Endüljansların Kudret ve Yararı Açıklamaları Üzerine Tartışma (Latince: Disputatio pro declaratione virtutis indulgentiarum) veya kısaca Doksanbeş Tez, kilise vaizleri tarafından Endüljans (günahların af edildiğini gösterir belge) satışına karşı, 1517'de Martin Luther tarafından yazılmış ve Protestan Reform'un başlamasına sebep olduğu iddia edilen akademik şerh, doksan beş maddelik eleştiri.
Günah Affı Belgesi (Endüljans) satışını ve satışa izin veren Katolik Kilisesi ile Papa'nın tutumunu eleştiren doksanbeş tez; Katolik Kilisesi'nin Avrupa'daki siyasi gücünün zayıflamasında önemli bir etken olarak kabul edilir.
Wittenberg Üniversitesi'nde, 'din ahlakı' bölümünde öğretim görevlisi olan Rahip Martin Luther, Endüljans hakkındaki eleştirisini 31 Mart 1517 tarihinde Mainz Şehri Başpiskoposu Brandenbuglu Albert'e gönderir. Tezin yazım tarihi olarak kabul edilen bu tarih, aynı zamanda Protestan Reformu'nun da başlangıcı kabul edilmekte ve her yıl 31 Mart, Reform Günü olarak anılmaktadır.
Doksan Beş Tezin Brandenburglu Albert'e mektup olarak gönderilmesinden sonra, Wittenberg kiliseleri ile Üniversite'ye de gönderildiği ve ayrıca Wittenberg'deki All Saint's (Tüm Azizler) Kilisesi (Schlosskirce-Kale Kilise) kapısına asılarak halka yayınlandığı iddia edilmektedir.
Hristiyanların öldükten sonra Araf'ta, işledikleri günahların cezasından kurtulmaları için satılan Endüljans Belgesi aleyhine, Luther;
Günah Affı Belgesi (Endüljans) satışını ve satışa izin veren Katolik Kilisesi ile Papa'nın tutumunu eleştiren doksanbeş tez; Katolik Kilisesi'nin Avrupa'daki siyasi gücünün zayıflamasında önemli bir etken olarak kabul edilir.
Wittenberg Üniversitesi'nde, 'din ahlakı' bölümünde öğretim görevlisi olan Rahip Martin Luther, Endüljans hakkındaki eleştirisini 31 Mart 1517 tarihinde Mainz Şehri Başpiskoposu Brandenbuglu Albert'e gönderir. Tezin yazım tarihi olarak kabul edilen bu tarih, aynı zamanda Protestan Reformu'nun da başlangıcı kabul edilmekte ve her yıl 31 Mart, Reform Günü olarak anılmaktadır.
Doksan Beş Tezin Brandenburglu Albert'e mektup olarak gönderilmesinden sonra, Wittenberg kiliseleri ile Üniversite'ye de gönderildiği ve ayrıca Wittenberg'deki All Saint's (Tüm Azizler) Kilisesi (Schlosskirce-Kale Kilise) kapısına asılarak halka yayınlandığı iddia edilmektedir.
Hristiyanların öldükten sonra Araf'ta, işledikleri günahların cezasından kurtulmaları için satılan Endüljans Belgesi aleyhine, Luther;
- ilk tezinde Matta İncili 4:17'deki İsa'nın "Tövbe edin" sözüne gönderme yaparak, tövbenin Hristiyan'ın kendi içinde yaşadığı bir mücadele olduğunu söyler;
- 20, 21 ve 22. tezlerinde, böylesi genel bir tövbe kabulünün bizzat Tanrı tarafından yapılabileceğini iddia ederek, Katolik Kilisesi ve Papa'yı yetkisi dışına çıkmakla eleştirir;
- 35. ve 36. tezlerinde, Endüljans Belgesinin, Hristiyanların gerçek bir pişmanlıkla tövbe etmelerinin önünü kapattığını ve günah işlemekten çekinmemelerine sebep olduğunu savunur;
- 41-47. tezleri arasında, Hristiyanlar için bağışlanmayı dilemenin, Endüljans Belgesi'nden daha az bir değerde görülmeye başlandığından bahsetmiştir.
