18 Şubat 2019

Martin Luther’in, 95 Maddelik Tezi

Endüljansların Kudret ve Yararı Açıklamaları Üzerine Tartışma (Latince: Disputatio pro declaratione virtutis indulgentiarum) veya kısaca Doksanbeş Tez, kilise vaizleri tarafından Endüljans (günahların af edildiğini gösterir belge) satışına karşı, 1517'de Martin Luther tarafından yazılmış ve Protestan Reform'un başlamasına sebep olduğu iddia edilen akademik şerh, doksan beş maddelik eleştiri.
Günah Affı Belgesi (Endüljans) satışını ve satışa izin veren Katolik Kilisesi ile Papa'nın tutumunu eleştiren doksanbeş tez; Katolik Kilisesi'nin Avrupa'daki siyasi gücünün zayıflamasında önemli bir etken olarak kabul edilir.
Wittenberg Üniversitesi'nde, 'din ahlakı' bölümünde öğretim görevlisi olan Rahip Martin Luther, Endüljans hakkındaki eleştirisini 31 Mart 1517 tarihinde Mainz Şehri Başpiskoposu Brandenbuglu Albert'e gönderir. Tezin yazım tarihi olarak kabul edilen bu tarih, aynı zamanda Protestan Reformu'nun da başlangıcı kabul edilmekte ve her yıl 31 Mart, Reform Günü olarak anılmaktadır.
Doksan Beş Tezin Brandenburglu Albert'e mektup olarak gönderilmesinden sonra, Wittenberg kiliseleri ile Üniversite'ye de gönderildiği ve ayrıca Wittenberg'deki All Saint's (Tüm Azizler) Kilisesi (Schlosskirce-Kale Kilise) kapısına asılarak halka yayınlandığı iddia edilmektedir.
Hristiyanların öldükten sonra Araf'ta, işledikleri günahların cezasından kurtulmaları için satılan Endüljans Belgesi aleyhine, Luther;
  • ilk tezinde Matta İncili 4:17'deki İsa'nın "Tövbe edin" sözüne gönderme yaparak, tövbenin Hristiyan'ın kendi içinde yaşadığı bir mücadele olduğunu söyler;
  • 20, 21 ve 22. tezlerinde, böylesi genel bir tövbe kabulünün bizzat Tanrı tarafından yapılabileceğini iddia ederek, Katolik Kilisesi ve Papa'yı yetkisi dışına çıkmakla eleştirir;
  • 35. ve 36. tezlerinde, Endüljans Belgesinin, Hristiyanların gerçek bir pişmanlıkla tövbe etmelerinin önünü kapattığını ve günah işlemekten çekinmemelerine sebep olduğunu savunur;
  • 41-47. tezleri arasında, Hristiyanlar için bağışlanmayı dilemenin, Endüljans Belgesi'nden daha az bir değerde görülmeye başlandığından bahsetmiştir.
  • 94. ve 95. tezi ile eleştirisini sonlandırır:
94.) Hristiyanlara; cezalar, ölümler ve cehennemden geçerek başları olan Mesih’i takip etme hususunda gayretkeş olmaları öğütlenmeli
95.) ve yalancı bir ruhani teminatla kendilerini teselli edecekleri yerde, pek çok ıstırap yaşayarak Göklerin Melekutu’na varmaları hususundan emin olmaları gerektiği söylenmelidir.

Özellikle Endüljans vaizi Johan Tetzel ile girişilen yazılı tartışma (pamphlet war) ile birlikte, 'Doksanbeş Tez'in etkisi ve Luther'in ünü daha büyük hızla yayıldı. Kilise Yöneticileri Luther'i aforoz edilebileceği bildiriminde bulundular. Luther, 1521'de görevinden istifa etti.
Kilise iktidarına karşı olan bölgesel güç sahibi otoriteler ile Luther'in Kilise eleştirisinin hareketlendirdiği halkın, 'Endüljans karşıtlığı' adı altında birleşerek Protestan Reformu'nu başlattığı kabul edilmektedir. Avrupa'daki güç, mülk ve iktidar sahiplerini değiştiren bir hareketin başlangıç belgesi olarak kabul edilir.
