­çeklik algılamanızdır. Bu realiteyi istediğiniz an değiştirebilirsi­niz. Cehennemi yaratma gücünüz de var, cenneti yaratma gücü­nüz de. Zihninizi, hayal gücünüzü, duygularınızı cennet rüyası yarat­mak için kullanabilirsiniz. Sadece hayal gücünüzü kullanarak olağanüstü şeyler yaratabilirsiniz. Farklı gözlerle dünyaya baktığınızı düşleyin. Gözlerinizi açtığınızda dünyayı farklı algılayacağınızı bilin. Şimdi gözlerinizi kapayın. Bir süre sonra gözlerinizi açın ve etrafınıza bakın. Ağaçlardan, gökyüzünden, ışıktan sevgi fışkırdığını görecek­siniz. Etrafınızda olan her şeyde sevgiyi algılayacaksınız. Ken­diniz ve diğer insanlar da dahil her şeyden sevgiyi direkt olarak algılayacaksınız. Üzgün ya da kızgın insanlarda bile bu duygu­nun arkasında sevginin olduğunu göreceksiniz.Yeni bir yaşam sürdüğünüzü, yeni bir rüya gördüğünüzü düşleyin. Bu yaşamda varoluşunuza mazeret bulmaya çalışmaya­caksınız ve kendiniz olmakta özgür olacaksınız. Mutlu ve haz dolu olduğunuzu düşleyin. Kendinizle ve diğer insanlarla uyumlu bir yaşam sürdüğünüzü düşleyin. Kendi rüyalarınızı ifade etmekten korkmadığınız bir yaşam düşleyin. Başkaları tarafından yargılanmaktan korkmadığınız, istediği­niz zaman "evet", istediğiniz zaman "hayır" diyebildiğiniz biryaşam düşleyin. Kimsenin fikrinden sorumlu olmadığınız, kimseyi kontrol et­me ihtiyacı duymadığınız, kimsenin sizi kontrol etmesine izin vermediğiniz bir yaşam düşleyin. Kimseyi yargılamadığınız, herkesi kolaylıkla affettiğiniz bir yaşam düşleyin. Haklı olma ihtiyacı duymadığınız, kimseyi haksız kılma ihti­yacı duymadığınız bir yaşam düşleyin. Kendinize ve başkalarına saygı duyduğunuz ve başkaların­dan saygı gördüğünüz bir yaşam düşleyin. Sevme korkusu ve sevilmeme korkusu olmadan yaşadığınızı düşleyin. Reddedilme korkusu ve kabul görme ihtiyacı duymadığınız, özgürce "seni seviyorum" diyebildiğiniz bir yaşam düşleyin. Risk almaktan korkmadığınız ve yaşamı keşfetmenin hazzı­nı duyduğunuz bir yaşam düşleyin. Yaşamaktan da ölmekten de korkmadığınız bir dünyayı dü­şünün. Bunları düşlemenizi istiyorum. Çünkü bu düşledikleriniz tü­müyle mümkün. Bu cennet boyutu sadece sevme yeteneğiyle mümkündür. Aşık olduğunuzda her şey size güzel gelir. Bulutlarda gezer­siniz. Her yerde sevgiyi görürsünüz. Bu boyutta sürekli yaşamak mümkün. Bu boyutta yaşayan insanlar var. Dünya çok güzel ve çok harika bir yer. Sevgiyi bir yaşam biçimi yaptığınızda yaşam çok kolaylaşır. Dünyada cennetin va­rolduğunun gerçekliğini bilirsiniz. Her an sevecen olabilirsiniz. Bu bir seçimdir. Sevmek için bir neden bulmanız gerekmiyor. Sevmenin çok güzel bir nedeni de var. Çünkü sevmek sizi mutlu kılar. İfade edilen sevgi sadece mutluluk üretir. Sevgi size dinginlik ve iç barış verir. Algılamanızı genişletir. Her şeyi sevginin gözleriyle görebilirsiniz. Sevginin her yerde olduğunun farkında olabilirsiniz. Sevgiyle yaşadığınızda zihninizdeki sis yok olur. Mitote yok olur gider. İnsanların binlerce yıldır aradığı şey bu. Binlerce yıldır mutluluğu arıyoruz. Mutluluk bir kayıp cennet. İnsanların bu noktaya gelişi zihnin evriminin bir parçasıdır. Cennet, insanlığın geleceğidir. Böyle bir yaşam mümkün ve bu kendi elinizde. Sevgi bilinciyle sürülen yaşama, Musa, Vaat Edilen Toprak; Buda, Nirvana; İsa, Cennet dedi. Toltekler de Yeni Rüya diyor. İçinizdeki parazit siz değilsiniz. Parazitten kurtulun ve sevgiyi deneyimlemek için boşluk ya­ratın. Yargıca ve Kurbana bağımlı olduğunuz sürece acı çekersiniz. Acı çekmek size güvenli gelebilir, çünkü çok iyi bildiğiniz bir şeydir. Ama acı çekmek gerekli değildir. Acı çekiyorsanız, acı çekmeyi seçtiğiniz içindir. Yaşamınızda acı çekmek için birçok neden, birçok mazeret bulabilirsiniz ama asla iyi bir neden, gerçek bir neden bulamaz­sınız.  Aynı şey mutluluk için de geçerlidir. Mutlu olmanızın tek nedeni mutlu olmayı seçmenizdir. Acı da, mutluluk da bir seçimdir. Cehennemde yaşamak da, cennette yaşamak da bir seçimdir. Ben cennette yaşamayı seçiyorum. Sizin seçiminiz ne?
 