- 94. ve 95. tezi ile eleştirisini sonlandırır:
94.) Hristiyanlara; cezalar, ölümler ve cehennemden geçerek
başları olan Mesih’i takip etme hususunda gayretkeş olmaları öğütlenmeli
95.) ve yalancı bir ruhani teminatla kendilerini teselli edecekleri yerde, pek çok ıstırap yaşayarak Göklerin Melekutu’na varmaları hususundan emin olmaları gerektiği söylenmelidir.
Özellikle Endüljans vaizi Johan Tetzel ile girişilen yazılı tartışma (pamphlet war) ile birlikte, 'Doksanbeş Tez'in etkisi ve Luther'in ünü daha büyük hızla yayıldı. Kilise Yöneticileri Luther'i aforoz edilebileceği bildiriminde bulundular. Luther, 1521'de görevinden istifa etti.
Kilise iktidarına karşı olan bölgesel güç sahibi otoriteler ile Luther'in Kilise eleştirisinin hareketlendirdiği halkın, 'Endüljans karşıtlığı' adı altında birleşerek Protestan Reformu'nu başlattığı kabul edilmektedir. Avrupa'daki güç, mülk ve iktidar sahiplerini değiştiren bir hareketin başlangıç belgesi olarak kabul edilir.
95.) ve yalancı bir ruhani teminatla kendilerini teselli edecekleri yerde, pek çok ıstırap yaşayarak Göklerin Melekutu’na varmaları hususundan emin olmaları gerektiği söylenmelidir.
Özellikle Endüljans vaizi Johan Tetzel ile girişilen yazılı tartışma (pamphlet war) ile birlikte, 'Doksanbeş Tez'in etkisi ve Luther'in ünü daha büyük hızla yayıldı. Kilise Yöneticileri Luther'i aforoz edilebileceği bildiriminde bulundular. Luther, 1521'de görevinden istifa etti.
Kilise iktidarına karşı olan bölgesel güç sahibi otoriteler ile Luther'in Kilise eleştirisinin hareketlendirdiği halkın, 'Endüljans karşıtlığı' adı altında birleşerek Protestan Reformu'nu başlattığı kabul edilmektedir. Avrupa'daki güç, mülk ve iktidar sahiplerini değiştiren bir hareketin başlangıç belgesi olarak kabul edilir.
Coğrafi keşifler ile artan ticaretin oluşturduğu yeni ekonomik durum sonucu maddi olarak sarsılan kimi soylular ile Kilise arasında mülk ve iktidar çekişmeleri yaşanmaya başlandığı bir dönemde yayınlanmış olan 95 Tez; soyluların
mülk ve iktidar taleplerinin halk düzeyinde karşılık bulmasına yardımcı
olmuştur. Belgenin halk içerisinde bu etkinliği kazanabilmesiyle,
toplum içi bölünmenin derinleştiği ve uzun yıllar -dini savaş görünümünde- iktidar savaşları yaşanmasında, önemli bir etken olduğu kabul edilmektedir... tr.wikipedia.org
Martin Luther’in, 95 Maddelik Tezi
Turkish Translation of Martin Luther’s “95 Theses”,
Prof. Dr.
Kaan H. Ökten,
Maltepe
University, Istanbul
(kaanokten@maltepe.edu.tr)
Martin
Luther:
“Disputatio
pro Declaratione Virtutis Indulgentiarum”
(Endüljansların
Kudretine ve Yararına Dair İfşaatlarla İlgili Münazara)
31 Ekim
1517
Hakikat
aşkıyla ve hakikatin temellerini açığa çıkarma arzusuyla saygıdeğer Papaz
Martin
Luther (serbest sanatlar ve kutsal teoloji Magister’i ve de aynı yerde
üniversite
profesörü)
önderliğinde Wittenberg’de aşağıdaki önermeler hakkında bir münazara
yapılacaktır.