Coğrafi keşifler ile artan ticaretin oluşturduğu yeni ekonomik durum sonucu maddi olarak sarsılan kimi soylular ile Kilise arasında mülk ve iktidar çekişmeleri yaşanmaya başlandığı bir dönemde yayınlanmış olan 95 Tez; soyluların mülk ve iktidar taleplerinin halk düzeyinde karşılık bulmasına yardımcı olmuştur. Belgenin halk içerisinde bu etkinliği kazanabilmesiyle, toplum içi bölünmenin derinleştiği ve uzun yıllar -dini savaş görünümünde- iktidar savaşları yaşanmasında, önemli bir etken olduğu kabul edilmektedir...   tr.wikipedia.org

Martin Luther’in, 95 Maddelik Tezi
Turkish Translation of Martin Luther’s “95 Theses”,
 Prof. Dr. Kaan H. Ökten,
Maltepe University, Istanbul
(kaanokten@maltepe.edu.tr)
Martin Luther:
 “Disputatio pro Declaratione Virtutis Indulgentiarum”
(Endüljansların Kudretine ve Yararına Dair İfşaatlarla İlgili Münazara)
31 Ekim 1517
Hakikat aşkıyla ve hakikatin temellerini açığa çıkarma arzusuyla saygıdeğer Papaz
Martin Luther (serbest sanatlar ve kutsal teoloji Magister’i ve de aynı yerde üniversite
profesörü) önderliğinde Wittenberg’de aşağıdaki önermeler hakkında bir münazara
yapılacaktır. Bu yüzden şahsen Wittenberg’e gelip de sözlü olarak tartışamayacak
olanların fikirlerini yazılı olarak sunmalarını rica etmektedir. Rabbimiz İsa Mesih adına.
Amin.

1. Rabbimiz ve Efendimiz İsa Mesih “Tövbe Edin”
(Matta 4:17: “İsa vazedip: Tövbe edin, çünkü göklerin melekutu yakındır, demeğe o vakitten başladı.”hakkı kullanabilir.
 Buna rağmen suçları affetme hakkı olmadığı düşünülürse, suç tamamıyla affedilmiş sayılmayacaktır.) diye buyurduğunda, inananların tüm hayatının tövbe olması gerektiğini istemiştir.
2. Bu söz, rahiplerce icra edilen sakramental tövbe, yani günah çıkarma ve kefaret
ödeme olarak anlaşılamaz.
3. Bununla beraber sadece içsel tövbe demek de değildir. Hayır, bedene dışsal olarak
çeşitli ıstıraplar vermeyen, nefsi köreltmeye yaramayan içsel tövbeler yoktur.
4. O halde [günahın] cezası, insanın kendi kendini yargılaması devam ettiği sürece
bitmeyecektir. Zira bu, hakiki içsel tövbedir ve göklerin melekutuna kavuşmamıza
dek sürecektir.
5. Papa ya şahsen ya da Kilise Kanunu’nun otoritesiyle verdiği cezaların dışındakileri
bağışlayamaz ya da bunları bağışlamak istemez.
6. Papa suçları bağışlarken bunların Tanrı tarafından bağışlandığını ilan edip buna
şahadet etmesi gerekir ve sadece kendi affetme yetkisi dahilindeki hallerde bu
Matta 4:17: “İsa vazedip: Tövbe edin, çünkü göklerin melekutu yakındır, demeğe o vakitten başladı.”
hakkı kullanabilir. Buna rağmen suçları affetme hakkı olmadığı düşünülürse, suç
tamamıyla affedilmiş sayılmayacaktır.
7. Tanrı suçu bağışlarken, kişiyi hem her şeyde mütevazı kılar ve hem de onu kendi
vekili olan rahibin hükmü altına alır.
8. Tövbe usullerine dair Kilise Kanunları sadece yaşayan insanlar için bağlayıcıdır, söz
konusu Kanunlar’a göre hiçbir şey ölmüşlere tatbik edilemez.
9. O halde Papa’nın şahsında teveccüh eden Kutsal Ruh bize karşı müşfiktir, çünkü
saldığı fermanlarda Papa, ölümden ve zorunlu hallerden her seferinde imtina eder.
