Günlerden bir gün küçük kırlangıç bir adama aşık olmuş.
Ve adamın penceresinin önüne konup adama şöyle demiş:
“Ben seni çok seviyorum, lütfen pencereyi açıp beni içeri al ve birlikte yaşayalım.”
Adam:
“Olmaz alamam...Sen bir kuşsun, hiç kuş insana aşık olur mu?”demiş...
Kırlangıç tekrar:
“Lütfen pencereyi açıp beni içeri al, birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum, canın da
sıkılmaz, birlikte yaşar gideriz” diye yinelemiş isteğini...
Adam tekrar:
“Olmaz alamam...Lütfen uç git” diye cevap vermiş.
Üçüncü ve son defa kuş adamın penceresinin önüne konup son defa şöyle rica etmiş:
“Lütfen beni içeri al... Artık soğuklar da başladı, dışarıda kalamam biliyorsun. Ben sıcak havalarda yaşayabilirim sadece, beni içeri almazsan başka sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Ne olur beni
içeri al da burada kalayım. Birlikte yemek yer, omuzuna konar seni neşelendirir, sana arkadaşlık ederim.
Hem sen de benim gibi yalnızsın.”
Adam ona:
“Uç git artık! Ben yalnız kalabilirim, yaşayabilirim” demiş ve kuşu kovalamış...
Kırlangıç ta bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçmuş ve uzaklara gitmiş...
Adam kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmüş ve kendi kendine:
“Ben ne aptal, ne kadar akılsız bir adamım, niye kırlangıçla birlikte kalmayı kabul etmedim? Ne güzel
birlikte yaşardık” diye düşünmüş, çok pişman olmuş, pişman olmuş ama iş işten geçmiş...
Kendi kendine: “Nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir, ben de onu içeri alırım, birlikte mutlu bir hayat süreriz”, diye iç geçirmiş.
Ve penceresini sonuna kadar açıp beklemiş...
Havaların ısınmasıyla birlikte, kırlangıçlar sıcak ülkelerden geri dönmeye başlamışlar.
Ama onun kırlangıcı geri dönmemiş...Yazın sonuna kadar hiç penceresini kapatmadan pencerenin başında beklemiş adam, ama boşuna....
Kırlangıç yokmuş... Gelen kırlangıçlara sormuş, fakat onun kırlangıcını gören yokmuş.
Sonunda bir bilge kişiye gitmiş halini danışmak ve ondan bilgi almak için...
Bilge kişiye olayı anlattıktan sonra bilge kişi ona şöyle söylemiş:
“Kırlangıçların ömrü dokuz aydır”...