22 Haziran 2023

Blaise Pascal "Düşünce gücümüz arttıkça, özgür insanların çoğaldığını görürüz. Basit insanlar, kişiler arasında bir ayrım görmezler."

 

O kadar haddini bilmez haldeyiz ki, dünya üzerindeki herşeyin tarafımızdan bilinmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşte böyle bir benlik davası yüzünden, etrafımızdaki yarım düzine insanın hakkımızda olumlu bir kanaat taşıyor olması bize zevk ve tatmin veriyor.

Bir adam bir nehrin öteki tarafında yaşıyor ve onun lideri, benim liderimle kavga etti diye, biz aramızda kavga etmediğimiz halde, kalkıp birbirimizi öldürmeye kalkışmamızdan daha aptalca bir şey olabilir mi?


Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını duysaydı, dünyada pek az dost kalırdı.

Dünyevi şeylerin sevilmeleri için bilinmeleri gerekir. İlahi şeylerin bilinmeleri için sevilmeleri gerekir.

Menfaatler, gözü en tatlı şekilde kör eden araçlardır.

İnsanların tüm mutsuzluğu tek bir şeyden kaynaklanır: Bir odada, dinginlik içinde oturmayı bilmemek.

Bana filozofların değil, peygamberlerin haber verdiği Allah gerek.

Tanrıya inansan iyi olur, çünkü eğer haklıysan ebedi mutluluk seni bekliyor; ancak hatalıysan zaten bir şey farketmeyecek. Diğer taraftan eğer Tanrının var olmadığına inanıyorsan ve hatalıysan o zaman ebedi azap seni bekliyor, ancak haklıysan zaten bir şey farketmeyecek.

Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle başbaşa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar, ama en çok kendinden kaçar. Kendini bulmak istemez. Çünkü kendini iyice görebildiği zaman, istediği gibi olmadığını anlar, içinde müthiş bir zavallılık, hiçbir zaman dolduramayacağı uçurumlar, boşluklar bulur.

Halimiz gerçekten mutluluk verici olsaydı, kendimizi onun hakkında düşünmekten alıkoyma gereği duymazdık.

Görmek isteyenler için yeterince ışık, istemeyenler için yeterince karanlık vardır.

Eğer herkes dost sandığı kimselerin bir de kendi arkasından söylemiş olduklarını duysaydı, dünyada pek az dost kalırdı.

İyilikler iade edilebilme sınırı içinde kaldıkça hoşa gider, bu sınırı aşınca şükranın yerini nefret alır.

Bir yapıt oluştururken en son bulduğumuz şey, en başa neyin konulması gerektiğidir.

Şöhret o kadar tatlıdır ki, onunla ilgili olması kaydıyla, herşeyi severiz ölümü bile.

Her seçim bir vazgeçiştir.

Yasama güçsüzleşince, ahlak dejenere olur.

Kendileri hiç de hayranlık uyandırmayan şeylerin benzerlerini sunup yönetimin ilgisini çeken resim sanatı ne büyük bir kendini beğenmişlik.

Yararlı olmak ve bir başkasına yanıldığını göstermek istediğimizde, o kişinin söz konusu şeyi hangi açıdan ele aldığını gözlemlememiz gerekir, çünkü genelde bu şey o açıdan bakıldığında doğrudur. Bu gerçeği kabul etmeli, ancak bunun hangi açıdan yanlış olduğunu görmesini sağlamalıyız. Karşımızdaki bundan mutluluk duyacak, çünkü yanılmamış olduğunu, tek eksikliğinin bütün açılardan görememek olduğunu anlayacaktır. Çünkü her şeyi görmemesinden ve ele aldığı açıda doğal olarak yanılabilmesinden kaynaklanır.

Halimiz gerçekten mutluluk verici olsaydı, kendimizi onun hakkında düşünmekten alıkoyma gereği duymazdık.

Kalbin mantığa sığmayan, apayrı bir mantığı vardır.

Bir adamı gördüğümüzde kitabını anımsıyorsak bu kötüye işarettir.

Bilgili insan , diplomalı olan değil , istediği her şeyi başkalarının hakkını çiğnemeden elde edebilendir..

Ölüme, yoksulluğa, bilgisizliğe çare bulamayan insanlar, mutlu olmak için bunları hiç düşünmemek gerektiğini anladılar.

Papağan, temiz de olsa gagasını siler.

Kendi çizdikleri yüzden korkan çocuklar.

Çok büyük bir ihtimalle, bir gemiye kaptan olarak, o gemide doğmuş birini seçmeyiz.

Yüreğin kendi aklı vardır, aklın hiç bilmediği.

Kalbin kendine has nedenleri vardır ki, akıl hiç bir zaman anlayamaz.

Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. 

Şu zavallı çocuklar, "bu köpek benim' diyorlardı. 'orası güneşteki benim yerim.' İşte tüm dünyayı kuşatan gasbedip sahiplenme davasının nasıl başladığının en canlı timsali.

İnsanlığın bütün sorunları, kişinin tek başına bir odada sessizce oturamamasından kaynaklanır.
Bana filozofların değil, peygamberlerin haber verdiği allah gerek.
Tanrı'yı tanımak ve o'nu sevmek arasında ne çok fark vardır.

İnsanlar pek çok şeyi öğrenmişler; kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi.. Fakat çok basit bişeyi öğrenememişler insan gibi yaşamayı.

Ölümü düşünmek ne kadar tehlikesiz de olsa, ölümü hiç düşünmeden ona katlanmak daha kolaydır.

Genellikle, başkalarının bulduğu nedenlerdense kendi bulduğumuz nedenlerle daha kolay ikna oluruz.

Bana öyle geliyor ki sezar gidip dünyayı fethederek eğlenmek için fazla yaşlıydı. Bu tür bir eğlence auguste ve iskender'e uygundu: durdurulması zor, genç insanlardı onlar, ama sezar sanrım daha olgundu.

Şairlerin, sevgiyi kör olarak göstermeye hiç hakları yoktur: sevginin gözündeki bağ çikarılmalı ve görme gücü bundan böyle ona geri verilebilmelidir.

Düşünce gücümüz arttıkça, özgür insanların çoğaldığını görürüz. Basit insanlar, kişiler arasında bir ayrım görmezler.