ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZİN GÜVENCESİ YAŞAMA SEVİNCİMİZDİR, BUGÜNÜN ÇOCUĞUNU
YARININ BÜYÜĞÜ OLARAK YETİŞTİRMEK HEPİMİZİN İNSANLIK GÖREVİDİR'
Gelecek için hazırlanan vatan evlâtlarına, hiçbir güçlük karşısında
yılmayarak tam bir sabır ve metanetle çalışmalarını ve öğrenim gören
çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının öğreniminin
tamamlanması için hiçbir fedakârlıktan çekinmemelerini tavsiye ederim.
Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.
Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir.
Asla şüphe yoktur ki Cumhuriyet'in gelecek evlâtları bizden daha çok rahata kavuşmuş ve bahtiyar olacaklardır.
Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü,yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.
Kendinizin Ne Kadar Önemli, Değerli Olduğunuzu Düşünerek Ona Göre Çalışınız.Sizlerden Çok Şey Bekliyoruz.
Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
“Sizler hepiniz geleceğin bir gülü ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizlersiniz.”
“Gençler!
Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz
terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli
örneği olacaksınız.”
“Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum.”
“Bir gün ulusu sizin gibi beni anlamış gençliğe bırakacağımdan çok memnun ve mesudum.”
Çocuklarımızı artık düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye,
içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimî
düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz
yüreklerinde; yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya,
iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışılmalıdır."
“Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri (Türkiye
Cumhuriyeti Devleti) ona bırakacağım ve gözüm arkamda olmayacak.”
Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz tahsilin hududu ne olursa
olsun, onlara esaslı olarak şunları öğreteceğiz.:
1)Milletine,
2)Türkiye Devletine,
3)Türkiye Büyük Millet Meclisine;
düşman olanlarla mücadele lüzumu fertlerin bu mücadele gerekleri ve
vasıflarıyla dayanmaya milletler için yasama hakları yoktur. Mücadele;
mücadele lazımdır.
Kadının en büyük vazifesi evlattır. İlk terbiye verilen yerin ana kucağı
olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti layıkıyla anlaşılır.
Milletimizin kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir.. Bugünün
gereklerinden biride, kadınlarımızın her hususta yükselmesini. temindir.
Bu sebeple kadınlarımızda alim ve teknik bilgi sahibi olacaklar ve
erkeklerin seçtikleri Bütün tahsil derecelerinden seçeceklerdir. Sonra
kadınlar sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyecek ve birbirinin
yardımcısı ve koruyucusu olacaktır.
İlk ve usta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilini
ve tekniği verir, fakat o kadar pratik bir tarzda versin ki çocuk
okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkum olmadığına emin olsun.
Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellikle varlığıyla,
haklarıyla, birlik ve bütünlüğüyle çelişen tüm yabancı öğelerle
mücadele zorunluluğu, milli görüşleri derinlemesine bilerek her karşı
görüş önünde şiddetle ve özveriyle savunma zorunluluğu telkin
edilmelidir. Yeni kuşakların ruh gücüne bu nitelik ve yeteneklerin
aşılanması önemlidir. Hayatlarını sürekli ve müthiş bir mücadele
biçiminde belirleyen milletlerin felsefesi, bağımsız olmak ve mutlu
kalmak isteyen her millet için bu nitelikleri çok şiddetli olarak
gerektirmektedir. (16.7.1921 Maarif Kongresi'ni açış konuşmasından)
Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.
'Gelecek için hazırlanan vatan evlâtlarına, hiçbir güçlük karşısında
yılmayarak tam bir sabır ve metanetle çalışmalarını ve öğrenim gören
çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının öğreniminin
tamamlanması için hiçbir fedakârlıktan çekinmemelerini tavsiye ederim.'
“Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan
çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Manada,
fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük
gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden
öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki,
çok zekisin!.. Bu belli. Fakat zekânı unut!.. Daima çalışkan ol!”
Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız! Çocuklar geleceğindir.
Çocuklar geleceği yapacak adamlardır. Fakat geleceği yapacak olan bu
çocukları yetiştirecek analar, babalar, kardeşler hepsi şimdiden az çok
aydınlatılmalıdır ki, yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete
hizmet edebilecek, yararlı ve faydalı olabilecek şekilde yetiştirsinler!
Hiç olmazsa yetiştirmek lüzumuna inansınlar! Okullardan başka;
gazeteler, küçük dergiler köylere kadar yayınlanıp dağıtılmalıdır. Bizim
köylümüz ne gazete ne dergi v.s. okumaz. Bilenler bilmeyenleri
toplayıp, okutmayı, onlara okumayı anlatmayı bir vazife bilmelidir.
Asla şüphe yoktur ki Cumhuriyet’in gelecek evlâtları bizden daha çok rahata kavuşmuş ve bahtiyar olacaklardır.
Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize tahsilin hududu ne olursa olsun,
en evvel , her şeyden evvel Türkiye’nin istiklaline ,temeli benliğine,
milli geleneklerine düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu
öğretilmelidir.
Çocuk sevgisi insan sevgisi için bir ihtiyaçtır.
Türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir.
Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve
devrimleri benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük
bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır,
jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. Hemen
müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla
kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp,
suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "polis henüz devrim ve Cumhuriyetin
polisi değildir" diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme
onu mahkum edecektir. Yine düşünecek: "Demek adliyeyi de ıslah etmek,
rejime göre düzenlemek lazım!" Onu hapse atacaklar. Kanun yolundan
itirazlarını yapmakla beraber; bana, İsmet Paşa'ya, Meclis'e telgraflar
yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını
kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inan ve kanaatimin icabını
yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız gelmişsem,
bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim
vazifemdir!" İste benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!
Gelecek için hazırlanan vazifen evladına hiçbir güçlük karşısında baş
eğmeyecek tam sabır ve dayanma ile çalışmaları ve öğrenmeleri
çocuklarımızın anne ve babalarına yavrularının tahsillerinin
tamamlamaları için her fedakarlığı göze almalarını tavsiye ederim.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi,
vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun
kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.