10. Ölmekte olanların durumunda Araf için de Kanuni kefaret (“Kilise Kanunu” anlamında.) buyuran rahiplerin
yaptıkları bu yüzden cahilce ve fenadır.
11. Kanuni cezanın Araf cezasına dönüştürülmesi fikri, apaçık biçimde görülebileceği
üzere, piskopozlar uyurken ekilip yeşeren yaban dikeni gibidir.
12. Eskiden Kanuni cezalar, hakiki pişmanlığın göstergesi olarak Absolüsyon’dan (“Absolüsyon”: Günahtan bağışlanma sakramenti.)
Esasen, ruhun cismani sınırlarından “mezun” olma işlemi
anlamındadır.
sonra değil önce verilirdi.
13. Ölmekte olanlar bütün cezalardan ölüm dolayısıyla kurtulmuşlardır. Kanuni
kurallara göre onlar, artık ölmüş kabul edilir ve bu nedenle bütün cezalardan
hukuken serbest kalırlar.
14. Ölmekte olanların kusurlu ruh hali ile kusurlu Tanrı aşkı, zorunlu olarak beraberinde
büyük bir korku getirir. Tanrı aşkı ne kadar az ve ruh hali ne kadar kusurlu ise,
korku da o kadar büyük olur.
15. Bu korku ve dehşet, Araf cezasını oluşturmak açısından (başka şeyler hakkında
hiçbir şey söylemiyoruz) tek başına yeterlidir, çünkü bu, ümitsizliğin dehşetine çok
yakındır.
16. Cehennem, Araf ve Cennet arasındaki fark ümitsizlik, yarı ümitsizlik ile güven ve
selamet arasındaki fark kadar birbirinden ayrı gibi.
17. Araf’taki ruhların dehşetin azalmasına ve Tanrı aşkının artmasına ihtiyaç duydukları
açıktır.
18. Ayrıca ne akıl, ne de Kutsal Kitap delilleri onların mükafat kazanabilme ya da Tanrı
aşklarının artabilmesi halinin dışında olduğunu ispat edemeyeceği de aşikardır.
19. Onların ya da en azından bazılarının, kendi selametlerinden emin oldukları ya da
bunun teminat altında olduğunu düşündükleri halde, biz bu hallerden çok emin
olsak da bu hallerin ispat edilemeyeceği aşikardır.
20. Buna göre, bütün cezaların tam bağışlanmasından söz eden Papa, gerçekte bütün
cezaları değil kendisinin hükmettiği cezaları bağışladığını demek istemektedir.
21. Buna göre, Papa’nın bağışlamasıyla bir insanın bütün cezalardan kurtulduğunu ve
selamete erdiğini söyleyen Endüljans vaizleri yanılgı içindedir.
22. Zira Papa, Kanun’a göre bu hayatta ödenmesi gereken hiçbir cezayı Araf’taki ruhlar
için bağışlayamaz.
23. Eğer birinin bütün cezalarını bağışlamak mümkün olsaydı, bunu ancak en
mükemmel insanlar için yapmak mümkün oldurdu, yani en azlar için.
24. Ayrım yapmaksızın ve büyük bir şatafatla yürütülen cezadan kurtulma vaatleri,
insanların büyük bir kısmının mecburen aldatılması anlamına gelir.
25. Papa’nın Araf üzerinde sahip olduğu kudret, herhangi bir piskopozun ya da papazın
özel olarak kendi piskopozluk bölgesindeki ya da cemaati dahilindeki kudretinden
hiçbir farkı yoktur.
26. Papa, anahtarların gücüyle değil de (ki bu konuda o bu güce sahip değildir),
başkası adına yalvararak [Araf’taki] ruhların bağışlanmasını dilediğinde doğru
yapmış olur.
27. Paranın para kutusuna atılmasıyla birlikte ruhun daha o an [Araf’tan] uçup
kurtulduğu sadece bir insan öğretisidir.
28. Paranın para kutusuna atılmasıyla, ancak kârın ve hırsın artacağı kesindir, ama
Kilise’nin başkası adına yalvarmasının bir netice vermesi sadece Tanrı lütfuna
kalmıştır.
