Bir zamanlar bir köyde çok iyi kalpli bir palyaço yaşarmış. İyi kalpli palyaçonun hiç kimsesi yokmuş. Evde tek başına yaşayan palyaçonun bu yüzden canı çok sıkılıyormuş. “Ah” diyormuş kendi kendine: “Ne olurdu benimde yakınlarım, çocuklarım olsaydı”. Sonra devam ediyormuş “Onlarla konuşur, sohbet eder, hatta onları eğlendirmek için elimden geleni yapardım”.
Palyaço bu düşüncelerle evden çıktı, köyün sokaklarında dolaşmaya başladı. Böyle dolaşırken yolun kenarına oturmuş, içten içe ağlayan küçük, sevimli bir çocuk gözüne çarptı.
Çocuğun haline çok üzüldü. “Bu sevimli çocuğu çok üzen bir şeyler olmalı, acaba nedir” diye düşündü ve çocuğa sormaya karar verdi. Ağlayan çocuğun yanına sessizce yaklaştı, çocuğun başını okşayarak ve alçak bir sesle:
“Söyler misin seni üzen nedir? Sen çok iyi bir çocuğa benziyorsun, sana nasıl yardım edebilirim?” diye sordu.
Küçük çocuk, başını kaldırınca çok şaşırdı. Kendisiyle konuşan bu tuhaf elbiseli, tuhaf burunlu, yüzü boyalı adamı daha önce görmemişti. Adamın bu haline içinden gülmek geldi ama o kadar çok üzgündü ki, gülemedi. Sadece, hıçkırarak:
“Siz bana yardım edemezsiniz” diyebildi.
Palyaço kendi yalnızlığını unutmuştu. Çocuğu bu haliyle bırakmamaya karar vermişti.
“Ama belli olmaz, bana niçin ağladığını söylersen belki de sana yardım edebilirim” diye üsteledi.
Küçük çocuk, palyaçonun bu ısrarına dayanamadı ve niçin ağladığını anlatmaya karar verdi. Hıçkırıklar içinde;
“Benim” dedi küçük çocuk “hiç arkadaşım yok. Kimse benimle oynamıyor, kimse benimle konuşmuyor, kendimi çok yalnız hissediyorum; oysa ben de diğer çocuklarla oynamak, koşmak, konuşmak istiyorum”
Palyaço, diğer çocukların kendisiyle niçin oynamadıklarını çocuğa sormadı. Az önceki kararı bir kez daha aklından geçti; çocuğu bu haliyle bırakmayacaktı. Çocuğun yanına oturarak;
“Bak sana ne göstereceğim” diyerek cebinden küçük bir top çıkardı.
Çocuk, Palyaçonun avucundaki topa bakarken palyaço iki elini üst üste koyup arkasından avuçlarını açınca topun kaybolduğunu gördü. Top yok olmuştu. Çocuk şaşkınlık içinde bakarken bu sefer palyaço topu şapkasından çıkardı. Sonra palyaço ayağa kalkıp önce tavşan arkasından maymun taklidi yaptı. Küçük çocuk ağlamayı unutmuş palyaçonun hareketlerine kahkahalarla gülüyordu. Palyaço da çok mutlu olmuştu. Çocuğu mutlu etmek kendisine yalnızlığını unutturmuştu. İkisi de o kadar çok eğlenmişlerdi ki, gülmekten yorgun düşmüşlerdi.İkisi de yolun kenarına oturup geçenleri sessizce izlediler. Palyaço, küçük çocuğu diğer çocuklarla nasıl arkadaş yapabileceğini düşünüyordu. Biraz zaman geçtikten sonra sanki ne yapacağına karar vermiş gibi birden ayağa kalkarak:
“Gel” dedi küçük çocuğa.
Elinden tutup ayağa kaldırdı sonra doğruca diğer çocukların oynadığı parka gittiler. Parkta oynayan çocuklar, yanında küçük bir çocuk olan palyaçoyu görünce meraktan hemen yanına koştular. Palyaço çocukların ilgisini görünce fırsatı kaçırmadı. Hemen cebinden küçük topunu çıkardı, az önce yaptığı küçük sihirbazlık numarasını yaptı; arkasından maymun taklidi yaptı. Çocuklar onun hareketlerine kahkahalarla gülerken o başka başka hareketler yapıyor, onları daha da güldürüyordu.
