Bir adam, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut – 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı.” Adam öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: “Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin… küçük zarfı aç.”
“Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini.
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658.”
Sıradanlıklara
meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici
karakterlerinin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir
kitap – Aklından Bir Sayı Tut kolay kolay unutmayacağınız bir roman.
- - - - - - - - - -
GÖZLERİNİ SIMSIKI KAPAT
New
York’un en gözde dedektifiyken, basının kendisine yakıştırdığı isimden
hep rahatsız olmuştu: Süper Dedektif. Bir bulmacayla karşılaştığında,
mutlaka çözmek isterdi. Gurney’e göre her bulmacanın çözümü için mutlaka
bir ipucu vardı.
Peki ya bu sefer yoksa?
Düğün günü
öldürülen bir gelin… Ve olaya tanıklık eden yüzlerce davetli. Cinayeti
kimin işlediği ortada, herkes kendinden emin ama ya hepsi zekice bir
illüzyonla yanıltılıyorsa... Cinayet silahı dahil birçok detayda sürpriz
akıl oyunlarını gördüğünde, Gurney tam bir psikopatla karşı karşıya
olduğunu anlar.
Gurney şeytanın bile aklına gelmeyecek
yöntemleri, soruları ve keskin bakış açısıyla soruşturmaya bambaşka bir
boyut kazandıracaktır. Kim daha zeki; Gurney mi, yoksa müthiş bir
illüzyondan ibaret katil mi? John Verdon’dan, akıl oyunlarının iç içe
geçtiği, sıra dışı bir roman.
“Yine ilki kadar şaşkınlık verici bir olay ve yine dahice çözümler.” Publishers Weekly
“John
Verdon gizemli bir olayın akıl almaz örgüsünü işlerken hikayenin en
beklenmedik anında ortaya çıkıveren, şeytani bir kurnazlığa sahip.
Yazarın büyük ilgi gören AKLINDAN BİR SAYI TUT kitabından sonra
beklediğinize değecek.” Washington Post
Seçilmiş sözler
Hayat kısa diye düşünüyorum. Ve zaman kaybediyoruz. Hayat kısa. Hepsi bu. Bu üzerinde düşünülmesi gereken bir şey.
Hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelendir
- bizim asıl kimliğimizle uyuşmayan hatalardır. Bize öyle zıtlardır ki,
onlara bakmaya katlanamayız. Bir vücutta iki insan oluruz, birbirine
katlanamayan iki insan...
Bir süre sonra yüzünde bir gülümsemeyle "Düşünmeyi hiç bırakmazsın, değil mi?" dedi.
Ardından, söylediği gibi yağmur başladı.