Aydınlanma çağında yetişmiş olmakla
birlikte, uygarlık eleştirisi ve doğaya dönüş önerisiyle romantik akıma
öncülük etmiş, monarşiye karşı halkın egemenliğini savunmasıyla Fransız
Devrimi’ni körüklemiş Rousseau’nun, Dijon Akademisinin "Eşitlik" temalı
tartışması için hazırladığı Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine
kitabı; insanlığın altın çağını yerleşik düzene geçmesiyle, toprak ve
madenleri işlemesini öğrenmesiyle yitirdiği, "işbölümü" ve "özel
mülkiyet"in uygarlaşma sürecini daha başından sakatladığı ve insanlar
arasındaki eşitsizliğin temeli olduğu gibi savları yüzünden yayımlandığı
yıl (1755) büyük ilgi ve tepkiyle karşılanmıştır.
Bir uygarlık
eleştirisi olarak da kabul edilen bu kitap, doğuştan edindiğimiz zekâ ve
beden eşitsizliğinin ötesinde, sonradan edindiğimiz eşitsizlikleri de
tartışmaya açmıştır.
*
Jean Jacques Rousseau tarafından 1754 yılında yazılmış kitap.
Türkiye'de baskısı Morpa Kültür Yayınları tarafından yapıldı. Hakan
Zengin tarafından çevrilen kitap 192 sayfadır.
Rousseau insanı ussal bir varlık olarak görmesi insanı ve kültürlerini
yalnızca türleşebilir olarak değil ama gelişebilir ve eksiksizleşebilir
olarak görmeye götürür. İnsanı "doğa durumu" diye bir şey yoktur, ya da
"doğa durumundaki" insan salt bir hayvandır. Ama homo sapiens
gelişebilirdir. Buna göre kültür hiçbir zaman dingin olmayan ve hiçbir
aşamasında dingin kalmaması gereken her zaman eksik bir süreçtir ve
yurttaşa genel bir kültür seviyesi sağlandığında eşitlik sağlanır.
İnsanlığın gelişimi iyiliksever despotizim yoluyla değil salt bir
özgürlükle mümkün olabilir. Aydınlamanın insanı değersizleştiren kuşkucu
bakış açısı ile karşıtlık içinde, Rousseau için insan özgür bir
varlıktır, ve ancak özgür bir varlık olarak moral bir varlıktır: Neyin
iyi, doğru, haklı, türeli ve gerçek olduğunu ona ancak kendi özsel
doğası bildirebilir.