10 Mart 2018

İlhan Selçuk 'Mutluluk'


 MUTLULUK
Aydın olmak ne demektir? Devrimci ve demokrat olmak demektir; ilerici olmak, çağdaş olmak demektir. Dünyamızın bütün katı ve kötü gerçeklerini öğrenmek; onları küçümsemeden, azımsamadan, gizlemeye çalışmadan ortaya koymak; sonra her çeşit çıkarcı rüzgara, baskı fırtınasına karşı; binlerce yıllık geleneklere, yüzlerce yıllık göreneklere karşı; insanı ezen bilgisizliğe, soysuzlaştıran para gücüne karşı...

Ve umutsuzluğa karşı...

Ve yazgıcılığa karşı...

Bu olumsuz koşullarda bile boyun eğmeyi yadsıyarak özgürlükleri savunmak demektir.

Dünyaya gelen her dört çocuktan üçünün yeteneklerini geliştirmelerine engel olan sosyal adaletsizliği yok etmek; ülkelerin yönetimlerini para gücünün eline bırakan düzenleri değiştirmek; adaletin soysuzlaştırılmasını engellemek; gökten inme sanılan ayrıcalıkları tanımamak; ırkçılığı, yoksulluğu ve sömürüyü ortadan kaldırmak için elinden gelen ne varsa yapmak ilericiliğin kuralıdır. Yerel yenilgilere karşın insanlığın gittikçe daha aydınlık olacağına inanmak; geçici gerilemelerin aldatıcı görüntüsüne kapılmamak ve kişiliğinden ödün vermemek...

İşte ilericilik budur.

Çağdaşlık da budur.

Köleliğini benimsemiş ve zavallılığını özümsemiş bütün kölelerin ve zavallıların aydınlanıp bilinçlenmesi için çalışmak; sömürüyü doğal sayanlara sömürünün kaldırılabileceğini göstermek; özgürlüğü bilmeyenlere özgürlüğü öğretmek için çırpınmak ilericiliğin ve çağdaşlığın da ta kendisidir.

---

Eğer bu yönde çalışan önderler, bilginler, aydınlar ve alçak gönüllerinde büyük yürek taşıyan insanlar olmasaydı insanlığın uyanışı bunca çabuklaşamazdı; nükleer savaş tehlikesi bugünkü gibi dengelenemezdi; dünyanın daha büyük bölümü karanlıkta yaşar, dünkü sömürgeler siyasal bağımsızlıklarına kavuşamazlardı.

Tarihin akışı bağımsızlık ve özgürlüğe doğru yürüyen insanlığı hiçbir gücün durduramayacağını kanıtlıyor.

Daha 1900 yılında ancak 200 milyon beyaz ırktan insan yeryüzüne egemendi ve kendi içinde hoşgörüyü benimseyen Avrupa'daki demokratik rejimlerin bile sömürgeci kolları yeryüzünü kaplıyordu. Aradan geçen sürede, ilericiliğin yadsınamaz adımları, özgürlük ve bağımsızlığın adını dünyanın en uzak köşelerine değin duyurdu.

Diktacılık hevesleri ve özgürlükleri çiğnemek isteyen bütün eğilimler, bir süre için eylemde güçlü görünseler de geçici olmaları kaçınılmazdır. Tarihin bu çarpıcı güzellikle gelişimini görerek insanlığın özgürlük yörüngesinde kendi yerini saptayabilen kişiye ilerici derler.

Umutsuzlukların içinde umudunu yitirmeden, karanlıkların içinde aydınlığı görebilen, en kötü koşullarda bile inancını koruyabilen kişi ilericidir. Çünkü o, evrensel gerçeği kucaklayabilen çağdaş insanın bilincine sahiptir.

İnsanlığın mutluluğunu özleyenlerin nerede olursa olsunlar bütünleşecekleri ortak nokta neresidir? Çağımızın insanı, mutluluğa giden yolun bireycilikten geçmediğini ve gezegenimizin en uzak köşesinde bile çağdaş uygarlığa yakışır bir yaşam biçimi geçerli olmadıkça en uygar sayılan toplumlarda huzur sağlanamayacağını bilmektedir.

Hiç kimse, hiçbir halk, hiçbir ulus, hiçbir ülke kendisini dünyadan soyutlayarak yaşama gücünde değildir. Ve bir devlet (isterse süper olsun) dünyanın şu veya bu yerindeki halkları, ulusları, sömürü düzeninin çerçevesinde uzun süre tutmak gücünü koruyamayacaktır.

Bugün dünyanın her yanında bunalım; eşitsizlikten, adaletsizlikten ve sömürüden üremektedir. Çağdaş insan bu gerçeği bildiği için yeryüzünün bunalımına şaşmaz; tersine bugün dünyada bunalım olmasaydı mutluluğumuz derinleşir; umutsuzluğumuz yoğunlaşırdı. Oysa ilerici insanın umudu gerçekçilikten kaynaklanmakta, savaşımına güç vermekte, mutluluğunun gerekçesini yaratmaktadır.

Düşünüyorum Öyleyse Vurun