Bu yüzden şahsen Wittenberg’e gelip de sözlü olarak tartışamayacak
olanların
fikirlerini yazılı olarak sunmalarını rica etmektedir. Rabbimiz İsa Mesih
adına.
Amin.
1. Rabbimiz
ve Efendimiz İsa Mesih “Tövbe Edin”
(Matta
4:17: “İsa vazedip: Tövbe edin, çünkü göklerin melekutu yakındır, demeğe o
vakitten başladı.”hakkı kullanabilir.
Buna
rağmen suçları affetme hakkı olmadığı düşünülürse, suç tamamıyla affedilmiş
sayılmayacaktır.) diye
buyurduğunda, inananların tüm hayatının
tövbe olması gerektiğini istemiştir.
2. Bu söz, rahiplerce icra edilen
sakramental tövbe, yani günah çıkarma ve kefaret
ödeme
olarak anlaşılamaz.
3. Bununla beraber sadece içsel tövbe
demek de değildir. Hayır, bedene dışsal olarak
çeşitli
ıstıraplar vermeyen, nefsi köreltmeye yaramayan içsel tövbeler yoktur.
4. O halde [günahın] cezası, insanın
kendi kendini yargılaması devam ettiği sürece
bitmeyecektir.
Zira bu, hakiki içsel tövbedir ve göklerin melekutuna kavuşmamıza
dek
sürecektir.
5. Papa ya şahsen ya da Kilise
Kanunu’nun otoritesiyle verdiği cezaların dışındakileri
bağışlayamaz
ya da bunları bağışlamak istemez.
6. Papa suçları bağışlarken bunların
Tanrı tarafından bağışlandığını ilan edip buna
şahadet
etmesi gerekir ve sadece kendi affetme yetkisi dahilindeki hallerde bu
Matta 4:17: “İsa vazedip: Tövbe edin,
çünkü göklerin melekutu yakındır, demeğe o vakitten başladı.”
hakkı
kullanabilir. Buna rağmen suçları affetme hakkı olmadığı düşünülürse, suç
tamamıyla
affedilmiş sayılmayacaktır.
7. Tanrı suçu bağışlarken, kişiyi hem
her şeyde mütevazı kılar ve hem de onu kendi
vekili olan
rahibin hükmü altına alır.
8. Tövbe usullerine dair Kilise
Kanunları sadece yaşayan insanlar için bağlayıcıdır, söz
konusu
Kanunlar’a göre hiçbir şey ölmüşlere tatbik edilemez.
9. O halde Papa’nın şahsında teveccüh
eden Kutsal Ruh bize karşı müşfiktir, çünkü
saldığı
fermanlarda Papa, ölümden ve zorunlu hallerden her seferinde imtina eder.
10. Ölmekte olanların durumunda Araf
için de Kanuni kefaret (“Kilise
Kanunu” anlamında.)
buyuran rahiplerin
yaptıkları
bu yüzden cahilce ve fenadır.
11. Kanuni cezanın Araf cezasına
dönüştürülmesi fikri, apaçık biçimde görülebileceği
üzere,
piskopozlar uyurken ekilip yeşeren yaban dikeni gibidir.
12. Eskiden Kanuni cezalar, hakiki
pişmanlığın göstergesi olarak Absolüsyon’dan (“Absolüsyon”: Günahtan bağışlanma sakramenti.)
Esasen,
ruhun cismani sınırlarından “mezun” olma işlemi
anlamındadır.
sonra değil
önce verilirdi.
13. Ölmekte olanlar bütün cezalardan
ölüm dolayısıyla kurtulmuşlardır. Kanuni
kurallara
göre onlar, artık ölmüş kabul edilir ve bu nedenle bütün cezalardan
hukuken
serbest kalırlar.
14. Ölmekte olanların kusurlu ruh hali
ile kusurlu Tanrı aşkı, zorunlu olarak beraberinde
büyük bir
korku getirir. Tanrı aşkı ne kadar az ve ruh hali ne kadar kusurlu ise,
korku da o
kadar büyük olur.