29. Araf’taki bütün ruhların oradan parayla kurtulmak istediğini kim bilebilir ki? Örneğin
Aziz Severinus ile Paskalis’in bunu istemedikleri rivayet edilir.
30. Hiç kimse kendi pişmanlığında samimi olup olmadığını bilemez, tam bağışlanmaya
kavuşup kavuşmadığını ise hiç bilemez.
31. Gerçekten tövbekar olan insan çok nadirdir, aynı şekilde gerçekten ve samimiyetle
Endüljans satın alan insan da çok nadirdir.
32. Bağışlanma belgelerine sahip oldukları için kendi selametlerinden emin olanlar,
bunu onlara öğreten üstatlarla birlikte ebediyete kadar mahkum olacaklardır.
33. Papa’nın bağışlanma belgelerinin Tanrı ile insanı uzlaştıran, Tanrı’nın paha biçilemez
bir armağanı olduğunu söyleyenlere karşı ne kadar tetikte olunsa azdır.
34. Zira bu Endüljans lütufları, sakramental kefaretin cezalarıyla ilgilidir, bunlar ise
insanlar tarafından tayin edilmiştir.
35. Araf’tan ruh satın alıp kurtarmak ya da günah çıkarma belgeleri satın almak
isteyenler için pişmanlık beyanının gerekli olmadığını vaazedenler, Hıristiyanca
öğretiyor değildirler.
36. Her hakiki tövbekar Hıristiyan, bağışlanma belgeleri olmadan da cezadan ve suçtan
tamamıyla bağışlanma hakkına sahiptir.
37. Ölü ya da canlı her hakiki Hıristiyan, Mesih’in ve Kilise’nin bütün hayırlarından
payını alır. Bu ona Tanrı tarafından verilmiştir, bağışlanma belgesi olmasa bile.
38. Yine de Papa aracılığıyla bahşedilen bağışlanmalar ve [Kilise’nin rahmet hazinesine]
katılmalar, daha önce de söylediğim gibi, Tanrısal bağışlanmanın ifşaası oldukları
için hiçbir şekilde küçümsenmemelidir.
39. En alim teologlar için bile, halkın karşısında bir yandan Endüljansların bolluğunu,
diğer yandan da pişmanlığın samimiyetini salık vermeleri çok zor olacaktır.
40. Hakiki pişmanlık, cezayı arar ve sever. Fakat Endüljansların bolluğu, sadece
cezaların gevşekliğine ve cezalardan nefret edilmesine, en azından nefret etmek için
[bir vesile oluşturmasına] sebep olur.
41. Papa’nın bağışlamaları dikkatli biçimde vaazedilmelidir, zira aksi halde halk, yanlış
yola saparak, sevginin diğer hayır eserlerine nispetle Endüljansı tercih etmeyi
düşünebilir.
42. Hıristiyanlara; Endüljans satın almanın, diğer merhamet işleri ile hiçbir şekilde
karıştırılmaması gerektiğinin Papa’nın da görüşü olduğu öğretilmelidir.
43. Hıristiyanlara; fakirlere hibe ya da muhtaçlara yardım etmekle, bağışlanma belgesi
satın almaktan daha hayırlı bir şey yaptığı öğretilmelidir.
44. Sevgi, sevginin eserleriyle büyür ve insan böylece hayra erişir. Fakat bağışlanma
belgeleriyle insanlar hayra erişmez, sadece cezadan kısmen serbest kalır.
45. Hıristiyanlara; muhtaç birisini görmezlikten gelerek parasını bağışlanma belgesi
satın almak için harcayanların, Papa’nın Endüljansını değil, Tanrı’nın gazabını satın
almış oldukları öğretilmelidir.
46. Hıristiyanlara; ihtiyaçlarından fazlasına sahip olanlar hariç, aileleri için hayati
öneme sahip olan para ve eşyayı kendilerine ayırmaları ve bunları kesinlikle
bağışlanma belgeleri için harcamamaları öğretilmelidir.
47. Hıristiyanlara; bağışlanma belgelerini satın almanın, bir Tanrı emri değil, serbest
iradenin bir kararı olduğu öğretilmelidir.