 Sonsuzluğun ötesi içinizdedir 
 
Dualar

 Lütfen şimdi gözlerinizi kapatın ve yüreğinizi açın. Yüreğinizden gelen tüm sevgiyi hissedin. Sözlerime zihninizle ve yüreğinizle katılmanızı istiyorum. Sevginin güçlü bağlantısını hissetmenizi istiyorum. Birlikte, yaratıcı ile bir olmayı deneyimlemek için çok özel bir dua edeceğiz. Dikkatinizi akciğerlerinize odaklayın. Sadece akciğerleriniz var. Ciğerlerinizin iyice genişlediğini hissedin. İnsan bedeninin en büyük ihtiyacı olan havayı içinize çekin. Derin bir nefes alın ve ciğerlerinizin havayla dolduğunu his­sedin. Havanın sevgi olduğunu hissedin. Hava ile ciğerleriniz arasındaki sevgi bağını hissedin. Ciğerlerinizi sonuna kadar doldurun. Ve nefesinizi vermenin hazzını hissedin. Bedenin herhangi bir ihtiyacını karşıladığınızda bu bize haz verir. Nefes almak bize haz verir. Sadece nefes almak bile mut­lu olmamız için yeterlidir. Yaşamanın, canlı olmanın hazzını hissedin. Sevgiyi hissetmenin hazzını duyun.
 
Özgürlük Duası
 
 Evrenin yaratıcısı. Bugün bizimle sevgiyi paylaşmanı istiyoruz. Gerçek adının Sevgi olduğunu biliyoruz. Seninle iletişim içinde olmak aynı vibrasyonu, aynı titreşimi paylaşmak demek. Çünkü evrende varolan tek şey sensin. Bugün, bize senin gibi olmamız için, yaşamı sevmemiz için, yaşam olmak, sevgi olmak için yardım et. Bize senin gibi sevmemiz için yardım et. Koşulsuz, beklentisiz, görevsiz, yargısız. Kendimizi yargılamadan sevmemiz ve kabul etmemiz için bize yardım et. Çünkü kendimizi yargıladığımızda suçlu buluyoruz ve cezalandırıyoruz. Başkalarını koşulsuz sevmemiz için bize yardım et. Onları yargılamadan kabul etmemiz için bize yardım et. Çünkü onları yargıladığımızda suçlu buluyoruz ve cezalandırı­yoruz. Başkalarını reddettiğimizde kendimizi reddediyoruz, kendimizi reddettiğimizde Seni reddediyoruz. Yarattığın her şeyi koşulsuz sevmemiz için bize yardımcı ol. Bugün yüreğimizi ve duygusal zehrimizi temizle. Zihnimizi yargılardan özgürleştir. Böylece saf huzur ve saf sevgiyle yaşayabilelim. Bugün çok özel bir gün. Bugün yüreklerimizi yeniden açıyo­ruz ve birbirimize "Seni seviyorum" diyoruz -korkmadan ve sevgiyi hissederek. Bugün kendimizi sana sunuyoruz. Bize gel, sesimizi, gözlerimizi, ellerimizi ve yüreklerimi kul­lan. Kullan ki sevgiyi herkesle paylaşabilelim. Yaratıcı. Bugün tıpkı Senin gibi olmamız için bize yardım et. Bugün bize verilen her şey için şükranlarımızı sunuyoruz 
-özellikle kendimiz olabilme özgürlüğümüz için.
Amin.
 