15. Bu korku ve dehşet, Araf cezasını
oluşturmak açısından (başka şeyler hakkında
hiçbir şey
söylemiyoruz) tek başına yeterlidir, çünkü bu, ümitsizliğin dehşetine çok
yakındır.
16. Cehennem, Araf ve Cennet arasındaki
fark ümitsizlik, yarı ümitsizlik ile güven ve
selamet
arasındaki fark kadar birbirinden ayrı gibi.
17. Araf’taki ruhların dehşetin
azalmasına ve Tanrı aşkının artmasına ihtiyaç duydukları
açıktır.
18. Ayrıca ne akıl, ne de Kutsal Kitap
delilleri onların mükafat kazanabilme ya da Tanrı
aşklarının
artabilmesi halinin dışında olduğunu ispat edemeyeceği de aşikardır.
19. Onların ya da en azından
bazılarının, kendi selametlerinden emin oldukları ya da
bunun
teminat altında olduğunu düşündükleri halde, biz bu hallerden çok emin
olsak da bu
hallerin ispat edilemeyeceği aşikardır.
20. Buna göre, bütün cezaların tam bağışlanmasından
söz eden Papa, gerçekte bütün
cezaları
değil kendisinin hükmettiği cezaları bağışladığını demek istemektedir.
21. Buna göre, Papa’nın bağışlamasıyla
bir insanın bütün cezalardan kurtulduğunu ve
selamete
erdiğini söyleyen Endüljans vaizleri yanılgı içindedir.
22. Zira Papa, Kanun’a göre bu hayatta
ödenmesi gereken hiçbir cezayı Araf’taki ruhlar
için
bağışlayamaz.
23. Eğer birinin bütün cezalarını
bağışlamak mümkün olsaydı, bunu ancak en
mükemmel
insanlar için yapmak mümkün oldurdu, yani en azlar için.
24. Ayrım yapmaksızın ve büyük bir
şatafatla yürütülen cezadan kurtulma vaatleri,
insanların
büyük bir kısmının mecburen aldatılması anlamına gelir.
25. Papa’nın Araf üzerinde sahip olduğu
kudret, herhangi bir piskopozun ya da papazın
özel olarak
kendi piskopozluk bölgesindeki ya da cemaati dahilindeki kudretinden
hiçbir
farkı yoktur.
26. Papa, anahtarların gücüyle değil de
(ki bu konuda o bu güce sahip değildir),
başkası
adına yalvararak [Araf’taki] ruhların bağışlanmasını dilediğinde doğru
yapmış
olur.
27. Paranın para kutusuna atılmasıyla
birlikte ruhun daha o an [Araf’tan] uçup
kurtulduğu
sadece bir insan öğretisidir.
28. Paranın para kutusuna atılmasıyla,
ancak kârın ve hırsın artacağı kesindir, ama
Kilise’nin başkası
adına yalvarmasının bir netice vermesi sadece Tanrı lütfuna
kalmıştır.
29. Araf’taki bütün ruhların oradan
parayla kurtulmak istediğini kim bilebilir ki? Örneğin
Aziz
Severinus ile Paskalis’in bunu istemedikleri rivayet edilir.
30. Hiç kimse kendi pişmanlığında samimi
olup olmadığını bilemez, tam bağışlanmaya
kavuşup
kavuşmadığını ise hiç bilemez.
31. Gerçekten tövbekar olan insan çok
nadirdir, aynı şekilde gerçekten ve samimiyetle
Endüljans
satın alan insan da çok nadirdir.
32. Bağışlanma belgelerine sahip
oldukları için kendi selametlerinden emin olanlar,
bunu onlara
öğreten üstatlarla birlikte ebediyete kadar mahkum olacaklardır.
33. Papa’nın bağışlanma belgelerinin
Tanrı ile insanı uzlaştıran, Tanrı’nın paha biçilemez
bir
armağanı olduğunu söyleyenlere karşı ne kadar tetikte olunsa azdır.
