13 Nisan 2014

Haydar Ergülen

Cümle
Cümleyi nereye kuralım, sokaklar hayli eski,
yenisi fazla evlerin odalarından geçtim, cümle
kapıları bile yok! Balkonu kursak da önce
yükseğe çıkarsak cümleyi, temiz bir dize
çıkmaz ya kirli bir cümleden:Balkon, evlerin yeni
hayvanı güneşe çıkaralım onu, cümleyi de
sokağa salalım ki sıyrılsın bütün imalardan
cümlemize sayıklayan o hayvan! Güneşe,
yağmura çıkmayışımızın sebebi o da,bulutlu
oluşumuz cümlenin tabiatından, göğe erken mi
bakmışız gönlümüzde bir ima battı, bir ima
doğdu bundan: İki kelimeyi olsun kavuşturamadık
birbirine, toplasan toplasan bir kasaba bile
etmeyen bu sıkıntıda cümle nasıl kurulsun
şemsin kamere gölgesi sayılan şu ikindiye!
"Cemil cümle bir sofrada" diyemedik ki daha,
kim ki aşk çarpıştırır biz kırılırız diyemeden
daha cümlemiz evlerde kırıldı da kurtuldu dilden
hayvan, balkon kurtuldu imadan, şu kibirli evleri de
haydin aşka kuralım da biz çekelim cümle derdini

Aşk olsun sana Tanrım, aşka kur cümlemizi.
 
Adam
-idil'e-
O şehre davrandığın gibi davran bana da
O şehre gittiğin gibi bana da git uçarak
bana da in, bana da kon ve el salla geride
bıraktığına: Elveda benim küçük adamım!
ufacıktan bir şehri nasıl adam ettinse,
Sevdinse adam gibi, beni de o şehir gibi
sev! Korkma sakın, adam etmez aşk beni,
geç benden, benim de köprülerim var,
aşkı seyret oradan, dalgın günüm geçiyor,
benim de gecelerim var, danset, eteklerin
fırdönsün, sen bana dön, bana eşlik et,
benim de sabahlarım var, uyanmaya ne saat,
ne telefon, ne kapı: bisikletin zilini
dizlerini kanatan bir deli kız çalsın yeter ki!
Benim de parklarım var, uzanıver salkımsaçak
üstüme, dalımdan tut, benim de yapraklarım var
güneşli gövdene müjde eli kulağında bahar,
benim de şiirlerim var, aşk konulu, senin
o şehri sevmene benziyor, seni sevmeye
benziyor adamakıllı serserin olana kadar

Bir şehri kıskanıyorum, benim böyle neyim var?