Din, felsefeye karşı daima dişlerini göstermiştir.
Doğrudur veya yanlıştır, taraftar olunur veya olunmaz... Bir bilim adamı olarak kabul ettiğim metod, görüş ve düşüncelerimden dolayı kime karşı sorumluyum? Yaşadığım çağa ve topluma... Ya mahkemelere? Asla...
Doğruya inançlar değil, bilgi götürür.
Egemen ideoloji, kitlelere yanlış bir tarih bilinci aşılamak için her konuda olanca çarpıtma yapmış, gözler önüne bir "duman perdesi" çekmiştir.
İnsanlık, mağara döneminden bu yana, sürekli bir ilerleme içinde evrilmiştir ve bu ilerleme, daha güzel bir dünyanın kuruluşu adına geleceğe doğru uzanmaktadır.
İnsanlık tarihini incelerken görürüz ki; insanlık tüm tarihi boyunca çok çetin koşullardan geçmiş, umut kadar umutsuzluğun ve yılgınlığın da alabildiğine yaygın olduğu dönemler yaşanmıştır.
İnsanlığın yeni bir rönesansa zorunluluğu açıktır. İnsanlık yeniden kendi rönesansını, kendi aydınlanmasını bulmak zorundadır. Bir kez daha, "özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği" yaşama geçirmeliyiz. Bu "kazananın yaşadığı, kaybedenin kurban edildiği" insanlık dışı düzene karşı çıkmalıyız. "Para ve Piyasa Dini" yerine "İnsan Olmanın Aklı"nı koymalıyız. Bu sahte dinlerin, insanı insanlığından uzaklaştırmasına karşı koymalıyız. Bireyleri de, toplumları da, dünyayı da kurtaracak olan budur!
Kemalizm'in gerçek düşmanları sahte Atatürkçülerdir.
Türkiye'de bilmediğimiz şeylerden biri tarihtir; kendi tarihimizi bilmeyiz, ayrılmaz bir parçası olduğumuz insanlığın tarihini ise hiç bilmeyiz; bildiklerimiz, derme çatma şeylerdir.