Yola çıkan kişi nereye ulaşabileceğini, ancak yürüyüp, yolu aşıp, vararak bilebilir
- yol, yürünmeden, bilinmez...
Kendi yönünü bulamayan kişi için,
`yol` yoktur- bir sürüklenmedir
bütün `yürüme`si...
Kendi yolunu bulamayan,
bütün yolları boşuna yürür.
- yol, yürünmeden, bilinmez...
Kendi yönünü bulamayan kişi için,
`yol` yoktur- bir sürüklenmedir
bütün `yürüme`si...
Kendi yolunu bulamayan,
bütün yolları boşuna yürür.
*
Yolcuya, yürünmeden, `yardım` edilemez.
- Duran, yürüyeni anlayamaz.
Yol üstünde tek `yardım` yolu,
yürümektir.
`Yardım` yoktur zaten: Ya, yerleşen kişi için,
yanına yerleşmek, ya da, yürüyen kişi için,
yanında yürümek - bakşa `yardım` yolu
yok...
*
Ötekilere dürüst davranmaya çalıştığımızda bile,
bir şey yapmaya çalışmakta olmak, gelir dikelir
dürüstlüğümüzün üstüne - akbaba gibi...
Dürüstlüğümüz bile, zaten, bir hoştur!
*
tek bir anlamlı bütün - bir kişi - olarak, tek bir
yerde duramayız bir türlü - çeşitli parçalara
bölünmüş, bazen dağınık, bazen toparlanarak, ama hep
yeniden dağılarak, birkaç koldan ilerlemeye çalışırız.
Tek bir yön tutturamamış olmanın acısını çekeriz hep,
ama, aslında, o `tek` yön, olsaydı - bulunsa,
bulunabilseydi - sonumuz olurdu.
Yürüme
Cemal süreya için
Bir şairin gözleri kapanınca dünyada görülecek şeyler azalır...Tümceler