“Barış
Avrupa krallarının umurunda değildir. Onlar kan dökerek ülkeleri ele
geçirirler sadece. Kralların danışmanları ise daha yüksek mevki
kapmaktan, keselerini altınla doldurmaktan başka bir şey düşünmeyen beş
para etmeyen dalkavuklardır.”
"Silahla kazanılan şeref, şerefsizliklerin en büyüğüdür."
"Farz
edelim ki beni yakalamak için ormandaki tüm ağaçları kestin ve bu sefer
şeytan senin peşine düştü. Tüm o ağaçları kestiğine yani bütün o
yasaları yerle bir ettiğine göre neyin arkasına saklanabilirsin."
"Çağımızın en büyük sorunlarından biri, çok fazla tahsilli insan olmasına rağmen az sayıda aydın olmasıdır."
‘’….
Aaslında kral için tebaasının olabildiğince az malı olması evladır
çünkü kendi güvenliği için bunun böyle olması gerekir, aksi halde halk
servet ve özgürlükten arsızlaşır. Servetin ve özgürlüğün olduğu yerde
insanlar katı ve adaletsiz buyruklara sabırla boyun eğmeyi zül sayar.
Buna karşın yoksulluk ve kıtlık insanları köreltir, uysallaştırır ve
isyana hazır cüretkâr ruhları eze eze öğütür."
"Kendini
beğenmek öyle bir cehennem yılanıdır ki, insanın yüreğine sinsice
süzülüp girer, onu zehirleyip gözünü kör eder, daha güzel bir hayata
giden yoldan saptırır onu. Bu sürüngen, insanların öylesine içine işler
ki, onu koparıp atmak kolay olmaz."
''Ütopialılar
aklı başında insanların, yıldızlar ve güneş dururken, bir incinin ya da
bir elmasın cılız parıltısına düşkünlüklerine şaşarlar. Bir koyunun
sırtında taşıdığı yükün en incesinden yapılmış giysiler giyiyor diye bir
insanın daha soylu, daha değerli olacağını sanması deliliktir onlar
için. Kendiliğinden hiç de yararlı olmayan altına neden bu kadar değer
verildiğini, insanın dilediği gibi kullandığı bir nesnenin nasıl
insandan daha üstün sayılabileceğini anlamıyorlardı. Bir de şuna
şaşırıyorlardı: nasıl oluyor da bir eşek kadar bile kafası işlemeyen
vicdansız, ahlaksız, budala zenginin biri, sadece birkaç torba altını
var diye, akıllı dürüst bir sürü insanı buyruğu altında köle gibi
kullanabiliyordu?''
‘’Az
bulunduğundan ötürü değerli sayılmaları insanoğlunun çılgınlığına
verilmeli. Tabiat, o eşsiz ana, altın ve gümüşü yararsız, boş nesneler
olarak çok derinlere gömmüş; oysa havayı, suyu, toprağı, iyi ve
gerçekten yararlı olan her şeyi gözler önüne sermiştir.’’
"Ve
açlıktan ölen, soğukta titreyen, hastane kapılarında can veren bir
insanın yazgısı ne denli acıysa; doğanın güzelliğinden, düşünceden,
şiirden, müzikten haz duyamayan bir insanın yazgısı da o denli acıdır."
"Tanrım,
bu bildiğimiz en iyi din olduğu için, bu şekilde ibadet etmek
bildiğimiz tek yol olduğu için sana bu şekilde yakarıyoruz. Yanılıyorsak
bizi affet…"
“Toplum
her insana eşit bir güvenlik sağlamalıdır... Kralın en kutsal görevi
kendinden önce halkın mutluluğunu düşünmektir. Zorba kralın tahtta
oturmaya hakkı yoktur. Halkın acıları iniltileri ortasında keyif sürmek
krallık değil zindan bekçiliği demektir.”
(Bu
söz bana Behlül Dânâ’nın bir hikâyesini hatırlatır: Bir gün Hârûn
Reşit, Behlül Dânâ’ya sorar: ”Hırsızlık etmenin cezası nedir?” Behlül
cevap verir: ”Eğer hırsız, hırsızlık etmeyi kendine iş edinmişse eli
kesilmelidir. Yok eğer aç kaldığı için yapıyorsa, Halife’nin eli
kesilmelidir.”)
‘’Halkın yoksulluğu kralın varlığını korur.’’
‘’Kralların sarayında felsefeye yer yoktur.’’
"Çünkü
bir devletin gelişmesi de, yıkılması da o devleti yönetenlerin ve
yargıçların elindedir. Yargıçların adam kayırmaları ve para tutkusuna
kapılmaları, bir devletin en sağlam ve en güvenilir yanı olan adaletini
yıkıverir.’’
‘’Hükümdarlar kendilerini barışın faydalarından çok savaş meselelerine adamışlardır.’’
‘’Halkın yararından söz edenler, aslında kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmezler.’’
‘’Aşırı
doğruluk aşırı haksızlık getirir. Kanunları yazanın aklı o kadar
hatasız, o kadar kesin midir ki buyruğunu dinlemeyen kılıcı hak etsin?’’
‘’Paranın insana işletmeyeceği suç yoktur.’’
"Hayal gücünü kaybeden toplum yarınsızdır."
‘’İyi bir kral nedir? Kurtların yaklaşmasına izin vermeyen bir çoban köpeği. Peki, kötü bir kral nedir? Kurdun ta kendisi.’’
‘’İnsan ne denli yükselirse, o denli kötü olur düşüşü.’’
‘’Tanrı
bize yalnız başkasını değil kendimizi öldürmeyi bile yasak etmiş. Oysa
biz yasaların gölgesine sığınarak birbirimizi boğazlayabiliyoruz!’’
‘’Hayatta hiçbir şey insan hayatı kadar değerli değildir.’’
‘’Kötülük yapmak isteyen, sadece karşısına bir engel çıktığı için bu kötülüğü yapmamışsa niçin suçlu sayılmasın?’’
‘’Kralın
istediğini kitaba uydurmaktan kolayı mı var? Ya yasalarda yeri bulunur,
ya da bir yasanın sözleri gereğince yorumlanır.’’
‘’Bütün
zenginliğin bir avuç açgözlü insanın elinde bulunduğu ve çoğunluğun
sefalet içinde yaşadığı bir toplumda kimse mutlu olamaz.’’
‘’Her şeyin parayla ölçüldüğü yerlerde, lükse ve ahlaksızlığa hizmet eden çok sayıda gereksiz zanaat ortaya çıkmıştır.’’
‘’Çiğnenip geçilir kralların çizdiği bütün sınırlar, krallar ölür, ütopyalar değil.’’
‘’Saygınlık, dilenciler üzerinde otoritesini uygulamakla değil, zengin ve mutlu insanları yönetebilmekle sağlanır.’’
Hayal gücünü kaybeden toplum yarınsızdır.