O gün bütün çocuklar evlerine mutlu şekilde dönmüşlerdi. Anneleri ve babaları çocukların bu neşesine hem şaşırmış hem de sevinmişlerdi. Çünkü çocuklarını hiç bu kadar neşeli ve mutlu görmemişlerdi. O günden sonra palyaço, küçük çocukla birlikte diğer çocuklarla her gün buluşmaya, hava kararıncaya kadar birlikte eğlenmeye başladılar. Küçük çocuk diğer çocuklarla kaynaşmış, arkadaş olmuş, yalnızlıktan kurtulmuştu.
Ama küçük çocuk palyaçoyu üzen bir şeyin olduğunu farketmişti. Gerçi palyaço kendisiyle ilgili hiç bir şey anlatmamıştı ama çocuklardan ayrılır ayrılmaz düşüncelere daldığını, üzüldüğünü hissetmişti.
Bir gün bunu palyaçoya soracak gibi oldu ama palyaço konuyu hemen değiştirmişti. Bunun üzerine küçük çocuk palyaçoya yardım etmek için onun “sırrı”nı öğrenmeye karar verdi.
Yine böyle bütün çocuklarla eğlendikleri bir günün sonrasında palyaçoyu uzaktan görünmeyecek şekilde takip etmeye başladı. Palyaço takip edildiğinden habersiz, diğer evlerden oldukça uzak olan evine gitti. Hava biraz kararmıştı. Işığı yakıp yatağına sırtüstü uzandı. Belli ki yorgundu. Küçük çocuk sessizce pencereye yaklaştı ve palyaçonun ne yaptığını görmeye çalıştı. Bir de ne görsün.. Çocukları eğlendiren o neşeli, hep gülen, komik hareketler yapan palyaço gitmiş, yerine düşünceli, üzüntüden gözlerinden sessizce yaşlar akan bir adam gelmişti. Palyaço birisiyle konuşur gibi ağzını kımıldatıyordu. Kulağını pencereye dayadı ve palyaçonun ne söylediğini duymaya çalıştı. Palyaçonun şöyle dediğini duyar gibi olmuştu:
“Ben neden bu kadar yalnızım, neden benim kimsem yok, neden kimse benimle arkadaş olmuyor? Evet çocuklarla birlikte olmak, onları eğlendirmek, mutlu etmek çok güzel bir şey. İnsan kendisi için bir şey istemeden başkalarını mutlu edebiliyorsa o zaman kendisi de mutlu olabiliyor. Ama ben kendimi yine de çok yalnız hissediyorum. Çocuklar gibi büyükler de benimle arkadaş olsalar ne kadar mutlu olurdum”
Küçük çocuk bu sözleri duyunca çok üzülmüştü. Daha fazla dinlemeye dayanamadı ve koşarak eve gitti. Anne babasına kendisini bu kadar eğlendiren adamın aslında ne kadar mutsuz olduğunu bütün duyduklarını aktararak anlattı. Çocuğun annesiyle babası hem palyaçonun durumuna üzülmüşlerdi hem de kendilerinin ne kadar yanlış yaptıklarını anlamışlardı. Nasıl olurdu da çocukları bu kadar mutlu eden adamı bir gün olsun merak edip çağırmazlardı? O adamı eve davet etmek, onunla tanışmak neden hiç akıllarına gelmemişti?
Ertesi gün küçük çocuğun babası palyaçoyla sokakta karşılaştı. Küçük çocukda babasının yanındaydı. Baba Palyaçonun yanına yaklaştı ve kendisiyle tanışmak istediklerini, uygun bir zamanda eve akşam yemeğine beklediklerini söyledi. Palyaço böyle bir şeyle karşılaşacağını hiç düşünmemişti. Teklifi memnuniyetle kabul etti. O akşam palyaço küçük çocuğun ailesiyle tanıştı ve ondan sonra hep dost olarak kaldılar.
Çocuklarını mutlu eden palyaçonun durumunu öğrenen diğer çocukların aileleri de palyaço ile tanışarak o günden sonra onu hiç yalnız bırakmadılar. İnsanların sevgisi palyaçoyu çok mutlu etmişti.
Derleyen Adı :Sena Şat