Sevgi Duası
 
 Birlikte güzel bir rüyayı paylaşacağız. Her zaman görmek is­teyeceğiniz bir rüyayı. Bu rüyada ılık, güzel bir yaz günündesiniz. Kuşların, rüzga­rın ve minik ırmağın sesini işitiyorsunuz. Irmağın kıyısına gidi­yorsunuz. Kıyıda yaşlı bir adam meditasyon yapıyor. Yaşlı ada­mın başının üzerinden rengarenk bir ışık yayıldığını görüyorsu­nuz. Onu rahatsız etmemeye çalışıyorsunuz. Ama o, varlığınızı hissediyor ve gözlerini açıyor. Gözleri sevgi ve kocaman tebes­süm dolu. Ona bu rengarenk ışığı nasıl yaydığını soruyorsunuz. Size de bunu yapabilmeyi öğretmesini istiyorsunuz. O da, uzun yıllar önce aynı soruyu kendi öğretmenine sorduğunu söylüyor. Yaşlı adam size hikayesini anlatmaya başlıyor:"Öğretmenim göğsünü açtı, kalbini dışarı çıkardı ve yüreğin­den güzel bir alev aldı. Sonra benim göğsümü açtı, yüreğimi dı­şarı çıkardı ve küçük alevi içine yerleştirdi. Yüreğimi yeniden göğsümün içine koydu. Yüreğim içine girer girmez yoğun bir sevgi hissettim. Çünkü yüreğime koyduğu alev, kendi sevgisiy­di. Bu alev yüreğimde büyüdü, büyüdü kocaman bir ateş oldu. Bu ateş yakmıyordu ama dokunduğu her şeyi arındırıyordu. Ateş bedenimin her hücresine dokundu. Ve hücrelerim bana Sevgiyi geri verdi. Bedenimle bir oldum ama Sevgim daha da büyüdü. Bu kez ateş tüm duygularıma dokundu ve tüm duygularım güçlü ve yoğun Sevgiye dönüştü. Ve kendimi bütünüyle ve koşulsuz sevdim. Ama ateş yanmaya devam ediyordu. Sevgi­mi paylaşmaya ihtiyaç duyuyordum. Sevgimi ağaçlara dağıtma­ya başladım. Bir parça Sevgi koyduğum her ağaç bana Sevgiyi geri verdi. Ağaçlarla bir oldum. Ama Sevgim yine durmadı, da­ha da büyüdü. Bir parça Sevgimi, her çiçeğe, çimene, toprağa verdim. Onlar da bana Sevgilerini geri verdi. Ve bir olduk. Sev­gim daha da büyüdü, büyüdü, büyüdü ve dünyadaki her hayvana Sevgimi verdim. Hayvanlar bana Sevgiyi geri verdiler ve Bir oldum. Ama Sevgim büyümeye devam ediyordu. Sevgimi her kristale, her taşa, metale, suya, okyanusa, nehir­lere, yağmura, karaya, havaya, rüzgara verdim. Her şey bana sevgiyi geri verdi. Ve onlarla Bir oldum. Sevgim büyümeye devam etti. Başımı gökyüzüne çevirdim, Sevgimi güneşe, yıldızlara, aya verdim. Onlar da bana Sevgiyi geri verdi. Güneşle, ayla, yıldız­larla Bir oldum. Sonra Sevgimi parça parça her insanın içine koydum. Ve tüm insanlıkla Bir oldum. Nereye gidersem gideyim, kiminle tanışırsam tanışayım, her bir insanın gözlerinde kendimi gördüm. Çünkü ben her şeyin parçasıyım. Çünkü ben seviyorum." Ve yaşlı adam göğsünü açarak yüreğini çıkarır, yüreğindeki bir alevi sizin yüreğinize koyar. Artık siz de her şeyle Birsiniz: rüzgarla, suyla, yıldızlarla, doğayla, hayvanlarla, insanlarla. Yüreğinizden yayılan sıcaklığı ve ışığı hissediyorsunuz. Ba­şınızın üzerinden rengarenk bir ışık yayılıyor. Sevginin ışığını yayıyorsunuz ve şöyle diyorsunuz: "Evrenin yaratıcısı. Bana yaşam denilen armağanı verdiğin için teşekkür ediyorum. Gerçekten ihtiyacım olan her şeyi bana verdiğin için teşekkür ederim. Bu güzel bedeni ve zihni dene­yimleme imkanı verdiğin için teşekkür ederim. Tüm sevginle, saf ve sınırsız ruhunla, sıcak ve parlak ışığınla içimde yaşadığın için teşekkür ederim. Gittiğim her yerde sevgini paylaşmak için, sözlerimi, gözlerimi, yüreğimi kullandığın için teşekkür ederim. Seni olduğun gibi seviyorum çünkü ben senin yarattığınım. Kendimi olduğum gibi seviyorum. Yüreğimdeki sevgiyi ve hu­zuru hep korumama yardım et. Bu sevgiyle yeni bir yaşam ya­ratmaya ve hayatımın geri kalan döneminde sevgiyle yaşamama yardım et.
Amin