34. Zira bu Endüljans lütufları,
sakramental kefaretin cezalarıyla ilgilidir, bunlar ise
insanlar
tarafından tayin edilmiştir.
35. Araf’tan ruh satın alıp kurtarmak ya
da günah çıkarma belgeleri satın almak
isteyenler
için pişmanlık beyanının gerekli olmadığını vaazedenler, Hıristiyanca
öğretiyor
değildirler.
36. Her hakiki tövbekar Hıristiyan,
bağışlanma belgeleri olmadan da cezadan ve suçtan
tamamıyla
bağışlanma hakkına sahiptir.
37. Ölü ya da canlı her hakiki Hıristiyan,
Mesih’in ve Kilise’nin bütün hayırlarından
payını
alır. Bu ona Tanrı tarafından verilmiştir, bağışlanma belgesi olmasa bile.
38. Yine de Papa aracılığıyla bahşedilen
bağışlanmalar ve [Kilise’nin rahmet hazinesine]
katılmalar,
daha önce de söylediğim gibi, Tanrısal bağışlanmanın ifşaası oldukları
için hiçbir
şekilde küçümsenmemelidir.
39. En alim teologlar için bile, halkın
karşısında bir yandan Endüljansların bolluğunu,
diğer
yandan da pişmanlığın samimiyetini salık vermeleri çok zor olacaktır.
40. Hakiki pişmanlık, cezayı arar ve
sever. Fakat Endüljansların bolluğu, sadece
cezaların
gevşekliğine ve cezalardan nefret edilmesine, en azından nefret etmek için
[bir vesile
oluşturmasına] sebep olur.
41. Papa’nın bağışlamaları dikkatli
biçimde vaazedilmelidir, zira aksi halde halk, yanlış
yola
saparak, sevginin diğer hayır eserlerine nispetle Endüljansı tercih etmeyi
düşünebilir.
42. Hıristiyanlara; Endüljans satın
almanın, diğer merhamet işleri ile hiçbir şekilde
karıştırılmaması
gerektiğinin Papa’nın da görüşü olduğu öğretilmelidir.
43. Hıristiyanlara; fakirlere hibe ya da
muhtaçlara yardım etmekle, bağışlanma belgesi
satın
almaktan daha hayırlı bir şey yaptığı öğretilmelidir.
44. Sevgi, sevginin eserleriyle büyür ve
insan böylece hayra erişir. Fakat bağışlanma
belgeleriyle
insanlar hayra erişmez, sadece cezadan kısmen serbest kalır.
45. Hıristiyanlara; muhtaç birisini
görmezlikten gelerek parasını bağışlanma belgesi
satın almak
için harcayanların, Papa’nın Endüljansını değil, Tanrı’nın gazabını satın
almış
oldukları öğretilmelidir.
46. Hıristiyanlara; ihtiyaçlarından
fazlasına sahip olanlar hariç, aileleri için hayati
öneme sahip
olan para ve eşyayı kendilerine ayırmaları ve bunları kesinlikle
bağışlanma
belgeleri için harcamamaları öğretilmelidir.
47. Hıristiyanlara; bağışlanma
belgelerini satın almanın, bir Tanrı emri değil, serbest
iradenin
bir kararı olduğu öğretilmelidir.
48. Hıristiyanlara; bağışlanma belgeleri
bahşeden Papa’nın aslında, bu Endüljansların
getirdiği
paradan ziyade dualara ihtiyaç duyduğu, bu yüzden de esasen bu duaları
arzuladığı
[ve beklediği] öğretilmelidir.
49. Hıristiyanlara; bütün güvenlerini
emanet etmedikçe Papa’nın bahşettiği bağışlanma
belgelerinin
yararlı, fakat bu belgeler dolayısıyla Tanrı korukularını kaybetmelerinin
ise
tamamıyla zararlı olduğu öğretilmelidir.
50. Hıristiyanlara; Papa’nın, Endüljans
vaizlerinin kullandığı cebir ve zordan haberi
olsaydı
Aziz Petros Kilisesi’ni Mesih’in kuzularının deri, et ve kemikleri üzerine inşa
etmektense
onun yanıp kül olmasını yeğleyeceği öğretilmelidir.
