“Gereken gelişme düzeyine ulaşamamış ekonomik koşullara bağlı toplumsal sorunların çözümleri, insan kafasında, salt düşünce ve düş gücü ile beliriyordu. Toplum, alışılmış davranışlara aykırı davranışlar göstermeye başlamıştır. Demek ki düzenin yeniden kurulması gerekiyordu. Bu yeni düzeni propaganda yolu ile topluma kabul ettirmek ve gerektiğinde örnekler göstermek zorunluydu. Demek ki yeni sistemler birer ütopya olmak zorundaydılar. Ayrıntılarına inildiği ölçüde de büsbütün fantastik sistemler hâline dönüşmeleri doğaldı.”