48. Hıristiyanlara; bağışlanma belgeleri bahşeden Papa’nın aslında, bu Endüljansların
getirdiği paradan ziyade dualara ihtiyaç duyduğu, bu yüzden de esasen bu duaları
arzuladığı [ve beklediği] öğretilmelidir.
49. Hıristiyanlara; bütün güvenlerini emanet etmedikçe Papa’nın bahşettiği bağışlanma
belgelerinin yararlı, fakat bu belgeler dolayısıyla Tanrı korukularını kaybetmelerinin
ise tamamıyla zararlı olduğu öğretilmelidir.
50. Hıristiyanlara; Papa’nın, Endüljans vaizlerinin kullandığı cebir ve zordan haberi
olsaydı Aziz Petros Kilisesi’ni Mesih’in kuzularının deri, et ve kemikleri üzerine inşa
etmektense onun yanıp kül olmasını yeğleyeceği öğretilmelidir.
51. Hıristiyanlara; Papa’nın asıl arzu ve görevinin, bazı Endüljans avcılarının zorla para
topladıkları pek çok insana zati parasından vermek olduğu, Aziz Petros Kilisesi’ni
bile bu amaç için satıp elde edeceği parayı o muhtaçlara vermek isteyeceği
öğretilmelidir.
52. Bağışlanma belgelerinin selameti güvenceye aldığı beyhude bir düşüncedir, aracılar
ve hatta bizzat Papa ruhunu bu Endüljans için kefil etse bile.
53. Çevre kiliselerde bağışlanma belgelerinin vaaz edilebilmesi için Kilise’de Tanrı
Kelamı’nın susması için uğraşanlar Mesih ve Papa düşmanlarıdır.
54. Aynı vaaz süresi içinde Kelam’a ayrıldığı kadar veya ondan daha fazla bir süreyi
bağışlanma belgelerine ayırmak Tanrı Kelamı’na haksızlık etmektir.
55. Bağışlanma belgesi, ki bu çok küçük bir şeydir, tek bir çanla, tek bir alay ve
seremoni ile kutlanıyorsa; İncil’in, ki bu en büyük olandır, yüz çanla, yüz alayla ve
yüz seremoniyle vaaz edilmesi gerektiği Papa’nın tartışmasız görüşüdür.
56. Papa’nın Endüljansı ihsan ettiği Kilise’nin Rahmet Hazineleri, Mesih halkı tarafından
yeterince bilinmediği gibi, bu Hazinelerin içeriği dahi isimlendirilmemiştir.
57. Hazinelerin fani şeylerden meydana gelmediği aşikardır, zira aksi takdirde vaizlerin
çoğu bu hazineleri bu kadar bol elle dağıtmaz, onları ellerinde biriktirip artırmaya
çalışırlardı.
58. Ayrıca bu Hazineler, Mesih ya da Azizlerin fazilet ve kazanımlarından da meydana
gelmemiştir, zira Papa olmadan bile bu Hazineler kendiliğinden içsel insana inayet,
dışsal insana ise dert, ölüm ve cehennem sağlamaktadır.
59. Aziz Laurentius Kilise Hazinesinin fakirlere ait olduğunu söylerken, bu ifadeyi
çağının anlayışı içinde kullanmıştır.
60. Bu Hazinenin Mesih’in fazileti aracılığıyla armağan edilmiş olan Kilise Anahtarları
olduğunu söylersek cüret etmiş olmayız.
61. Çünkü kendisine tahsis edilmiş olan cezaların ve belirli hallerin affedilmesi için
Papa’nın bizzatihi yeterli ve yetkin olduğu açıktır.
62. Kilise’nin hakiki Hazinesi Tanrı’nın ihtişam ve inayetine dair En Kutsal İncil’dir.
63. Fakat bu Hazine, birinciyi sonuncu yaptığı için doğal olarak çoğunluğun nefretini
kazanmıştır.
64. Öte yandan sonuncuyu birinci yapan Endüljans hazinesi doğal olarak en çok kabul
görendir.
65. Bu yüzden İncil’in Hazineleri geçmişte zenginliğin sahiplerini (“Tanrı sevgisi ve iman sahibi” anlamında.)
avlamak için
kullanılmış ağlardır.