51. Hıristiyanlara; Papa’nın asıl arzu
ve görevinin, bazı Endüljans avcılarının zorla para
topladıkları
pek çok insana zati parasından vermek olduğu, Aziz Petros Kilisesi’ni
bile bu
amaç için satıp elde edeceği parayı o muhtaçlara vermek isteyeceği
öğretilmelidir.
52. Bağışlanma belgelerinin selameti
güvenceye aldığı beyhude bir düşüncedir, aracılar
ve hatta
bizzat Papa ruhunu bu Endüljans için kefil etse bile.
53. Çevre kiliselerde bağışlanma
belgelerinin vaaz edilebilmesi için Kilise’de Tanrı
Kelamı’nın
susması için uğraşanlar Mesih ve Papa düşmanlarıdır.
54. Aynı vaaz süresi içinde Kelam’a
ayrıldığı kadar veya ondan daha fazla bir süreyi
bağışlanma
belgelerine ayırmak Tanrı Kelamı’na haksızlık etmektir.
55. Bağışlanma belgesi, ki bu çok küçük
bir şeydir, tek bir çanla, tek bir alay ve
seremoni
ile kutlanıyorsa; İncil’in, ki bu en büyük olandır, yüz çanla, yüz alayla ve
yüz
seremoniyle vaaz edilmesi gerektiği Papa’nın tartışmasız görüşüdür.
56. Papa’nın Endüljansı ihsan ettiği
Kilise’nin Rahmet Hazineleri, Mesih halkı tarafından
yeterince
bilinmediği gibi, bu Hazinelerin içeriği dahi isimlendirilmemiştir.
57. Hazinelerin fani şeylerden meydana
gelmediği aşikardır, zira aksi takdirde vaizlerin
çoğu bu
hazineleri bu kadar bol elle dağıtmaz, onları ellerinde biriktirip artırmaya
çalışırlardı.
58. Ayrıca bu Hazineler, Mesih ya da
Azizlerin fazilet ve kazanımlarından da meydana
gelmemiştir,
zira Papa olmadan bile bu Hazineler kendiliğinden içsel insana inayet,
dışsal
insana ise dert, ölüm ve cehennem sağlamaktadır.
59. Aziz Laurentius Kilise Hazinesinin
fakirlere ait olduğunu söylerken, bu ifadeyi
çağının
anlayışı içinde kullanmıştır.
60. Bu Hazinenin Mesih’in fazileti
aracılığıyla armağan edilmiş olan Kilise Anahtarları
olduğunu
söylersek cüret etmiş olmayız.
61. Çünkü kendisine tahsis edilmiş olan
cezaların ve belirli hallerin affedilmesi için
Papa’nın
bizzatihi yeterli ve yetkin olduğu açıktır.
62. Kilise’nin hakiki Hazinesi Tanrı’nın
ihtişam ve inayetine dair En Kutsal İncil’dir.
63. Fakat bu Hazine, birinciyi sonuncu
yaptığı için doğal olarak çoğunluğun nefretini
kazanmıştır.
64. Öte yandan sonuncuyu birinci yapan
Endüljans hazinesi doğal olarak en çok kabul
görendir.
65. Bu yüzden İncil’in Hazineleri
geçmişte zenginliğin sahiplerini (“Tanrı sevgisi ve iman sahibi” anlamında.)
avlamak
için
kullanılmış
ağlardır.
66. Endüljans hazineleri ise, zenginlik
sahiplerini (“Mal ve
mülk sahibi” anlamında.)
avlamak
için kullanılan ağlardır.
67. Vaizlerin büyük bir çığırkanlıkla
Endüljansın en büyük lütuf olduğunu dile
getirmeleri
gerçekten de bir lütuf, zira bu iyi bir kazanç kapısı.
68. Fakat gerçekte bunlar, Tanrı’nın
inayeti ve Haç’ın takvası ile karşılaştırıldığında en
küçük
olanlardır.
69. Piskopoz ve papazların Papa’nın
Endüljans Komiserleri’ne büyük bir saygıyla izin
verme
zorunluluğu vardır.
70. Fakat bundan da fazla olarak,
gözlerini daha da çok keskinleştirmek ve kullaklarını
daha da çok
açmak zorundadırlar, ki bu Komiserler, Papa’nın vekilliğini vaaz
edecekleri
yere kendi saçmalıklarını vaaz etmesinler.
71. Papalığın bağışlanma belgelerinin
hakikatine karşı gelenler aforoz edilsin ve
lanetlensinler.
72. Fakat Endüljans vaizlerinin haddini
bilmezliğine ve küstahlığına karşı muhafızlık
edenlere
kutlu olsun.
73. Papa, bağışlanma belgelerinin
ticaretinde çeşitli hileler yapanlara karşı haklı
biçimde
hiddetlenip onları aforoz etmektedir.
74. Fakat Papa, bağışlanma belgelerini
bahane ederek kutsal sevgi ve hakikatte hile
yapmaya
kalkışanlara karşı daha da çok hiddetlenme isteğindedir.
75. Papa’nın Endüljanslarının, Tanrı
Doğuran’a (“Tanrı
Doğuran” Meryem (theotokhos) anlamındadır.)
karşı bir
tecavüzü bile (ki bu
imkansızdır)
affedecek kadar güçlü olduğunu sanmak delilikten başka bir şey
değildir.
76. Biz ise buna karşılık, Papa’nın
Endüljansının, en küçük bir affedilebilir günahı bile
bizzatihi
suçu açısından kaldıramadığını söylüyoruz.
77. Denmektedir ki, Aziz Petros şimdi Papa
olsaydı daha fazla inayet ihsan etmesi
mümkün
olamazdı. Bu, Aziz Petros’a ve Papa’ya karşı bir küfürdür.
78. Biz ise buna karşılık, mevcut
Papa’nın ve genel olarak bütün Papaların daha da
büyük
inayetleri tasarruflarında bulundurduklarını söylüyoruz. Bu inayet İncil’dir:
Korintoslular’a
Birinci Mektup 12’de
yazılmış olduğu üzere: “Şifa veren ruhsal
bağışlar ve
yetenekler”
(Korintoslulara
Birinci Mektup: “Ruhsal bağışlar çeşit çeşittir, ama onları sağlayan Ruh
aynıdır.” (12:4). “Yine
aynı Ruh
aracılığıyla birine iman, o tek Ruh’la başkasına hastaları iyi etmek için
ruhsal bağışlar verilir. Birine
mucizeler
oluşturan güçlü işler, başkasına peygamberlik, başkasına ruhları ayırt edebilme
yeteneği, başkasına
çeşitli
diller, başkasına da yabancı dilleri çevirme yeteneği verilir. Bunların tümünü
tek ve aynı Ruh etkiler;
istemi
uyarınca herkese ayrı ayrı dağıtır.” (12:9-11).)
vs.
79. [Endüljans vaizlerince tertip edilip
Kilise’lere yerleştirilen] Papalık armasıyla tezyin
edilerek
öncelikli bir yere asılmış olan bir Endüljans Haçının Mesih Haç’ı ile eşit
değerde
olduğunu söylemek küfürdür.
80. Böyle şeylerin halk arasında
yayılmasına neden olan vaazlara izin veren piskopoz,
papaz ve
teologlar mutlaka hesap vereceklerdir.
81. Bu küstah Endüljans vaazları
yüzünden okumuş adamların bile, Papa’nın saygısına
karşı
iftirada bulunanları engellemeleri ve hatta Laik’lerin kurnaz şüphelerinden
kurtarmaları
zorlaştırmaktadır.
82. Örneğin:
(Burada
söz konusu iftiralara ve “kurnaz şüpheler”e örnekler vermektedir.)