66. Endüljans hazineleri ise, zenginlik sahiplerini (“Mal ve mülk sahibi” anlamında.)
avlamak için kullanılan ağlardır.
67. Vaizlerin büyük bir çığırkanlıkla Endüljansın en büyük lütuf olduğunu dile
getirmeleri gerçekten de bir lütuf, zira bu iyi bir kazanç kapısı.
68. Fakat gerçekte bunlar, Tanrı’nın inayeti ve Haç’ın takvası ile karşılaştırıldığında en
küçük olanlardır.
69. Piskopoz ve papazların Papa’nın Endüljans Komiserleri’ne büyük bir saygıyla izin
verme zorunluluğu vardır.
70. Fakat bundan da fazla olarak, gözlerini daha da çok keskinleştirmek ve kullaklarını
daha da çok açmak zorundadırlar, ki bu Komiserler, Papa’nın vekilliğini vaaz
edecekleri yere kendi saçmalıklarını vaaz etmesinler.
71. Papalığın bağışlanma belgelerinin hakikatine karşı gelenler aforoz edilsin ve
lanetlensinler.
72. Fakat Endüljans vaizlerinin haddini bilmezliğine ve küstahlığına karşı muhafızlık
edenlere kutlu olsun.
73. Papa, bağışlanma belgelerinin ticaretinde çeşitli hileler yapanlara karşı haklı
biçimde hiddetlenip onları aforoz etmektedir.
74. Fakat Papa, bağışlanma belgelerini bahane ederek kutsal sevgi ve hakikatte hile
yapmaya kalkışanlara karşı daha da çok hiddetlenme isteğindedir.
75. Papa’nın Endüljanslarının, Tanrı Doğuran’a (“Tanrı Doğuran” Meryem (theotokhos) anlamındadır.)
karşı bir tecavüzü bile (ki bu
imkansızdır) affedecek kadar güçlü olduğunu sanmak delilikten başka bir şey
değildir.
76. Biz ise buna karşılık, Papa’nın Endüljansının, en küçük bir affedilebilir günahı bile
bizzatihi suçu açısından kaldıramadığını söylüyoruz.
77. Denmektedir ki, Aziz Petros şimdi Papa olsaydı daha fazla inayet ihsan etmesi
mümkün olamazdı. Bu, Aziz Petros’a ve Papa’ya karşı bir küfürdür.
78. Biz ise buna karşılık, mevcut Papa’nın ve genel olarak bütün Papaların daha da
büyük inayetleri tasarruflarında bulundurduklarını söylüyoruz. Bu inayet İncil’dir:
Korintoslular’a Birinci Mektup 12’de yazılmış olduğu üzere: “Şifa veren ruhsal
bağışlar ve yetenekler”
(Korintoslulara Birinci Mektup: “Ruhsal bağışlar çeşit çeşittir, ama onları sağlayan Ruh aynıdır.” (12:4). “Yine
aynı Ruh aracılığıyla birine iman, o tek Ruh’la başkasına hastaları iyi etmek için ruhsal bağışlar verilir. Birine
mucizeler oluşturan güçlü işler, başkasına peygamberlik, başkasına ruhları ayırt edebilme yeteneği, başkasına
çeşitli diller, başkasına da yabancı dilleri çevirme yeteneği verilir. Bunların tümünü tek ve aynı Ruh etkiler;
istemi uyarınca herkese ayrı ayrı dağıtır.” (12:9-11).)
vs.
79. [Endüljans vaizlerince tertip edilip Kilise’lere yerleştirilen] Papalık armasıyla tezyin
edilerek öncelikli bir yere asılmış olan bir Endüljans Haçının Mesih Haç’ı ile eşit
değerde olduğunu söylemek küfürdür.
80. Böyle şeylerin halk arasında yayılmasına neden olan vaazlara izin veren piskopoz,
papaz ve teologlar mutlaka hesap vereceklerdir.
81. Bu küstah Endüljans vaazları yüzünden okumuş adamların bile, Papa’nın saygısına
karşı iftirada bulunanları engellemeleri ve hatta Laik’lerin kurnaz şüphelerinden
kurtarmaları zorlaştırmaktadır.