Kilise’yi inşa
etmek için kullandığı hayırsız para uğruna, yani çok da
geçerli
olmayan bir nedenle, sonsuz sayıda ruhu selamete kavuşturduğuna göre,
kutsal
sevgi aşkına ve Araf’taki ruhların acil ihtiyaçları dikkate alındığında, yani
gerçekten
geçerli bir nedenle, Papa niçin Araf’ı bütün ruhlardan boşaltmıyor?
83. Yahut: Endüljans’la selamete
kavuşmuş olanlar için dua etmek yanlışsa eğer,
ölmüşlerin
cenaze törenlerine ve seneyi devriye törenlerine niçin devam ediliyor?
Ayrıca
ölmüşler adına kurulan vakıfların iade edilmesine ya da kapatılmasına izin
verilmiyor?
84. Yahut: Tanrı ve Papa karşısındaki bu
yeni dindarlık nasıl bir şeydir ki, kafir ve
düşman bir
adama Tanrı dostu bir inananın ruhunu Araf’tan satın alarak onu
kurtarma
izni veriliyor da, bu inanan ve mahbubun ruhu kendi ihtiyacı dolayısıyla
saf sevgi
aşkına serbest bırakılmıyor?
85. Yahut: Fiilen ve kullanılmaya
kullanılmaya bizzatihi iptal edilmiş sayılan Kilise’nin
Tövbe
Kanunları niçin kaldırılmıyor da, hala Endüljansların ihsan edilmesi
neticesinde
para karşılığında bunlardan doğan cezalardan (sanki bu Kanun daha
geçerliymişçesine)
bağışlanma sağlanıyor?
86. Yahut: Şimdiki zenginliği en zengin
para babalarından daha çok olan Papa, sadece
Aziz Petros
Kilisesi’ni fakir inananların parası yerine kendi parasıyla inşa ettirmiyor?
87. Yahut: Papa zaten tam tövbe ederek
tüm günahlarının cezalarından bağışlanmaya
ve kutsal
Hazineden tam paydaşlığa hak kazanmış olanların nesini bağışlamakta
veya neyin
paydaşlığını ihsan etmektedir?
88. Yahut: Papa şimdi tek bir defa yaptığını
günde yüz defa yapsa ve her inanana bu
bağışlanmaları
ve paydaşlıkları ihsan etse, Kilise’ye bundan daha büyük bir kutsiyet
gelebilir
miydi?
89. Papa bağışlanma belgelerini para
kazanmak için değil de ruhları selamete
kavuşturmak
için ihsan ettiğinden, aynı etkiye sahip oldukları halde bundan önce
ihsan
edilmiş olan Endüljansları ve bağışlanma belgelerini niçin iptal etmektedir?
90. Laik’lerin bu hoş olmayan
argümanlarını ve şüphelerini sadece cebren bastırmak ve
makul
argümanlar göstermeden bunlardan kaçınmak, Kilise’yi ve Papa’yı
düşmanlarının
alay konusu haline getirmekte, Hıristiyanların ise mutsuz olmasına
neden
olmaktadır.
91. Bu halde bağışlanmalar Papa’nın
ruhuna ve düşüncesine uygun biçimde vaaz
edilseydi eğer,
bütün bu şüpheler kolayca çözümlenecek, hatta ortaya bile
çıkmayacaktı.
92. O zaman şu [yalancı] peygamberlere
lanet olsun ki, Hıristiyanlara “Barış, Barış”
derler de
aslında barış değildir.
93. Öte yandan şu [gerçek] peygamberlere
kutlu olsun ki, Hıristiyanlara “Haç, Haç”
derler de
aslında [dert olup taşınması gereken] bir haç değildir.
94. Hıristiyanların cezalar, ölümler ve
cehennemden geçerek başları olan Mesih’i takip
etme
hususunda gayretkeş olmaları öğütlenmeli;
95. ve yalancı bir ruhani teminatla
kendilerini teselli edecekleri yerde pek çok ıstırap
yaşayarak
Göklerin Melekutu’na varmaları hususundan emin olmaları gerektiği
söylenmelidir.