82. Örneğin:
(Burada söz konusu iftiralara ve “kurnaz şüpheler”e örnekler vermektedir.)
Kilise’yi inşa etmek için kullandığı hayırsız para uğruna, yani çok da
geçerli olmayan bir nedenle, sonsuz sayıda ruhu selamete kavuşturduğuna göre,
kutsal sevgi aşkına ve Araf’taki ruhların acil ihtiyaçları dikkate alındığında, yani
gerçekten geçerli bir nedenle, Papa niçin Araf’ı bütün ruhlardan boşaltmıyor?
83. Yahut: Endüljans’la selamete kavuşmuş olanlar için dua etmek yanlışsa eğer,
ölmüşlerin cenaze törenlerine ve seneyi devriye törenlerine niçin devam ediliyor?
Ayrıca ölmüşler adına kurulan vakıfların iade edilmesine ya da kapatılmasına izin
verilmiyor?
84. Yahut: Tanrı ve Papa karşısındaki bu yeni dindarlık nasıl bir şeydir ki, kafir ve
düşman bir adama Tanrı dostu bir inananın ruhunu Araf’tan satın alarak onu
kurtarma izni veriliyor da, bu inanan ve mahbubun ruhu kendi ihtiyacı dolayısıyla
saf sevgi aşkına serbest bırakılmıyor?
85. Yahut: Fiilen ve kullanılmaya kullanılmaya bizzatihi iptal edilmiş sayılan Kilise’nin
Tövbe Kanunları niçin kaldırılmıyor da, hala Endüljansların ihsan edilmesi
neticesinde para karşılığında bunlardan doğan cezalardan (sanki bu Kanun daha
geçerliymişçesine) bağışlanma sağlanıyor?
86. Yahut: Şimdiki zenginliği en zengin para babalarından daha çok olan Papa, sadece
Aziz Petros Kilisesi’ni fakir inananların parası yerine kendi parasıyla inşa ettirmiyor?
87. Yahut: Papa zaten tam tövbe ederek tüm günahlarının cezalarından bağışlanmaya
ve kutsal Hazineden tam paydaşlığa hak kazanmış olanların nesini bağışlamakta
veya neyin paydaşlığını ihsan etmektedir?
88. Yahut: Papa şimdi tek bir defa yaptığını günde yüz defa yapsa ve her inanana bu
bağışlanmaları ve paydaşlıkları ihsan etse, Kilise’ye bundan daha büyük bir kutsiyet
gelebilir miydi?
89. Papa bağışlanma belgelerini para kazanmak için değil de ruhları selamete
kavuşturmak için ihsan ettiğinden, aynı etkiye sahip oldukları halde bundan önce
ihsan edilmiş olan Endüljansları ve bağışlanma belgelerini niçin iptal etmektedir?
90. Laik’lerin bu hoş olmayan argümanlarını ve şüphelerini sadece cebren bastırmak ve
makul argümanlar göstermeden bunlardan kaçınmak, Kilise’yi ve Papa’yı
düşmanlarının alay konusu haline getirmekte, Hıristiyanların ise mutsuz olmasına
neden olmaktadır.
91. Bu halde bağışlanmalar Papa’nın ruhuna ve düşüncesine uygun biçimde vaaz
edilseydi eğer, bütün bu şüpheler kolayca çözümlenecek, hatta ortaya bile
çıkmayacaktı.
92. O zaman şu [yalancı] peygamberlere lanet olsun ki, Hıristiyanlara “Barış, Barış”
derler de aslında barış değildir.
93. Öte yandan şu [gerçek] peygamberlere kutlu olsun ki, Hıristiyanlara “Haç, Haç”
derler de aslında [dert olup taşınması gereken] bir haç değildir.
94. Hıristiyanların cezalar, ölümler ve cehennemden geçerek başları olan Mesih’i takip
etme hususunda gayretkeş olmaları öğütlenmeli;
95. ve yalancı bir ruhani teminatla kendilerini teselli edecekleri yerde pek çok ıstırap
yaşayarak Göklerin Melekutu’na varmaları hususundan emin olmaları gerektiği
söylenmelidir.